Sendikamız SES’in 16. kuruluş yıldönümünü, KESK ve KESK’e bağlı sendikalara olan baskı, saldırı ve operasyonlar nedeniyle yaşadığımız, öğrenci gençliğini de içine alan yoğun tutuklulukların burukluğuyla karşılıyoruz.
SENDİKAMIZ SES 16. YILINDA
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), 1 Ağustos 1996 tarihinde, Sağlık ve Sosyal Hizmet alanında örgütlü dört sendikanın birleşmesiyle kuruldu:
- Tüm Sağlık Sen
- Genel Sağlık İş
- Sağlık Sen
- Sosyal Hizmet Sen
Sendikamız SES’in öncülü sendikalar 90’larda Kamu Emekçileri mücadelesine katıldığından SES’in bu mücadelede yer alışı 1996 yılının öncesine dayanır.
SES’in iskeletini oluşturan sendikaların kuruluşu da tıpkı KESK’e bağlı diğer sendikalar gibi sancılı olmuş, fiili mücadele sonucu Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri mücadelesine katılmışlardır. Kuruluş yıllarının, Türkiye’nin faili meçhul (-belli-) cinayetlerinin yoğun olduğu döneme denk gelmesi, SES yönetici ve üyelerinin de büyük ölçüde Demokrasi ve İnsan Hakları mücadelesi içinde olması nedeniyle yitirdiklerimiz oldu. Öncelikle onları ve bu mücadeleye katkıda bulunup şu anda aramızda ve mücadelemiz içinde olmayan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerini saygıyla anmak; başta onur üyelerimiz Necati AYDIN, Ayşenur ŞİMŞEK ve Behçet AYSAN olmak üzere bu mücadelede yitirdiğimiz arkadaşlarımızın mücadelesinin bize örnek olacağını belirtmek istiyoruz:
- Şehmus AKINCI
- Hasan KAYA
- M.Emin AYHAN
- Zeki TANRIKULU
- İdris ÇELİK
- Oktay TÜRKMEN
- Veysi SIZLANAN
- Hamit PAMUK
- Recai AYDIN
- Semra BAYRAM
- Namık ERDOĞAN
- Yasemin DEMİR
- Eduard TANRIVERDİ
- Eyyüp GÖKOĞLU
- Ferman ALTUN
- İkram DAMLAYICI
Halen devam ettirilmek istenen karanlık günlerin demokrasi mücadelesi içinde yitirdiklerimiz bunlar. Sendikamız, emek ve demokrasi mücadelesi, bu yitiklere çok şey borçludur. Her birini ayrı ayrı saygıyla anıyor, mücadelelerinin bize rehberlik edeceğini bir kez daha tekrar etmek istiyoruz.
16. Kuruluş yıldönümümüzü, KESK ve KESK’e yapılan baskı, saldırı ve operasyonların, başta Genel Sekreterimiz M. Sıddık AKIN, Genel Kadın Sekreterimiz Bedriye YORGUN, Genel Merkez Denetleme Kurulu Başkanımız Fikret Çalağan olmak üzere 76 KESK’li, 13 Sağlık Öğrencisinin tutukluluğunun gölgesinde ve onun burukluğu içinde karşılıyoruz. Tümünü selamlıyor, mücadelemizi daha da yükseklere taşıyarak buna yanıt vereceğimizi, onları mücadelemizin içinde taşıyacağımızı bir kez daha tekrarlıyoruz.
Sendikamız SES’in 16, ama öncüllerinin mücadelesiyle birlikte, 20 yılı aşkın mücadelesinde önemli dönüm noktaları vardır. Özel olarak Sağlık ve Sosyal Hizmet emekçileri, ama genel olarak da tüm emek hareketi için mücadele içinde olmuş, buna paralel ve öncelemeden “ÜCRETSİZ, NİTELİKLİ, ULAŞILABİLİR, ANADİLİNDE SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET” ile “EŞİT, ÖZGÜR, DEMOKRATİK, HALKLARIN BARIŞ İÇİNDE BİR ARADA YAŞADIĞI BİR TÜRKİYE, BİR BÖLGE VE DÜNYA” mücadelesi içinde olmuştur.
AKP’nin 2002 yılında Hükümete gelişi ile birlikte hızlanan ve Neo-liberal politikaların Sağlık Ve Sosyal Hizmet alanına yansıması olan ve adına süslü biçimde “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI” denen, sağlık ve sosyal hizmeti piyasalaştıran, ticarileştiren “değişim”e karşı mücadele içinde olmuştur. Hükümetin azami 5 yıl içinde tamamlamayı planladığı bu yıkım programı, aradan on yıl geçmesine rağmen, sendikamızın ve eylem bileşenleri (TTB, TMMOB, Dev-Sağlık İş, diğer Sağlık Meslek örgütleri, DİSK başta olmak üzere işçi sendikaları) ile birlikte verdiği mücadeleden dolayı tamamlanamamıştır. Bu mücadele nedeniyledir ki Hükümet, en sonunda KHK’lerle programın yasal alt yapısını tamamlayabilmiştir. Şimdi sıra SUT, Yönerge, Yönetmelik ve Genelge’lere gelmiştir ve sistem bu düzenlemelerle oturtulmaya çalışılmaktadır. Artık Sağlık ve Sosyal Hizmet alanında “kamusal” ya da “yarı kamusal “ bir hizmetten, “kadrolu-güvenceli istihdam”dan söz etmenin olanaksız olduğu bir sürece gelmiş bulunmaktayız.
KESK ve bağlı sendikalar grevli toplu sözleşmeli sendika mücadelesi için 23 Mayıs’ta yaptığı grevden başarı ile çıkmıştır. Gerek kamu emekçileri, gerekse de kamuoyu nezdinde mücadelemiz meşruiyetini bir kez daha ortaya koymuştur. Sendikamız SES’te; hükümetin kadrolaşması, idari baskılar, yandaş sendikanın kamu emekçilerini yanıltma girişimleri, kontra sendikanın sendikal mücadeleyi hukuk sınırları içine hapsetme girişimlerine rağmen, toplu sözleşme sürecinden yüzünün akıyla çıkarak bu saldırılara yanıt vermiştir.
Önümüzdeki dönemin mücadele programına temel oluşturacak sorunlar, Eğitim’de 4+4+4 ile daha da hızlandırılan piyasalaştırma başta olmak üzere, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve buna bağlı olarak da hizmetin güvencesiz-esnek çalıştırılan emekçiler eliyle verilmesi olacaktır. Bu nedenle dönemin mücadele programının hedefi, güvenceli-kadrolu kamu emekçileri eliyle hizmetin verildiği kamu hizmetinin yeniden kazanılması mücadelesi olmalıdır. Buda hükümetten, siyasetten ve piyasadan bağımsız bir kamu hizmeti mücadelesidir.
Doğaldır ki Sağlık Ve Sosyal Hizmetin neredeyse tümünün kamu-devlet tarafından ve kamu emekçileri eliyle verildiği dönemde kurulmuş sendikal yapılarla, çalışanların yarıdan fazlasının güvencesiz, esnek çalışma anlamına gelen “TAŞERON” eliyle yürütülen dönemi örgütlemenin olanağı yoktur. Sendikamız SES ve Konfederasyonumuz KESK ve ona bağlı diğer sendikalar, güvencesizleri örgütlemeyi ve topyekun mücadeleyi hedefleyen yeniden yapılanma programı oluşturmuş, bu programı uygulamaya uygun tüzüksel değişiklikleri yapmış, buna yönelik kararları alarak mücadele programı hazırlamıştır. Belli ki bu program, baskıcı AKP iktidarının baskısını daha da arttırmasına neden olacak bir programdır, mücadelemiz daha da çetin geçecektir. Sendikamız başta olmak üzere, KESK ve KESK’e bağlı sendikalara yapılan baskı, saldırı ve operasyonların temelinde bu muhalif, bu mücadeleci anlayış yatmaktadır. Bu saldırıların yarattığı bilenmişlik ve mücadele azmimizdeki yükselme ile 90’ların mücadele deneyimi ve ruhu bunu başarmamızın en önemli avantajını oluşturmaktadır. Kamu emekçilerinin mücadeleci ve direngen yapısı, yandaş ve kontra sendikalara rağmen, bu mücadeleden başarıyla çıkılmasının olanaklarını vermektedir. Başarının bir diğer koşulu da bu mücadelenin halka mal edilmesi, siyasetin de bu programın öznesi haline getirilmesinin sağlanmasıdır.
Sendikamızın önemli bir mücadele alanı da Özgür, Demokratik, Halkların bir arada Barış içinde yaşayacakları bir ülke mücadelesidir. Konfederasyonumuz KESK ile birlikte, Savaşın ve çatışmaların sona erdirildiği, Kürt Sorununun demokratik çözüme kavuşturulduğu, inançlarından dolayı ötekileştirmenin olmadığı, cinsiyet ve cinsel eğilim nedeniyle ayrımların yaşanmadığı bir ülke ve ANAYASA için mücadelenin içinde olacaktır. Bölgede Suriye ve İran üzerinden yükseltilmekte olan AKP’nin ABD taşeronluğuna soyunarak attığı Emperyalist Savaş çığlıklarına karşı da KESK bütünlüğü içinde, ama diğer savaş karşıtı güçleri de sürece katan ortak mücadelenin gündemimizin en önemli olgusu olduğu gerçeğidir.
İşimizin zor olduğunun bilinci içindeyiz. Gücümüzü, yüz yıllık mücadele deneyimi ve kamu emekçilerinin örgütlü gücünden alıyoruz. Hepimize kolay gelsin, yolumuz açık olsun.
Karanlığın Gölgesinde Karanlığı Aydınlatma Mücadelemiz ve Kuruluşumuz Kutlu Olsun!….
YAŞASIN SES
YAŞASIN KESK
MERKEZ YÖNETİM KURULU