PUŞİ YARGILANDI, KÜRTÇE MARŞ SÖYLEMEK YARGILANIYOR,
ŞİMDİ DE SAĞLIK HAKKI MÜCADELESİ Mİ YARGILANACAK?
Üniversite Öğrencilerinin Eğitim ve Sağlık Hakkı Engellenemez….!
Puşi taktığı için 30 yılın üzerinde hapis cezası istemiyle yargılanıp 11 yıl hapis cezasına çarptırılan üniversite öğrencisi Cihan KIRMIZIGÜL’den sonra; 13 Mart 2011 günü Ankara’da yapılan “ÇOK SES TEK YÜREK” Sağlıkçı Mitingi’ne katılan Tıp Fakültesi öğrencisi, SES öğrenci komisyonu ve TÖK üyesi Zülküf AKELMA, mitingde söylenen Kürtçe sözlü bir marşı söyleyenlere katıldığı için yargılanıyor. 6 Haziran sabah saatlerinde, büyük bölümü Tıp Fakültesi öğrencisi, elliye yakın öğrencinin, Ankara merkezli ve eşzamanlı operasyonla gözaltına alındığını öğrendik.
AKP’nin “İleri Demokrasi” dediği bu olsa gerek. Ustalık dönemini ustaca yöneten hükümet, usta bir faşizm uyguluyor:
• Yayınlanmamış kitap yazarlarını,
• Deresine, suyuna, çayına, evine, toprağına sahip çıkanları,
• “Parasız Eğitim” isteyen gençleri,
• Sendika üye ve yöneticilerini,
• Seçilmiş milletvekili, belediye başkanı ve siyasileri,
• Yazarları, Aydınları, Öğretim Üyelerini, Avukatları tutuklayarak devre dışı bırakan, bu yolla toplumun tüm kesimlerini baskı altına alan, sindirmeye çalışan AKP, şimdi de puşileri, marşları yargılamakta; şiirleri, resimleri, heykelleri propaganda aracı saymakta, tiyatro ve tiyatrocuları özelleştirme tehdidi ile baskı altına alarak seslerini kesmeye çalışmakta, Hava Yolları İşçilerini susturmak için grev yasağı getirmektedir. Toplumsal Cinsiyet mücadelesi veren KESK’li kadınları tutuklayan anlayış, şimdi de geleceklerine sahip çıkan, sağlık hakkı mücadelesi veren Sağlıkçı öğrencileri hedefine almıştır. Bunu bir başka alana yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamanın izleyeceğini söylemek de kehanet olmayacaktır.
İki gün önce TTB- Tıp Öğrenci Kolu ve SES Öğrenci Komisyonu üyesi sağlık öğrencilerine yönelik gözaltılar açıkça gösteriyor ki neoliberalizmin ülkemizdeki formu olan AKP iktidarı, sağlıkta yıkım politikalarına daha uzunca yıllar karşı çıkacak örgütlü bir gücün varlığını ortadan kaldırma gayreti içerisindedir. AKP iktidarı, dinamik bir mücadele süreci içerisinde binlerce sağlık öğrencisini ülkenin dört bir yanında hükümetin yıkım politikalarına karşı bilinçlendiren ve fakültelerini neoliberal sağlık politikalarına karşı bir örgütlenme ve direniş alanına çeviren sağlık öğrencilerinin örgütleri TTB – Tıp Öğrenci Kolu ve SES Öğrenci Komisyonundan korkmaktadır. Sağlıkta yıkım politikalarının uygulayıcısı AKP iktidarı için 13 Mart 2011 de Ankara’da miting meydanına koşarak, isyan ederek giren 4 bin sağlık öğrencisi en az meydandaki 30 bin sağlık çalışanı kadar tehlikelidir, hatta belki de daha fazla. Çünkü onlar mezun olduktan sonra ülkenin dört bir yanına yayılacak ve etkin bir sağlık hakkı mücadelesini daha da yaygınlaştıracaklardır.
Unutulmamalıdır ki sağlık öğrencilerine bu baskıyı uygulayanların en önemli amaçlarından biri de mücadeleye katılacak yeni öğrencileri korkutmak, TÖK’ ün ve SES öğrenci komisyonun meşruluğunu zedelemektir. Oysa TÖK ve SES öğrenci komisyonu meşruluklarını verdikleri mücadelenin haklılığından almaktadır.
Kürt Sorunu’nun Demokratik-Barışçıl çözümünü rafa kaldırıp, bugüne kadar kat edilmiş mesafeyi hiçe sayan, Roboski’de çoğu çocuk 34 genci katleden ve bunu Kürtaj yasağı tartışmalarıyla boğmaya çalışan, Pozantı Ceza Evi’ndeki çocuklara cinsel tacizi görmezden gelen, bunun devamına göz yuman, KESK’li 9 Kadın başta olmak üzere, bizi mücadelemizden alıkoymak için 38 KESK’liyi hapiste tutan anlayış; şimdi de gençleri, geleceğin Tabip Odaları ve SES üyelerini, Tıp, Diş Hekimliği, Ebelik öğrencilerini susturmak için uydurma gerekçelerle gözaltına almaktadır. Bugünkü gözaltının, final sınavlarının olduğu dönemde yapılmış olması manidardır, AKP’nin eğitime ne kadar değer verdiğini göstermektedir ve öğrencilerin mağduriyetini daha da arttırmaktadır. Bununla üniversite öğrencilerinin eğitim hakkı engellenmektedir.
TTB, Eğitim Sen ve SES olarak; Hekimler, Sağlık, Sosyal Hizmet ve Eğitim Emekçileri’nin hak mücadelesini verirken, halkın kamu hizmetine ulaşmasını engelleyen Kamu Hizmetlerinin ticarileştirilmesine karşı, ama aynı zamanda Demokrasi mücadelesini de sürdürmeye kararlıyız.
Öncelikle gözaltındaki öğrencilerin sınav hakkını gasp eden bu işlemin derhal durdurulması için İçişleri ve Adalet Bakanı’na çağrıda bulunuyoruz.
Ayrıca; AKP politikalarına karşı mücadele eden herkesi bir örgütle ilişkilendirerek yargılayan bu anlayışa dur demenin zamanı gelmiştir, geçmektedir. Bu anlayışa karşı mücadeleye devam etmeye kararlı olduğumuzu tekrar vurguluyor, tüm emek, meslek ve demokrasi güçlerini bu mücadelede yanımızda olmaya, AKP’nin bu keyfi ve hukuksuz uygulamalarına karşı çıkmaya çağırıyoruz.