Yıllardır Mesleki tanımı bile bulunmayan ve taleplerini sürekli yinelemelerine rağmen 2011 Yılı Nisan ayında çıkarılan TORBA YASA ile “TABABET VE ŞUABATI SAN’ATLARININ TARZI İCRASINA DAİR KANUN”a eklenen madde ile, mesleki tanım bir yana, meslekleri görmezden gelinmiştir. Üniversite Eğitimi ile verilmiş “Psikolog” ünvanı ellerinden alınmış, giriş koşulları ile zorlaştırılmış bir sınava bağlanmıştır. Söz konusu yasa ile, diğer sağlık çalışanları için Lisans mezuniyeti yeterli iken, hastanelerde çalışmak için “Klinik Psikoloji Yüksek Lisansı” şartı öngörülmüştür. Ülkemizde Klinik Psikoloji Yüksek Lisansı yapılması neredeyse imkansız iken, Psikoloji dışında, diğer lisans mezunlarının da Vakıf Üniversitelerinin aracılığıyla bu hakka sahip olması işi daha da vahim hale getirmiştir. Öyle ki; Psikoloji Lisans mezunu Sağlık Bakanlığında “Psikolog” unvanı alamazken, Açıköğretim Fakültesi dahil, herhangi bir lisans mezununun bir Vakıf Üniversitesinde Klinik Psikoloji Yüksek Lisansı yapmasıyla bu hakkın kullandırılması gibi garip bir uygulama getirilmiştir, hem de mevcut Danıştay Kararlarına aykırı olarak…
Bu yasa ve onunla getirilen uygulama Hukuksuz olmasına rağmen, buna yönelik herhangi bir mücadele yürütülmemiş, değiştirmek için hiçbir girişim olmamıştır.
Bir yıldır yürürlükte olan yasa yetmezmiş gibi, şimdi de Sağlık Bakanlığı yayınladığı bir yönetmelikle “Psikolog” mesleği için sertifika sınavı getirmiştir. Üstelik bu sınava giriş için 150 görüşme, 50 Psikometrik Test koşuluyla girilebilmektedir. Sınavı geçemeyenlerin akibeti ile ilgili bir düzenleme de yoktur. Adeta adrese teslim, kadrolaşma Yönetmeliğidir bu.
Sağlıkta Dönüşüm Programı gibi Kamu Hizmetlerinin Tasfiyesi, Piyasalaştırılması sürecinden payını almış Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesindeki Psikolog’ların da sorunları farklı değildir. Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Teşkilat yapısını değiştiren 633 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu kuruluşlar İl Özel İdareleri’ne devredilirken, “Eşit İşe Eşit Ücret” adıyla çıkarılan 666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de ücret adaletsizliği daha da arttırılmıştır. Üstelik bu Kuruluşlarda çalışan Psikologlar meslekleri dışında, GSS Uygulaması sürecinde “Hane Gelir Tespit İşlemleri”nde dahi istihdam edilmektedir.
Hangi Kamu kurumunda çalışırsa çalışsın; öncelikle Psikolog’ların meslek ve görev tanımını içeren bağımsız bir yasaya kavuşturulmasına, yaptıkları eğitimin verdiği yetkileri kullanacakları bir çalışma alanı açılmasına ihtiyaç vardır. İş Güvencesi ve ücret adaletsizliği için mücadeleye de.
Sağlık, Sosyal Güvenlik ve Sosyal Hizmet alanında uygulanan Yeni Liberal Politikalar çalışanların iş güvencelerini giderek kaldırırken, değişik istihdam biçimleriyle de çalışanları (4/B, 4/C, 4924, Sözleşmeli, Taşeron) parçalamaktadır. Örgütlenme de Oda, Dernek, Sendika gibi farklı isimler altında yürütülmekte, mücadele bütünlüklü olarak verilememektedir. Oysa ki, Hizmeti Hak olmaktan çıkaran, çalışanların iş güvencesini yok eden bu politikalara karşı parçalı değil, bütünlüklü bir mücadeleye, böyle bir mücadele için de bütünlüklü bir örgütlenmeye ihtiyaç vardır, bu SENDİKAL örgütlenmedir. Dövünmek yerine mücadele için sendikalarda, sendikamız SES’de örgütlenmeye, SES’imize SES katmaya, genelde tüm Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri’nin, özelde Psikolog’ların Hak mücadelesi için birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.
Bugün 10 Mayıs Psikologlar Günü
KUTLU OLSUN ……………………..!
SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI
GENEL MERKEZİ