MANİSA : “EBELİK MESLEĞİ SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ” PANELİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ.

Facebook
Twitter
WhatsApp

25.04.2012
Çarşamba günü Manisa Devlet Hastanesi Eğitim salonunda
üyelerimizin katılımı ile Ebelik Mesleği Sorunları Ve Çözüm önerileri
Paneli düzenlendi. Şube Başkanımız Serpil Deniz’in açılış konuşmasının
ardından, CBÜ öğretim elamanı Selda İlda ÇALIM sunum yaptı. Üyemiz Hilal BİNGÖL
Ebelerin sorunlarını anlattı.

 

Dostlar
merhaba! Sizleri Sendikam SES adına saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.


Sevgili ebe arkadaşlar; meslek yaşamınız boyunca  “tarihin en eski ve en kutsal
mesleklerinden olan ebelik” diye başlayan çok nutuk duymuşsunuzdur. Belki
mesleğin ilk yıllarında ya da öğrencilikte biraz etkilese de zamanla bu
sözlerin tüketilen ve sömürülen, karşılıksız ve bitmek bilmez bir özverinin
beklendiği her meslek için söylendiğine tanık oluyoruz.

Gerçektende icra
edilişi ilk doğumla başlayan ebelik bugün bir var oluş kavgası vermektedir.
Şimdilerde Ülkemizde de can hıraş şekilde hem Sendikamız SES hem de TTB gibi,
hemşire-ebeler derneği gibi sağlık örgütlerinin tüm uyarı ve mücadelesine
rağmen hayata geçirilmeye inatla çalışılan’ Sağlıktaki yıkım’ yasaları ve onun
gereği olan paranın imparatorluğu ne kutsal meslek ne de en eski meslek
bırakmıştır.

‘Paran kadar
Sağlık’ işlediği vahşi sistem neredeyse normal doğum bile bırakmamıştır ki
ebeler ebelik yapsın.

Ülkemizde 47 bin
civarında ebe olmasına rağmen neredeyse yarısı bile asıl mesleğini yapamaz
durumdadır. Ebeler daktilograflık, sekreterlik, hemşirelik, veznedarlık gibi
sağlık iş kolunda ne iş varsa yapar hale getirilmişlerdir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 48 bin
85 ebe görev yapmaktadır. Ebelerden 43 Bin 404’ü Sağlık Bakanlığı’nda, 4 Bin
127’si özel sektörde ve 554’ü ise üniversite hastanelerinde görev yapmaktadır.
Yani ebelerin yüzde 90’ı Sağlık Bakanlığı’nda çalışmaktadır. Oran olarak
Bakanlıkta en fazla görev yapan meslek sahibi olan ebelerimizin sorunlar,
sağlıktaki yıkım yasaları sebebiyle giderek derinleşmektedir.

 Ağır çalışma
koşulları altında görevlerini yerine getirmeye çalışan ebelerin, sağlık
sisteminin önemli unsurlarından olmasına ve Türkiye’deki 168 yıllık tarihi
geçmişine rağmen ne yazık ki özelleştirme çalışmasının ilk adımı olan ‘Aile
Hekimliği’ uygulamalarıyla tüm birikimler sil baştan yapılmıştır. Sağlık
giderek paralı hale gelirken ebelerde iş güvencelerini büyük oranda
kaybetmişlerdir

“Kalkınmışlık göstergeleri arasında ilk
sıralarda yer alan ana ölüm oranı, bebek ölüm oranı, 5 yaş altı ölüm oranı ve
kızamık sıklığının azaltılmasında ebeler birinci derecede öneme sahiptirler.
Oysa bugün gelinen noktada görüyoruz ki bir hak olması gereken sağlık
hizmetlerine ulaşımda özellikle sağlığı almakta zorlanan yoksul halkımız
etkilenmekte ve reform gibi şirin kelimelere sığınılarak makyajlanan bu sistemi
deneyen birçok ülkede salgın hastalıklar tekrar hortladığı ve tüm sağlık
hizmetinin niteliğinin düştüğü gözlemlenmiştir. Toplumun sağlık hizmetlerinde
önemli yeri olan ve sosyalizasyonuna uygun olarak tasarlanan sağlık ocağı
modeli ve koruyucu hizmetleri önceleyen tüm hizmetlerde Ebeler ve alan
çalışması yaparak, hizmeti haneye kadar sokan ebelik hizmetleri çok önemli
olmakla birlikte, bugün ‘aile çalışanı elemanı’ gibi muğlâklaştırılan hizmet
tanımıyla ebelik ‘aile hekimliği’ kapsamında sorunları katmerleşmiştir. Zaten
halen yürürlükte olan 1928 tarih 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının
Tarzı İcrasına dair kanunla ve bazı yönetmeliklerle yönetilmektedir. Mevcut
kanun günümüz Türkiye şartlarına uymadığı gibi çıkarılan yönetmeliklerle ebeler
hemşirenin yardımcı pozisyonuna sokulmaktadır. Kendi mesleğine ek olarak
hemşirelik görevi de icra eden ebeler, Sağlık Bakanlığı’nın en önemli hizmet
kadrolarından birisi olmasına rağmen mesleklerinin onuruna yakışır bir durumda
değillerdir. Toplum sağlığı merkezlerinin artan nüfusa rağmen çoğaltılmak bir
yana aynı işi daha az personelle fazlalaşan nüfusa hizmet veren toplum sağlığı
merkezlerinin kapatılması sürecinde, ebeler hastanelerde çalışmayı tercihe
zorlanmışlardır. Burada hemşirelik yapan ebeler şimdilerde pdc fazlalığı veya
geçici görevlendirilmelerde hemşire olarak çalışmaları unutulup ebelikleri
hatırlanarak, böylece bir kez daha mağdur edilebilmektedirler. Bizler iş
güvenceli ve gelecek kaygısı duymadan çalışma ortamlarını savunurken KHK
çıkarılan kamu hastane birlikleri ile hastanelerin özelleştirilmesi sürecinde
tüm sağlık çalışanları gibi ebelerin de PDC fazlalığı bahanesiyle mağdur
edilmelerini istemiyoruz. Bu kapsamda tüm Türkiye de hemşire olarak çalışan
ebelerin hemşire yetki belgesi alınması için Sağlık bakanlığına iletilmek üzere
imza kampanyası başlattık. Çıkarılan yasalarla hemşire ve doktor eksiğini
‘ithal hekim-ithal hemşire’ile kapatmaya çalışan AKP hükümeti şimdilerde ise
fen eğitimi görmüş kişileri hemşire yapma planlarıyla hizmette sınır tanımıyor
ve hem mesleğimizi hem de işimizi ucuzlatma ve itibarsızlaştırma planları
yapmaktadır.

Sendikamız SES
olarak sağlığın ağır ve tehlikeli iş kapsamına alınıp, yıpranma ve her gün
hastalık kapma riskleri göz önüne alınarak erken emeklilik talebimizle birlikte
iş güvenceli bir çalışma hayatını dönüştürmeye çalışırken, 48 bin ebenin sorunlarının kaynağını da
emekçilerinin sorunlarıyla aynı zihniyetten kaynaklandığını görüyoruz. İnsanın
insan olmasından kaynaklı nefes olmak gibi doğal bir hak olması gereken ‘sağlık
hakkını’  alınıp satılan bir nesne görüp,
ticaretleştirenler sağlığı da kirletmektedir.

Ülkemizde zaten
sorunlu olan sağlık alanı ve sağlık emekçilerinin sorunları “Sağlıkta Dönüşüm
Programı” ile daha da artmıştır.  Bir İMF ve Dünya Bankası projesi olan sağlığın
özelleştirilmesinin ilk adımı olarak sağlık ocakları kapatılmasıyla atılmış,
buda koruyucu hekimlik uygulamalarına vurulan büyük bir darbe olduğu gibi
ebelerin toplum sağlığı açısından yaptığı önemli hizmetleri de ortadan
kaldırmıştır. Böylece ücretsiz yapılan tüm uygulamalar hastaya paralı verilmeye
başlanırken, ebelerde aile hekimlerin yanında sözleşmeli çalışmak zorunda
bırakılmıştır.
Bu durumdan ebeler de fazlasıyla etkilenmektedir.
Özellikle 1 basamak sağlık hizmetlerinde önemli yer tutan ebeler, 1. basamağın
Aile Hekimliği adı altında dağıtılması, sağlık ocaklarının kapatılması ile
ana-çocuk sağlığı, gebe takibi vb. en önemli hizmetleri gereği gibi veremez
duruma getirilmişler, aynı zamanda hekimle sözleşme yapacak Aile Sağlığı
Elemanı olarak nitelendirilerek, meslekleri tamamen yok sayılmıştır. Geçmişten
beri görev, yetki ve sorumluluklarının sınırlarının belirlenmemesine bu durumun
eklenmesi görevlerini daha da muğlâklaştırmıştır.

 Sözleşmeli istihdamla ailelerinden ayrı
bırakılmışlar, vekil ebe gibi istihdam modelleri ile düşük ücretle
çalıştırılmaya zorlanmışlardır. Ayrıca ebelerimizin görev yaptıkları yerlerde
yaşadıkları malzeme yetersizliği, lojman ve güvenlik gibi sorunların çözümü
için ne yazık ki bir adım atılmamıştır. Ayrıca sağlıktaki masallarla
oyalandırılan ve paran kadar sağlıkla uygulanan performans sistemiyle ‘vatandaş
memnuniyeti’ kriterleri gibi sağlığı otelcilik hizmetleriyle eşleştiren
kalitesiz sağlık hizmetleri vermeye mecbur bırakılan sağlık emekçileriyle halk
karşı karşıya getirilmiş, buda tüm sağlık çalışanlarına artan şiddet olarak
geri dönmektedir. Bununda sorumlusu sağlık çalışanları değil bu politika ve
bunu uygulamakta ısrar eden sorumsuz yöneticilerdir. İş ortamımızda bizlerin
can güvenliğini tehlikeye sokan artan şiddet hala çözülmeyi bekleyen büyük bir
sorundur.

Anne ve bebek sağlığının, kısacası insanın
geleceği için önemli bir sağlık hizmetini sunan ebelerimiz ne yazık ki
kreşlerin görev yaptıkları kurumlarında olmaması veya yetersiz kalması
nedeniyle kendi çocukları ile ilgilenmede diğer sağlık emekçileri gibi sıkıntı
yaşamaktadırlar.
Sayın başbakan herkese 3
çocuk yapma talimatı verirken aylık 800 liraya çalışan vekil ebeyi ve bu vekil
ebenin anne olabileceğini düşünmüş müdür ya da ebe olmasına rağmen işsizlik
içinde kıvranan binlerce ebeyi aklına getirmiş midir, bilinmez ama bilinen bir
şey var ki o da tüm diğer sağlık mesleklerinde olduğu gibi ebelerinde
tükenmişlik sendromu ile karşı karşıya bulunduklarıdır. Normal doğumdan
uzaklaşan ebeler mesleğini yapamaz, pasif, bağımlı, karar vermekten uzak hale
getirilmektedirler.
Doğum öncesi izlem ve bakım öylesine hastanelere
bağımlı hale gelmiştir ki, bu durum normal doğumun da sonunu getirmiştir. Bu
haliyle de performans ve para işin içine girmiştir ama ebelerin performansı
görülmemektedir.


Bebek ve ana sağlığı göz önüne alındığında
onlara sağlık hizmetini sunarak çok önemli bir görevi yerine getiren ebelerin
sorunları aslında çok önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Çünkü bu alanda
yapılacak tüm iyileştirmeler bebek ölüm oranı gibi toplumun gelişmişlik
ölçütlerinden tutunda ana sağlığı gibi geleceğimiz etkileyen konuları da
kapsayacaktır.

Herkese sağlık, güvenli gelecek diyen
sendikamız SES, emeğimizle yıllardır biriktirdiğimiz iş güvencemizin önemini
savunmaktadır. Bu sebeple Ebeler de ki bu parçalı istihdam modellerinin hemen
terk edilip, Vekil ebe-hemşire, 4/C’li 4924’lü ve 4/B’li sözleşmeli olarak
çalışmak zorunda bırakılan ve taşeronlaştırılan tüm çalışanların kadroya
alınmasını savunmaktadır. Çünkü sağlık bir kamu hizmeti olarak verilmeli ve
hiçbir ticari hesapla kirletilmemelidir.

İlimizde gerekçesiz kapatılarak başta ebeler
olmak üzere çalışanları tamamen dağıtılan toplum sağlığı merkezleri sendikamız
SES in açtığı dava kazanımıyla sonuçlanmış ama daha sonra Sağlık bakanlığı
hiçbir toplum yararı gözetmeyen bu uygulamasında ısrar ederek açıkça hukuksal
alanda maniplasyanlara girişmiştir.

 Haklarımız konusunda ısrarcı mücadelemiz,
koruyucu hekimliği yok sayıp, bulaşıcı hastalıklar gibi toplumun tüm kesimini
ilgilendiren, hastalıkları hiçe sayan hükümet yetkililerine verilen iyi cevap
niteliğinde olacaktır. Bizler alın teriyle geçinen, onurumuzla mesleğimizi
yapmak isteyen emekçiler olarak, 
yüzyıllarca mücadelelerle elde edilen başta iş güvencemiz gibi tüm
haklarımız ve kazanımlarımız konusunda yılmadan ve ısrarla mücadele etmeliyiz.

 

 O sebeple diyoruz ki Sağlıklı toplum, sağlıklı ve normal doğumla başlar.

Normal doğumu ebe
yaptırır.

Ebeler kendilerini
ne kadar sağlıklı ve güvencede hissederlerse doğuma da o ölçüde sağlıklı katkı
sunacaklardır.

Ebeler artık
kutsal meslek, köklü meslek, özverili meslek vb. nutuklar değil hak ettikleri
insanca yaşamı istemektedirler.

        Sustukça, korktukça, yandaş ve etkisiz
sendikalara üye oldukça geleceğimizin kararacağı açık. Dünya bankası ve İMF
projesi olan bu uygulamaları kabul eden ülkelerin emekçilerinin durumundan
biliyoruz. O sebeple iş yerlerimizde tekrar ekip ruhunu canlandırarak,
dayanışma ruhuyla başta iş güvencemiz ve ücret güvencemiz olmak üzere tüm
haklarımız için mücadelemizi ısrarla büyütüp genişletmek zorundayız. Genel
sağlık sigortasıyla sağlık hizmetini almak için 12 kalem ödeme yapmak zorunda
kalan, sömürülen halkımızı da yanımıza alarak ücretsiz, nitelikli, kaliteli ve
ulaşılabilir sağlık hakkımız için iş yerlerimizde mücadele etmeliyiz. Zaman
kaybetmeden iş yerlerinde birlikte kararları alabileceğimiz, geleceğimizle
ilgili yasaları tartışıp kararlaştırdığımız ‘sağlık hakkı meclislerini’
kurmalıyız. Yanımıza toplumun tüm kesimlerini alarak geniş ve etkin bir sağlık
hakkı mücadelesi örmeliyiz.

Bizler bizden önceki mücadele mirasına sahip
çıkarak iş güvencemiz, sağlık hakkımız, gelecek güvencemize ve çocuklarımıza
onurlu ve yaşanılası bir dünya bırakmak için azim, cesaret ve inançla mücadele
etmeye devam edeceğiz.

 Koca bir çınar gibi köklerini bu haklı ve tüm
toplumu kucaklayan taleplerden alan sendikamız SES ve konfederasyonumuz KESK bu
mücadele tarihinin gönül evidir. Eşit, özgür ve aydınlık yarınlar için sizleri
buradan azimle cesaretle el ele mücadeleye davet ediyorum.

Sesinizi Sesimize kattığınızda çoğalıp, tüm
engelleri aşacağımıza inanıyorum.

Sağlıktaki tüm yıkım yasalarını örgütlü
mücadelemizle ortadan kaldıracağımıza olan inancımla ebeler haftanızı
kutluyoruz.

Burada
Mesleklerini özveriyle yaparken toplumsal sorunlara olan duyarlılıkları
nedeniyle özgürlükleri elinden alınan SES kadın tutuklularından ebe olan
sevgili Olcay ve Seher’e de selam gönderiyorum.

 Tüm emekçiler gibi ebeler içinde gelecek güzel
günlere inancımla, sizleri selamlıyorum ve saygılarımı sunuyorum.

YAŞASIN SES!

YAŞASIN ÖRGÜTLÜ
MÜCADELEMİZ!

     İnadına sendika inadına SES!

                                                                                        SES MANİSA ŞUBESİ Adına
                                                                                            
Şube Bşk.Serpil DENİZ



 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]