Birinci basamak sağlık
hizmetlerinin tasfiyesinin ardından aile hekimliklerinde çalışan ebelerin yeni
adları aile sağlığı elemanı olmuştur. Büyük bir kısmı buralarda kalarak, her
türlü işi yapmaya mahkum edilmektedirler. Kendi mesleğini kapsamayan birçok işi
yapmak zorundadırlar.
Tedavi hizmetlerinin sunumunda ise devlet ve üniversite
hastanelerinde yeterince kadro açılmaması veya çalışma sürelerinin uzun ve ağır
olması ebelik mesleğinin sorunlarını arttırmaktadır.
Bugün için kamu personeli
atamalarının yeterli olmaması, işsiz kalma kaygısını artırmaktadır. Ayrıca
kamuda sözleşmeli sağlık çalışanı uygulamasının yaygınlaşması da ebelerin özel
sağlık alanında daha fazla emek sömürüsüyle karşı karşıya kalmalarına neden
olmaktadır.
İlk ebelik eğitim faaliyeti 1846
yılında ebelik kurslarının açılması ile başlamıştır. Eğitim görmüş Ebelerin
tarihi bu denli eski iken 1906 da ilk Ebelik Okulu açılmış eğitim seviyesi daha
da arttırılmıştır. İlk hemşirelik okulu ise 1925 yılında Kızılay Hemşirelik
okuludur. 1958 yılında ortaokula dayalı 4 yıllık Ebe ve Hemşirelik okulları
açılmış 1976 da bu okullar sağlık kolejlerine dönüşmüştür. Kadın ve çocuk
sağlığına verilen önem arttıkça okulların eğitim seviyesi artmış 1968 yılında
yüksek lisans 1972 yılında ise doktora eğitimi verilmeye başlanmıştır.
Bu gün alanda 21-28 Nisan
tarihlerinde kutlanan ”Ebeler Haftası” dolayısıyla yapılan araştırmaya göre Türkiye’de
toplam 48 bin 498 ebenin görevli olduğu, ebelerin 43 bin 498’inin Sağlık
Bakanlığı, 4 bin 352’sinin özel sektör, 633’ünün ise üniversite hastanelerinde görev
yaptığı belirtiliyor.
Araştırma sonuçlarına göre, 37 milyon 191 bin kadının yaşadığı ülkemizde bir
ebeye
767 kadın düşüyor. Araştırmada,
100 bin kişiye düşen ebe sayısına göre Türkiye’nin AB ülkeleri ile
karşılaştırmasına da yer verildi. Buna göre, Türkiye’de, 100 bin kişiye 64 ebe
düşüyor. Bu sayının AB ülkelerinden fazla olduğu iddia edilse de gelişmekte
olan ülkemizde doğurganlık sayısı AB ülkelerinin çok üzerindedir.
Türkiye’de ebeler kendi iş
tanımları dışında başka işlerde de çalıştırılmaya zorlandıkları gibi yasal
düzenlemelerin hala yapılmamasından kaynaklı çalışma yaşamlarında atamalarında
karşılaştıkları sorunlar bitmek bilmemektedir. Özellikle ilçelerdeki
cezaevlerinde ebelerin kadın ziyaretçilerin üst aramasında görevlendirilmesi
gibi uygulamalar yasa dışıdır ve sorunlarından sadece biridir. Sonuçta sağlıkta
dönüşüm uygulamaları en çok da ebeler üzerinde mesleki rol kayıplarına neden olmaktadır.
Ebelik profesyonel bir meslek olmaktan çıkmakta, sağlık çalışanı olarak
görülmeyip yardımcı sağlık elemanına dönüştürülmektedir.
Sağlık hizmetinin sunumunda bu
kadar önemli yeri olmasına rağmen, kamu kurumlarında yeterince kadro açılmaması
ve az sayıda yetişmelerine rağmen KPSS’ye tabi tutulmaları ebelerin istihdam
sorunlarının başında gelmektedir.
ASM ve TSM’lerde mesleğin
köreltilmesine neden olarak da; Güvencesizlik, (iş ve gelir güvencelerinin
olmaması) işsiz kalma kaygısı, nöbet ve icaplar, düşük ücret kaygısı ve zor
çalışma koşulları bugün için ebelerin karşı karşıya kaldığı başlıca
sorunlardır.
Yaşanan bu dönüşüm sürecinde
ortaya çıkan bu ağır tablo, bütün sağlık emekçilerinin özel, kamu, taşeron ve
kadrolu diye ayırmadan örgütlenmemizi zorunlu kılmaktadır.
Sendikamız bir süre önce yaptığı
girişimle yataklı tedavi kurumlarında ebelik dışında birimlerde çalışan Ebe
arkadaşlarımız için Hemşire olarak çalışma yetkisi kazanılmıştır. Ancak bunun
yeterli olamadığını bilmekteyiz. Yeni doğan ünitelerinde çalışan Ebelerimizin,
yeni doğan yoğun bakım Kursu almaları için yasaları zorlayacağımızı ve bunun
yanında iş ve gelir güvencesi, gelecek güvencesi, can güvencesi ve sağlıklı
ortamlarda çalışma güvencesi için mücadele ettiğimiz ve mücadeleye devam
edeceğimiz bilinmelidir.
EBELİK MESLEĞİNİN BAĞIMSIZLIĞI VE ONURU İÇİN ELELE MÜCADELEYE.
SES GENEL MERKEZİ