Son
yıllarda emek ve demokrasi güçleri olarak hiçbir dönemle kıyaslanmayacak
düzeyde bir kuşatma altına alınıyoruz. Hemen her gün yapılan operasyon ve
baskınlarla demokrasinin olmazsa olmazı kurumlarından sendikalarımızın,
konfederasyonumuzun mücadelesi engellenmek isteniyor.
Konfederasyonumuza
bağlı sendikalarımızın yönetici ve üyelerinin sendikal faaliyetlerinden dolayı,
istifaya zorlama, sürgün, görevden çıkarma gibi engellemelerle
karşılaşması sıradan olaylar haline gelmişken çalışanlarımıza kadar uzanan
gözaltı ve tutuklama operasyonlarında son dönemde ciddi artışlar yaşanmaktadır.
Toplumun tüm muhalif kesimlerini hedefine alan bu politikaların arkasında
AKP’nin, emekçilerin giderek genişleyen fiili meşru mücadelesinden duyduğu
korku bulunmaktadır.
Değerli
Basın Emekçileri,
KESK’in on yılı aşkın Emek ve Demokrasi
mücadelesi; baskı,gözaltı ve tutuklamalarla engelleyerek, sindirilmeye
çalışılmaktadır. AKP’nin, sağlık ve sosyal hizmeti ticarileştirme
uygulamalarına karşı verdiğimiz mücadelenin ivmesini yükselttiğimiz ve daha da
yükselteceğimiz bir dönemde sendikalarımız baskı altına alınmak istenmektedir.
Son
dönemde yaşananlar bir taraftan hazırladığı yasa tasarılarıyla emek düşmanı
politikalara hız veren AKP iktidarının diğer taraftan bu politikalarına boyun
eğmeyerek mücadelesini sürdüren emek ve demokrasi güçlerine yönelik baskılarını
artırmaya devam ettiğini göstermektedir. “8 Mart’ın resmi tatil olması” temel
talebi ile mücadele programımızı ilan ettiğimiz bir dönemde,13 şubat Ankarada
yapılan operasyon ve sonrasındaki tutuklamalar 2009 yılından beri süren bir
soruşturma gerekçe gösterilerek Kadın yönetici ve üyelerimize yönelik yapılması
manidardır. Kadına yönelik şiddet, taciz ve cinayetlerin arttığı bir dönemde
kadın mücadelesinin öncülüğünü yapan KESK’in mücadelesini engellemeye yönelik
operasyonu ve tutuklamalrı kınıyoruz.
Son
olarak MİT olayında yaşandığı gibi ucu kendisine dokunduğunda yasaları eğip
bükerek yargıyı, adaleti işlevsiz hale getirmek isteyenler her zaman olduğu
gibi yine gündem saptırmanın peşindedir.
Bilindiği
gibi milyonlarca kamu emekçisini ve ailelerinin yaşamını doğrudan ilgilendiren
4688 Sayılı Yasada değişiklik yapılması uzun bir süredir toplumun
gündemindedir. KESK olarak kamu emekçilerini sefalet koşullarına mahkûm etmeyi
amaçlayan bu yasa tasarısına karşı mücadeleyi ülke genelinde sürdürüyoruz. 21
Aralık tarihinde yüz binlerce kamu emekçisi bu yasa tasarısına geçit
vermeyeceğini ve sefaleti kabul etmeyeceğini KESK’in çağrısıyla greve çıkarak
göstermiştir. 21 Aralık grevimizin hemen ardından ve yasa tasarısının meclis
gündemine geleceği bugünlerde mücadelemizi engellemeye dönük baskıların
artmasının tesadüf olmadığını bir kez daha vurguluyoruz.
KESK ve KESK’e bağlı sendikaların on yılı aşkın süre içinde
verdiği emek ve demokrasi mücadelesi toplum nezdinde her zaman meşru bir yer
kazanmıştır. Mücadelemiz, aynı zamanda tüm ezilen, dışlanan ve sömürülenlerin
sesi olmuştur. Bu durum, meşru mücadelemizden rahatsız olan AKP ve diğer
güçlerin mücadelemizi hiçleştirme girişimidir. Antidemokratik ve hukuksuz
birşekilde sendikalarımıza yapılan bu operasyon DGM’lerin yerine ikame
edilen“Özel Yetkili Mahkeme”lerin DGM’leri arattığının bir kez daha göstergesi
olmuştur
Diğer taraftan konfederasyonumuz üzerinde son
yıllarda yoğunlaşan bu baskılar, temel hak ve özgürlüklerin genişletileceği bir
anayasa hazırlığı içinde olduğunu öne sürenlerin, “yargı paketleri”
hazırlayanların samimiyetini de göstermektedir.
Tamamıyla
keyfi olarak yürütülen bu göz altı ve tutuklamalarla onurlu mücadelemizi
sindirebileceğini sananlar büyük bir yanılgı içerisindedirler. Sendikal mücadelemiz üzerinde
şaibe yaratarak, KESK ve bağlı sendikalarını kamuoyu nezdinde yıpratma
amacı taşıyan baskıların bir parçası olan bu operasyonlar amacına
ulaşamayacaktır.Son
Operasyonların sendika yasasının mecliste görüşüleceği ve 8 mart dünya emekçi
kadınlar günü hazırlıklarının yapıldığı bir döneme denk gelmesi manidardır.
Amaç KESK’in örgütlü gücünü marjinalize ederek haklı ve meşru mücadelesini
kriminalize etmektir. Bu yolla emekçilerin sesi kısılmak istenmektedir.
Bizler
iktidarların bu vb yönelimlerini geçmiş süreçlerde de tanık olduk. KESK’in yüz
yıllık mücadele geleneği bu gelenekten devraldığı mirası ve örgütlü gücü ile
nasıl ki bu yönelimleri boşa çıkarmışsa bugünde bu iradeyi ortaya koyarak
baskılara boyun eğmeyecektir.
Bilinmelidir
ki hakikati dile getirmekten bir an olsun vazgeçmeden yürüttüğümüz
mücadelemizde; şiddete karşı barışın sesini yükseltmekten, emekçilerin
haklarına sahip çıkmaktan ve eşit, özgür, demokratik bir Türkiye talebini ifade
etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. AKP’nin
büyük baskı ve gözaltı düzenine karşı onurlu ve kararlı duruşumuzdan bir an
olsun vazgeçmeyeceğiz.
Bilinmelidir
ki, üyelerimizin yarattığı ortak değerlerimiz ve mücadelemiz tüm yöneticilerimiz
gözaltına alınsa tutsak tutulsa dahi sürecektir. Konfederasyonumuz ve bağlı
sendikalarımız üzerindeki baskılara,
yıldırma ve sindirme uygulamalarına derhal son verilmelidir.
Emek ve demokrasi mücadelesini yükselterek her türlü
hukuk dışı uygulamanın karşısında olmaya, gözaltına alınan, tutuklanan
üyelerimizin haklarını her zeminde koruyup savunmaya devam edeceğiz.
YAŞASIN KESK, YAŞASIN EMEK VEDEMOKRASİ MÜCADELEMİZ.
KESK ŞANLIURFA ŞUBELER PLATFORMU