Sendikamız Genel Kadın Sekreterliği “mobbing”i gündemine aldı.
Sağlık çalışanları, sağlık ve sosyal alanındaki bilim insanları ve sendika
aktivistlerinin katıldığı “Mobbing: Nasıl Ele alınmalı-Nasıl Mücadele Etmeli” temalı
çalıştay 30 Ocak 2012 de Türk Tabipleri Birliği Genel Merkez’ inde  gerçekleştirildi.

Çalıştayda mobbing kavramı ile ilgili literatür, mobbingin kavram
olarak ortaya çıkış süreci, çalışma yaşamına ve koşullarına, çalışanların
sağlığına etkileri ve hukuksal durum ile ilgili bilgiler paylaşılarak, mobbing
kavramının bireyselleştirilmesine yönelik girişimlerden farklı olarak toplumsal
gerçeklik ile mobbingin tartışılması çalıştayı özgün kılmıştır. Çalıştayda artan
mobbing davranışlarındaki arka plan aydınlatılmaya çalışılmış, patriyarkal kapitalizm,
kapitalizmin yeniden yapılanmasının çalışma yaşamına yansımaları, otoriter
yapı, vb. toplumsal gerçeklik ile birlikte mobbing kavramının ilişkisi ortaya
konulmaya çalışılmıştır. Yine hukuki zemine ve bireysel girişimlere daraltılan
mücadelenin,  toplumsal, meşru mücadele
perspektifine nasıl evriltileceği, bütünlüklü mücadele ile nasıl
birleştirileceği, demokratik kitle örgütlerinin ve sendikaların rolleri
sorularına yanıt arayan tartışmalar yürütülmüştür.

Sendikamız Genel Kadın Sekreteri Bedriye Yorgun yaptığı açılış
konuşmasında, yeni dönemde sendikada bağımsız kadın sekreterliği
oluşturulduğunu, bu sekreterlik bünyesinde yine ilk kez bir kadın dergisi
çıkaracaklarını ve bu derginin ilk sayısının dosya konusunu “Mobbing” olarak
belirlediklerini ifade etti. Yorgun konuşmasına “…üniversitelerde ders konusu haline
gelen, adına enstitüler kurulan, TBMM’de komisyon oluşturulup, başbakanlıkça
genelge yayınlanan, mücadele için dernekler kurulan, gündemleşip, yaygınlaşan
konunun sağlık çalışanları tarafından sıklıkla dile getirilmesine SES kadın
sekreterliği olarak hazırlanan “mobbing dosya”sı ile daha geniş bir
perspektifle yanıt arama çabasında oldukları…” ile devam etti.  Yorgun, “mobbing olgusunun kapitalist sistem
tarafından hayatın her alanında kullanılan bir baskı aracı olduğunu, özellikle
toplumsal cinsiyet rolleri üzerinden geliştiğini mobbingin tarihsel, kültürel,
iktidar, emek süreci ve kolektif irade ve mücadeleyi boşa çıkarmadaki bağını
gören bir yerden ele alınması gerektiği, bireysel ve münferit bir duruma
indirgenmesinin bir yanılsama olduğunun altını çizilmesi gerektiği” vurgusu ile
katılımcılara ve emeği geçenlere teşekkür ederek sözlerine son vermiştir.

SES Genel Başkanı Çetin Erdolu “…genel başkanlığını yürütmekte
olduğu sendikanın %70’inin kadın olduğunun altını çizerek bu çalıştayın SES
açısından anlamlı olduğu” vurgusu ile sözlerine başlamış, konuşmasında AKP
Hükümeti’nin uyguladığı neoliberal politikaların ve  çalışma yaşamında
yansıması olan esnekleştirme ve güvencesizleştirme politikalarının dolaylı bir
mobbing olduğunu ifade etmiştir. SES ve TTB Merkez Konsey Üyesi Mehmet Zencir
de çalıştayın “gerçek gündem ve mobbing arasında bağlantı kurmaya, mobbing tartışmasında
netleşmeye” katkı sağlayacağını belirtmiştir.

Mobbing literatürünün derlenmesi, sağlık emekçileri ve mobbing
konusunda  Pamukkale Üniversitesi Sağlık
Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi ve üyemiz Gülbanu ZENCİR’ in gerçekleştirdiği
sunum ile çalıştay programına geçilmiştir. Bu anahtar sunum sonrası “mobbing
nasıl ele alınmalı”,  “mobbing ile nasıl
mücadele etmeli” tartışma oturumları ile çalıştay devam etmiştir. Moderatörlüğünü
Genel Kadın Sekreteri Bedriye Yorgun ile Antropolog Doç. Dr. Sibel Özbudun’un yaptığı
oturumlarda katılımcıların kısa sunumlarına ve değerlendirmelerine yer
verilmiştir. 

Doç. Dr. Sibel Özbudun “Kültürel
yapı, bir iktidar (yeniden) üretme aracı olarak Mobbing
” konulu sunumunda
“Mobbing eşitsiz, asimetrik güç ilişkilerine tekabül eder. Etnik ve toplumsal
cinsiyet eşitsizliğinin gerilim hatları üzerinde değerlendirilmesi gerekir. Bu
konuda yasaların yapabilecekleri de sınırlıdır.” tespitleri ile başlamıştır.
Özbudun konuşmasında dayanışmacı kültürden rekabetçi kültüre değişimin, yeni
muhafazakarlaşmanın, çalışma yaşamındaki deregülasyon (kuralsızlaştırma)
politikaların sonucu güvencesizleştirilen işçi sınıfının, etnik ve cinsel
önyargıların mobbingin yaygınlaşmasında katkı sağladığına vurgu yapmıştır.
Özbudun konuşmasında üniversitelerde kadrolaşmanın yaygınlaşmasında mobbingin
kullanıldığına, mobbing aracılığıyla işten atılmak istenen çalışanlara çeşitli
psikolojik mekanizmalarla baskı uygulandığına da yer vermiştir. Özbudun
konuşmasını mobbingle mücadelede yasal değişikliklerden ziyade kültürel yeniden
yapılanma; eşitlikçi-dayanışmacı yeni bir kültürün yaratılmasının altını
çizerek bitirmiştir.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Gamze Yücesan
Özdemir “ Emek Rejimleri/Emeğin Denetimi Açısından Mobbing” konulu sunumunda,
‘mobbing’in  masum bir kavram olmadığını,
muğlak bir kavram olduğunu, bireyciliği öne çıkartan bir içerikte olduğunu,
burjuva sosyologlar tarafından gündemleştirildiğine yer vermiştir. Özdemir
konuşmasına mobbing kavramı ile sınıf mücadelesi gerçeğinin (emek-sermaye) yok
edildiği, iktidarın ve sermayenin gizlendiği, kolektif iradenin, sınıfı yok sayıldığı,
güvencesizleştirme politikalarına karşı mücadelenin yerini mobbingle
mücadelenin emek içi çatışmaların ön plana çıkartılmaya çalışıldığı vurguları
ile devam etmiştir. Özdemir konuşmasında mobbingle nasıl mücadele başlığında şu
görüşlere yer vermiştir: “Mobbing adı verilen bu baskı/yıldırma aracı ile
mücadele etmek için başta sendikalar olmak üzere diğer muhalif güçler
tarafından öncelikle mobbing kavramının kendisinin sorgulanması gerekir.
Mobbing kolektif iradeye karşı olması nedeniyle zaten sendikaya da karşıdır. Mobbing
konusunda işçi sınıfının sloganı “Mobbingi sorgula. Sınıf içi şiddete son”
olabilir”.

Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Fuat Ercan “Mobbing Nasıl Ele Alınmalı” konulu bir sunum
yapmış, sunumunda yapısal olan ile öznel olanı birlikte ele almak gerektiğinin
altını çizmiştir. Ercan konuşmasında mobbing kavramı ile ilgili “iş acısı”,
“işyeri terörü” kavramlarının kullanıldığını, kavram ile sınıf mücadelesinin
engellenmeye çalışıldığına vurgu yapmıştır. Patriyarkal-kapitalist sistemin
kendini yeniden ve her defasında daha güçlü ürettiği, neoliberal dönemde işin
hızının artması ile rekabetin arttığı, artan rekabetin çalışma yaşamını
derinden etkilediği, artı değerin artması için her türlü (otoriter, cinsiyetçi,
etnik, sınıf içi) müdahalenin yaşama geçirildiği, dolayısıyla mobbing olarak
görünenin arkasında patriyarkal kapitalist üretim ilişkilerinin aranması,
deşifre edilmesi gerekliliği Ercan tarafından vurgulanmıştır.

Mobbing-ruh sağlığı konusunda Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Doç.
Dr. Burhanettin Kaya “Mobbing-Ruh Sağlığı” konulu sunumunda, mobbingin “şiddetin
özgül biçimi” olduğu, fiziksel şiddetin kabullenilemediği günümüzde duygusal-psikolojik
şiddet olarak karşımıza çıktığı, neoliberal politikaların insanların,
çalışanların kişiliğini yeniden biçimlendirdiği, biçimlenen bu biçimin mobbing
davranışlarının artmasında rol oynadığına yer vermiştir. Kaya, çalışma
yaşamında şiddetin gizlenebildiği, Nazi kamplarında bile “çalışma
özgürleştirir” teması ile insanların yoğun bir şekilde çalıştırıldığının altını
çizmiştir.

BDP Milletvekili Sebahat TUNCEL ise konuşmasında, mobbinge en
fazla maruz kalan kesimlerin başında BDP milletvekillerinin geldiğini, bu baskı
aracının asıl kaynağının kapitalist modernite olduğunu belirtmiştir. Ayrıca
kapitalizmin kendi içinde yeni iş alanları yarattığını ve artık işçinin işçiyi
ezdiği bir sistemle karşı karşıya olduğumuzu vurgulamıştır. Mobbingin
üniversitelerde, sağlık alanında, eğitim alanında, sendikalarda dahi
uygulandığını, bu soruna sosyalist sistemi savunan insanlar olarak kapitalist
sistemin argümanları ile çözüm bulunmaya çalışılmasını bir handikap olarak
gördüğünü ifade etmiştir.

Mobbingle mücadele derneği başkanı Hüseyin Gün yapmış olduğu
konuşmada, mobbingin diğer anlamının “psikolojik taciz” olduğunu belirtmiş ve
mobbingi “bir gruba ya da kişiye belli bir sistematik olarak tekrarlanan ve
insan onuru ile bağdaşmayan sözlü, sözsüz veya yazılı eylemlerle yapılan maddi
ve manevi müdahale” olarak tanımlamıştır.

Hukuksal Boyutu ile Ülke örnekleri, Ülkemizdeki yasal durum, Dava
örnekleri ile ilgili sunum Sendika Hukuk Bürosu avukatlarımız, Av. Öztürk
Türkdoğan ve Av. Zeynep Ceren Boztoprak tarafından gerçekleştirilmiştir.

KESK kadın sekreteri Canan Çalağan, iki günlük KESK Kadın
Meclisinde de konunun gündeme geldiğini böyle bir çalışmanın doğru zeminde ele
alınmasına ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Çalağan kadınların mobbinge daha çok
maruz kaldığına ve mobbingin erkek icadı, iktidar ve sömürü ilişkilerinin
parçası olarak kabul edilmesi gerektiğine vurgu yapmıştır.

KESK’e bağlı iş kolları genel merkezlerinden Tüm- Bel- Sen,
Haber-Sen, SES Genel Merkezi yöneticileri ve SES Ankara şubesi kadın sekreterlerinin
katıldığı çalışma katılımcıların mücadele konusunda görüşlerinin tartışılması
ile tamamlanmıştır.

Çalıştayda yapılan konuşmaların ayrıntılı metinleri
ve yürütülen tartışmalarda öne çıkan konular “SES Kadın Dergisi” nin ilk
sayısında “mobbing”  dosyası ile sağlık
çalışanları ve toplumsal muhalefet ile paylaşılacağı bilgisi ile çalıştay
bitirilmiştir.




İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]