Bugün 15 Şubat Kamu emekçileri ilk kez 2012
yılının ikinci ayında da zamsız maaş alıyor. Geçtiğimiz ay sadece 2.68’lik
enflasyon farkı ödenen 2 milyonu aşkın kamu emekçisive 1 milyon 800 bin emekli,
bugün yine zamsız maaş almak zorunda kalmıştır. Maaşlarımıza ancak günlük bir simit almaya
yetecek kadar “enflasyon farkı zammı” yapan AKP iktidarı, yaptığı Anayasa
değişikliğinin gereği olarak çıkarması gereken toplu sözleşme yasasını geçen 18
ayda hala Meclis’ten geçirmeyerek maaş zamlarımızı sürekli ertelemekte ve sonuçta
milyonlarca kamu emekçisini ve ailelerini mağdur etmektedir.
Bakanlar Kuruluna gönderilmesinin üzerinden 4 ay
geçen yasanın hala bir türlü çıkmamasının sorumlusu, yoksulluk sınırının altına
itilen milyonlarca kamu emekçisi mi, yıllarca kamuda çalışmış ve üç kuruş
parayla geçimlerini sağlamaya çalışan emekliler midir? Yoksa işine geldiğinde kamu
yönetimini alt üst eden onlarca KHK’yı ve milletvekili emeklilik maaşlarını fahiş
oranda artıran yasayı bir gecede çıkaran AKP iktidarı mıdır?
Değerli
Basın Emekçileri,
Kamu emekçileri, emekliler ve onların aileleri ücret zammı
ve diğer konulardaki gecikme nedeniyle ciddi mağduriyetler yaşamaktadır. Bizler
günü gelen faturamızı bir gün geciktirdiğimizde, bizlerden fatura bedeli üzerine “yasal faiz”
işletilerek fatura tahsili yapılmaktadır. Ancak fatura ve vergi ödemelerinde
hassas olan hükümet, aynı hassasiyeti ülkenin dört bir yanında kamusal
hizmetleri yerine getirmek için çalışan kamu emekçilerinin ücret ve sosyal hakları
konusunda göstermemektedir.
Yıllardır uygulanan neo-liberal politikaların en büyük
mağdurlarından birisi de kamu çalışanlarıdır. Ekonominin sürekli büyümesiyle
övünmeyi artık gelenek haline getiren AKP hükümeti, sıra büyümeden pay isteyen
kamu emekçilerine geldiğinde “bütçe dengesi” bahanesinin ardına sığınmaktadır.
Kamu emekçilerine yıllardır % 3-4 gibi sadaka zammını toplu görüşme oyunuyla
reva gören hükümet, aylardır zamsız maaşa da kamu emekçilerini alıştırmaya
çalışıyor.
Değerli
Basın Emekçileri,
AKP hükümetinin Çalışma Bakanı, zamsız maaş almamızın
gerekçesini Konfederasyonların yasa konusunda anlaşamamalarını olarak
gösteriyor. Bu nedenle de yasanın çıkarılamadığını söyleyerek sorumluluktan
kurtulmaya çalışıyor.
Şimdi buradan soruyoruz. Bizler bilmek
istiyoruz.
Bu ülkede hangi kamu emekçisi ya da hangi
konfederasyon ülkemiz kamu emekçilerinin evrensel sendikal normlara, imzalanan
uluslar arası sözleşmelere ve anlaşmalara uygun, uygar dünya ülkelerinin kendi kamu
emekçilerine on yıllar öncesinde tanıdığı haklara ulaşmasına karşı çıkıyor?
Hangi kamu emekçisi ya da hangi konfederasyon
sendikal özgürlüğün ayrılmaz parçası olan grevli bir toplu sözleşme düzeninden
yana değil?
Örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin
kaldırılmasına, kamu hizmeti yapan tüm çalışanların sendika üyesi olmasına,
sendika kurmasına hangi kamu emekçisi, hangi konfederasyon karşı çıkıyor?
Hangi sendika ya da konfederasyon toplu
sözleşmelerin kapsamının sadece mali ve sosyal haklarla sınırlanmasını, hizmet
kollarında toplu sözleşmesi yapılmamasını istiyor?
Hangi sendika ya da hangi konfederasyon
yıllardır belediyelerle yapılan toplu sözleşmelerin yasaklanmasını istiyor?
Varsa böyle bir kamu emekçisi ya da
konfederasyon, söyleyin bizler de bilelim.
Değerli
Basın Emekçileri,
KESK, Grev
hakkımızın yasal teminat alındığı özgür bir Toplu Sözleşme düzeni talep etmektedir.
Bunun için örgütlenme özgürlüğünün önündeki bütün engellerin kaldırılmasını, aynı
işyerinde çalışan tüm emekçilerin aynı sendikalara üye olabilmesini, toplu
sözleşmenin kapsamının ekonomik, demokratik, mali, sosyal ve özlük haklarımızı
kapsayacak biçimde genişletilmesini ve her sendikanın üyeleri adına toplu
sözleşme yapabilmesini savunmaktadır.
Kamu emekçilerinin haklarını yirmi
beş yıldır her koşulda savunan KESK, yıllardır birçok baskıya maruz kaldı. Son
dönemde Meclis’teki 4688 sayılı yasa taslağına karşı ülke genelinde eylem ve
etkinliklerimizi sürdürürken hem hükümet hem de yandaşları tarafından çeşitli
baskı ve karalamalarla mücadelemiz gölgelenmeye çalışılıyor. Bugüne kadar baskı ve yasaklarla engelleyemedikleri
mücadelemizi, bizlere yönelik adli ve siyasi baskılarla zayıflatmaya çalışıyorlar.
Kendisinden önceki her emek düşmanı siyasi
iktidar gibi, AKP iktidarı da emekçiler arasına nifak sokarak, ayrımcılık
yaparak bölünmeler yaratmaya çalışmaktadır. Bu değirmene su taşıyan, “kraldan
çok kralcı” sendikalar geçmişte de vardı, bugün de maalesef var. Üyelik
başvurusunda bulundukları uluslararası sendikalar tarafından “yandaş” oldukları
tescil edilerek üyelik başvuruları ret edilen yandaş konfederasyon yönetimleri,
başta kendi üyeleri olmak üzere tüm kamu emekçilerinin sendikal hak ve
özgürlüklerinin önündeki en büyük engeldir. Kendilerine yandaş dediğimiz için
öfkelenen, “yandaşlık dimdik bir duruşu gerektirir” diyerek böbürlenenlere
diyecek tek bir cümlemiz var. Evet, dimdik bir duruşa sahipsiniz. İktidarın
önünde el pençe divan dimdik duruyorsunuz. KESK’i ve onun mücadelesini
karalayarak, iftira ve çamur atarak kendi ayıbınızı, işbirlikçiliğinizi
gizlemeye çalışıyorsunuz. Ama şu gerçeği sizler de çok iyi biliyorsunuz ki,
nasıl güneş balçıkla sıvanmazsa, KESK’i ve mücadelesini de çamur atarak
kirletemezsiniz. Buradan hükümetle içli dışlı ilişkisi tescillenen yandaş
konfederasyona üye olan dürüst ve adalet duygusu zedelenmemiş kamu emekçilerine
sesleniyor ve iktidarın zulmü karşısında “biat edenlerin” değil, mücadele
edenlerin yanında yer almaya çağırıyoruz.
Değerli
Basın Emekçileri,
13 Şubat günü Konfederasyonumuzun ve
Sendikalarımızın yöneticisi ve üyesi olan on beş kadın arkadaşımız gözaltına
alındı. Kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin her geçen gün arttığı, açlığın
ve yoksulluğun faturasını büyük oranda ödeyen kadınlarımızın haklarının
savunulmasını önemli bir görev olarak kabul eden KESK’li kadınlar, 8 Mart eylem
ve etkinlik programlarını açıkladıktan iki gün sonra gözaltına alındılar.
Buradan bir kez daha ifade ediyoruz: Hiçbir baskı ya da gözaltı kadın
mücadelesini yükseltmemizi engelleyemeyecektir.
Değerli
Basın Emekçileri,
KESK, dün olduğu gibi, bugün ve gelecekte de
kamu emekçilerinin hiçbir kesimini dışlamadan, onların çıkarları doğrultusunda
mücadelesini sürdürmeye kararlıdır. Bugün bizim mücadelemizi karalamak
isteyenlere söylenecek tek söz “Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz!” olacaktır.
Yurttaşlar fatura ve vergi
ödemelerini geciktirdiğinde çeşitli oranlarda “gecikme cezası” uygulayan
hükümet, kamu emekçilerinin ücret artışlarının gecikme süresini dikkate alarak,
olağan ücret artışının yanı sıra tüm kamu emekçilerine “gecikme zammı” yapmalı,
4688 sayılı yasada yapılması düşünülen değişikliklere ilişkin önerilerimizi
mutlaka dikkate alarak, grevli toplu sözleşme hakkımızın önündeki bütün
engelleri kaldırmalıdır. Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımıza yönelik
baskılar son bulmalı, gözaltına alınan arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır.
YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN KESK!