BASINA VE KAMUOYUNA!

   Her işin başı sağlık, deriz. İşte
bizler, diş hekimi, eczacısı, radyoloji teknisyeni, laborantı, çevre sağlığı
teknisyeni, hemşiresi, hekimi, sosyal hizmet çalışanıyla mesleğine, işine,
geleceğine, sağlık hakkına sahip çıkan onurlu sağlık çalışanları hepimiz
buradayız. Yani her işin başı sağlık dediğimiz beyazın temsilcileri 
“işin başındakileriz”.

Bu yıl
13 Mart mitingi öncesi böyle söylemiştik. Mesleğimiz, iş güvencemiz ve toplum
sağlığı için bir yemin ettik ki dönemeyiz demiştik. Bizi görün, duyun, demiştik.19-20
Nisanda yine grevdeydik.

Olmadı,
daha ötesi artık gözleri kendilerinden başka kimseyi görmez, kulakları ulus
ötesi tekellerinkinden başka hiçbir sesi duymaz, vicdanları sızlamaz oldu. Öyle
ki 2 Kasım deprem sonrasında bir gece yarısı KHK çıkartılarak artık TBMM de
devre dışı.

Bizlere Başka yol kalmadı: Sağlıkçı olmanın verdiği sakinlik ama gecikmeksizin
davranma, hiçbir zaman ümidini yitirmeden yaşamın/sağlığın kazanması için
umutla uğraşma,  yıllar boyunca insanların acılarına, en sıkıntılı anlarına
tanık olmanın verdiği sabır, sevgi dolu yüreğimizle; kendimize, mesleğimize,
çocuklarımıza, ülkemize, insanlarımıza, hastalarımıza duyduğumuz sorumlulukla iş başa düştü yine.

Mademki
bize, mademki TBMM’dekilere bile sorulmuyor; çok değil bir ay sonra, Ocak’ta
yeşil kartlar bile iptal oluyor, “cepten daha fazla cepten ver” deniyor, sosyal
hizmet alanı tasfiye ediliyor; biz çalışanlara taşeronluk, sözleşmeli olarak
zincir kuruluşların parçası/çalışanı olmak dayatılıyor, hastaneler CEO’lara
teslim ediliyor…

Anlaşıldı bu “akıllardan”, bu icraatlardan kurtulmanın
zamanı geldi geçiyor, mücadele ve acil müdahale gerekiyor! Taleplerimiz açık ve bellidir: KHK’ nın çekilerek kamu-özel bütün
sağlık çalışanları için güvenceli iş, güvenceli gelir, sağlıklı ortamlarda ve
şiddete uğramadan insanca çalışma ve yaşama ile mesleğimizi bağımsızca
(performans, ciro baskısı, SUT vb.) yapabilme koşullarının sağlanması. 
Elbette bütün taleplerin
başında halkın, hepimizin sağlık hakkı geliyor.

Bizim
mücadelemiz Hükümetinkine benzemez: baskı, zulüm, sürgün, tayin, gaz bombası,
copla verilmez. Bizimki hak hukukla, kendini ve yüreğini ortaya koymakla,
kararlı olmakla, yanındakinin elini tutarak alınan ve üretimden gelen güçle,
halaylarla horonlarla, türkülerle, şarkılarla, verilir.

O nedenle ilk iş olarak Sağlık Hakkı Meclislerimizi kurmaya karar verdik!

Hekim
meclisi olacak, sağlıkçılar meclisi olacak ve illaki Sağlık Hakkı Meclisleri
olacak.

21 Aralık’ta Başlıyoruz

En uzun
gecede, en kısa günde, karanlığın en koyu, ışığın en az olduğu anda
başlıyoruz. Günü uzatmak, aydınlığı arttırmak biz sağlıkçıların  elinde.

Başaracağız,
inanıyoruz, biliyoruz.

Gerekirse
süresiz grev yapacak bir kararlılıkla Meclisleri oluşturacak, kürsüleri
kuracağız.

21 Aralık’ta herkesi
bekliyoruz.

Bildiğimizi
çok daha yüksek sesle, hep birlikte, herkesle paylaşacağız. Bunu yaparken
bugüne dek olan eksiklerimizi hızla düzeltip, çok iyi bildiğimiz ekip ruhuyla
çalışacağız, bu sağlıksız gidişin parçası olmayacağız. Taleplerimizi dile
getireceğiz, ısrarla takipçisi olacağız. Sağlık kürsülerimizi hastane
bahçelerine, iş yerlerimize kuracağız.

Gerçek
anlamda bir “Meclis açılışı olsun” istiyoruz; coşkulu, içten, sahiplenen,
kendine ait hisseden. Yıllardır beyazı kirletenlere, akla karayı karıştıranlara
inat beyaz Meclis, beyaz kürsü olsun!

21 Aralık günü bütün sağlık emekçilerinin katılımına imkân vermek için aciller dışında sağlık hizmeti
sunulamayacak
, önlemler tarafımızdan alınacak. Sağlıkçılar belirlenen
yerlerde, hastanelerinde vb. program üzere toplanacak.

İşte
memleketin ahval ve şeraiti budur. Bizler bu ülkede sendikal hak ve özgürlükler
ve gerçek bir demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin ağır olduğunu
bilen bir gelenekten geliyoruz. Bu gelenek birilerinin “memurun da sendikası mı
olur” diyerek mücadele kaçkınlığı yaptığı dönmede, sendika kapılarına vurulan
mühürleri söken kamu emekçilerinin yarattığı fiili meşru mücadele geleneğidir.
Bu geleneğin ve yaşadıklarımızın bize öğrettiği temel şey ise haklarımızı ancak
mücadele ile alabileceğimiz gerçeğidir. Kamu emekçilerinden aldığımız güç ve
güvenle bu geleneği sürdürmeye kararlılığımızı tekrar ifade ediyoruz. 
Önümüzdeki günlerde bu
görevin yaratacağı heyecanı/birlikteliği baltalamak için birbirimize,
kurumlarımıza/örgütlerimize yönelik çeşitli “haberlere”, engellemelere
uğrayabiliriz. Bütün bunları aşan bir dayanışma ve birliktelik, sağduyu ile
süreci başarıyla sürdüreceğimize eminiz.

Bizler bir kez daha
buradan kamuoyuna duyuruyoruz;

Grev
hakkımızın yasal teminat altına alındığı bir Toplu Sözleşme düzeni için,

Kamu
hizmetlerinin ticarileştirilmesine son verilmesi için,

“KHK
Demokrasi ”sine son verilmesi için,

Her
türlü güvencesiz çalıştırmaya son verilerek tüm çalışanlara kadrolu iş güvencesi
sağlanması için,

Tüm
çalışanlara insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşullarının
sağlanması, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için,

Emekçilere
dayatılan angarya ve zorunlu fazla mesaiye son verilmesi için,

Temel
ücretlerin artırılarak, eşit işe eşit ücretin gerçekten hayata geçirilmesi
için,

Ek
ödemelerin tüm emekçiler için eşitlenerek emekliliğe yansıtılması için,

Net
asgari ücretin açlık sınırı olan 1.000 TL’ye çıkarılarak tüm ücret ve maaşlarda
bu tutarın vergi kesintisi dışında bırakılması için,

Hukuksuz,
haksız ve mesnetsiz biçimde yapılan gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi,
tutukluların serbest bırakılması için,   

Üyelerinin hak ve
çıkarlarını korumakla görevli her sendikanın, konfederasyonun yapması gereken,
uluslararası sözleşme ve anlaşmaların yanı sıra Anayasanın bize tanıdığı
hakkımızı kullanarak 21 Aralık’ta, en uzun gecede, en kısa günde, karanlığın en
koyu,  ışığın en az olduğu günde aydınlığı arttırmak için Grev yapacağız.

    İş
güvencemiz, sağlık hakkımız ve insanca bir yaşam, sendikal hak ve
özgürlüklerimiz korunması ve geliştirilmesi için başından beri sürdürdüğümüz
zorlu mücadelemizin, bugün yok edilmek istenen birlikte ürettiğimiz tüm
değerlerinin egemenlerin bir lütuftu olmadığı çok iyi biliyoruz. Buradan bir
kez daha tüm kararlılığımızla diyoruz ki, dişimizle tırnağımızla, verdiğimiz
mücadelemizle kazandığımız haklarımızın yok edilmesine seyirci kalmayacağız. O
sebeple biz onurlu sağlık emekçileri nezlinde KHK ‘niz  yok hükmündedir.
Yağma yok SES var diyoruz. 

 Buradan diğer
konfederasyonlara ve tüm kamu emekçilerine çağrıda bulunuyoruz: Hiçbir şekilde
sorumlusu olmadığımız bu çarpık düzenin bedelini ödememek için, temel
haklarımız için, gelin hep birlikte mücadeleyi yükseltelim. 21 Aralık’ta
yapacağımız grevle haklarımıza yapılan saldırılara sesiz kalmayacağımızı hep
birlikte gösterelim.

 Ne mutlu ki tüm
Türkiye de Konfederasyonumuz KESK de almış olduğu bir kararla tüm kamu emekçi
dostlarımızla birlikte GREV diyeceğiz. Seslerini yüreklerini bizim sesimize
yüreğimize katacaklar. Çünki KESK bu ülkenin vicdanıdır, tarihi insanlık ve
mücadele tarihidir. Bizler gecemizi gündüzümüze katarak, bir emekçiyi bile
dışarıda bırakmadan, halkımızı ve emek dostlarımızı da omuz başımızda gören bir
birleşik mücadeleyi hep birlikte öreceğiz.

 Bizleri parçalı
istihdamlara, sözleşmeli, taşeron diye ayırıp, bunu bir kadermiş gibi sunarak,
geleceğimizi karartmaya çalışanlara bizde inadına birleşerek 21 ARALIKTA GREV
deyiz DİYORUZ. Tüm halkımızı bu haklı mücadelemizde yanımızda olmaya davet
ediyoruz.Yaşasın SES, Yaşasın Örgütlü mücadelemiz!

Yaşasın 21 Aralık
Grevimiz!

En uzun gecede, en kısa günde, karanlığın en
koyu,  ışığın en az olduğu anda başlıyoruz.

 Tüm ülke Aydınlığa kavuşsun diye.Hepimize kolay gelsin.

             
                                                     SES
MANİSA ŞUBE YÖNETİM Adına

                                                             
                      Serpil
DENİZ

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×