ARINÇ, AKP’NİN, GÖLGESİNDE BÜYÜTTÜĞÜ MEMUR-SEN DIŞINDA KİMSENİN TALEPLERİNİ
DİKKATE ALMAYACAĞINI İTİRAF ETTİ!
Sal, 06 Aralık 2011
Kamu
emekçilerini yasa değişikliği ve toplu sözleşme vaadi ile oyalayan AKP’nin
gerçek niyeti Başbakan Yardımcısı Bülent Arınc’ın mücadeleci sendika ve
konfederasyonlara iftiralarla dolu açıklaması ile net olarak ortaya çıkmıştır.
Memur-Sen’in Bursa temsilciliği hizmet binasının açılış töreninde konuşan
Arınç, sarf ettiği her cümle ile demokrasiden zerre kadar nasibini almadığını
bir kez daha göstermiştir.
Sayın
Arınc’a göre yandaş konfederasyon dışında diğer konfederasyonların yasa
değişikliği ve toplu sözleşme konularında hiçbir söz söylemeye hakları yokmuş.
Çünkü hazrete göre, 12 Eylül referandumuna “evet” demeyen,
üstelik bir de grevli toplu sözleşme isteyen bu “ideolojik”
sendikalar öyle bir suç işlemişler ki; bunların kellesini vursanız yeridir.
Madem Kararınızı Baştan Vermiştiniz…
Bakın
üstüne vazife olmayan konularda ne inciler döktürmüş Sayın Bakan. “Hayır, hayır’
diye yırtınanların şimdi ‘nerede toplu sözleşme’ deyip ortalıkta dolaştığını
görünce ‘kardeşim sen şurada bir otur bakalım, senin bunları konuşmaya hakkın
yok, milletin kafasını da bulandırma, Memur-Sen ne yapacağını bilir, hükümetle
bu konuyu müzakere etti, yasal değişiklik yapılacak, toplu sözleşme
imzalanacak”.
Sayın
Bakana ve AKP hükümetine soruyoruz. Madem başından beri yasayı da toplu
sözleşmeyi de yandaş konfederasyonunuzun isteklerine göre düzenleyecektiniz
niye Üçlü Danışma Kurulu, teknik komisyon toplantıları yaptınız? Bizi bu
toplantılara süs olsun diye mi çağırdınız?
“Benim Yandaşım İşini Bilir”
Öte
yandan Arınc’ın dediği gibi, Memur Sen ne yapacağını bilir. Ama unutmayı
ki kamu emekçileri de 9 yıldır sırtını AKP’ye dayayarak üye sayısını 13 katına
çıkaran Memur-Seni ve sizi bilir. Diğer konfederasyonlarla siyasi partiler
arasında organik ilişki arayan Sayın Arınc’a dönüp yandaş konfederasyonla olan
ilişkisine bakmasını tavsiye ediyoruz. Organik olmayı kat be kat aşan bu içli
dışlı ilişkiniz nedeniyle yandaş konfederasyonunuzun uluslararası sendikalara
üyelik başvurusunun kabul edilmediğini tüm dünya biliyor.
Anladığımız
kadarıyla emek ve demokrasi güçlerinin 3 Aralık’ta ülkenin her yerinde
düzenlediği, on binlerce kişinin katıldığı eylemler epey canını sıkmış sayın
bakanın. Üstüne bir de KESK’in, hükümetin kamu emekçilerini kapı kulu gören
anlayışının ürünü olan 4688 sayılı yasada değişiklikler öngören hazırlıklarına
ve kendisinden olmayan herkesi baskı altına alamaya çalışan politikalarına
karşı insanca bir yaşam için 21 Aralık’ta greve gideceği haberini almış olacak
ki burnundan soluyor. Alan da atıp tutmaya müsait : “Biz bunların başkanlarıyla
bir araya geldik referandum öncesinde, ben hepsinin kapılarını çaldım ve
hepsiyle konuştum, dedim ki ‘siz bunun mücadelesini yapmadınız mı yıllarca? Bak
şimdi anayasa değişikliğine bunu koyduk. Gelin buna ‘evet’ deyin. ‘Evet’ demek
namus borcu, siz hep bunu istediniz’. ‘Evet, hep biz bunu istedik ama bugün
yukarısı bizim ‘hayır’ dememizi istiyor’ dediler. Memur-Sen öyle demedi”
diyerek esip gürlüyor.
İftiranın, gerçekleri çarpıtmanın bu kadarına pes doğrusu!
Bu
iftiralara, çarpıtmalara en güzel cevap tarihimizdir. “Memurun da sendikası mı
olur” diyenlere rağmen fiili meşru mücadelesi ile kamu emekçileri
sendikacılığını yaratanın KESK olduğunu bu ülkede herkes iyi bilmektedir. Bugün
iktidarın kanatları altında olanlar, her ne kadar unutsalar da sendikalarını
KESK’in mücadelesi sonucu kurabildiklerini inkâr edemezler.
Elini
vicdanına koyan her insan, KESK’in, siyasi iktidarın kim olduğundan
bağımsız olarak, kamu emekçilerinin hak ve özgürlüklerini temel alan bir
mücadele yürüttüğünü kabul eder. 17-18 Haziran 1995 tarihinde Kızılay’da 150
bin üyesi ile iki gün geceleyerek yaptığı eylemler ve direniş sonrasında
sendika kurma hakkını alanın KESK olduğunu bilir.
4
Mart 1998 tarihinin, KESK’in grevli toplu sözleşme hakkı tanımayan “sahte”
sendika yasasını geri püskürttüğü büyük direniş gününün tarihi olduğunu bilir.
2001 yılında tekrar gündeme getirilen ve bugün AKP iktidarı tarafından
makyaj düzenlemeler yapılmak istenen “sahte” sendika yasasına karşı büyük
yürüyüşümüzü, 25 Haziran direnişimizi bilir. Grevli toplu sözleşme
hakkımızın önündeki engellerin kaldırılması mücadelemizin 25 yılı aşkın süredir
sürdüğünü bilir. Uluslararası sözleşme ve anlaşmalarla, anayasa ile
düzenlenen bu hakkımızın engellenmesine karşı grev yaptığımızı da dost düşman
herkes çok iyi bilir.
Arınc’a Teşekkür Borçluyuz!
Aslında
bunları sayın bakan da çok iyi bilir. Ancak emek düşmanlığı, sermaye sözcülüğü
yapan her iktidar yetkilisi gibi kendi üzerine düşen rolü oynamaktadır.
Öte yandan 9 yıllık iktidarında tek ustalaştığı alanın gerçekleri
çarpıtmak olduğunu vurguladığımız AKP’nin bu ustalığının hakkını veren
açıklamalarla bizi mahcup etmeyen Sayın Arınc’a teşekkür borçluyuz!
İtiraf Ediyoruz, Suçluyuz!
Eğer,
devleti AKP’lileştirmeye dönük düzenlemelerin yolunu açan 12 Eylül
referandumunda “evet” oyu toplamak için yandaş konfederasyonun yaptığı gibi,
il il dolaşmamak suçsa, evet biz suçluyuz.
Eğer uygar dünyanın kendi emekçilerine 50 yıl önce tanıdığı grev hakkımızın
engellenmesine karşı mücadele etmek “ideolojik” bir suçsa biz suçluyuz. Emek ve demokrasi
güçleri ile emekten, demokrasiden yana siyasi partilerle bir araya gelmemiz
suçsa biz suçluyuz.
Biz
bu “suçları” yıllardır işlemeye devam ettiğimiz için emek düşmanı iktidarların
hep hedefinde olduk. Onların suç olarak gördüğü, bizim gurur duyduğumuz
mücadele tarihimizde hep baskılarla, sürgünlerle yıldırılmaya çalışıldık. AKP
iktidarı döneminde pervasızlaşarak süren bu baskılar sonucunda sendikal hak ve
özgürlükler mücadelesi veren 33 üye ve yöneticimiz bu gün hala cezaevinde
tutuluyor. Yandaş hale getirilen savcıların hazırladığı düzmece iddianamelerle
yönetici ve üyelerimiz hakkında onlarca yıla varan hapis cezaları verildi,
veriliyor.
KESK Kimsenin Gönüllü Kulluğunu Yapmadı, Yapmayacak!
Şu
çok iyi bilinmelidir ki, KESK tüm baskı ve sindirme politikalarına rağmen
bugüne kadar kimsenin gönüllü kulluğunu yapmamıştır, bugünden sonra da
yapmayacaktır. KESK’in sorumlu olduğu tek kesim hakları ve özgürlükleri için
mücadele ettiği kamu emekçileridir. Hükümete gönüllü kulluğu kabul edenlerin
taleplerine göre yapılacak yasanın de toplu sözleşmenin de kamu emekçilerinin
hak ve çıkarlarını koruması mümkün değildir.
21 Aralık’ta Hep Birlikte Greve
Bu
ülkenin kamu emekçilerinin, mücadelemizi karalamaya çalışarak ahkâm kesenlere
hak ettiği dersi er ya da geç vereceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Buradan onurlu
tüm kamu emekçilerine tekrar çağrıda bulunuyoruz. Gelin, bizleri yok sayan,
yandaş konfederasyonu ile el ele vererek irademize ipotek koymaya çalışan bu
iktidarın emek düşmanı politikalarına sesiz kalmadığımızı hep birlikte
gösterelim. En uzun gecede, en kısa gündüzde, 21 Aralık’ta, karanlığı
yırtarak aydınlığa giden yolu açmak için hep birlikte GREVde olalım.
YÜRÜTME KURULU