1 Eylül Dünya Barış günü nedeniyle
Diyarbakır’dan Ankara’ya. Mersin’den İstanbul’a, Bursa’dan Van’a on binlerce
insan yükselen çatışma ve operasyonlara karşı sokaklara çıktı.

On binlerce
işçi, emekçi, genç, yaşlı, eşitlik, özgürlük ve adalet için ‘Barış’ talebini
yükseltti. Seslerini birbirinin sesine kattı, ellerini birbirine uzattı.

Siyasi iktidarın savaş çığırtkanlığına
rağmen alanlarda buluşanlar kardeşlik ve bir arada yaşama iradesini haykırdı.
Türk ve Kürt halklarının temsilcileri başta olmak üzere; bu ülkede yaşayan
halklar 1 Eylül mitinglerinde barış içinde bir gelecek için mücadele etmeye
devam edeceklerini gösterdiler.

Ancak Suriye’den Libya’ya kadar ezilenlerin
diktatörlere karşı yürüttükleri özgürlük isyanlarında halkın taleplerine
uyulması çağrısı yapan AKP iktidarı; bu topraklarda yükselen özgürlük ve barış
çağrısını görmemekte ısrar etmektedir. Güvenlik güçleri İstanbul olmak üzere; Mersin,
Bursa gibi illerde barışseverlerin karşısına yine barikatları ve gaz bombaları
ile çıktı. Onlarca kişi polis şiddetiyle yaralandı, onlarcası gözaltına alındı.

 Sendikalar
ve meslek örgütleri olarak 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle yaptığımız
açıklamada “Barış, öncelikle cesur
adımlar atabilecek bir hükümet ister”
demiştik. 1 Eylül Dünya Barış
Günü’nde yaşananlar, AKP iktidarının bırakın cesur adımlar atmayı barış adına
en ufak bir niyetinin olmadığını açıkça bir kez daha göstermiştir. Ancak
bilinmelidir ki bugüne kadar şiddet haklı taleplerin önünde duramamıştır.

1
Eylül Hitler faşizminin Polonya’yı işgal ettiği gündür, ama halkların direnişi
faşizmi yenmiş ve o günü ‘Barış Günü’ne dönüştürmüştür.

Uzağa gitmeye hiç gerek yok kendi tarihimiz
de ezilenlerin direnişlerinin getirdiği kazanımlarla doludur. 1990’lı yıllarda
yürüyüşünü başlattığımız Kamu emekçileri hareketimiz gaz bombalarına, polis
barikatlarına, sürgün, tutuklama ve yasaklamalara rağmen durdurulamamıştır.

İki gün önce yaptığımız açıklamada “Barış sabır ister” demiştik. Bugün bir
kez daha haykırıyoruz ki barışı yaratacak sabrımız da gücümüz de vardır. Çünkü
biz biliyoruz ki sağlık hakkı yaşamla başlar ve yaşam hakkı kutsaldır. Yaşam ve
sağlık hakkının kutsallığını her şeyin üzerinde tutan sendikamız sağlıklı yaşam
hakkının ancak barış ortamında mümkün olacağını bildiği içindir ki; barış
mücadelelerinin örgütleyicisi ve destekçisi olmaya devam edecektir. İnsan
sağlığı üzerinde ölümler dahil çeşitli sağlık sorunlarına yol açan kimyasal
silah kullanımı (gaz bombaları) yasaklanıncaya kadar karşı duruşumuzu sürdüreceğiz.

Yine biz biliyoruz ki; bu savaş ve çatışma
ortamı işçi ve emekçilerin alın teri ile yarattığı kaynaklarla
sürdürülmektedir. Kürt, Türk, Çerkez, Sünni, Şii, Alevi, Solcu, Sağcı demeden
üretim süreçlerinde bir makinenin dişlileri gibi bizi bir araya getirip
çalıştıran kapitalist sistem; iş özgürlük, barış, adalet ve demokrasi
taleplerimize sıra geldiğinde bizleri ayırmak, bölmek ve yönetmek için her
türlü yöntemi kullanmaktadır. Bu yöntemlerin en önemlisi de toplum içinde
yükseltilen milliyetçilik ve yaratılan faşist histeridir. AKP iktidarı da 2011
Genel seçimleri öncesinde dile getirdiği faşist, halkları karşı karşıya getiren
söylemlerini bu gün sınır içi ve dışı operasyonlarla kararlı bir şekilde perçinleştirmektedir.
Toplumsal muhalefetin tüm kesimlerine yönelik şiddet, gözaltı ve tutuklama
furyası ile devam ettirmektedir.

AKP iktidarının savaş çığlıklarını, barış mitinglerine
yapılan polis saldırılarını protesto ediyor, gözaltına alınan tüm barış eylemcilerinin
serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Bu saldırı ve yöntemlerden vazgeçilmesini
bekliyoruz.

İşçiler, emekçiler, Kürt ve Türk halkları
olarak bu topraklarda özgürlük ve barışın gelmesi için mücadeleye devam
edeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz.

                                                                                   
SES MERKEZ YÖNETİM KURULU

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×