SAĞLIK KAMPÜSLERİ: SAĞLIK HİZMETLERİNDE “FABRİKA” DÖNEMİNE GEÇİLİYOR

Facebook
Twitter
WhatsApp

Sağlık alanı, yerli ve yabancı sermaye gruplarına yeni bir
değerlenme alanı olarak sunulalı çok zaman olmasına karşın, böylesine kapsamlı
bir değişiklik şimdiye kadar yaşanmamıştı.

Sağlık kampüsleri ile birlikte, kamu
sağlık kurumları ve sağlık alanı, sermayenin ciddi bir istilası ile karşı
karşıya kalacak, çalışanların çalışma ve yaşam koşulları bu istila ile
şekillenecektir.

Biz “tam gün”,  “kamu hastane birlikleri”, “taşeronlaştırılan
sağlık hizmetleri” gibi konularla uğraşırken, sağlıkta dönüşüm, yeni bir
hamlenin eşiğine gelmiş durumda.
2007 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan “Kamu-Özel Ortaklığı Daire
Başkanlığı” (KÖODB), başlangıçta çok dikkatimizi çekmemişti. Ancak, zamanla
yapmayı planladığı ihaleleri açıkladığında, işin boyutu netleşmeye başladı. Ve
KÖODB ile birlikte, sağlıkta dönüşümün şimdi gerçekten yeni başlayacağını
söylemek abartma olmaz.

Nedir Kamu Özel Ortaklığı?
Bakanlık web sayfasında, KÖO’nın kuruluşu şöyle açıklanıyor:
“13/12/1983 tarihli ve 181 sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesine; 3/6/2007 tarih ve 5683
nolu değişiklik yapılmasına dair Kanun ile Madde-1; (k) bendi ile ”Kamu Özel
Ortaklığı Daire Başkanlığı” ve Madde -3; ”181 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
17/C maddesi eklenmiştir.
Bu Madde ile Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı, 7/5/1987 tarihli ve 3359
sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 7 nci maddesiyle ön görülen iş ve
işlemleri yapar.”
Ayrıca, Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan, 3/7/2006  tarih ve
2006/10655 sayılı, Sağlık Tesislerinin, Kiralama Karşılığı Yaptırılması ile
Tesislerdeki Tıbbî Hizmet Alanları Dışındaki Hizmet ve Alanların İşletilmesi
Karşılığında Yenilenmesine dair Yönetmelik çerçevesinde iş ve işlemlerin
gerçekleştirilmesi ve Bakanlıkça verilen diğer görevleri yürütmek.
Bizzat Daire Başkanı Abdulvahap Yılmaz’a göre, “Kamunun borç yükü nedeniyle
yatırımlara ayrılabilen kaynakların kısıtlı olması ve özel sektörün altyapı
yatırımlarına katılımının arttırılmak istenmesi nedeniyle, son yıllarda kamu
özel ortaklığı modeli dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır”.
Yani, kamu yatırım yapamıyor, onun bu eksikliğini işe özel sektörü dahil ederek
gidermek; amaç bu.
Peki bu nasıl olacak, sağlık alanında?
1. “özel sektör finansman kaynaklarının kamu yatırımlarında kullanılması”,
2. “özel sektörün hızlı karar alma ve bu kararları uygulamaya koyma becerisi
ile yaratıcılığının proje sürecine entegrasyonu”,
3. “riskin paylaşılması”,
4. “her kesimin en iyi bildiği işi yapması”,
5. “sağlık tesisi faaliyete geçirilinceye kadar kamu adına herhangi bir maliyet
üstlenilmemesi”,
6. “ödenek yetersizliği nedeni ile kamuda ortalama 8-10 yılı bulan bina yapım
süresinin kısaltılması ve kısıtlı kamu kaynakları üzerindeki yatırım yükünün
kira bedeli ödeme düzeyinde uzun yıllara yayılması”,
7. “tıbbi hizmetler dışındaki hizmet ve alanların işletilmesinin özel sektöre
yaptırılması…” (anbarapor, mart 2010)
Yani kamu arsa ve yerleri sağlayacak, özel şirketler tesisleri inşa edecek ve
belirli süreliğine işletecek…
“Entegre sağlık kampüsü projeleri” ya da sağlık şehirleri
2010 yılı  için 27 ilde sağlık kampusü yapılması planlanmış. Bu iller
öncelikle Kayseri ve Ankara olmak üzere, İstanbul-İkitelli, Bursa, Kocaeli,
Manisa, İzmir, Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Eskişehir, Konya, Elazığ,
Erzurum, Şanlıurfa, Gaziantep olarak belirlenmiş. Şimdilik belirlenmiş olan 24
bin 640 yataklı bir toplam.
Öncelik, Kayseri’ye verilmiş durumda. Kayseri’de Kocasinan’da 750 bin metre
karelik bir alan üzerinde, 1048 yataklı Eğitim Araştırma Hastanesi, 200 yataklı
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, 200 yataklı Psikiyatri Hastanesi, 100
yataklı “Yüksek Güvenlikli” Adli Psikiyatri Hastanesi (toplam 1548 yatak)
yapılması planlanmış. Ayrıca kampüs içinde kongre merkezleri, sosyal “donatılar”
vb de yer alacağı ifade ediliyor. Şimdilik 8 yerli-yabancı firma, ihaleye
katılmış.
İkinci büyük proje ise, Ankara Etlik’te. Açılacak projelerin en büyüğü gibi
görünen Etlik projesi, 1.4 milyon metrekarelik bir alana yapılacak. Toplam
yatak sayısı, 3056. 504 yataklı Genel Hastane, 344 yataklı Kadın Doğum
Hastanesi, 496 yataklı Çocuk Hastanesi, 328 yataklı Kardiyovasküler Cerrahi
Hastanesi, 328 yataklı Onkoloji ve Çocuk Onkolojisi Hastanesi, 456 yataklı
Ortopedi Hastanesi, 300 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, 200
yataklı Psikiyatri Hastanesi, 100 yataklı “Yüksek Güvenlikli” Adli Psikiyatri
Hastanesi yapılması planlanmış.
Projeler yerli ve yabancı (Avrupa ve Amerikalı) firmalarca hazırlanmış, ki
Etlik projesi şu anda dünyada yapılan en büyük projelerden biri durumunda.
Projelerin bitirilme süresi 3 yıl olarak belirlenmiş, projeyi tamamlayan
firmaya 25 yıl işletme hakkı tanınmış.
Görüntüleme, laboratuar, diğer tıbbi destek hizmetleri, bilgi işlem,
sterilizasyon, çamaşır, temizlik, güvenlik, yemek hizmetlerinin sunumunu
üstlenecekler. Projelerin koordinasyonunda Sağlık Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığı başta olmak üzere, çok sayıda kamu kuruluşu görevli, ama asıl
“patron” TOKİ gibi görünüyor. Kamunun yanı sıra çok sayıda inşaat ve
müteahitlik firması, teknoloji firması ihalelerde görünüyor.
Bunların anlamı ne?
Hükümet, biz Sağlıkta Dönüşüm diye “tam gün”, “kamu hastane birlikleri” vb ile
uğraşırken, asıl büyük değişikliği Kamu Özel Ortaklığı üzerinden planlamış
durumdadır.
Bu değişikliğin yasal dayanağı Anavatan Partisi (ANAP) döneminde çıkarılan,
daha sonra Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) tarafından Anayasa Mahkemesine
götürülüp, bazı maddeleri iptal edilen Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’dur (1987
tarih ve 3359 sayılı). Ayrıca Kamu İhale Kanunu ve AKP döneminde yapılan bazı
değişiklikler de bu adımın yasal dayanaklarıdır.
KÖO ile birlikte, devlet özel (yerli-yabancı) şirketlere arsa sağlayacak, bu
arsa üzerinde sağlık tesisi yapmalarına izin verecek, karşılığında -şimdilik-
destek ve laboratuar hizmetlerin sunumunu özel şirketlere devredecektir. Bu
yasayı “kamu hastane birlikleri” yasa tasarısı ile birlikte okuduğumuzda,
sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesinin derecesi daha net olarak anlaşılır.
Yeni bir sağlık “düzeni” tesis edilmektedir. Bir “fabrika düzeni”. Örneğin,
Ankara’da varolan yatakların neredeyse 1/3′ü bir araya toplanarak, bir
toplulaştırma yapılmaktadır. Kamu personel rejimi değişikliği ve özelleştirme
birlikte ele alındığında, taşeron çalıştırmanın ön planda olduğu bir “fabrika
düzeni” görülmektedir. Özellikle sosyal hakların sınırlandığı ve çalışma
koşullarının zorlaştığı bir “düzen”…
Muhtemel bazı değişikliklerle, bu kampüslerde yabancı sağlık personelinin
çalışmasına olanak sağlanacak, özellikle hizmet sunumu özelleşmesinde yer alan
çok uluslu şirketler, kendi temin ettiği tıbbi teknoloji ve teknikleri kullanan
personeli ithal edebilecektir. “Star transferler” dönemi gündeme gelecektir.
Bu arada, kampüsler tamamlandıkça, şehir merkezinde bulunan devlet sağlık
tesislerinin taşınması gündeme getirilecektir. Taşınan tesislerin, büyük
şirketlere-yine ihaleye katılanlar öncelikli olabilir-alışveriş ya da iş
merkezi olarak devredilmesi söz konusu olacaktır.
Sağlık alanı, yerli ve yabancı sermaye gruplarına yeni bir değerlenme alanı
olarak sunulalı çok zaman olmasına karşın, böylesine kapsamlı bir değişiklik
şimdiye kadar yaşanmamıştı. Sağlık kampüsleri ile birlikte, kamu sağlık
kurumları ve sağlık alanı, sermayenin ciddi bir istilası ile karşı karşıya
kalacak, çalışanların çalışma ve yaşam koşulları bu istila ile şekillenecektir.
Sağlık çalışanı örgütleri, bütünü görmeyip, tek tek önlerine konulan “tam gün”
ve benzeri konularla uğraşmayı bırakıp, fotoğrafın bütününü kavrayıp, müdahale
olanaklarını aramaları, bunu yaparken sermayenin salt sağlık alanında değil,
tüm emek üzerine saldırıda bulunduğu gerçeğini akıllarından çıkarmamaları daha
akılcı olacaktır.(AS/EÜ)

Tarih: 30/06/2011

                                                                                                                 
                                           Dr.
Ata SOYER

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×