Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı’nın Mayıs ayı verilerine göre, engelli
kamu emekçisi kadrolarının yüzde 64’ü hala boş. Engelli yurttaşların
istihdamına ilişkin 5763 sayılı kanunun 30. Maddesi değiştirilerek, yüzde 3
olan kamuda engelli istihdam oranı yüzde 4’e çıkarılmıştı. Sonrasında Torba
Yasa’yla iç mevzuatta yapılan değişikliler sonucu, devletin yurtdışı
kurumlarında çalışan engellileri bu yüzde hesabına katmayarak daralmaya
gidilmişti.

Devlet Personel Başkanlığı’nın Mayıs 2011 verilerine göre, Türkiye’de çalışan
kamu emekçisi sayısı 1 milyon 824 bin 628. Devlet Memurları Yasası’na göre en
az istihdam edilmesi gereken engelli memur sayısının, yüzde 3 oranı üzerinden
54 bin 738 kişi olması gerekiyor. Devlet Personel Dairesi Başkanlığı
verilerinde ise memur kadrosunda görev alan engellilerin sayısı 19 bin 915 kişi
olarak belirtiliyor. Bu şekilde engelli yurttaşlara açılan kadroların yüzde
64’ünün boş olduğu görülüyor.

Aynı verilerde bir diğer dikkat çekici nokta ise cinsiyet eşitsizliği. 
Kamu kurumunda istihdam edilen engellilerin yalnızca 4 bin 93’ü kadın. Buna
karşın istihdam edilen erkek engellilerin sayısı ise 15 bin 822. Bazı Devlet
kurumlarında kadın engelli istihdamına hiç rastlanmazken, birçok devlet kurumunda
erkek engelli istihdamının kadın engelli istihdamının neredeyse iki katına
ulaştığı görülüyor.

Şimdilerde Kıdem Tazminatı’na el atan hükümetin engelli istihdamına ve
sorunlarına yönelik ne yapacağı ise belirsizliğini koruyor. Peki uzmanlar
durumu nasıl yorumluyor?

TORBA YASA ENGELLİ
İSTİHDAMINI GERİLLETTİ

Görme engelli avukat Gizem Tanay, devletin BM Engelli Hakları Sözleşmesi’ne
taraf olmasıyla olumlu düzenlemeler yapılacağını umduklarını, ancak tam aksine
her geçen gün daha geri yasaların çıkarıldığını belirtti. Avukat Tanay, şunları
söyledi: “Torba Yasa’daki 6111 Sayılı Kanun ile engelli istihdamında önemli
geri adımlar atılmaya çalışılmıştır. Engelli Hakları Çalışma Grubu adı altında
toplanan hak savunucularının çabasına rağmen Devlet Memurları Kanunu’nda
düzenlenen, ayrımcılık içeren ve uygulamada engellilerin istihdamını
zorlaştıracak maddeler için gelişme sağlanamadı. Bunların dışında engelliler
için devletin açtığı sınavlarda merkezi ayrı bir sınav yapılmasını düzenleyen
hükümler engelliler için oldukça sıkıntılıdır. Ülkemizde yapılan engelli
sınavları ile nitelikli kadrolara atama yapılmadığından üniversite mezunu
engellilerin vasıfsız işlerde çalışmaya zorlandığı söylenebilir. Bu durum
engellilerin çalışma hakkının kısıtlandığı anlamına gelmektedir.”

‘PARA CEZALARI CAYDIRICI
DEĞİL’

Av. Tanay, engelli çalıştırma zorunluluğu olduğu halde çalıştırmayan iş yerleri
için uygulanacak para cezalarının caydırıcı olmadığını söyledi. İşverenin
engelli çalıştırmak yerine para cezası ödemeyi tercih ettiğine dikkat çeken
Tanay, “Kamuda engelli kadrolarının çok büyük kısmının halen boş olması
karşısında özel işyeri sahipleri devlete ‘Dön de kendine bak’ derlerse hiç
şaşırmam” dedi. Av. Tanay, ayrıca, özel sektör işverenlerinin işe
alımlarda  engelliler arasında da ayrım yaptıklarına değindi:
“İşveren fiziksel engelliyi işe almak yerine süreğen hastalığı olan
engelliyi işe almayı tercih ediyor. Böylece engelliler de kendi arasında
ayrımcılığa uğramış oluyor.”

‘MEVZUAT TAM ANLAMIYLA
UYGULANMIYOR’

Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı Ergün İşeri ise engelli istihdamında
olması gerekenle mevcut durum arasında büyük bir uçurum olduğuna işaret etti.
İşeri, şöyle konuştu:  “Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre,
Türkiye’de 2010 yılı itibariyle 50 kişi ve üzerinde işçi çalıştıran
işyerlerinde toplam çalışan sayısı 3 milyon 8 yüz bin kişidir. Buna göre en az
toplam 114 bin engellinin istihdam edilmiş olması gerekiyor. Kuruma kayıtlı iş
arayan engelli sayısı 87.129 kişidir. Mayıs ayı sonu itibariyle, engelli
personel talebinde bulunan ve doldurulamayan 22.485 kişilik engelli kontenjanı
bulunuyor. İŞKUR kayıtlarına göre 2010 yılında istihdam edilen engelli sayısı
32.257 kişidir. Yani olması gereken ile mevcut durum arasında büyük bir uçurum
vardır.”

CİNSİYET AYRIMCILIĞI DİKKAT
ÇEKİCİ

Kadın ve erkek ayrımının engelliler yönünden dikkat çeken bir boyuta ulaştığını
belirten İşeri, şöyle devam etti:  “Devlet Personel Başkanlığı’nın
açıkladığı Mayıs 2011 verilerine göre engellilere tahsis edilmesi gereken en az
kadro sayısının yalnızca yüzde 36’ı doldurulmuştur. Kalan yüzde 64’ün ise nasıl
doldurulacağı konusu henüz çözümlenmiş değildir. Görüleceği üzere ülkemizde
yürürlükte olan mevzuat ne yazık ki tam anlamıyla uygulanmıyor. Bu konuda en
büyük direnişin devletten gelmesi, özel sektörün de yükümlülüklerini yerine
getirmekten kaçınmasında yol gösterici oluyor. İşyerlerinin erişilebilir
olmaması, ayrımcılığa karşı etkili bir yaptırım bulunmaması, uluslararası
sözleşmelerin mahkemeler tarafından dikkate alınmaması gibi birçok faktör
engellilerin sahip oldukları hakları kullanmalarına ve herkes kadar eşit
olmalarına engel oluyor.”

“Yüzde 3 üst sınır değil
asgari sınır olmalıdır”

 Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin
yürütücülüğünde bir araya gelen bağımsız bir heyet “Türkiye’de Engellilik
Temelinde Ayrımcılığın İzlenmesi” adlı bir gölge rapor hazırlamış ve
Türkiye’nin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası
Sözleşmesi’ne ve Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne aykırı
hareket ettiğini rapor olarak Birleşmiş Milletler’e sunmuştu. Raporda engelli
istihdam oranı olan yüzde 3’ün üst sınır değil asgari sınır olması gerektiği
belirtiliyor.

İstihdam etme, yerine ceza
öde

4857 sayılı İş Kanunu’nun 101. maddesine göre özel sektöre 2010 yılı içinde
çalıştırmadığı her engelli için 1552 TL idari para cezası uygulandı. Bu para
cezası yeterli olmamakla birlikte özel işyerleri üzerinde caydırıcı bir etkiye
de sahip olmadığı uzmanlar tarafından belirtiliyor.

Ne olmuştu?
Sağlık Bakanı Recep Akdağ Batman Bölge Devlet Hastanesi’nde çalışan görme
engelli Nurullah Mehmetoğlu’nun şartlarımızın düzeltilmesini istiyoruz talebine
karşılık “Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz” demişti. Akdağ, oluşan
kamuoyu tepkisi sebebiyle engelli yurttaştan daha sonra da özür dilemişti.

Diğer yandan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 2010 yılında personel alımına dair
yaptığı duyuruda engel oranı yüzde 40’ın üzerinde olan yurttaşların işe
alınmayacağını belirtmişti. Bunun üzerine örgütler birleşerek toplu dava
açmıştı. 18 Temmuz 2011 TUĞÇE ÇELİK/BİRGÜN



 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×