İSPANYA: EMEKÇİLERİN REDDİ -HÉLÈNE GRİLLET

Facebook
Twitter
WhatsApp

Sağcı parti Halk
Partisi’nin (Partido Popular / PP) zaferi, Sosyalist Parti’nin (Partido
Sosyalista Obrero Espanol / PSOE) yenilgisi: 22 Mayıs Pazarı sandıktan çıkan
İspanya için sürpriz değil
.

Herkes, seçimlerden Sosyalist Parti lideri
Zapatero’nun birinci çıkmasını bekliyordu. Sosyalist Parti, yerel ve bölgesel
seçimlerde bir buçuk milyondan fazla yüzde 10) oy kaybetti (bu bölgeler,
Fransa’dakilere göre çok daha fazla güce sahip). Sosyalistler hiçbir bölgeyi
kazanamadılar ve yönettikleri dört bölgeyi de Halk Partisi ve bölgesel
partilere karşı kaybettiler (Castille-La Manche, Aragon, Baléares ve Asturies).
Bunun yanında, Barcelona ve Sevilla gibi tüm büyük şehirlerde de kaybettiler.
Izquierda Unida’ya (Birleşik Sol / Komünist Parti’nin de içinde olduğu sol
blok) gelince, yüzde 6.3’lük bir oy oranıyla, iki yüz bin oya ulaşarak mütevazı
bir ilerleme kaydetti. 

Sosyalist Parti, hükümetteyken yürüttüğü işçi
aleyhtarı politikasının bedelini ödüyor. Emekçiler, hükümetin kriz karşısında
aldığı önlemlere nasıl katılabilirlerdi ki? Zapatero ve bakanları, ülkeyi
kapitalistlerin hizmetindeki herhangi bir hükümet gibi yönettiler ve yönetmeyi
sürdürüyorlar. Onlar için sermayedarların ve banka çevrelerinin çıkarlarına dokunmak
söz konusu olamaz. 

Krize karşı alınan tüm önlemler, hesabı emekçilere
ödetmeyi hedeflemekte. Gayrimenkul krizi, binlercesini işsiz bıraktı. Bazı
kredilerin müthiş oranda artmasıyla, evlerini kaybettiler. Her zamanki
açgözlülüğüyle işten çıkarma şantajını kullanan patronlar için hükümet, işten
çıkarmaları daha hızlı ve daha az bedelli hale getirmeye izin veren iş
mevzuatını yeniden görüştü. Güvencesizleştirme arttı ve ücretler kolayca aşağı
çekilebilir hale geldi. Telefonica, hissedarlarının çıkarlarını gözeterek altı
bin çalışanını işten çıkarttı. 

Ancak bu kadar değil. Banka çevrelerini tatmin
etmek ve artan borç miktarını azaltmak için Zapatero kamu harcamalarında önemli
kısıntılara gitti. Kamu çalışanlarının ücretleri ortalama yüzde 5 oranında azaldı.
Bunlar aynı zamanda, devletin ve yerel kolektivitelerin kamu hizmetlerine
vurulan darbelerdi. Eğitim, sağlık gitgide kötüleşiyor, ücretler geç
yatırılıyor ve yatırılanlar da gitgide aşağı çekiliyor. Dört yılda, gençlerin
yüzde 40’ını vuran işsizlik yüzde 8’den yüzde 21’e çıktı! 

Andalusia’da sosyalist yöneticilerin özel fonları
kendi cephelerine aktarmaları gibi, sağdan sola kadar pek çok politikacının
bulaşmış olduğu skandalların yarattığı tiksintiden de bahsetmeden geçmek
olmaz. 

Halk Partisi, zaferin ve yerel yönetimlere el
koymanın verdiği güvenle, 2012’deki genel seçimlerin erkene alınmasını istiyor.
2012 seçimlerinde aday olmayacağını açıklayan Zapatero ise hedeflerini
yineliyor: “Ekonomik onarımların konsolidasyonu için kaçınılmaz olan reformları
yürüterek yasama dönemini tamamlamak”, yani emekçilerin aleyhinde
teşebbüslerine devam edecek. 

Bugün bölgelerde iktidar olan sağ, yarın tüm
ülkede iktidar olmak için her şeyi yapacak, tüm küstahlığı ve tepkisel
propagandasıyla işçi-karşıtı politikayı devam ettirecek. İspanya’da da
Fransa’daki gibi, siyasal yaşam sağın ve solun iktidarı nöbetleşe
devralmalarıyla şekilleniyor. Ancak gerçek iktidar banka çevreleri ve
kapitalistlerin elinde ve onlar yaşamak için emeklerinden başka bir şeyi
olmayanları sefalet içine terk etmeye devam ediyorlar. İşlerin seyrini
değiştirmek için, emekçiler kendi güçleri için çalışmalı; seçimler için değil
ancak krizin faturasını patronlara çıkarmak için! 

“Gayrimemnunlar”ın itirazı sürüyor 
Bugünkü adıyla 15-M (15 Mayıs) hareketi,
İspanya’da hayat veren bir hava teneffüs ettirdi ve Halk Partisi’nin sağ,
Sosyalist Parti’nin sol politikacılarının dışında, başka bir ses
yankılandı. 

Ülkede 150’den fazla ilde, çoğunlukla gençler,
meydanları işgal etti ve meydanları “kamp alanları”na çevirdiler. İki büyük
partiyi de reddettiklerini duyurmak için oradaydılar. Toplumdaki
adaletsizlikler özellikle de işsizlik ve sefaleti ifşa etmeyle birlikte giden
bir sloganla “Gerçek demokrasi, şimdi” diye seslendiler. Seçimin olduğu hafta
sonu boyunca ve ardından bir hafta daha, alanları işgal etmeyi
başardılar. 

Özellikle Madrid’deki La Puerta del Sol, halkın
çoğunluğunun düşen yaşam seviyesi ve işçi sınıfına karşı yapılan saldırılarla
şekillenen hırçın seçim ortamında; görmek, tartışmak, özgürlük ve isyan havası
almak için gelen binlerce gencin ilgi odağı olmayı sürdürüyor. 

İspanya’da işsizlik, diplomalı olsun olmasın en
çok gençleri vuruyor. Pek çok genç aileleriyle yaşıyor ve işsiz kaldıktan sonra
ya da ücretlerin yetmemeye başlamasının ardından, otuzlu yaşlarında ailelerinin
yanına dönenlerin sayısı da az değil. Gelecek, iki partinin nöbetleşe
iktidarlarında aynı kemer sıkma politikaları, aynı finansal skandallar ve aynı
hâkim çürümüşlükle daha da karanlık görünüyor. İki merkez sendikaya gelince,
CCOO (Conféderacion sindical de comisiones obreras/işçi komisyonları sendikal
federasyonu) ve UGT (Union General de Trabajadores/Genel İşçi Sendikası)
hükümetle işçi-karşıtı reformlar konusunda işbirliği yapmaktan başka bir şey
yapmıyorlar. 

Geçen Nisan ayında, bazı gençler “geleceksiz
gençlik” adıyla öfkelerini açığa vurdular. İnternette, Arap ülkelerinde son
hareketleri veren ve 15 Mayıs eylemine çağrı yapan, “gerçek demokrasi, şimdi”
talebiyle ağlar kuruldu. O gün binlerce genç “Öfkelen”, “İş yok, ev yok,
emeklilik yok, korku yok” sloganlarıyla ilerlediler. O gün şu çığlıkları
duyabildik: “PPSOE, onlara oy verme” (onlara oy verme demenin kısaltılmış
biçimi?) ya da “bizler politikacıların ve bankaların ellerinde mal
değiliz.” 

Bu sözlerin karakterindeki muğlaklık, herkesin
içeriğini kendi tercihleriyle doldurmasına imkan tanıyor. Tüm katılımcılar
için, tüm şehirlerde olmak ve seçimlere kadar alanları işgal etmek bir başarı
ve cesaret örneğiydi. Polisle küçük çatışmalar yaşandı ve seçim cuntası
cumartesi günkü toplanmayı yasakladı, ancak “tepki günü”(seçim günü) hiçbir
otorite onları yerinden etmeye cüret edemedi. 

Madrid’de, Barselona’da, Sevilla’da kamp alanları,
standlar, tartışma forumları, her türden komisyonlar, internetten geniş biçimde
yayılan çağrılar ve kararlarla organize edildi. La Puerta del Sol,
“gayrimemnunların” kaygılarını belirttiği bir “çözüm alanı”na dönüştürüldü.
Madrid’deki eylemde IMF, PP, PSOE, Avrupa Merkez Bankası, not ajansları
“alçaklar/namussuzlar” olarak betimlendi… Ancak ne yapmalı? Gayrimemnunlar
seçim yasasında “yurttaş katılımına alternatifler” arayan bir reform istiyorlar
ve İzlanda örneğine referans vermeyi de unutmuyorlar. 

Siyasal partilerin reddiyle kendini gösteren ve
yurttaş müdahalesini öneren 15-M hareketi, şimdilik, hedeflerini sınırlı tutan
bir konsensüs peşinde. Oysa, gerçek tartışma şu sorularla başlamaktan geçiyor:
bankaların verdiği zararları nasıl engelleyebiliriz? İşsizliği nasıl bitirebiliriz?
Bu toplumu nasıl değiştirebiliriz? Tüm zenginlikleri, sınıf mücadelesini ve
sosyal mücadeleleri üreten işçi sınıfının rolü ne olacak? Bu sorular, hareketin
taşıyıcıları için belirsizliğini koruyor. 

Her halükarda, binlerin, binlerce emekçinin “gençler”
dediği bu isyan kıvılcımı, yıllardır darbelere maruz kalan ve kendini güçsüz,
zayıf hissedenleri sarstı. Bu isyan, krize boyun eğmek istemeyenler ve öfkesini
gerçek sorumlulardan yani kapitalistlerden çıkarmak isteyenler için bir umut
esintisi. 

[Lutte Ouvrière’deki Fransızca orijinalinden
Ezel Ünal tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
 

 

2-Bangladeş’te grev hayatı durdurdu

Bangladeş’te hükümetin
anayasa değişikliği girişimine karşı sendikaların ve muhalefet partilerinin
yaptığı genel grev çağrısı üzerine işçiler ve emekçiler iş bıraktı.12 milyon
kişinin yaşadığı ülkenin başkenti Dakka’da yaşam adeta durma noktasına geldi.

Çalışma günü olan
Pazar günü ülkenin başkentinde okulların ve dükkanların çoğu kapatılırken,
toplu taşıma araçlarının büyük bölümü de trafiğe çıkmadı. Sokaklara inen
kitleler yolları trafiğe kitledi. Hükümet ülkede işçi ve emekçilerin iş
bırakmasını endişeyle izledi. Hükümet yapmayı planladığı değişiklik için
işçilerle uzlaşamadı.

GENEL GREV SİLAHI

Öte yandan özel
televizyon ATN’ye göre kent merkezinde toplanarak gösteri yapmak isteyen
muhaliflere düzenlenen polis saldırısında 7 kişi gözaltına alındı.
Banagladeş’te taleplerini kabul ettirmek için genel grevi kullanmaktan
çekinmeyen işçiler yeni düzenlenecek anayasanın anti-demokratik olduğunu ve
çalışma koşullarının daha da kötüleşmesine neden olacağını belirtiyorlar. (evrensel gazetesi-DIŞ HABERLER)

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]