26 Ocak’ta kadro ilanı yayımlanan Yıldırım Beyazıt
Üniversitesi’ne atanan kadrolar belli oldu. 29 martta Ankara Tabip Odası (ATO)
ile birlikte Konuya ilişkin ilk açıklamamızı basına ve kamu oyuna  yapmıştık. 

Bu arada ATO Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne atanacak 32 ismi atamalara
ilişkin başvuru süresi dolmadan önce noter belgesi ile tespit etmişti.  Yanılmadık .Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne
işte bu 32 isimden 31’inin ataması yapıldı.



Konuya ilişkin ATO ve SES tarafından Ankara Tabip Odası’nda 3 Haziran 2011
tarihinde bir basın toplantısı düzenlendi.
Basın toplantısına TTB Merkez Konsey Üyesi Gülriz Ersöz, ATO Başkanı Bayazıt
İlhan, ATO Yönetim Kurulu Üyesi Özden Şener, SES Başkanı Çetin Erdolu ve SES
Yönetim Kurulu Üyesi Zülfikar Kartal Akçay katıldı.

Adrese Teslim Kadrolar Sahiplerini Buldu

Basın toplantısında konuşan ATO Başkanı Bayazıt İlhan, Ankara’da kurulan
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ile ilgili kaygılarını geçtiğimiz aylarda kamuoyu
ile paylaştıklarını hatırlatarak şunları söyledi: “Geçen hafta başbakan Recep
Tayip Erdoğan Ankara için açıkladığı ‘çılgın’ projeler kapsamında bu
Üniversite’ye de yer verdi ve uluslararası bir bilim merkezi olacağını
müjdeledi. ‘Uluslararası Bilim Merkezi’ olacak bu üniversite daha rektör
atamasından başlayarak dikkat çekmeye başladı. Rektörlüğe atanan Prof. Dr.
Metin Doğan geçtiğimiz Ekim ayında Sakarya Üniversitesi’nden profesör yapılmış,
görevlendirmeyle başhekimlik ve klinik şefliği yaptığı Ankara Atatürk Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nde çalışmaya devam etmişti. Bundan sonra Metin Doğan’ın 9
Aralık 2010’da yeni kurulan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne rektör yapıldığını
görüyoruz. Burada dikkat çekici olan Metin Doğan’ın herhangi bir üniversitede
hiç öğretim üyeliği yapmamış ve bir saat dahi bir fakültede ders vermemiş
olmasıdır! Belli ki ‘Uluslararası Bilim Merkezi’ olacak bir üniversiteye kurucu
rektör olmak için bir saatlik bile akademisyenlik deneyimi gerekmemektedir,
zira Yükseköğretim Kurulu bu hekimimizi binlerce profesörün yaşadığı Ankara’da
bu pozisyona en layık kişi olarak görmüş, birinci sıradan rektör adayı olarak
Cumhurbaşkanı’na göndermiş ve Cumhurbaşkanı da onaylamıştı.”

Tarikat Üniversitesi mi Kuruluyor?
Bu üniversiteye akademik personel alımı için 26 Ocak 2011’de kadro ilanı
yapıldığını, kadro ilanını görünce hekimlerin “bu kadarı da olmaz” dediğini
çünkü kadro ilanının elle tutulur hiçbir yanı olmadığını dile getiren İlhan,
belli isimlerin atanmasının altyapısını hazırlamak için kadrolar ilan edildiğine
ve başka hekimler başvuramasın diye olmadık koşullar dayatıldığına işaret etti.

İlhan şunları söyledi: “Hekimler burada kişilerin isimleri hariç her türlü
tanımlamaların yapıldığını, atanacak kişilerin baştan belli olduğunu ve sürecin
devlet eliyle tarikat üniversitesi kurulması süreci olduğunu düşündüler. Hangi
kadronun kimin için tahsis edildiği hekimler arasında dilden dile dolaşıyordu,
bazı birimlerde atanacak isimler daha o tarihlerde tebrikleri kabul
ediyorlardı. Başka kişilerin başvurusunu engellemek için konulan ek koşullarda
dikkat çeken pek çok eşi görülmemiş durum vardı. Hizmet sürelerinde, akademik
unvanların sürelerinde keyfilik, akademik kadroya atanmak için 2 yıl, 3 yıl, 5
yıl gibi sürelerle sağlık idareciliği, üst düzey sağlık idareciliği gibi kabul
edilemez kriterler konmuştu. Akademik unvanların anabilim dallarına dağılımı
keyfi idi. Başvuru için tartışmalı sertifikalar istenmesinin yanında genel
cerrahi anabilim dalına sadece bir yardımcı doçent alınıyor olması ve onun
da  “kabızlık cerrahisi” konusunda deneyim ve çalışma sahibi olmasının
istenmesi hekimler arasında espri konusu olmuştu.”
 
Atamalardaki Usulsüzlük Yargıya Taşındı
ATO’nun başvuru süresinin dolmasından 3 gün önce, başvuru ilanında bulunan
ilave şartlarla işaret edildiğini tespit ettiği hekimlerin listesini noter
onayıyla belgelediğini hatırlatan İlhan,
bilimsel kriterlere uymayan, kamu yararı gözetmeyen, keyfi uygulamalar içeren
bu kadro ilanına karşı hukuki süreci başlattıklarını duyurdu.

Yargı sürecinin halen Ankara 5. İdare Mahkemesi’nde devam ettiği ve rektörlüğün
yanıtının beklendiği bilgisini veren İlhan sözlerine şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz süre içerisinde tespit ettiğimiz 32 isimden 31’inin atamasının
yapıldığı öğrenilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken bir yeni konu, yine
geçtiğimiz aylarda söz konusu üniversite ile Atatürk Eğitim ve Araştırma
Hastanesi arasında ‘Ortak Kullanımda İşbirliği’ protokolü imzalanmasına rağmen
akademik kadrolara atanan bazı hekimlerin başka hastanelerde, çoğu zaten
çalışmakta oldukları yerde görevlendirilmeleridir. Bu da yeni bir keyfilik
olarak ortaya çıkmıştır.”

Şimdi de “Jet Yardımcı Doçentlik”
Ankara İl Sağlık Müdürü’nün bu üniversiteye yardımcı doçent kadrosuna
atanıp iki gün sonra bu unvanıyla tekrar müdürlük görevine döndüğünü söyleyen
İlhan, “Bu haliyle daha önce açıkladığımız jet profesörlük kavramına eşi
görülmemiş ‘jet yardımcı doçentlik’ kavramı eklenmiş oldu” diye konuştu.

Ankara’daki birçok önemli eğitim ve araştırma hastanesi başhekiminin bu
üniversite kadrolarına atanıp tekrar aynı yöntemle görev yerlerine döndüklerini
belirten İlhan, “Listedeki birçok ismin daha önce açıkladığımız ‘jet
profesörler’ listesindeki isimler olup, kadrolarını bu vesileyle Ankara’ya
getirmeleri de çarpıcıdır” dedi.

“Takdiri Kamuoyuna Bırakıyoruz”
Başbakan’ın Ankara için “çılgın” proje kapsamında Yıldırım Beyazıt
Üniversitesi’nin “Uluslararası Bilim Merkezi” olacağını müjdelemesinin ardından
Rektör Prof. Metin Doğan’ın Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin 3 kıtaya öğrenci
yetiştireceğini ve “Beyin Gücü, Bilim İnsanı ve Entelektüel Elit”lerin
yetişmesinde öncü rol oynayacak olan üniversitenin akademik kadrosunun bu role
uygun olarak oluşturulduğunu ifade ettiğini hatırlatan İlhan,

“Böyle oluşturulan kadronun bu biçimde tanımlanıp tanımlanamayacağını
kamuoyunun takdirine bırakıyoruz” diye konuştu.
İlhan’ın ardından söz alan SES Başkanı Çetin Erdolu ise Ankara’da bu üniversite
ile cemaat üniversitesi kurulmak istendiğine dikkat çekerek, sağlık
çalışanlarının direncinin ve mücadelesinin söz konusu üniversitede olduğu gibi
kadrolaşma ile yıkılmak istendiğine vurgu yaptı.

Nitelik Kaybının Göstergesi
Basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konsey Üyesi Gülriz Ersöz de tıp
eğitiminin niteliğinin göz ardı edildiğini belirterek, altyapısı olmaksızın tıp
fakültelerinin sayılarının, öğrenci kontenjanlarının her geçen gün arttığına ve
performans sistemi ile eğitimin ikinci plana itildiğine vurgu yaptı. Söz konusu
üniversiteye yapılan atamaların eğitimde nitelik kaybının göstergesi olduğunu
söyleyen Ersöz, başta rektörler olmak üzere tüm üniversitelerin akademik
kadrolarını benzer uygulamalara karşı durarak seslerini yükseltmeye çağırdı.

Son olarak söz alan ATO Yönetim Kurulu Üyesi Özden Şener ise hükümetin ve
direktif aldığı Dünya Bankası’nın (DB) tıp fakültelerinin niteliğinin düşmesi
gibi bir kaygı taşımadığını belirterek, DB’nin istekleri doğrultusunda
hükümetin var olan hekim sayısını iki katına çıkarmayı amaçladığını, mezun olan
hekimin niteliğinin göz ardı edildiğini ifade etti. Sermayenin direktifleri
doğrultusunda hayata geçirilen performans gibi uygulamalara Dünya Sağlık
Örgütü’nün de müdahalede bulunmadığına işaret eden Şener, hükümetin tüm bunları
fırsat bilerek ‘talimat’ olmaksızın kadrolaştığını söyledi.

Basın Açıklaması İçin >>>

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×