SAYIN RECEPLER, SAĞLIK EMEKÇİLERİNİ
DÜŞMAN GÖRMEKTEN VAZGEÇİN!
Biz Sağlık ve Sosyal
Hizmet Emekçileri Sendikası olarak yıllardır AKP’nin sağlıkta “dönüşüm” adıyla
yürüttüğü programı yıkım olarak değerlendirip
“eşit, ücretsiz, nitelikli,
ulaşılabilir sağlık sistemi mümkündür” şiarıyla, fiili ve meşru mücadele
yürüttük. Yürüttüğümüz bu mücadeleyi, son yıllarda, işkolumuzda örgütlü bulunan
emek ve meslek örgütleri ile ortaklaştırarak birleşik bir hat yaratmayı
başardık.
Bu ortak mücadele; 27 Şubat
2011 Diyarbakır Mitingi, 13 Mart 2011 Ankara Mitingi ve son olarak da 19–20
Nisan 2011 tarihlerinde uyarı amaçlı GREV’i yarattı. Yine 4 günlük Dokuz Eylül
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Grevini de yaratan bizleriz. Biz sağlık emekçileri olarak mücadelemizi
sadece kendi ekonomik, özlük ve demokratik haklarımıza ilişkin taleplerimizle
sınırlamayıp, bir parçası olduğumuz halkın sağlık hakkı için de mücadele
ediyoruz. Bu nedenledir ki GREV dahil yaptığımız tüm eylem ve etkinlikler halk
tarafından gittikçe sahiplenilmekte ve halk, haklı taleplerimize destek
vermektedir.
Mücadele hattımızı
sağlık emekçilerinin bütünlüklü bir biçimde sahiplenmesi ve halkın da bu
mücadeleyi desteklemesi bu ülkenin Başbakanı ve Sağlık Bakanı olan sizleri rahatsız
etmiş olacak ki; sağlık emekçilerini ve örgütlerini hedef haline getiren
açıklamalar yapmaktasınız.
İleri demokrasiyi
savunduğunu iddia eden siz Sayın Başbakanın oldukça tuhaf söylemlerine tüm
toplum zaten alışıktır. Daha önce bir çiftçiye de “ananı da al git”, diyebilen, haklarını arayanlar için “kadın da olsa çocukta olsa gereği
yapılacak” diyerek çocukları cezaevine gönderen de sizdiniz. Şimdi de yanlış
politikalarınıza karşı kendi haklarımızı ve halkın haklarını savunan bizlere “beğenmezseniz çeker gidersiniz, milletten
beddua alırsınız iflah olmazsınız” diyorsunuz.
Sayın Başbakan size
şunu söylemek isteriz. Üniversiteye giriş sınavına giren 2 milyona yakın
gencimizin bedduasını kim alıyor? Kübra bebeğin açlıktan ölmesinin
sorumluluğunu bir Başbakan olarak hissediyor musunuz?
Siz Sağlık Bakanı,
Haber Türk TV’ye verdiğiniz mülakatta ballandıra ballandıra sağlıkta yaptığınız
“reformları” anlatıyorsunuz.
Sayın Sağlık Bakanı’na da
sormak istiyoruz. Kırım Kongo’dan, domuz gribinden ölen sağlık emekçileri size
neyi hatırlatıyor? Her gün bir sağlık emekçisinin şiddete uğramasının sizce
anlamı nedir? Bir kaymakamın doktor dövmesini nasıl açıklarsınız? 2008 yılında
Zekai Tahir Burak hastanesinde bebekler neden öldü? 2009 yılında yürüttüğünüz
kızamık kampanyasında sadece İzmir’de 60 hamile kadın neden kürtaj olmak
zorunda kaldı? Kara delik diye tabir ettiğiniz ve düzelteceğiz dediğiniz sosyal
güvenlik sistemi hala neden açık veriyor? 2011 yılında İstanbul’da kızamık salgınları
neden yaşanıyor? Zaten öleceklerdi dediğiniz yoğun bakım ünitesindeki
hastaların ölümüne neden olan Bursa yangınını nasıl açıklarsınız? Afyon
sandıklıdaki 7 vatandaşın gözelerini kör eden nedir? Sağlıkta özel sektör nasıl
bu kadar hızlı büyüyor? Sağlıkta her gün bir yolsuzluk haberi çıkıyor, neden
acaba?
İsterseniz bunların
nedenlerini biz açıklayalım. Tüm bu olumsuzlukların sebebi sizin yürüttüğünüz
piyasacı, özelleştirmeci ve halkın sağlığını hiçe sayan politikalardır.
Bunların sebebi koruyucu sağlık hizmetlerini bitiren, sağlığı sadece tedaviye
endeksleyen sisteminizdir. Bunların sebebi “herkes
her yerde istediği zaman ücretsiz muayene olacak” diye reklamını yaptığınız
ama hastanelere gelen halkı da kandırarak yanınıza yedekleyemediğiniz sisteminizdir.
Eylemlerimizin sebebine
gelince; bizi güvencesizliğe, geleceksizliğe mahkum ettiniz. Temel
ücretlerimizi düşürüp, sağlık etiğini zedeleyen performansa göre ödeme
getirdiniz. Bizleri halkı müşteri gibi görmeye zorladınız. Daha fazla para
kazanmak için gereksiz muayene ve tetkiklerin artmasına neden oldunuz. Velhasıl
halkı müşteri bizleri de köleniz yapmaya çalıştınız.
Bizlerrde bunu rededip
alanlara çıkarak “çok SES tek yürek”
olduk, hesabınızı bozduk. Daha da güçleneceğiz, halkımız da bizlere destek
verecek ve daha büyük eylemler gerçekleştireceğiz.
Son olarak şunu
söylemek isteriz. “Biz hancı siz
yolcusunuz”. Bizler nice iktidarlar gördük. Nice baskılar, sürgünler
yaşadık. Faili meçhullere kurban gittik ama iktidarların hiç biri bizi yıldırmayı
başaramadı. İleri demokrasiyi dilinden düşürmeyen sizin iktidarınız; sağlık
emekçilerine yönelik baskı, sürgün, soruşturma ve cezaevlerini reva gördü. Ancak,
geçmişimizi incelerseniz bunların nafile çabalar olduğunu görürsünüz.
Çünkü biz asla size
biat etmeyeceğiz, kapıkulu olmayacağız. Halkın sağlık hakkı ile emekçilerin
ekonomik özlük ve demokratik haklarını elde edinceye kadar mücadelemiz devam
edecektir. 05.05.2011
SES MERKEZ YÖNETİM KURULU