ve emeğine sahip çıkmaya çalışan Ortadoğu halklarına karşı dün olduğu gibi bu
günde en kanlı ve iğrenç yüzünü göstermektedir. Ortadoğu halklarına reva
görülen bu vahşet her zaman benzer hakları için hareketlenen dünyanın her
tarafındaki emekçilere ve halklara uygulana gelmiştir. Bir taraftan kanlı diktatörlerin,
diğer yandan emperyalistlerin bombalarıyla yıkılan ülkeler, akıtılan kanlar hep
emekçilerin ve halklarınki olmuştur. Emperyalist kan emicilerin ve
işbirlikçilerinin pençeleri hep daha fazla sömürü, daha fazla köleleştirmek
için olmuştur.
Bazen demokrasi ve insan hakları
tesisi etmek, bazen iç savaş önlemek, bazen soykırım önlemek gibi bahanelerle
yapılan bu saldırı ve işgaller vahşi kapitalizme yeni sömürü alanları açmak,
her türlü yeraltı ve yerüstü kaynaklarına el koymak amacıyla yapılmaktadır. Libya
halkına yönelik bu yok etme operasyonu da bundan başka bir anlam taşımamaktadır.
Burada dikkat çekici olan konu; AKP hükümetinin daha çatışmalar başlar başlamaz
oradaki işçi ve görevlileri apar topar büyük bir başarıymış gibi Akdeniz’in
karşı kıyısına kaçırmasıdır. Şeytan diyor ki “bu gün olan biten her şey önceden
planlandı ve AKP de bunu biliyordu.” Eğer Libya boşaltılmasaydı emperyalistler
bu ülkeyi rastgele bombalayamazlar, yerle bir edemezlerdi. Tahliyeler biter
bitmez ölüm makinesinin mekanizmalarının harekete geçmesini nasıl açıklarsınız.
Şimdi şeytana mı inanalım? Libya böyle boşaltılmasaydı orada işçileri ve
yurttaşı olan ülkeler Birleşmiş Milletlerin bu kararına bu kadar kolayca onay
veremezlerdi. Hal böyleyse eğer; akrabalık, din kardeşliği, Libya Libyalıların demek,
4 şartımız var demek, timsah gözyaşlarıyla Libya halkının kanlarını yakında
yapılacak seçimlerde oya tahvil etmekten başka ne anlama gelir. Eğer siz gerçekten
Libya halkından, din kardeşlerinizden, insan haklarından özgürlük ve
bağımsızlıktan yana olsaydınız; Libya’yı boşaltmaz ve Birleşmiş Milletlerin bu
kararına “one minute” derdiniz.
Tek bir bebeğin veya yaşlı insanın
canı dünyanın bütün zenginliklerinden daha değerlidir. Bu ikiyüzlü politikalar
er geç ortaya çıkar ve tarihin ilgili yerine adınız yazılır.
Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet
Emekçileri olarak savaşın; açlık, sefalet, bulaşıcı ve salgın hastalık ve
ölümden başka bir şey getirmeyeceğine inanıyoruz. Her türden diktatörlüğe ve
Emperyalizme ve vahşi kapitalizme karşı mücadele eden halkların yanında
olduğumuzu ve onların mücadelesinin bizim mücadelemiz olduğunu ilan ediyoruz. 24.03.2011
SES GENEL MERKEZİ