KESK’in çağrısı üzerine Torba yasaya kaşı
birçok ilde basın açıklamaları gerçekleştirildi.

KESK tarafından yapılan açıklama

 Değerli Basın
Emekçileri,

AKP iktidara geldiğinden bu yana neredeyse tüm yasa ve
anayasa değişikliklerinde kurnazca bir yol izledi! Bazı olumlu değişiklikler
ile tüm toplumu ilgilendiren ve geriye götüren, kazanılmış haklarımızı
tırpanlayan ve kendi iktidar alanını genişleten yasa maddelerini iç içe koyarak
Meclis’ten çıkarmayı adet haline getirdi. Böylece Meclis’te sağlıklı yasa yapmayı
engellemekte ve kamuoyunu yanlış bilgilendirerek kendi lehine bir ortam yaratmak
istemektedir. Bunun en somut örneği SSGSS yasasıdır. Mezarda emekliliği
getiren, katkı payları ile sağlığı ulaşması zor bir alan haline getiren ve
şirketlerin insafına terk eden uygulama aynı yöntemle hayata geçirildi.

AKP için piyasa açılmayan ve kadrolaşmadığı her alan
“fethedilmesi gereken kale”dir! Nitekim son yıllarda iyice daralan, büyük
oranda özelleştirilen, bazı kurumlarında performans sisteminin hayata
geçirildiği kamu alanına ve kamu emekçilerine “son darbe” indirilmek
istemektedir.

Kamuoyunda torba yasa olarak yasa tasarısının önemli
amaçlarından biri de kamu emekçilerinin iş güvencesini ellerinden almanın önünü
açmak ve kamuda esnek çalışmayı yaygınlaştırmaktır. Hükümetin Haziran ayı
içinde gündeme getirdiği 657 sayılı yasada değişiklik öngören düzenleme son
anda torba yasaya aktarılarak ve hızla Meclis’ten geçirilerek emekçilerin
tepkileri minimalize edilmek istenmektedir.

Değerli Basın
Emekçileri,

Yapılmak istenen değişiklikle özel sektörden yöneticilerin, kamu kesiminde üst düzey bürokrat
olarak atanabilmesinin önü açılmaktadır. Bu bürokratlar eliyle kamu alanı
tamamen siyasallaşacak ve iktidar partisi anlayışında olmayanlar için görevde
yükselme bir hayalden ibaret olacak. Tasarı, kamuda emeğiyle yıllarca katkı
sağlamış, önemli işlevler görmüş, başarılar elde etmiş kamu görevlilerinin
motivasyonu açısından da son derece sakıncalı bir adımdır.

Yasa tasarısı ile sicil sitemini ortadan
kaldırılmaktadır.  Mevcut sicil sistemi
de sorunlu olmakla birlikte bu düzenleme ile AKP memuru yaratılmak
istenmektedir. Sicilin yerini neyin aldığı bile belli değildir. Belirsizlik
disiplin hükümleri ve performans sistemiyle kapatılmak istenmektedir. Disiplin
hükümleri ve performans sistemi ile de kamunun değil AKP’nin talimatlarını
yerine getiren bir memurluk sistemi öngörülmektedir. Yine bu tasarı ile liyakat
ve kariyere dayalı memurluk sistemi kökten değiştirilerek daha çok Amerika’da
uygulanan ve piyasa odaklı uzmanlık sistemi getirilmek istenmektedir. Tasarı
gerekçesinde yapılmak istenen değişikliklerin kamu hizmetlerinde “değişim”
olarak sunulması aldatmacadan öte bir anlam taşımamaktadır. Getirilmek istenen
kapıkulu ve biat kültürüdür.

Tasarı ile toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren,
kadınları çalışma yaşamında öteleyen ısrar devam etmektedir. Doğum borçlanması
uygulaması ve süt izinlerindeki düzenlemeye bakıldığında kadını evde oturmaya
yönlendiren erkek ve piyasacı yaklaşım kendini hemen ele vermektedir.

Değerli Basın
Emekçileri,

Bilindiği gibi şimdiye kadar özelleştirilen kamu
idarelerinde çalışan kamu işçileri kazanılmış birçok haklarını kaybederek 4/C
statüsünde çalışmak zorunda bırakıldılar. Yapılan düzenlemede tanımlanan “kadro
kaldırma yetkisi” ile benzer bir durum yaratılmak istenmektedir. Çünkü kadro
kaldırma yetkisi ile memurun istihdam edileceği kurum ve yerleşeceği görev
iktidarın kararına bırakılmıştır. Özelleştirmelerde uygulanan yöntem genel bir
kural haline getirilmektedir. Nitekim Hükümet nihai olarak tüm kamuda
sözleşmeli çalışma sistemini hakim kılmak istemektedir.

Tasarının yasallaşması durumunda çalışma süreleri keyfi
olarak uzatılabilecek ve “görev yerlerine bağlı olmaksızın”
çalıştırılabilecekler.

Hükümet diğer yıkım yasalarında olduğu gibi bu düzenlemenin
gerekçesini de reform olarak adlandırmaktadır! Oysa düzenlemede sendikal güvencelere
ve örgütlenme özgürlüğüne dair en ufak bir gelişme olmadığı gibi uygulamalar
hayata geçirildiğinde ciddi sınırlandırmalar olacaktır. Sendikal örgütlülüğün
%5’lerde seyrettiği ülkemizde bugünleri bile aratacak bir ortam oluşacaktır.

Zaten hükümetin derdi örgütlenme özgürlüğü yönünde düzenleme
yapmak değil sermayenin hareket alanını ve özgürlüğünü genişletmektir. Nitekim
tasarı ile işsizlik fonunun yıllık gelirinin yarısına Bakanlar Kurulu’nun el
koyup işverenlere istihdam teşviki olarak vermesinin önü açılmıştır.  “Evde Çalışma”, “Çağrı Üzerine Çalışma”,
“Uzaktan Çalışma” gibi esnek istihdamın tüm biçimleri her alana yerleştirilmek
istenmektedir. Vergi ve prim afları da cabası…

Tasarıda yer alan belediyelerde çalışan norm fazlası
işçilerin başka kamu kurum ve kuruluşlarına devri de modern kölelik
dayatmasından başka bir anlam ifade etmemektedir.

Yasa tasarısı ile özelleştirmeye tabi tutulmuş çeşitli kurum
ve kuruluşlarla ilgili yargı sürecinde verilmiş yürütmeyi durdurma ve iptal
kararlarının uygulanmayacağına dair hüküm ise AKP’nin ekonomi politikasının ne
olduğunu göstermektedir!

AKP sermayeye öncelik veren, yıkım politikalarını esas alan,
barışı değil çatışma kültürünü derinleştiren yaklaşımda ısrar etmektedir.  

Değerli Basın Emekçileri,

İş
güvencesine sahip çıkmak için, insanca yaşamak için, mevcut kazanımlarımızı
kaybetmemek için bu yasaya karşı çıkmak her emekçinin, her vatandaşın hem
görevi hem onuruna sahip çıkmanın gereğidir.

Hükümet
yandaş konfederasyonlara bakarak meydanı boş bulduğunu sanıyorsa aldanıyor!
Hükümet tepkiler üzerine ve seçim atmosferini düşünerek tasarı ile ilgili
görüşmeleri şimdilik askıya alsa da niyetinin bozuk olduğundan kuşkumuz yok!
Onların da bu tasarının yasalaşmaması için mücadeleyi yükselteceğimizden kuşkusu
olmamalıdır! KESK, bu mücadelenin öncülüğünü ve yürütücülüğünü yapacaktır.

Yaşasın
emek, barış ve demokrasi mücadelemiz!








İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×