İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından
kabul edilişinin 62. yılı kutlanıyor. İnsan hakları konusunda uluslararası
hukukta en önemli belge olarak nitelendirilen “Evrensel Bildirge”nin kabul
edilişinin 62. yılında, insan hak ve özgürlüklerine yönelik ihlaller devam
ediyor.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin yıldönümünde, insan hak
ve özgürlükleri açısından bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de ciddi bir
geriye gidiş yaşanmaktadır. Bugün Türkiye’de, insan hakları alanında, özellikle
düşünceyi ifade ve örgütlenme özgürlüğü önünde ciddi yasal ve fiili engeller
vardır.
Türkiye, Bildirgenin kabul
edilişinden bir yıl sonra metni imzalamasına rağmen, bildirgede yer alan
haklar, sadece metin üzerinde kalmıştır. Özellikle son yıllarda artan savaşlar,
bölgesel çatışmalar sürekli birbirini beslemekte ve bu durumdan en büyük zararı
yoksul ve savunmasız halklar görmektedir.
Yoksulluk, işsizlik, bölgeler arası eşitsizlik, adaletsiz gelir dağılımı, başta
eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmetlerinin piyasalaştırılması ülkemizin en
temel sorunları olmaya devam etmektedir.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları
Gününü Kutladığımız 2010 yılı Ülkemiz açısından adeta karanlık bir dönem olarak
tarihe geçmiştir.
En temel insan hakkı olan yaşam
hakkı yok sayılmıştır.
Tersanelerde madenlerde insan
yaşamı yok sayılmış ve ölümlerin kanıksanması için gayret gösterilmiştir. İşçi
ölümleri için ”işin kaderindedir, fıtratındadır” gibi 21. yüzyıla yakışmayacak
açıklamalar ile işçi ölümleri olağanlaştırılmaya çalışılmıştır. Türkiye’nin onur
meselesi haline gelmiş DİSK’in Genel Başkanı Kemal TÜRKLER’İ öldürenlerle
ilgili dava zaman aşımına uğrayarak katillerin kurtulmaları sağlanmıştır.
Telefon dinlemeleri ile İnsanların
iletişim hakkı engellenmiş, özel yaşamlara müdahale edilmiş, gizli tanık
ifadeleri ile tutuklanan insanların tutukluluk hali uzatılarak adeta
tutuklamalar hükme dönüştürülmüştür.
Yandaş medya aracılığıyla günlerce
yapılan yayınlar ile sistematik olarak oluşturulan baskı sonucu ülkemiz bir
korku imparatorluğu haline dönüştürülmüştür.
Demokratik haklarını kullanarak işlerine sahip çıkmak isteyen Tekel
işçilerine Ankara’nın ayazında gaz bombaları ve coplarla müdahale edilmekten
çekinilmemiştir.
Daha geçen Hafta eğitim haklarına
sahip çıkma adına Başbakan Tayyip ERDOĞAN’IN Rektörler ile yaptığı toplantıyı
protesto etmek isteyen bu ülkenin Üniversite öğrencilerine acımasızca müdahale
edilmiş adına orantılı güç dedikleri uygulama ile gencecik kadın ve erkekler
sokaklarda sürüklenmiş, gaz bombaları altında bırakılmış yetmezmiş gibi gözaltına
alınanlar sağlam girdikleri polis merkezlerinden suratları dağılmış, gözleri
morarmış olarak çıkmışlardır.
Kendisine yönelik en ufak bir
protestoya dahi tahammül gösteremeyen siyasal iktidar anlayışı her eylemde
sokakları kana bulamakta bir sakınca görmemektedir. en doğal demokratik
tepkilere kendi gençlerine aşırı şiddet gösterebilmektedir. “Polis görevini yaptı” ifadesini kullanan
siyasal iktidarın başbakanı, onun yardımcısı, içişleri bakanı demokrasi
anlayışlarını kamuoyuna göstermişlerdir.
Ne yazık ki bu ülkenin siyasal iktidarını temsil eden başbakanı ülkenin
gençlerinin geleceklerine sahip çıkmak adına sergiledikleri demokratik
tepkileri daima yasa dışıymış hatta terör eylemiymiş gibi göstermeyi ve
kamuoyunu yanıltıp etkilemeyi bir alışkanlık hailen getirmiştir.
Basın yayın organlarına yapılan
her türlü baskıya rağmen tüm yurttaşların televizyonlardan izlediği bu
suçlamaların aksinedir.
Sayın başbakan gözümüzün önünde
cereyan eden olaylarda bile gerçekleri söylemekten kaçınan bir ruh hali içindedir.
Günlerdir televizyonlarda izlediğimiz olaylarda bizler öğrencilerin bir yere
saldırdıklarını, kırıp döktüklerini ya da ellerinde, sopa, Molotof kokteyli,
taş bulunduğuna dair bir görüntü izlemedik.
Daha dün 12 Eylül Anayasasını
değiştireceklerini söyleyenler sokaklarda, polis merkezlerinde kısacası bu
ülkenin her köşesinde 12 Eylül anlayışını hakim kılmışlardır.
Değerli
Dostlar;
İşte bu koşullarda 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününü Kutluyoruz. Emek ve
Demokrasi güçleri olarak, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle, dünyada
ve Türkiye’de kalıcı barışının sağlanması, Demokrasinin kurum ve kurallarıyla işlediği
bir noktaya gelmesi için bu ülkenin aydın, devrimci, demokrat, sol ve sosyalist güçlerin gerekli mücadeleyi
vereceğine olan inancımızla Dünya İnsan Hakları Günü’nüzü kutluyoruz.
Katılımcı Örgütler Adına
Süleyman BAL
SES Şube Başkanı
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu
Dönem Sözcüsü
Katılımcı Örgütler:
Kamu
Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu
Türkiye
Mimar Mühendis Odaları Birliği Samsun İl Koordinasyon Kurulu
Atatürkçü
Düşünce Derneği
Cumhuriyet
Kadınları Derneği
Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği
Pir Sultan
Abdal Kültür Derneği
78’ liler Derneği
Halkevleri
Sakatlar
Derneği
Sosyal
Hizmet Uzmanları Derneği
Emekli Sen
Cumhuriyet
Halk Partisi
Emeğin
Partisi
İşçi
Partisi
Özgürlük ve
Dayanışma Partisi
Sosyalist
Partisi
Devrimci
Sağlık İşçileri Sendikası
Toplumsal
Özgürlük Platformu
Türkiye
Komünist Partisi
Öğrenci
Kollektifleri