Aile
Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin bazı maddelerinin yürütülmesinin durdurularak
iptali için Danıştay’a dava açtık. Dava dilekçesi ektedir.

 

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI’NA

(Yürütmeyi Durdurma ve Duruşma İstemlidir)

 

DAVACI: Sağlık
ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)

 

VEKİLİ: Av.
Öztürk Türkdoğan

 

DAVALI: Sağlık
Bakanlığı / ANKARA

 

D. KONUSU: 25 Mayıs 2010 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Aile
Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin 2. fıkrasının (ç) ve (ğ)
bentlerinin, 10. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi ile 4. fıkrasında geçen,
“entegre sağlık hizmeti sunulan merkezler dışında, hastanelerin…” ibaresinin,
20. maddesinin 6. fıkrası ile yönetmeliğe ekli ek 3’ün iptali ve yürütülmesinin
durdurulması istemidir.

 

T. TARİHİ: 25 Mayıs 2010   

 

AÇIKLAMALAR:

                Müvekkil sendika Sağlık
Bakanlığı’na bağlı kurum ve kuruluşlarda örgütlü olup, üyelerinin ortak ve
güncel menfaatini ilgilendiren dava konusu yönetmelikle ilgili dava açma
ehliyeti bulunmaktadır.

                25 Mayıs 2010 tarihli resmi
gazetede yayınlanan aile hekimliği uygulama yönetmeliğinin 5. maddesinde aile
sağlığı elemanının görev, yetki ve sorumlulukları düzenlenmiştir. 5. maddenin 2.
fıkrasının (ç) bendinde, tıbbi alet, malzeme ve cihazların hizmete hazır
bulundurulmasını sağlamak,
(ğ) bendinde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi
ile ilgili olarak görev, yetki ve sorumlulukları kapsamında aile hekiminin
verdiği diğer görevleri yerine getirmek
düzenlenmiştir. 5. maddenin 2.
fıkrasının (ç) bendindeki düzenleme oldukça muğlâk ve soyuttur. Yönetmeliğe
göre aile hekimliği merkezinde bulundurulması gereken tıbbi alet, malzeme ve
cihazlara baktığımızda bunların teknik olarak bakımlarının yapılması, arıza
halinde tamir edilmeleri gibi tamamen teknik ve mesleki bilgi gerektiren
hususlarda sorumluluğu aile sağlığı elamanının üzerine bırakmak açıkça hukuka
aykırıdır. Tıbbi alet, malzeme ve cihazların hizmete hazır bulundurulmasında ne
kastedildiği, kimlerin hangi durumda sorumlu oldukları belirtilmediğinden bu
düzenlemenin iptali gerekmektedir. Yönetmeliğin 5. maddesinin 2. fıkrasının (ğ
) bendi de oldukça soyut bir düzenleme olup, aile hekiminin aile sağlığı
elemanını dilediği gibi görevlendirmesine imkan tanımaktadır. Aile sağlığı
elemanının görevleri yönetmelikte sıralanmıştır. Ayrıca (h) bendinde Bakanlıkça
ve ilgili mevzuat ile verilen görevleri yapacağı da belirtilmiştir. Bunun
dışında oldukça geniş bir yetkinin aile hekimine verilmesi çalışma barışı
açısından hukuka aykırıdır. Kaldı ki dayanak yasada aile sağlığı elemanı ile
ilgili olarak aile hekimine bu kadar geniş takdir yetkisi tanınmamıştır.
Sağlıkla ilgili gerek Yataklı tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği, gerekse de
224 sayılı yasa uyarınca çıkarılmış bulunan yönetmelik ve yönergelerde ebe
hemşire ve sağlık memurları ile ilgili olarak görev ve sorumluluklar
belirtilmiştir. Bu kişilerin bağlı olduğu hekimlere bu kadar geniş takdir
yetkisi verilmemiştir. Bu yetkiyi kullanarak tasarruf yapmak isteyen aile
hekimleri çok sayıda iş ve işlemleri görevi olmadığı halde aile sağlığı
elemanına yaptırabilir. Bu suiistimallerin önüne geçmek için böylesi soyut
düzenlemelerden kaçınılması gerekir. 

                Dava konusu yönetmeliğin çalışma
saatleri başlıklı 10. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesinde mesai saatleri
ve günlerinin çalışma yerinin şartları da dikkate alınmak sureti ile çalıştığı
bölgedeki kişilerin ihtiyaçlarına uygun olarak aile hekimi tarafından
belirleneceği
ve müdürlükçe onaylanacağı belirtilmektedir. Dayanak yasada,
haftada 40 saatten az olmamak üzere aile hekiminin talebi ve o yerin sağlık
idaresince onaylanan çalışma saatleri içerisinde hizmetlerin yerine
getirileceği belirtilmektedir.

Görüldüğü gibi yasa hükmünün bir benzeri haftalık
asgari saat belirtilmeden düzenleme yapılmıştır. Yönetmelik hükümleri daha açık
olmak ve uygulamanın nasıl olacağını göstermek durumundadır. Yönetmelikteki bu
düzenleme özellikle aile sağlığı elemanları açısından bir angarya ile karşı
karşıya kalmayı gerektirecek niteliktedir. Anayasamızın 18. maddesinde angarya
yasaklanmıştır. Aile sağlığı elemanlarının haftalık en az kaç saat, ya da en
fazla kaç saat çalışacağının belirtilmesi gerekir. Soyut olan bu düzenlemenin
iptal gerekmektedir. 

Dava konusu yönetmeliğinin 10. maddesinde çalışma
saatleri düzenlenmiş olup, 4. fıkrada entegre sağlık hizmeti sunulan
merkezler dışında, hastanelerde aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına
nöbet tutturulmaması esas olduğu
belirtilmektedir. Yönetmelik bir bütün
olarak incelendiğinde aile hekimlerinin ve aile sağlığı elemanlarının
belirtilen görev ve sorumlulukları yerine getirebilmeleri için hastanelerde ve
diğer birimlerde nöbet tutturulmamaları gerekmektedir. Ayrıca nöbet halinde
kendi bölgelerinde çıkabilecek vakalara müdahale edemez ve nöbet sonu
dinlenmesi gerekeceğinden dinlenme süresi içerisinde kendisine müracaat
edebilecek hastaları da mağdur edebileceklerdir. Dolayısıyla görev ve
sorumluluğu net olarak tanımlanmış aile hekimi ve aile sağlığı elemanının bir
başka yerde nöbet tutması sebep ve amaç yönünden hukuka aykırıdır.  10. maddenin 4. fıkrasında geçen, “entegre
sağlık hizmeti sunulan merkezler dışında, hastanelerde…”
ibarelerinin
iptali gerekmektedir.

                Dava konusu yönetmeliğin 20.
maddesinde aile sağlığı merkezinin teknik donanımı düzenlenmiş olup, 6.
fıkrasında aile sağlığı merkezi gideri olarak yapılacak katkıların tespitinde
kullanılmak üzere aile hekimliği birimleri fiziki şartlar ve donanım açısından
ek 3’teki gibi gruplandırılacağı belirtilmektedir. Yönetmeliğe ekli ek 3’e
baktığımızda aile hekimliği birimlerinin 4 gruba ayrıldığı, esasen de hizmet
sunumu kalitesinin 4’e ayrıldığı görülmektedir.
Dava konusu yönetmeliğe
dayanak 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanuna
baktığımızda hizmetin esaslarının belirlendiği, bu esaslar arasında böyle bir
gruplandırma olmadığı, Türkiye’nin her yerinde hizmet esaslarının aynı
nitelikte olması gerektiği anlaşılmaktadır. Davalı Bakanlığın standart hizmet
vermesi gerekirken, bunu yapmayıp, hizmet merkezlerini 4 gruba ayırması
vatandaşlara verilecek hizmetin gruplara ayrılması dolayısıyla vatandaşların da
4 gruba ayrılması anlamına gelmektedir. Ayrıca aile hekimleri arasında bu
şekilde 4 gruba ayırarak hizmet sunumunu sağlayacak olması sebep ve amaç
yönünden hukuka aykırı olduğundan iptali gerekmektedir. Anayasada düzenlenen
eşitlik ilkesi uyarınca dava konusu düzenlemenin Anayasaya aykırılığı da
açıktır. Bu nedenle yönetmeliğin 20. maddesinin 6. fıkrası ile yönetmeliğe ekli
ek 3’ün iptali gerekmektedir.

 

YÜRÜTMEYİ DURDURMA SEBEPLERİ: 2577 sayılı kanunun 27. maddesindeki koşullar
oluştuğundan, dava konusu yönetmeliğin iptali istenen kısımlarının
yürütülmesinin durdurulması gerekmektedir.

 

HUKUKSAL SEBEPLER: Anayasa, Danıştay Kanunu, İYUK, 5258 sayılı kanun ve
diğer mevzuat.

 

DELİLLER: Yasal deliller.

 

İSTEM SONUCU: Duruşma isteğimiz kabul edilerek, 25 Mayıs 2010
tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin 5.
maddesinin 2. fıkrasının (ç) ve (ğ) bentlerinin, 10. maddesinin 2. fıkrasının
1. cümlesi ile 4. fıkrasında geçen, “entegre sağlık hizmeti sunulan merkezler
dışında, hastanelerin…” ibaresinin, 20. maddesinin 6. fıkrası ile yönetmeliğe
ekli ek 3’ün yürütülmesinin durdurularak iptal edilmesine, yargılama harç ve
giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin davalı idare üzerine bırakılmasına
karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederim. 14.07.2010

 

 

 

 

Av. Öztürk Türkdoğan

 

 

Ek: Onanmış Vekaletname

 

               

 

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×