KUTSANMAK DEĞİL, HAKLARIMIZI İSTİYORUZ!

Facebook
Twitter
WhatsApp

Hemşirelik haftasının kutlanacağı bugünlerde,
gerçekleştirilmesi yoğun emek ve özveri isteyen hemşireliğin zorlukları ve
sistemin yaşattığı sorunlar bir kez daha kutsallığın soyutluğunda gözlerden
kaçırılmak istenecektir.

Oysa her yıl tekrarlanan bu döngü hemşirelerin mesleki
ve öznel sorunlarını ifade etmekten çok uzaktır. Sağlık kuruluşlarının
duvarlarını süsleyen ve sembol haline gelmiş olan sus işareti yapan hemşire
figürü artık tarihe karışmıştır. Hemşireler gerçeğin, yaşadıkları sorunların
farkında ve örgütlüler, artık susmuyorlar.

Hemşireler sendikalarıyla birlikte sorunlarını tartışmaya,
çözümler üretmeye ve sonuç alıncaya kadar mücadele etmeye kararlılar. Bu
çerçevede 17–18 Nisan 2010 tarihlerinde sendikamız “Çalışma Yaşamı ve
Hemşirelik Sempozyumu” düzenleyerek sağlık sisteminin ve hemşirelerin
yaşadıkları sorunları ve çözüm yollarını hemşire ve ebelerle birlikte tartıştı.
Alanda yapılan çalışmalardan 23 tebliğin sunulduğu sempozyumda öne çıkan
başlıklar şunlar olmuştur.

Ø       Hemşireler farklı
istihdam biçimlerinde ve statülerde çalıştırılmaktadır. Aynı mesleğin
mensupları ( 4-A, 4-B, 4924, Aile Sağlığı Elemanı, vekil ebe-hemşire, taşeron)
ekonomik, özlük hakları birbirinden faklı 6 ayrı statüde çalıştırılmaktadırlar.
Ekonomik fark temel ücrette iki, döner sermaye ile üç-dört katına kadar
çıkmaktadır.

Ø       Hemşireler üzerine
yapılan araştırmaların önemli bölümü işdoyumu, tükenme ve tükenmişlik sendromu
üzerinedir. Avrupa ülkelerinde yedi hemşirenin yaptığı işleri Türkiye’de bir
hemşire yapmakta, ücret olarak ise Avrupalı hemşirenin yaklaşık 1/7 si kadar
ücret almaktadır. Bir de üzerine annelik, eşlik, ev kadınlığı, yaşlı bakımı
gibi geleneksel roller yüklenmektedir.

Ø       Sağlık personeli,
normal çalışma saatleri ve görevleri dışında çalışmak zorunda kalmakta, zamanla
yarışan, farklı teknolojilerin kullanıldığı, 
yoğun stres ve baskı altında çalışmaktadır. Vardiya ve
nöbetin kişilerde fizyolojik ve psikolojik olarak farklı etkileri vardır. En
çok görülen fizyolojik etki uyku bozukluklarıdır. Bu durum ise biyolojik saatin
bozulmasına neden olmaktadır. Diğer bir problem 23-06 saatlerinde karanlık
ortamda salgılanan melatonin hormonunun salgılanmasının bozulmasıdır.
Melatonin hormonu uykuda ve karanlıkta salgılanan stresi ve bağışıklık
sistemini olumlu etkileyen, kanser ve Alzheimer gibi hastalıklardan korunmada
önemli rol oynayan bir hormondur. Vardiyalı çalışan hemşirelerde bu hormonun
salınımındaki yetersizlik sonucu başta kanser olmak üzere birçok hastalığa
yakalanma riskinin yüksek olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Ø       Performansa dayalı
döner sermaye uygulaması ile gereksiz tedavi ve girişimlere bağlı olarak
maliyet artışı olmuş, ekip çalışması zayıflamış hatta yerini rekabete bırakmış,
koruyucu sağlık hizmetlerine daha az önem verilir olmuştur. Sonuçta daha fazla kişinin muayene
edilmesi, daha fazla ilaç yazımı/tüketimi, daha fazla kişinin ameliyat
edilmesi, daha fazla tetkik,  puanı
yüksek olan tıbbi girişimlerin öncelenmesi, hastanelerde yüksek tıbbi
teknolojinin kullanımı,  sağlık
çalışanları arasında yaratılan rekabet ve çalışma barışının bozulması olmuştur.
Aynı zamanda daha fazla çalışmayı da beraberinde getirmiştir. Ankara Numune
Hastanesinde 2005 yılında yapılan ameliyat sayısı 53.370 iken performansa bağlı
döner sermaye uygulamasının başlaması ile bu rakam 2006 yılında 88.127’ye
fırlamıştır.

Ø       Ülkemizde piyasacı
sağlık politikalarının bir sonucu olarak özel sağlık kurumlarında çalışan
hemşire sayısı giderek artmaktadır. Örneğin, hemşirelerin 2002 yılında %7.7’si
özel sektörde çalışırken, bu sayı 2008 yılında iki kat artarak %15.7’ye
ulaşmıştır. İstanbul’da 12 özel hastanede yapılan araştırmaya göre hemşirelerin
çalışma süreleri 10 saat ve üzeridir. Ankete katılan 223 hemşirenin %66.8’i iş
yükünün çok fazla olduğunu, %67.3’ü çalışma şeklinin çok yorucu olduğunu, %
58.7’si hemşire sayısının yeterli olmadığını söylemiştir.

Ø       Kamuda çalışma
koşulları da iş yoğunluğu, çalışma sürelerinin uzunluğu ve meslek dışı
(angarya) işler yönünden özel sağlık kuruluşlarından farklı değildir. Ç.Ü.T.F.
Balcalı hastanesinde 96 hemşireye uygulanan ankette; hemşire başına düşen hasta
sayısının ortalama 14–16 olduğu; ankete katılanların %58’i çok yoğun
çalıştıklarını, acil, yoğun bakım ve onkoloji servislerinde çalışanların çok
yoğun çalışma tanımlarının %100 ile %75 olduğu; yoğun çalışma nedeni olarak %
66.2’si hemşire sayısının yetersiz olmasını; %83.7’si görev dışı işler
yaptığını; hemşirelerin %62.5 çalışma ortamının sağlığa uygun olmadığını;
%67.3’ü dinlenme odalarının olmadığını ifade etmiştir.

Ø       Aile hekimliği
uygulaması ile koruyucu sağlık hizmetlerinin yerini tedavi edici hizmetler
almıştır. Aile hekimliği ile sağlık hizmetlerinin vazgeçilmezlerinden olan ekip
çalışması parçalanmış, çalışanlar yalnızlaştırılmıştır. Aile sağlığı elemanı
tanımı ile ebe, hemşire, sağlık memuru meslekleri ortadan kaldırılmış, iş
tanımı belirsizleşmiş, iş güvencesi yok edilmiş, kuralsız çalışma
getirilmiştir.

Ø       Toplam Kalite
Uygulamaları hemşirelerin yükünü daha da arttırmıştır. Çünkü toplam kalite
yönetimi; çalışanları denetler, iş sürelerini arttırır, teknoloji kullanımıyla
sömürüyü gizler, cazip kılar, yalnızlaştırır, sendikasızlaştırır, ispiyon
mekanizmasını geliştirir, iş yükünü ve stresi arttırır. Hemşireler için
angaryayı, iş ve kağıt yükünü arttırır, dayanışmayı azaltır. Tüm bunlar sağlık
kurumlarında yaşanmaktadır.

Özetle;

·        
Hemşireler
kölece çalışma koşullarına mahkum edilmektedir.

·        
İş
yoğunluğu, iş yükü, angarya, esnek çalışma daha fazla artmıştır.

·        
Aile
hekimliği uygulaması ile meslek yok sayılarak “aile sağlığı elemanı” adı
altında yeni bir tanımlama getirilmiştir.

·        
Kamuda
gittikçe yaygınlaşan az sayıda çalışanla çok iş yapma mantığı sağlık alanında
hemşirelere daha çok mesai, nöbet, icap, fazla ve karşılıksız çalışma, keyfi
nöbet yazmalar olarak yansımaktadır.

·        
Kamu
hastane birlikleri yasa tasarısı ile hastanelerin özelleştirilmesi, güvencesiz
çalışmanın hakim kılınması istenmektedir. Bu durumda hemşirelerde işsizlikle
tehdit edilerek güvencesiz ve düşük ücretle çalıştırılacaktır.

TALEPLERİMİZ

·         
Personel
eksikliği biran önce kadrolu istihdamla tamamlansın!

·         
Hemşirelik
dahil tüm sağlık emekçileri “ağır ve tehlikeli işler” kapsamına alınsın!

·         
Farklı
statülerde çalışmaya son verilsin, bütün sözleşmeli, taşeron çalışanlar kadroya
alınsın!

·         
Bizleri
güvencesiz ve düşük ücrete mahkum eden sağlıkta dönüşüm programı geri çekilsin

·         
Performansa
bağlı döner sermaye değil, temel ücretlerimiz insanca yaşayacak düzeye
yükseltilsin!

·         
Sağlığı
ve sağlık emekçilerini piyasanın acımasız ellerine bırakacak olan kamu hastane
birlikleri yasa tasarısı geri çekilsin!

Tüm bu taleplerimiz için hemşireler başta olmak üzere sağlık
ve sosyal hizmet emekçileri olarak 26 Mayıs’ta grevde olacağız. 11 Mayıs 2010

 

                                                           SES GENEL MERKEZİ

 


 


 

 

 

 

 

 

 

 

 
 

 
 

 

 

 


 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]