Sendikamız 20 Nisan 2010 tarihinde; yürürlükte olan yasa ve
yönetmeliklerden doğan sorunlarla ilgili Çalışma Genel Müdürü Ali Kemal SAYIN ile
görüşme yapmıştır. Görüşmeye ilişkin bilgiler:
4688 sayılı “Kamu Görevlileri
Sendikaları Kanunu” ve ilgili yönetmelikler gereği işkolumuza bağlı kurumlarda
yetki süreçlerinde sürekli sıkıntılar yaşanmaktadır. Yine yetki süreçlerinde
İşkolumuzdaki kurumlarda yapılan üye çalışmalarında ve imzalanan yetki
tutanaklarında birçok usulsüzlükler, yasa ve yönetmeliklere aykırılıklar
görülmektedir.
Türkiye genelinde tüm kurumlarda
yetki süreçlerinde tespit ettiğimiz sorunlar ayrıntılı olarak yazılarla
tarafınıza bildirilmektedir. Bazı teknik konularda düzenlemeler yapılması sorunların
daha az yaşanmasına neden olacaktır. Bunlar;
►
Birçok
ilde maaşlar ayın 3 ile 10’u arasında yapılmaktadır. Bu nedenle iş yerlerinde
maaşlar yapıldıktan sonra işleme konulan (15 Mayıstan önce) üye formları için
ek bordro yapılmasında sıkıntılar yaşanmaktadır. Bazı yerlerde de hiç işleme
konulmamaktadır. Bu durumun düzeltilmesi için ilgili yönetmeliğin daha
anlaşılır hale getirilmesi gerekmektedir. Yetki tutanaklarına işlenme süresi
gün olarak mutlaka belirlenmelidir. Her yıl yapılan yetki tespitlerinde; 15
Mayıs aidat kesinti listeleri üzerinden değerlendirme yapılır, ibaresi yerine
14 Mayıs mesai bitimine kadar ek bordro hazırlama olanağı yoksa bile evrak kayda
teslim edilen üye formları üzerinden ifadesi kullanılabilir.
►
Sağlık
Bakanlığı başta olmak üzere birçok kurumda temsilcisi ve işveren konumunda
görünen yerel idareciler sendikalar arasında ayırım yapmaktadırlar. Hemen hemen
bütün illerde idareciler hangi sendikaya yakın ise emrinde çalışan kamu
görevlilerinin o sendikaya üye olması için çeşitli yollarla (tehdit, tayin,
döner sermayesi yüksek yerlere görevlendirme, sözleşmelilerin ilk atamasında
sözleşme metinlerinin arasına sendika üye formu koyulup imzalatılması vb)
çalışma yürütmektedirler. Bu durumun Çalışma Bakanlığı tarafından genel bir
yazı ile bakanlıklar üzerinden tüm kurumların uyarılması ve idarecilerin tarafsızlığının
denetlenmesi gerekmektedir.
►
Birçok
ilde özellikle bir sendikanın tüm yöneticileri neredeyse şube müdürlüğü ya da
yardımcılığı, en kötü ihtimalle şeflik pozisyonunda bulunmaktadırlar. Bu da
idarenin imkânları ve sahip oldukları imtiyazla sağlık emekçilerinin iradeleri
dışında bir sendikaya üye olmalarını beraberinde getirmektedir. Birçok ilde de
bazı sendika yöneticileri sağlık müdürlükleri ya da hastanelerinin araçları ve
yapılan görevlendirmelerle üyelik çalışması yapmaktadırlar. İdarecilerin
tarafsızlık ilkesi üzerinden tüm kurumların genel bir yazı ile uyarılması ve
denetim yapılmasını talep etmekteyiz.
►
4688
sayılı yasa ve ilgili yönetmeliklerde açıkça yazılmasına rağmen sendika aidat
kesinti listelerinin (tevkifat) herkesin görebileceği bir yerde asılması ve
ilgili sendikalara gönderilmesi gerekirken hiçbir ilde mutemetlikler ya da
idareler bu maddeye uygun hareket etmedikleri gibi bazı yerlerde kesinti
listeleri temsilcilerimize dahi verilmemektedir. Bu durum sahte üyeliklerin
yapılma ihtimalini güçlendirmektedir. Yine “aidat kesinti listeleri sendikaya
gönderilir” ibaresi eksik bir ibaredir. Bu maddeye “ildeki sendika şube ya da
temsilciliklerine gönderilmesi gerekmektedir” ibaresi kullanılmalıdır. Ayrıca
web sitesi olan kurumlar her ay düzenli olarak kendi sitelerinde
yayınlayabilirler. Buna ilişkin çalışma yapılmalıdır. Bu konuda da illerdeki
yetkililerin ciddi bir şekilde uyarılması gerekmektedir. Uyarılara rağmen
aykırı hareket edenler mutlaka cezalandırılmalıdır.
►
4688
sayılı yasa ve yönetmeliklerde belirtildiği gibi üye formlarının onaylanmasında
yetkili organ genel merkezdir. Bazı sendikalara ait üye formları isimsiz ya da
şube/temsilcilik yöneticileri tarafından imzalanmaktadır. Bu durum SHÇEK’te 2009
yılında Türkiye geneli, Sağlık Bakanlığında ise birçok ilde il ve birim
yetkileri kaybetmemize neden olmuştur. Bunların yaşanmaması için üyelik
onaylamaya yetkili organın Genel Merkezler olduğu tekrar kurumlara
aktarılmalıdır.
►
Üniversite
hastanelerinde işkolu üzerinden tartışmalar yaşanmaktadır. Daha önce yaşanan
genelgeler gereği işkolumuzda örgütlenmesi gereken kişiler eğitim işkolundaki
sendikalarda örgütlendirilmeye rektörler üzerinden çalışılmaktadır. En bariz
örnek Akdeniz Üniversitesidir. Bu konuya ilişkin Üniversite hastanelerinde
çalışanların hangi işkolunda örgütlenmesi gerektiğine dair tekrar üniversite
hastanelerine başta Akdeniz Üniversitesi olmak üzere acil bir yazı gönderilmesi
gerekmektedir.
►
Üyelik
ve istifa formlarının ebatları ve renkleri üzerinden ciddi anlamda sıkıntılar
yaşanmaktadır. Bu formlar matbaalarda basılmaktadır. Kesim sırasında bazen bir
milimlik kaymalar olmaktadır. Geçen yıl yetki sürecinde başlayan bu sorun; son
zamanlarda artmaya başlamıştır. İş yerlerinde mutemetlikler bazı sendikaların
istemi ile ellerine cetvel almakta ve bir milim dahi eksik olması halinde üye
ve istifa formlarını kabul etmemektedirler. Özellikle bazı sendikalardan istifa
edilmişse formların ebatları sorun edilerek idareler tarafından sıkıntı çıkarılmaktadırlar.
Bu aynı zamanda ifade ve örgütlenme özgürlüğüne de aykırı bir durum
oluşturmaktadır. Aslolan formlardaki bilgilerin doğruluğu olmalıdır. Bu nedenle
kurumlara genel bir yazı çıkarılması ve bundan sonrada gerekirse formların
Çalışma Bakanlığı tarafından bastırılarak sendikalara ücretleri karşılığı
verilmesi de değerlendirilmelidir.
Yukarıda belirtilen konulara ilişkin
bakanlığınız tarafından yetki sürecinden önce çalışma yapılarak ilgili
Bakanlıklar
üzerinden tüm kamu kurumlarına bilgi verilmesi hususu ile,
Başbakanlık
Devlet Personel Başkanlığı’nın 14.12.2009 tarih ve 21323 sayılı Akdeniz
Üniversitesi Rektörlüğüne göndermiş olduğu yazıda, üniversite hastane
çalışanları ile tıp fakültesi öğretim üyelerinin 03 nolu sağlık ve sosyal
hizmetler hizmet kolundaki sendikalara üye olabilecekleri mütalaa edilmiştir.
Akdeniz
üniversitesi tıp fakültesi sekreterliğinin tıp fakültesi hastanesi
çalışanlarına göndermiş olduğu 13.04.2010 tarih ve 3187 sayılı yazı farklı bir
şekilde yorumlanmış, kadrosu üniversite hastanesinde olmayan (kadrosu fakülte
veya dekanlıkta olan sağlık çalışanları) sağlık çalışanlarına da 02 nolu hizmet
koluna geçmeleri gerektiği belirtilmiştir.
4688
sayılı kanunun 5. maddesi uyarınca çıkarılmış bulunan hizmet kolu
yönetmeliğinde üniversite hastanelerinin sağlık ve sosyal hizmet kolunda olduğu
açıkça belirtilmiştir. 02 nolu eğitim, öğretim ve bilim hizmetleri kolunda
bulanan sendikaların çeşitli girişimleri sonucu yasa ve yönetmeliğe aykırı
uygulamalar içerisine girilmesi hukuka aykırıdır. Sağlık çalışanlarının
üniversitelerin kadro sorunları nedeni ile kadrosunun bulunduğu yerin farklı
değerlendirilip, 02 nolu eğitim, öğretim ve bilim hizmetleri kolunda
değerlendirilmesi yönetmeliğe aykırıdır. Sağlık hizmetinin üretildiği bir
işyeri doğal olarak sağlık ve sosyal hizmet kolundadır. Ayrıca 4688 sayılı
kanunun 42. maddesi uyarınca sendika üyeliği konusunda görüş bildirmeye yetkili
makam Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır. Devlet Personel Başkanlığı
personel durumları ile ilgili olarak görüş bildirebilir. Bu nedenle bu konuda
Bakanlığınızın görüşürünün Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğüne bildirilmesinde
fayda bulunmaktadır.
Ayrıca
işyerlerinde yetki tespitisin yapılacağı 15 Mayıs öncesi böylesi bir yazının
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi sekreterliği tarafından çıkarılması da
sendika üyeleri arasında huzursuzluğa neden olmuştur. Üniversite idari
yetkililerinin bu kadar sık bir biçimde sendika üyeliklerine müdahale etmesi
sendikalar arasında tarafsız kalmaları gerektiği ilkesine de aykırı düşmüştür.
Akdeniz
Üniversitesine bağlı tıp fakültesi hastanesinde görev yapan personelin sendika
üyeliklerine müdahale edilmemesi için gerekli girişimlerde bulunmanızı
beklemekteyiz.