Sendikamızın Kamu hastane Birlikleri ile ilgili işyerlerinde
sürdürdüğü referandumun sonuçları 16 Nisan 2010 tarihinde Sağlık Bakanlığı
önüne kürsü kurularak açıklandı.

Referandumda oy kulllanan103.512 sağlık
emekçisi ve hasta yakınından 102.721 kişi HAYIR, 791 kişi EVET oyu kullandı.
Sağlık Bakanlığı önündeki Sağlık Kürsüsünde emek ve demokrasi güçleri sağlıkta
dönüşüme ve Kamu Hastane Birliklerine ilişkin düşüncelerini paylaştılar. Genel
Başkanımızın yaptığı açıklama sonrasında KESK Genel Başkanı Sami Evren, TTB ve
Dev Sağlık İş gibi ortak eylem yaptığımız sağlık örgütleri yöneticilerinin yanı
sıra, siyasi partiler ve demokrasi güçlerinin temsilcileri de görüşlerini ifade
ettiler.

 

Genel Başkanımızın yaptığı açıklama


BASINA VE KAMUOYUNA

AKP hükümeti sermayenin küreselleşmesi sürecinde önemli
düzeyde yaptırım gücüne sahip olan IMF ve DB gibi tefeci örgütlerin
talimatlarına selam durdu. Dünya ekonomilerinin tek bir pazara dönüştürülmesi
için;

1-      
Devletin
denetim gücünün yabancı tekellere devredilmesi,

2-      
Emek
piyasalarının esnekleştirilmesi ve emek örgütlerinin kazanımlarının
kaldırılmasını 2 temel strateji olarak belirledi.

Yağma ve talanla birlikte anılan özelleştirmelerle kamusal alanın
tasfiyesiyle birlikte kamuda örgütlü emekçileri de tasfiye edip, yerine
güvencesiz, örgütsüz ve daha ucuz emek gerekliydi.

 

Peki bu nasıl gerçekleşecekti? Gats hükümleri gereği adına
dönüşüm dedikleri masal başladı. Ne vardı bu masalda; sağlık güvencesi olmayan
hiçbir vatandaş kalmayacaktı. Prim ödeyemeyenlerin primini devlet ödeyecekti.
Sigortalılara mevcut olanların dışında ek bir yük getirilmeyecekti. Tüm sağlık
harcamaları kapsamda olacaktı. 18 yaşın altındaki çocuklar sağlık
yatırımlarından koşulsuz olarak yararlanacaktı. Sadece bunlar mı? Bu masalda
hasta hakları, insan hakları ve demokrasi de vardı. Üstelik herkes birinci
sınıf vatandaş olacaktı. İstediği yerden ilaç ve sağlık hizmeti alacaktı. 

 Peki, ne oldu. Dönüşümün yıkımın maniplasyonu olduğu
anlaşıldı. Çünkü atılan her adım sağlık alanında bir yıkım yarattı.

 Temel bir insan hakkı olan “sağlık hakkı” ticarete konu
edildi. Sağlık hakkının kapsamı ve kullanımı daraltıldı. Eşitsizlik derinleşti.
Tıp tüccarları – sefalet işçileri ve müşteriler yaratıldı.

 

Halkın sağlık hakkı paketlendi. Çok uluslu ilaç tekellerine,
tıbbi cihaz teknoloji üreticilerine, özel hastane patronlarına, yani sağlık
hakkı tıp tüccarlarına armağan edildi. İkinci bir vergi anlamına gelen GSS 1
Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girdi. 1. yıldönümünde sermaye sahiplerine
armağanları katkı katılımla katlandı, paketlendi ve yeniden sunuldu. Böylece
sağlık alanında eşitsizlik derinleşti. Adında adalet olan söylemde “eşit işe
eşit ücret” ilkesini benimseyen AKP hükümeti sağlık çalışanları arasındaki
ücret farkını 25 kata kadar çıkararak ücret adaletsizliğini derinleştirdi.
Sağlıkta taşeronlaştırma sonucu kölelik sistemini yeniden bize dayattı. İş
barışını bozdu.

Kamusal sağlık yatırımları yerine hizmet alımları
yaygılaştırıldı. 1. basamak sağlık kurumları, sağlık ocakları, sağlık evleri
kendi kaderine terk edildi. Personel açığı giderilmedi. İşsizler ordusuna
sağlık emekçileri de eklendi. Aile hekimliğiyle paralı ve tedavi hizmetlerini
önleyici piyasa modelinin ilk adımları atıldı.

SSK hastaneleri ile devlet hastanelerini birleştirdi. “SSK’lıların
bütün hastanelerden ve eczanelerden faydalanmasını sağlayacağım” dedi. 35
milyona hizmet veren SSK eczanelerini kapattı. Tıpkı aşı üreten fabrikaları
kapattığı gibi. İlaç harcaması 5 kat arttı. Özel sağlık sektörü 12 kat büyüdü.
Sosyal güvenlik kurumları tek çatı altında birleştirildi. Herkesin prim
ödeyeceği sistemin alt yapısı oluşturuldu. Böylece sağlıkta kasko devri
başlatıldı. 

Performansa dayalı döner sermaye uygulaması ile hastaların
müşteri olarak görüldüğü piyasası anlayış hakim kılınmaya başlandı. Sağlık
emekçileri arasındaki, ücret farkı 25 kata kadar çıktı.

Aile hekimliği uygulaması ile koruyucu sağlık hizmetlerine
ve sağlığın toplumsal boyutu tasfiye edilerek hizmeti bireyselleştiren bir
süreç başlatıldı. Hizmet almak için bir nüfus cüzdanı yeter denildi. Katkı
katılım payı ile Sağlık Bakanının pamuk elleri vatandaşın cebine girdi.

Tam gün yasası ile özelleştirme sürecinde önemli bir eşik
daha aşıldı.

Sıra öldürücü darbeye geldi. Kamu Hastane Birlikleri Yasa
Tasarısı. Bu tasarı devlet hastanelerini ticari işletmeleri çevirme
tasarısıdır. Amaç kamusal sağlık hizmetinin tasfiyesidir. Gizli
özelleştirmedir. Yani amaç talandır. Bu tasarı sağlık çalışanlarını
taşeronlaştıracak, hastalar ise parası kadar hizmet alabilen müşteriye
dönüştürecek.

Sağlık hizmetinin insan sevgisine, insanlık onuruna saygıya
dayanan vicdani özünü kar hırsıyla kirletti.

Bizler sağlıktaki kirli dönüşüme dur demek için sözümüzü
örgütledik bir araya geldik. El koy, paketle, sermayeye teslim et yasasına dur
diyeceğiz. Küresel efendilerin gönüllü destekçilerine köstek olacağız. Sağlık
hakkımızdan, iş güvencemizden insanca yaşama hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz.

Bir halkın türkülerini yapanlar, yasalarını yapanlardan daha
güçlüdür demiş bir halk ozanı.

Yıllardır onurun, mücadelenin, dayanışmanın, direnmenin
türküsünü alanlarda, yollarda, işyerlerimizde kısacası ülkenin her köşesinde
söyledik.

Amaç talan, birlik yalan, sınıflandırılan insan diyerek tüm
sağlık emekçileri olarak Kamu Hastane Birlikleri Tasarınızı oyladık. Referandum
yaptık, oyladık. Sonucunu açıklıyoruz. Reddediyoruz. Sağlık emekçileri bütün
engellemelere ve baskılara rağmen sandıklarda oyunu kullandı. 103.512 sağlık
emekçisi ve hasta yakınını 102.721’i talana, satışa, iş güvencesinin gaspına
HAYIR dedi. 791 kişi EVET dedi. Yani %99,2 HAYIR diyenlere kulaklarınızı
tıkamayacağınızı umut ediyoruz. Aksi takdirde geçmişte nasıl ki sözümüzü
yasalardan önce söyledik. Mücadelemizle tarihe onurlu sayfalar eklediysek 25
Kasımı kadına yönelik şiddet günüyle anılmakla bırakmayıp, meşru hakkımızı
kullanıp yine tarihe grevle bir not düştüysek, 26 Mayıs’ta da uyarı grevimizi
gerçekleştireceğiz. Doğmamış bebelerimizin geleceğine ve ipotek altına alınan
yaşamlarımıza sahip çıkma mücadelemizi sonuna kadar direnerek sürdüreceğiz ve
asla bundan vazgeçmeyeceğiz. 16.04.2010

 

 MERKEZ YÖNETİM KURULU

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]