SAĞLIK ÖRGÜTLERİ “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜ” BASKILARA RAĞMEN HALKA SORMAYA DEVAM EDİYOR

Facebook
Twitter
WhatsApp

Bir süre önce Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek
genel kurula havale edilen Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı Sağlıkta
Dönüşüm adı altında
sağlığı piyasalaştırma programının son ve tehlikeli bir adımıdır.

 Bu tasarı sağlık çalışanların iş güvencesini ortadan
kaldırdığı gibi iş yerlerini de belirsizleştirecektir.

 Bu tasarı doğuştan bir insan hakkı olan sağlık hakkına
indirilen en büyük darbe olacaktır. Kamu Hastane Birlikleri Yasasıyla;
insanlarımızın sağlık hizmetine erişimi ancak paraları kadar olacaktır.
İşsizliğin ve yoksulluğun toplumun üstüne bir kâbus gibi çöktüğü günümüzde
kamuya ait hastaneleri de özel sermayenin kar aracı haline getirmek
kapitalizmin vahşetinin boyutlarını bir kez daha anlamamızı sağlıyor.

 Sağlık Emekçilerinin Örgütleri olarak halkı ve çalışanları
uyarmak temel görevlerimizdendir. Tasarı hakkında çalışanları ve halkı
bilgilendirmek, ilgilileri uyarmak için bir dizi faaliyet yürütmekteyiz. Bu
çalışma kapsamında hazırlanan küçük el ilanları ile 05 Nisan 2010’dan itibaren
tüm Türkiye de hem halka hem çalışanlara bilgiler verilmekte, düşünceleri
alınmakta ve kamuoyu oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu amaçla da hastaneler ve
çeşitli meydanlarda referandum sandıkları kurulmaktadır.

 Kamu yönetiminden sorumlu mülki amirler ile bazı İl Sağlık
Müdürleri ve hastane yöneticileri son derece meşru ve yasal olan bu
çalışmalarımıza tahammül gösteremeyerek engel çıkarmakta, çalışma yapan
arkadaşlarımızı tehdit etmekte, kolluk güçlerini de devreye sokarak yıldırmaya
çalışmaktadırlar. Hatta bazı yöneticiler emirlerindeki özel güvenlik elemanlarını
Sağlık Emekçilerinin üzerine saldırtmaktadırlar. Yaptığımız referanduma birçok
ilde engel olmaya çalışmaktadırlar.

İstanbul Bağcılar Eğitim Araştırma
Hastanesi,

Balıkesir Ayvalık Devlet Hastanesi,

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp
Fakültesi,

Adana Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Bu hak hukuk tanımazlığın yaşandığı yerlerden bazılarıdır.
Yaşanan tüm hukuksuzluk ve baskılara rağmen bu illerdeki yönetici ve üyelerimiz
gösterdikleri kararlı duruşla referandum faaliyetlerine devam etmişlerdir.
Demokratik, yasal ve meşru hakkımız olan sendikal faaliyetlerimizi engellemeye
çalışan yerel idarecilere ilişkin Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı,
Çalışma Bakanlığı ve bazıları içinde cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda
bulunulmuştur.

 Bu kişilere; bu tutumları ile suç işlemelerinin yanı sıra gelecekte
yaşanması muhtemel olan ülke sağlık sisteminin çöküşünden ve sağlık hizmetine
ulaşamayan insanlarımızın acılarından toplum ve tarih önünde sorumlu olacaklarını
hatırlatmak isteriz.

 Kaldı ki;

Usulüne göre imzalanan uluslar arası sözleşmelerin iç
hukukumuzu da bağladığı ve sendikal faaliyetlerin serbestçe yapılabileceğine
ilişkin defalarca genelgeler yayımlanmış olduğu ve bu genelgelerin hala
yürürlükte bulunduğunu bildiren 30 Ocak 2010 tarihinde resmi gazete de
yayınlanan Başbakanlık Genelgesine rağmen ısrarla takınılan bu tutumu protesto
ediyoruz.

 Örgütlenme Özgürlüğü ve İfade Özgürlüğü İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesi’nde temel bir özgürlük olarak belirtilmiş ve Türkiye’nin de
taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. ve 11. maddelerinde, T.C. Anayasası’nın
25, 26, 33, 34, 51 ve devamı maddelerinde güvence altına alınmıştır.

 Örgütlenme hakkına ilişkin İLO sözleşmesinin (9) ilgili
hükümlerinin kamu görevlilerine uygulanması konusunda ortaya çıkan yorum
güçlüklerini açan sözleşme; “örgütlenme“ konusunda kamu görevlileri
örgütlerinin kamu makamlarından tamamen bağımsız olacaklarını ve kamu
görevlileri örgütlerinin kuruluş, işleyiş veya yönetimlerinde kamu makamlarının
her türlü müdahalesine karşı yeterli korumadan yararlanacaklarını hükme bağlamıştır.

 Örgütlenme Hakkının Korunmasına ilişkin İLO sözleşmesi, sendika
özgürlüğü ve örgütlenme hakkının yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel
olacak nitelikte her türlü müdahaleden sakınılması hükmüne yer verir. Sözleşmeye
göre “Yasalar, bu sözleşme ile öngörülen güvencelere zarar verecek nitelikte
olamaz veya zarar verecek şekilde uygulanamaz.” denilmektedir.

 Demokratik anayasa tartışmalarının yapıldığı ve halka
referanduma götürüleceğinin tartışıldığı bir dönemde; AKP’nin sağlık
politikalarını referandumla halka ve emekçilere soran sendikamız ve sağlık
örgütlerine yönelik engelleme ve antidemokratik tutumlar hükümetin
samimiyetinin açığa çıkarılması noktasında turnusol görevi taşımaktadır.

Bu antidemokratik uygulamalar AKP hükümeti ve Sağlık Bakanlığından
bağımsız yapılmamaktadır. Sendikal faaliyetlerimize yönelik antidemokratik
tutumlar mücadelemizi asla engelleyemeyecektir.

 Kamu yönetiminden ve kamu kurumlarının yönetiminden sorumlu
olan kişilere Hükümet Memuru gibi davranmamaları çağrısında bulunuyoruz. Bir an
önce bu yanlıştan dönülmesini, çalışmalarımıza müdahale edilmemesini istiyoruz.
Uluslar arası sözleşmelerden ve anayasadan kaynaklı haklarımızın kullanılmasını
engelleyen/engellemeye çalışanlar karşısında hukuksal ve demokratik tepkilerimizi
göstermekten imtina etmeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz.

 Sağlık Bakanlığını, İçişleri Bakanlığını ve Cumhuriyet
Savcılarını göreve davet ediyoruz

 Basına ve kamuoyuna saygı ile duyurulur.09.04.2010

MERKEZ
YÖNETİM KURULU

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]