7 Mart 2010 günü Dev Sağlık-İş’in düzenlediği
“Deneyimler Işığında Güvencesizliğe Karşı Mücadele” başlıklı Panel/Forum farklı
alanlardan işçileri, sendikacıları ve bilim insanlarını yan yana getirdi.

Forumda son dönemlerde yaygınlaşan işçi direnişlerinde açığa çıkan
deneyimlerle, güvencesizlik üzerine farklı açılardan tartışmalar yürütüldü.

 Sağlık ve
Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Başkanı Bedriye Yorgun
söz aldı. Yorgun,
kamudaki 174 bin taşeron işçinin 110 bininin sağlık, 10 bininin de sosyal hizmet
işçisi olduğuna dikkat çekti. Son dönemde artış gösteren ölümlü iş kazalarına
da dikkat çeken Yorgun, güvencesizliğin
sonuçlarının “İşçi olmak ölümle nikahlı
olmak” anlamına geldiği bir noktaya vardığını belirtti. Dev Sağlık-İş’le
birlikte yürüttükleri ortak mücadelenin önemine değinen Yorgun, Balcalı’da 1200
işçinin taşerona karşı kazandığı zaferin bu ortak mücadelenin bir sonucu
olduğunu söyledi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 Deneyimler Işığında Güvencesizleştirmeye Karşı
Mücadele Forumu Sonuç Bildirgesi

 09 Mart 2010

 7 Mart 2010 tarihinde gerçekleştirdiğimiz
“DENEYİMLER IŞIĞINDA GÜVENCESİZLİĞE KARŞI MÜCADELE” panel/forumunda
bütün sunum ve tartışmaların ardından okunan sonuç metni aşağıdadır…

1- Neoliberalizmin yıkıcı sonuçlarının açığa çıkmasıyla
birlikte son dönemlerde, sınıf mücadelesinde belirgin bir ivme yakalanmış ve
bir eşik atlanmıştır. Bu eşiği oluşturan nesnel zemin ise güvencesizliktir.

2- Güvencesizlik,
sadece sosyal güvenlik uygulaması dışındaki milyonlarca emekçiyi değil, sosyal
güvenlik uygulaması içindeki belirli ve belirsiz süreli çalıştırılan emekçileri
de kapsamaktadır. İstihdam biçimi, vasfı, eğitim düzeyi bakımından nitelikleri
farklı olan emekçilerin ortak kaderidir.

3- Güvencesizlik, geniş
çaplı bir işçileştirme, mülksüzleştirme ve yoksullaştırma ile birlikte hayat
bulmakta; hayatın tüm alanlarını kapsamakta ve temel hedefi; emekçileri
örgütsüzleştirme ve sendikasızlaştırmadır.

4- Güvencesizlik, bir
yandan sınıfı farklı istihdam biçimlerine bölerek parçalayıcı bir nitelik
sergilerken; bir yandan da istihdamın niteliğinde bir ortaklık yaratarak
türdeşleştirmektedir.

5- Güvencesizlik, tüm
kazanılmış hakların sıfırlanmasının somut ifadesidir; dolayısıyla buna karşı
yürütülecek mücadele de hak mücadelesi biçimine bürünmelidir. Çünkü hak
mücadelesi, bir toplu pazarlık konusu değil; bir şarttır.

6- Ücret talebine, yani
toplu pazarlığa dayanan ya da sadece mevcut durumu korumaya odaklanan
sendikacılığı sürdürmenin koşulları ortadan kalkmıştır. Yeni dönemde, fiili
mücadele yürütecek mekanizmaların tüm Türkiye çapında, bütün alanları ve
işkollarını kapsayacak şekilde örgütlenmesi, güçlü merkezi iradelerin oluşması
zorunludur.

7- “Direne direne
kazanacağız” sloganı, aslında bir sonucu değil süreci ifade etmektedir. Bugün
ilk adımlarını atmaya çalıştığımız süreçte biriktirdiklerimiz, mücadele
alanlarına aktarılmalıdır.

8- Hem bugünkü
paylaşımlardan hem de Tekel Direnişi’nden gördük ki mevcut deneyimler,
güvencesizleştirme karşıtı hareketin olanaklarını sunmaktadır. Zaten Tekel
Direnişi’nin en önemli yönlerinden birisi de “güvenceli iş ve insanca yaşam”
talebi etrafında birleşik bir emek hareketinin mümkün ve gerekli olduğunu
göstermesinde yatmaktadır.

9- Bu yüzden, bütünüyle
ortaklaşılmış sonuçlara ulaşamamış olsak da ortak gündemi yakaladığımız inancı
ve umuduyla, işyerlerimizde ve yaşam alanlarımızda, bu mücadelenin
gerekliliklerini yerine getirmek üzere forumumuzu sonuçlandırıyor ve
katıldığınız için hepinize saygılarımızı sunuyoruz. Teşekkür ederiz.

07 Mart 2010, İSTANBUL

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×