SES Ankara Şubesi 13
Mart 2010 tarihinde
“Aile Hekimliği
Uygulaması ve Sağlık Hakkı Mücadelesi” konulu panel düzenledi.
Panelin açılış konuşmasını yapan SES Ankara Şube Başkanı
İbrahim Kara sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılması sürecinde AKP’nin Sağlıkta
Dönüşüm dediği yıkım programının 2010 yılı için Aile Hekimliği ve Kamu
Hastanene Birlikleri uygulamalarını öne çıkardığını bu iki adımla ciddi yol
almayı planladığını belirtti. Bu yıl içinde Aile Hekimliğini tüm illerde tamamlayarak
yaşama geçirmeyi planlayan sağlıkta yıkım politikalarına karşı mücadelemizi
toplumsallaştırma yönünde deneyim paylaşımlarıyla araçlarımızı tekrar gözden
geçirmek panelin değerli olduğunu belirterek mücadele olanaklarını arttığını
söyledi.
Ardından Sağlık Alanındaki gelişmeler ve Aile hakimliği
uygulaması konusunda TTB Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu bir değerlendirme
sunumu yaptı. Sağlık politikalarını piyasalaştırma yönünde yaşama geçiren çıkar
gruplarının çalışanları da parçalayarak bir dizi uygulamalarla kıskaca aldığını
belirterek Sağlıkta Dönüşüm Programının nasıl yol aldığını analiz ederek
aktardı. Sağlık Birimlerinin birleştirilmesi söylemiyle, SSK ve diğer sağlık
birimlerine el konulduğunu, şimdi adı birlik olan 40 parçaya bölünmek istendiğini,
GSS’nin finansman ve işleyiş yapısıyla sağlık hizmet sürecini yeni evreye
getirdiğini ve bu yıkım programı kapsamında Aile hekimliği uygulaması ile
birimci basamak ve koruyucu sağlık hizmetlerinde önemli ihmaller yaşanacağını
belitti.
Sonrasında Sözü alan Dr. Bülent Nazım Yılmaz Aile Hekimliği
uygulamasına yoğunlaşarak sağlık ocaklarının tasfiyesiyle yerine bu uygulamanın
ne sakıncaları da beraberinde getireceğini aktardı. Eskişehir’den panele
katılan Yılmaz; Aile hekimliği’nin ilk başladığı illerden olan Eskişehir’den de
deneyimler aktardı.
Sonrasında Denizli’den katılan Dr. Mehmet Zincir hem
Denizli’den hem de diğer illerde karşılaşılan örnekler vererek daha çok pratik
sonuçlara değindi. Sağlıkta dönüşüm programına karşı mücadelenin araçlarını ve
söylemini gözden geçirerek biraz daha güvencesizliği ve hizmet alanları merkeze
alan yönde etkinleşmesi gerektiğini ifade etti. Aile hekimliğini kabul etse de
sıkıntıları artan hekimleri dikkate almanın yanında, diğer sağlık
çalışanlarının mağduriyetlerinin ve bunun yanında sağlık ocaklarında ulaşılması
daha kolay olan halkın, özellikle ev kadınlarının sosyal yaşamın dışına
itilmelerinin dikkate alınması gerektiğini aktardı.
Öğleden sonraki oturumda İzmir’den Ebe Eylem Rüzgar ve
Sinop’ta görev yapan ebe Güleser Saltık deneyimlerini paylaştı. Aile Hekimliği
uygulaması ile hekim merkezli yaklaşımla diğer sağlık çalışanlarının
emekleriyle birlikte nerdeyse yok sayıldığını, Aile hekimliğinde çalışsalar da
tercih etmeseler de çeşitli baskılar, hak kayıpları ve gelecek güvencesi
kaygısıyla yaşadıklarını aktardılar. Katılımcılar bundan sonraki sürecin
özellikle diğer sağlık çalışanları başta olmak üzere tüm emekçilere zorlu bir
yaşamı dayattığını aktardı.
Salondan da katkıların alındığı panelin sonunda son sözü SES
Genel Başkanı Bedriye Yorgun kendi iş yaşamından da örnekler vererek ve
paneldeki paylaşımların değerine vurgu yaparak,
Sağlık yöneticilerinin tutumlarından sıkıntıların yıllar
boyu hep yaşandığını, ancak mücadelenin de yaşam için hep var olacağını, Aile
Hekimliği’nin artık tüm illere yaygınlaşmasının mücadele için olanağa da
dönüştüğünü belitti. Güvencesizlerin ve Sağlık hakkı mağdurlarının biraz daha
mücadelenin öznesi için öne çıkarılması çabalarıyla sağlıkta yıkım saldırı
uygulamalarının üstesinden gelebileceklerini söyledi.