AKP hükümeti 2009 yılını Sağlık ve
Sosyal Hizmetler alanında bir yıkım yılı olarak değerlendirdi. Sağlığın ve sosyal
güvenliğin piyasaya peşkeş çekilmesi, hastanelerin işletmeye dönüşmesi,
çalışanların kölelik statüsünde çalışmasına yönelik adımlar atıldı 2009 yılı
içerisinde.
Biz emekçiler de bu yapılanlara
sessiz kalmadık ve hükümetin pervasız saldırılarına direnerek, yıkım
politikalarına barikatlar oluşturarak ve alternatif üretmeye çalışarak geçirdik
bu koca yılı. Ancak bu çabalarımız belli bir yere kadar yıkımın gerilemesine ve
belki de sadece daha kötü bir yıkımın tüm emekçileri etkilemesine engel olabildi.
Ancak sağlık ve sosyal güvenlik alanında yaşanan yıkımı derli toplu olarak
sizlere sunarak söylemek istediklerimizi somutlayabiliriz
AKP hükümeti 2009 yılında
geçiremediği Tam Gün Kölelik yasasını 6 Ocak 2010 günü Meclis’e tekrar taşımış ve
2010 yılının biz emekçilere saldırı yılı olacağının sinyalini hemen vermiştir.
Tam Gün yasası 1978 yılındaki şartları ile getirildiğinde hiçbir sağlıkçının
böyle bir Tam Gün’ü desteklememesi mümkün değildir. Ancak şu anda getirilmeye
çalışılan Tam Gün, sözleşmeli statüyü dayatan, temel ücretlendirmeyi hedef
almayan, döner sermaye ve özellikle de performans üzerinden ücretlendirme
vaadinde bulunan ve böylelikle emekliliğe yansımayan ücretlendirme ile
emeklilikte insanları açlığa mahkum edecek olan, röntgen çalışanlarının günlük
çalışma sürelerini 5 saatten 7.5 saate çıkarıp angarya çalışmayı dayatan,
kölelik statüsünde bir Tam Gündür;
2008 yılında yasalaşan SSGSS’de 2009
yılında yapılan çok ciddi değişikliklerle, yıkım politikalarının sağlık boyutu,
emekçiler üzerindeki harabiyetini belirgin olarak arttırmıştır;
– GSS yasalaşırken sürekli reklam
yaptıkları 18 yaş altı çocukların kayıtsız şartsız sigortalı olmaları suya
düşmüştür, çünkü annesi ya da babasının prim borcu olan çocuk 18 yaşını
doldurmamış bile olsa sigorta kapsamı dışına çıkarılmıştır.
– GSS çıkmadan önce ömür boyu
sigortalı olan bekar ya da dul kadınlara 18 / 25 yaş sınırlaması getirilmiştir.
– GSS ilk çıktığında kapsam dışı
olan Yeşil Kart sahipleri 2009’da yapılan değişikliklerle katılım payına ve
ücret farkı ödemelerine dahil edilmişlerdir.
– GSS ilk çıktığında yine her türlü
katılım ve ek ödemenin dışında tutulacağı reklamları yapılan birinci basamakta
da katılım payı zorunlu tutulmuştur ve 15 Ocak 2010’da yürürlüğe girecek olan
ücret farkı ödemelerinde 1. Basamakta yapılan tetkiklerin de dahil olacağını
şimdiden söylemek yanlış olmayacaktır.
.
Vatandaşın yıllardır mücadele ile aldığı haklarını bir gecede geri alan
hükümet, 2009 yılı sonunda Tekel ürünlerinden, akaryakıta; temel gıdadan her
türlü ihtiyaca %25’lere varan zamlar yaparken, asgari ücrete yıllık %6’yı
geçmeyen zam yaparak emeği ile geçinenleri açlık sınırının altında bir yaşama
mahkum etmiştir. Çok düşük olduğunu kendilerinin de kabul ettiği emekli
aylıklarını da trajikomik rakamlarla yükselttiklerini ilan etmişler ve bir Bağ
Kur Tarım emeklisinin zamdan sonra eline geçecek paranın 380 TL olacağını
utanmadan söyleyebilmişlerdir. Salt bu rakamlar bile AKP hükümetinin işçi
düşmanı bir hükümet olduğunun kendi ağızlarından ilanıdır
Ülkemizde yaşayanlar bu
durumun farkındadır ve başta Tekel işçileri, İstanbul İtfaiye işçileri olmak
üzere AKP hükümetine yeni yıla girerken ciddi bir tokat atarak yaptığı
değişimleri de dönüşümleri de desteklemediğini, bundan sonra da
desteklemeyeceğini çok iyi göstermiştir. Bunu anlamamakta ısrar eden AKP
Hükümeti halkı mahkûm ettiği Sağlıksızlık ve Sosyal Güvensizliğe yanıtını bundan
sonra da almaya devam edecektir. Bu anlamda biz SES Adana Şubesi olarak
insanlara reva görülen bu Yıkım politikalarına karşı bundan önce olduğu gibi
bundan sonra da mücadele etmeye kararlı olduğumuzu bir kez daha belirtiyor,
2010 yılını HERKESE SAĞLIK VE GÜVENLİ
GELECEK yılı yapmak için tüm emekçileri mücadeleye ve dayanışmaya
çağırıyoruz. 07.01.2010
SES ADANA ŞUBESİ