Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin faturası hep ezilenlere çıkarılmış, işsizlik çığ gibi büyümüş, emekli açlığa mahkum edilmiş, işçi ve memur komik zamlarla alay konusu haline getirilmiştir. Tüm bunların üstüne tuzu biberi olarak da kamu her geçen gün daraltılarak sosyal devlet çökertilmeye çalışılmaktadır.
Ülke genelinde; 2002 yılından günümüze siyasi iktidar tüm kamu hizmetlerini satmada ısrarcı ve aceleci davranışlar sergilemiştir. Hiçbir sosyal, ekonomik boyutunun hesaplanmadığı özelleştirme adı altında peşkeş çekilen kamu hizmetleri yandaşlara kolay kazanç kapısı olarak sunulmuştur. Önce kitleri satan siyasi iktidar, 2005 yılı itibarı ile sağlığı ve sosyal güvenliği piyasa koşullarına açmış, bir yığın süslü laflarla birlikte sağlığın daha verimli hale geleceğini söylemiş, ancak tam tersi olduğu yaşanarak görülmüştür. Katkı parası alınması, alternatif ilaç kullanımı, hastaneye gidişte sınırlamalar yaşanmaktadır.
Türkiye genelinde bunlar yaşanırken kentimiz özelinde daha vahim gelişmeler yaşanmaktadır. Cumhuriyet tarihinin en hızlı gelişen sanayi kenti olan Zonguldak; son yıllarda köy haline dönüştürülmek için özel bir çaba harcandığına şahitlik edilmektedir. TTK nın daraltılması, var olan kamu kurumlarının özelleştirilmesiyle özel bir yıkım yaşanmaktadır. Dün var olan ama bu gün olmayan DMO, Tekel, Telekom, Zonguldak Devlet Hastanesi vb. kamu kurumları bugün kentimizde yoktur. Bunların kapatılması, özelleştirilmesi ya da biçim değiştirmesi sonucu binlerce çalışan bu ilden göç etmek zorunda kalmıştır. Bununla da yetinilmemiş ki şimdi kimsesiz çocukların barındığı 22 yıllık Merkez Çocuk Yuvası kapatılmak isteniyor. Her kapatma öncesinde olduğu gibi bu kurumunda atıl olduğu verimsiz olduğu öne sürülüp yok edilmeye çalışılıyor. İnsani değerler, bütün değerler yok sayılarak, iş o kadar aceleye getiriliyor ki 24.08.2009 tarihli SHÇEK Genel Müdürlüğü yazısının son paragrafında Zonguldak ilinde kalması zorunlu çocuklar için (yapılması düşünülen Sevgi Evlerinin bugüne kadar neden yapılmadığı,) çocuk evleri oluşturulması ve 18.09.2009 tarihine kadar işlemlerin bitirilmesi emrediliyor. Bu kadar kısa sürede bu işlemlerin yapılmasının mümkün olmayacağı apaçık ortadayken; bunu emretmekteki amaç “Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” isteyen bir mantığın ürünüdür.
Ancak şu bilinmeli ki bu kurum en fazla bu ile gereklidir. Zonguldak ilinde ağırlıklı olarak var olan yaşam riski yüksek madencilik belirleyicidir. Son süreçte işsizliğinde zorlamasıyla yaşanan iş kazaları sonucu yaşamını yitiren vatandaşlarımız için de bir güvence olarak bulunması gerekirken, kapatmaya çalışmak ancak ve ancak Zonguldak ilini her alanda yok sayma fikriyatının bir eseridir. Yıllardır göç alan Zonguldak ili son yıllarda göç veren, nüfusu gerileyen bir il konumuna getirilmiştir. Bu kapatmanın kimlere ne faydası vardır? Ama Zonguldak iline zararı çok açıktır. 34 kadrolu ve 20 özel hizmet alımı personeli ile toplam 54 personelin görev yaptığı bu kurumun kapatılması demek, ailesiyle birlikte yaklaşık 250 kişinin bu kentten göç etmesi demektir. Bu göç tüm Zonguldak halkı için bir kayıp değil midir? Sen komşunu kaybedeceksin, gıda satan esnaf, giyim satan tuhafiyeci müşterisini kaybedecek.
Bizler Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri olarak yapılmak istenilen uygulamanın hiçbir hukuki, insani, vicdani bir gerekçesi olmadığını biliyoruz ve şiddetle karşı çıkıyoruz. Tüm Zonguldak halkını da bir bütün olarak bu uygulamaya karşı çıkmaya davet ediyoruz. 07.09.2009
SES
ZONGULDAK YÖNETİM KURULU