YÖK tarafından bir süre önce öğretim üyesi ihtiyacı olduğu düşünülen 15 üniversiteye yazı gönderilerek ihtiyacı duyulan anabilim ve bilim dallarının bildirilmesi istendi. Gönderilen cevaplar üzerine Tıp Fakültelerine öğretim görevlilerinin geçici görevle gönderilmesine karar verildi.
Binlerce yetişmiş beyin göç etmek zorunda bırakılırken, asistanları işten atmanın yolları aranırken, öğretim görevlisi açığını var olanları kimin, nereye hangi ölçütlere göre gönderileceğinin belli olmadığı kararlarla kapatmaya çalışmak ne kadar bilimsel ve adildir? Sendikamız açtığı davayla bu kararın yürütmesini durdurmuştur.
MAHKEME KARARI:
T.C. DANIŞTAY SEKİZİNCİ DAİRE Esas No :009/2501
Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen : Sağlık ve Sosyal Hizmet
Emekçileri Sendikası
Vekili___________ : Av. Öztürk Türkdoğan
Necatibey Caddesi 82-13 – Kızılay / ANKARA
Davalı__________ : Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı – Bilkent / ANKARA
Vekili___________ ]_ Av. Nermin Bilecen Turhan (Aynı yerde)
Davanın Özeti : Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulunun 26.2.2009 gün ve 2009/7 sayılı kararının; davalı idarenin geçici görevlendirme ile öğretim üyesi göndermesinin 2547 sayılı Yasanın 5. maddesindeki yükseköğretimin planlanması ve düzenlenmesine yönelik ana ilkelere, 7. maddesindeki öğretim üyeleri kadrolarının belirlenmesi ve 35. maddesindeki öğretim üyelerinin planlı bir biçimde yetiştirilmesi ödevine aykırı olduğu, 2547 sayılı Yasanın 41. maddesinde yükseköğretim amacıyla görevlendirmenin düzenlendiği, ancak dava konusu işlem ile sağlık hizmeti nedeniyle görevlendirme yapıldığı, öğretim üyesi gönderecek tıp fakültelerinde eğitim, sağlık hizmeti ve bilimsel araştırmaların aksayacağı, ihtiyaç bulunan kadrolara atama yapılması gerekirken geçici görevlendirme koşullarına aykırı olarak yapılan görevlendirmelerin hukuka, aile birliğinin korunması ve zorla çalıştırma yasağı ilkelerine aykırı olduğu öne sürülerek iptali ve yürütmenin durdurulması istemidir.
Savunmanın Özeti : 2547 sayılı Yasanın 6. maddesi ve Yükseköğretim Kurulu Teşkilat ve Çalışma Usulleri Yönetmeliğinin 8. maddesine göre, Yükseköğretim Genel Kurulunun 20.03.2008 tarih ve 4 sayılı kararı ile Yürütme Kuruluna yetki verildiği, öğretim üyesi ihtiyacı olduğu düşünülen 15 üniversiteye gönderilen yazı ile tıp fakültelerinde öğretim üyesi ihtiyacı duyulan anabilim ve bilim dallarının bildirilmesinin istendiği ve gelen cevaplar üzerine işlemin tesis edildiği, 18.03.2009 tarih ve 9 sayılı Yürütme Kurulu kararı ile de bu kararın uygulanmasına açıklık getirilerek, görevlendirilecek öğretim üyelerinin mümkün olduğunca rızalarının alınmasına karar verildiği, dava konusu işlemin tıp fakültelerinin öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması, böylelikle asıl kadrolar oluşturuluncaya kadar eğitim-öğretimin aksamamasının sağlanması amacıyla, kamu yararına uygun olarak tesis edildiği, Anayasaya ve 2547 sayılı Yasaya uygun olduğu, hukuki dayanaktan yoksun bulunan istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Yüksel IRIZ’ın Düşüncesi : 2547 sayılı Yasanın 41. maddesine göre, Yükseköğretim Kurulunun öğretim üyelerini resen geçici olarak görevlendirebileceğinin kabulü gerekmekte ise de, bu görevlendirmelerin Yasaya ve kamu yararına uygun olmasının yanısıra, objektif ölçütlere göre de yapılmasının sağlanması amacıyla kriterlerinin Yükseköğretim Kurulu tarafından saptanması gerekirken, dava konusu düzenlemede, görevlendirmelerde hangi kriterlerin esas alınacağına ilişkin herhangi bir kural yer almadığından ve bu belirlemenin tamamen üniversitelere bırakıldığı görüldüğünden, dava konusu işlem, bu nedenle hukuka ve kamu yararına uygun bulunmamakta olup, yürütmenin durdurulması isteminin kabulü gerekeceği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Elmas MUCUKGİL’in Düşüncesi : Yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulunun 26.2.2009 gün ve 2009/7 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 27. maddesinin 2. fıkrasında, idari işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verileceği kuralı yer almıştır.
Davacı tarafından, 2547 sayılı Yasanın 41. maddesinde görevlendirme kararının alınmasında Yükseköğretim Genel Kurulunun yetkili kılınmasına rağmen, işlemin Yürütme Kurulu tarafından tesis edilmesi nedeniyle yetki yönünden hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de; 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının 6. maddesinde, Genel Kurulun, Yükseköğretim Yasası ile kendisine verilen görevlerden, yükseköğretimin planlanması, düzenlenmesi, yönetilmesi ve denetlenmesi, yönetmeliklerin hazırlanması, yükseköğretim üst kuruluşlarıyla, üniversitelerce hazırlanan bütçelerin tetkik ve onaylanması ile rektörlüklere aday gösterme dışında kalan yetki ve görevlerinden uygun gördüğü bölümleri Yürütme Kuruluna devredebileceği belirtildiğinden ve Yükseköğretim Genel Kurulunun 20.03.2008 tarih ve 4 sayılı kararı ile üniversitelerin 2547 sayılı Yasa kapsamındaki kadroları ile ilgili işlemlerin yapılması konusunda Yürütme Kuruluna yetki verildiğinden, davacının bu iddiasına itibar edilmeyerek işin esasına geçildi.
Anayasanın “Yükseköğretim Üst Kuruluşları” başlıklı 131. maddesinde; Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulur.” düzenlemesi yer almaktadır.
2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının “Ana ilkeler” başlıklı 5. maddesinde; “Yükseköğretim, aşağıdaki “Ana ilkeler” doğrultusunda planlanır, programlanır ve düzenlenir:… h) Yükseköğretim kurumlarının geliştirilmesi, verimlerinin artırılması, genişletilmesi ve bütün yurda yaygınlaştırılması amacına yönelik olarak yenilerinin açılması, öğretim elemanlarının yurt içinde ve dışında yetiştirilmeleri ve görevlendirilmeleri, üretim-insangücü-eğitim unsurları arasında dengenin sağlanması, yükseköğretime ayrılan kaynakların ve ihtisas gücünün dağılımı, milli eğitim politikası ve kalkınma planları ilke ve hedefleri doğrultusunda ülke, çevre ve uygulama alanı ihtiyaçlarının karşılanması, örgün, yaygın, sürekli ve açık eğitim-öğretimi de kapsayacak şekilde planlanır ve gerçekleştirilir.” kuralı yer almaktadır.
Aynı Yasanın Yükseköğretim Kurulunun görevlerini düzenleyen 7. maddesinde ise; Yükseköğretim kurumlarının bu Kanunda belirlenen amaç, hedef ve ilkeler doğrultusunda kurulması, geliştirilmesi, eğitim-öğretim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ve yükseköğretim alanlarının ihtiyaç duyduğu öğretim elemanlarının yurt içinde ve yurt dışında yetiştirilmesi için kısa ve uzun vadeli planlar hazırlamak, üniversitelere tahsis edilen kaynakların, bu plan ve programlar çerçevesinde etkili bir biçimde kullanılmasını gözetim ve denetim altında bulundurmak, üniversitelerin ihtiyaçlarını, eğitim-öğretim programlarını, bilim dallarının niteliklerini, araştırma faaliyetlerini, uygulama alanlarını, bina, araç, gereç ve benzeri imkanlar ve öğrenci sayılarını ve diğer ilgili hususları dikkate alarak; üniversitelerin profesör, doçent ve yardımcı doçent kadrolarını dengeli bir oranda tespit etmek, gerektiğinde yeni kurulan veya gelişmekte olan üniversitelere gelişmiş üniversitelerin eğitim – öğretim ve eleman yetiştirme alanlarında yapacağı katkıyı gerçekleştirmek için gelişmiş üniversiteleri görevlendirmek ve bu konudaki uygulama esaslarını tespit etmek, yeni üniversite kurulmasına ve gerektiğinde birleştirilmesine ilişkin önerilerini veya görüşlerini Milli Eğitim Bakanlığına sunmak Yükseköğretim Kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.
Yine 2547 sayılı Yasanın “Kurumlararası yardımlaşma” başlığını taşıyan 40. maddesinde; “Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyeleri ile ders vermekle görevli öğretim yardımcıları bağlı bulundukları fakülte veya yüksekokulda haftalık ders yükünü dolduramadıkları takdirde, kendi üniversitelerinin diğer birimlerinde veya o şehirdeki yükseköğretim kurumlarında ders yükünü doldurmak üzere rektör tarafından görevlendirilebilirler. Ders yükü içindeki çalışmalar karşılığında ek ders ücreti ödenmez. Haftalık ders yükünün üstünde başka bir yükseköğretim kurumunda görevlendirilen öğretim elemanlarına görev aldıkları kurum bütçesinden ek ders ücreti ödenir.
Öğretim üyeleri, ihtiyacı olan üniversitenin isteği ve kendi arzusu üzerine ve ilgili yönetim kurullarının görüşü, rektörün önerisi ile Yükseköğretim Kurulu tarafından, istekte bulunan üniversitenin birimlerinde en az bir eğitim-öğretim yılı için görevlendirilebilirler. Bu şekilde görevlendirilenlerin kadroları beş yıl süre ile saklı tutulur. Açık bulunan bir öğretim üyeliği kadrosuna yapılacak atamada adayların niteliklerinde eşitlik olduğu durumlarda gelişmekte olan bölgelerdeki yükseköğretim kurumlarında toplam en az beş yıl bu şekilde veya kadrolu olarak hizmet yapan öğretim üyelerine öncelik verilir.
Bu kanun kapsamına girmeyen Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanı ihtiyacı; bu kurumların tercihan bulundukları şehirlerdeki diğer yükseköğretim kurumlarından koordine sonucu ismen yapacakları istek üzerine, ilgili rektörlüklerce (a) fıkrasındaki esaslara göre karşılanır.
(a) fıkrası uyarınca, kendi üniversitelerinin aynı şehirdeki diğer birimlerinden veya aynı şehirdeki diğer yükseköğretim kurumlarından görevlendirilebilecek öğretim elemanı bulunmaması halinde, başka şehirlerdeki yükseköğretim kurumlarından ders vermek üzere görevlendirilen öğretim elemanlarına 6245 sayılı Harcırah Kanununa göre geçici görev yolluğu ve anılan fıkradaki esaslara göre iki katı ek ders ücreti ödenir.” hükmü yer almaktadır.
Anılan Yasanın “Öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması” başlıklı 41. maddesinde de; “Yükseköğretim Kurulunca; bu kanun kapsamındaki Devlet yükseköğretim kurumlarının, çeşitli bilim ve sanat dallarındaki öğretim üyesi ihtiyaçları ve bu öğretim üyesi ihtiyaçlannın hangi yükseköğretim kurumlarından karşılanacağı, öğretim üyesi mevcutları dikkate alınarak tespit edilir ve ihtiyaçlar karşılanmak üzere ilgili üniversitelere bildirilir. Bu üniversitelerin rektörleri Yükseköğretim Kurulunca ihtiyaç listelerinin kendilerine intikal ettirilmesi tarihinden itibaren en çok iki hafta içinde ihtiyaçları karşılamak üzere hangi öğretim üyelerini görevlendirdiklerini Yükseköğretim Kuruluna bildirirler. Bu görevlendirmeler bir yarı yıldan az, dört yarı yıldan fazla olmamak üzere kadroları kendi üniversitelerinde kalmak kaydıyla yapılır.
Bu madde hükümlerine göre veya 40 ıncı maddenin (b) fıkrası hükmüne göre yapılan görevlendirmelerde tebligat, işten ayrılma, mehil müddeti ve işe başlama konularında Devlet memurlarına ilişkin hükümler uygulanır.
Bu madde veya bu Kanunun 40 ıncı maddesinin (b) fıkrası hükümlerine göre yapılan görevlendirmelerde, görevlendirme kararında görev süreleri belirtilir. Bunlara özlük hakları kurumlarında devam etmek kaydıyla görev yapacağı kurumun bulunduğu yer ve özelliklerine göre o kurum kadrolarında çalışanların yararlandıkları ödenek ve diğer haklar ve 6245 sayılı Harcırah Kanununa göre geçici görev yolluğu, görev yapacağı üniversite bütçesinden ödenir.
Bu maddede veya bu Kanunun 40 ıncı maddesinin (b) fıkrasında belirtildiği şekilde görevlendirildikleri kendilerine tebliğ edilenlerden kanuni süresi içinde göreve başlamayanlar istifa etmiş sayılır. Bu şekilde istifa etmiş sayılanlar, bu hizmeti yerine getirmedikçe herhangi bir yükseköğretim kurumunda yeniden görevlendirilemezler ve diğer kamu kuruluşlarında çalıştırılamazlar.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulunun dava konusu 26.2.2009 gün ve 2009/7 sayılı kararı ile Abant izzet Baysal, Afyon Kocatepe, Cumhuriyet, Dicle, Düzce, Fırat, Gaziosmanpaşa, Harran, Kafkas, Kahramanmaraş Sütçü imam, Mustafa Kemal, Yüzüncü Yıl ve Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörlüklerinin ihtiyaç talep yazıları üzerine, bu üniversitelere bağlı tıp fakültelerinin anabilim ve bilim dalı bazında öğretim üyesi ihtiyaçlarının, 2547 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca 2009-2010 öğretim yılı sonuna kadar ve en az bir yıl süre ile kararda belirtilen 27 üniversitenin tıp fakülteleri tarafından karşılanmasına, bu çerçevede görevlendirilen öğretim üyelerinin kadrosunda bulundukları üniversite rektörlüklerince Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına bildirilmesine, bu öğretim üyelerinin kadrosunda bulundukları üniversitedeki akademik yükseltmelerde, 2547 sayılı Yasa hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla öncelik verilmesine karar verilmiştir.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulu’nun dava konusu kararın uygulanmasını düzenleyen 18.3.2009 gün ve 2009/9 sayılı kararında ise; 26.2.2009 gün ve 2009/7 sayılı karar kapsamında üniversite rektörlerince yapılacak olan görevlendirmelerde, görevlendiren ve görevlendirme yapılan üniversitelerde eğitim öğretim ve sağlık hizmetlerinin verimli biçimde yürütülebilmesi için, görevlendirilecek öğretim üyelerinin mümkün olduğunca rızalarının alınmasına, yeterli sayıda gönüllü öğretim üyesinin görevlendirilmesinin mümkün olmaması halinde, görevlendirmelerin, kişisel ve keyfi uygulama yapıldığı tartışmalarına fırsat vermeyecek biçimde, üniversitelerce belirlenecek nesnel ölçütler kullanılarak yapılmasına, görevlendirilen öğretim üyelerinin görevlendirildikleri üniversitede, 1 Ağustos 2009 tarihi itibarıyla göreve başlamalarının sağlanmasına, görevlendirme süresinin, göreve fiilen başlama tarihinden itibaren 7 ay ile sınırlandırılmasına karar verildiği belirtilmiştir.
Anayasa’nın “Yükseköğretim kurumları” başlıklı 130. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, üniversitelerde öğretim ve eğitimin özgürlük ve güvenlik içinde yürütülmesi, yurt düzeyinde yaygınlaşan üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyaçlarının dengeli biçimde, ülke ihtiyaçları ve kalkınma planı gerekleri dikkate alınarak karşılanması ve genel olarak Devletin üniversiteler üzerindeki gözetim ve denetim yetkilerinin düzenlenmesi konuları, bilimsel özerklik dikkate alınmak suretiyle kanun koyucuya bırakılmıştır.
Kanun koyucu tarafından da Anayasanın 130. ve 131. maddesinde belirtilen hususların yerine getirilmesi amacıyla, yükseköğretim kurumlarının 2547 sayılı Yasada belirlenen amaç, hedef ve ilkeler doğrultusunda kurulması, geliştirilmesi, eğitim öğretim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ve yükseköğretim alanlarının ihtiyaç duyduğu öğretim elemanlarının yurt içinde ve yurt dışında yetiştirilmesi için kısa ve uzun vadeli planların hazırlanması, üniversitelerin profesör, doçent ve yardımcı doçent kadrolarının dengeli bir oranda tespit edilmesi, yükseköğretim kurumlarının öğreniminin planlanması, düzenlenmesi, denetlenmesi ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir şekilde kullanılmasının sağlanması görevleri Yükseköğretim Kuruluna verilmiştir.
Bu itibarla, 2547 sayılı Yasada belirlenen amaç, hedef ve ilkeler doğrultusunda yeni üniversitelerin kurulmasında Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınmaktadır.
Öte yandan, üniversitelerin ihtiyaçları, eğitim öğretim programları, bilim dallarının nitelikleri, araştırma faaliyetleri, uygulama alanları, bina, araç, gereç ve benzeri imkanları, öğrenci sayıları ve diğer ilgili hususlar dikkate alınarak, üniversitelerde istihdam edilecek profesör, doçent ve yardımcı doçent kadroları Yükseköğretim Kurulu tarafından tespit edilmektedir.
Öğretim üyeleri, 2547 sayılı Yasada belirlenen usule göre üniversitelerdeki kadrolara atanmakta ve atandıkları birimlerde görevlerini yürütmelerinin esas olduğu kabul edilmektedir. Bu çerçevede, Yükseköğretim Kurulunca üniversitelerin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak hangi üniversitede ne kadar öğretim üyesinin görev yapacağı 2547 sayılı Yasa kapsamında belirlenmekte ve bu üniversitelerde geçici olarak meydana gelen öğretim üyesi ihtiyacı ise, 2547 sayılı Yasanın 40. ve 41. maddeleri uyarınca karşılanmaktadır.
2547 sayılı Yasanın 40. maddesinde; öğretim üyelerinin, ihtiyacı olan üniversitenin isteği ve kendi arzusu üzerine, ilgili yönetim kurullarının görüşü, rektörün önerisi ile Yükseköğretim Kurulu tarafından, istekte bulunan üniversitenin birimlerinde en az bir eğitim öğretim yılı için görevlendirilebilecekleri belirtilerek, geçici olarak yapılacak görevlendirme usulü düzenlenmiş ve burada temel ilke olarak görevlendirilecek öğretim üyesinin rızası esas alınmıştır.
Aynı Yasanın 41. maddesinde ise, Devlet yükseköğretim kurumlarının öğretim üyesi ihtiyaçları ve bu öğretim üyesi ihtiyaçlarının hangi yükseköğretim kurumlarından karşılanacağının, öğretim üyesi mevcutları dikkate alınarak Yükseköğretim Kurulunca tespit edileceği ve ihtiyaçlar karşılanmak üzere ilgili üniversitelere bildirileceği, bu üniversitelerin rektörlerinin Yükseköğretim Kurulunca ihtiyaç listelerinin kendilerine intikal ettirilmesi tarihinden itibaren en çok iki hafta içinde ihtiyaçları karşılamak üzere hangi öğretim üyelerini görevlendirdiklerini Yükseköğretim Kuruluna bildirecekleri, bu görevlendirmelerin bir yarı yıldan az, dört yarı yıldan fazla olmamak üzere kadroları kendi üniversitelerinde kalmak kaydıyla yapılacağı belirtilmiştir.
Bu maddede, Yükseköğretim Kuruluna sadece hangi Devlet yükseköğretim kurumunun öğretim üyesi ihtiyacı olduğu ve öğretim üyesi ihtiyacının hangi yükseköğretim kurumundan karşılanacağının tespiti konusunda yetki verilmiş, ancak görevlendirilecek öğretim üyelerinin nasıl belirleneceği yönünde bir düzenleme yer almamıştır. Bu nedenle, bu madde kapsamında yapılan görevlendirmelerde de 40. maddede belirtilen usulün esas alınması ve bu bağlamda görevlendirilecek öğretim üyelerinin rızasının alınması gerektiği kuşkusuzdur. Ayrıca, 41. maddede resen görevlendirme yapılacağı yönünde bir hüküm de yer almamaktadır.
Bununla birlikte, 2547 sayılı Yasanın 2880 sayılı Yasa ile değişiklik yapılmadan önceki halinde, 40. madde “İstek üzerine görevlendirme” başlığını, 41. madde ise, “Öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması” başlığını taşımış ve söz konusu maddelerin gerekçelerinde ve komisyon raporlarında bu iki maddenin birlikte ele alındığı belirtilmiştir. Değişiklikten önceki 41. maddede ise, “ihtiyacı olan üniversitelerle ihtiyaç duyulan öğretim üyelerinin miktarı ve nitelikleri, tespit edilen bu üniversitelere bildirilerek, ihtiyaç mahalline gitmek isteyenlerin bildirilmesi istenir, istekli çıkmaz veya yetmez ise belirlenen üniversitelerde ad çekme suretiyle, Yükseköğretim Kurulu tarafından ihtiyaç karşılanır.” hükmü yer alarak, bu madde uyarınca yapılacak geçici görevlendirmelerde de ilgilinin rızasının asıl olduğu belirtilmiştir.
Ayrıca, 2547 sayılı Yasanın 41. maddesini değiştiren 2880 sayılı Yasanın 22. maddesinin gerekçesinde ve komisyon raporunda, ad çekmenin kaldırıldığı, bunun yerine öğretim üyesi ihtiyacının 40. madde hükümlerine göre karşılanamadığı hallerde öğretim üyelerinin Yükseöğretim Kurulu tarafından görevlendirilebilmeleri hükmünün getirildiği açıklanmıştır. Bu madede belirtilen öğretim üyelerinin Yükseköğretim Kurulu tarafından görevlendirilebilmeleri hükmü ile üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacı olmasına rağmen bunu çeşitli nedenlerle Ocak ayı sonuna kadar Yükseköğretim Kuruluna bildirmemeleri halinde, Yükseköğretim Kurulunun ihtiyacı resen tespit edebileceğinin düzenlendiği belirtilmiştir. Böylece, Kanun Koyucu tarafından, yürürlükte bulunan 41. madde ile Yükseköğretim Kuruluna öğretim üyelerinin resen görevlendirilebilmesi hususunda bir yetkinin verilmediği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dava konusu işlemin uygulanmasına ilişkin esasların belirlenmesi amacıyla alınan 18.3.2009 tarihli Yürütme Kurulu kararında, görevlendirilecek öğretim üyelerinin mümkün olduğunca rızalarının alınması gerektiği belirtilmiş ise de, yine bu kararda yeterli sayıda gönüllü öğretim üyesinin görevlendirilmesinin mümkün olmaması halinde, görevlendirmelerin üniversitelerce belirlenecek nesnel ölçütler kullanılarak yapılacağının yer alması nedeniyle, geçici görevlendirmelerde ilgilinin rızasının alınmasını zorunlu kılan Yasanın amir hükümleri karşısında, dava konusu işlemi hukuka uygun hale getirmeyecektir.
Bu durumda, 2547 sayılı Yasanın 41. maddesi kapsamında, öğretim üyelerinin geçici olarak görevlendirilmelerinde ilgilinin rızasının alınmasının zorunlu olması ve idarenin bu görevlendirmeleri resen yapabileceği yönünde bir yetkisinin bulunmaması karşısında, öğretim üyelerinin resen geçici olarak görevlendirilmelerine ilişkin dava konusu işlemin, hukuka, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırı olduğu ve giderilmesi güç veya olanaksız zararlar doğuracağı açıktır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 27. maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olduğu anlaşıldığından, dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulması isteminin esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğu ile kabulüne 02.06.2009 gününde karar verildi.
Başkan Ayla ALKIVILCIM
Azlık Oyu (X) : 2547 sayılı Yasanın 40. ve 41. maddelerinin gerekçelerinin ve komisyon raporlarının incelenmesinden; değişiklik yapılmadan önceki 40. maddenin “istek üzerine görevlendirme” başlığını taşıdığı ve bu madde hükmü ile öğretim üyelerinin kendi istekleri üzerine yapılacak görevlendirmelerin düzenlenmesinin amaçlandığı, “öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması” başlığını taşıyan 41. maddenin ise, yeni kurulan, gelişmekte olan veya ihtiyaç içinde bulunan üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması amacıyla düzenlendiği anlaşılmaktadır.
2547 sayılı Yasanın 41. maddesinin 2880 sayılı Yasanın 22. maddesi ile değişmeden önceki halinde, belirtilen görevlendirmenin öğretim üyelerinin isteği üzerine, istekli çıkmaması halinde ad çekme suretiyle Yükseköğretim Kurulunca belirleneceği öngörülmesine karşın, Yasa Koyucunun bu maddede yaptığı değişiklik ile üniversite rektörlerince belirlenen öğretim üyelerinin Yükseköğretim Kurulu tarafından görevlendirilecekleri hükmü getirilmiştir.
Anılan maddeye ilişkin değişiklik hakkında Milli Eğitim Komisyonundaki ve Danışma Meclisindeki görüşmelerden, ad çekme yöntemi ile yapılacak görevlendirmelerin sakıncaları üzerinde durulduğu görülmektedir.
Bu görevlendirmelerin geçici bir süreyle olacağı ve öğretim üyelerinin kadrolarının kendi üniversitelerinde kalacağı yine maddede belirtilmiştir.
Öte yandan, 2547 sayılı Yasanın 2880 sayılı Yasa ile değişik 7. maddesinin (n) bendinde de, öğretim üyelerinin görevlendirilmeleri yönünde kararlar almak ve uygulama esaslarını saptamak, Yükseköğretim Kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.
41. madde gereğince resen yapılan geçici görevlendirmelerin, ihtiyaçtan kaynaklandığı ve ihtiyacı olan üniversitelerin eğitim ve öğretimlerinin kalitesinin arttırılması ve eğitim kadrosunun güçlendirilmesi amacını içermesi nedeniyle kamu yararı ve hizmet gereklerini uygun olduğu açıktır.
Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar ve tespitler ışığında, 2547 sayılı Yasanın 41. maddesine göre, Yükseköğretim Kurulunun öğretim üyelerini resen geçici olarak görevlendirebileceği Yasa gereğidir. Ancak, bu görevlerin yerine getirilmesi sırasında çok sayıda kişiyi ilgilendiren konularda oluşturulan işlemlerin, yasaya ve kamu yararına uygun olmasının yanısıra, objektif ölçütlere dayandırılıp dayandırılmadığı da önemlidir. Bu ölçütlerin Yükseköğretim Kurulu tarafından saptanması gerekirken, dava konusu kararın, hangi kriterlerin esas alınacağına ilişkin herhangi bir kural içermediği, bu belirlemenin tamamen üniversitelere bırakıldığı görülmektedir. Böyle bir durumda ise, üniversiteler arasında farklı uygulamaların ortaya çıkabileceği kuşkusuzdur. Dava konusu işlem, bu nedenle hukuka ve kamu yararına uygun bulunmamakta olup, yürütmenin bu gerekçe ile durdurulması gerektiğinden, karara gerekçe yönünden katılmıyorum.
….. Üye
Yeniay KAYA