İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma hastanesinde Eylül 2008 de kaybedilen13 Prematüre bebeğin kaybı ile ilgili gerçekleri, gelişmeleri, yapılanları ve yapılmayanları, basında çıkan haberlerle ilgili görüş ve düşüncemizi paylaşmak için; SES İzmir Şube bir basın toplantısı, bebek ölümlerinin yaşandığı hastane temsilciliği de hastane bahçesinde basın açıklaması gerçekleştirmiştir.Şubenin ve işyeri temsilciliğinin açıklama metinleri aşağıdadır.  

                                         BASINA ve KAMUOYUNA

 Bizler, 20–21 Eylül 2008 tarihlerinde hastanemiz Yeni doğan Yoğun Bakım Servisinde kaybettiğimiz 13 bebeğimizin üzüntüsünü yaşıyoruz. Ailelerin acılarını derinden paylaşıyoruz.Ailelerin adalet arayışını anlayışla karşılıyor, duygularını paylaşıyoruz.   Bizler de adalet arıyoruz. Yalnızca adalet aramakla kalmıyor adalet, hakkaniyet ve gerçeği istiyoruz.İnsaf istiyoruz. Adalet ve hakkaniyet istiyoruz. Yargısız infaz kurbanı olmak istemiyoruz.Biz gerçeğin ortaya çıkmasını istiyoruz. Adaletin tecelli etmesini istiyoruz. Asıl önemlisi bu ve benzeri üzücü olayların yaşanmamasını istiyoruz. İnsan aklının, bilimin verileri ışığında önlemler alınmasını istiyoruz.Bizler bilim kurulu, ön inceleme heyeti, bilirkişi ve muhakkik raporları ortada iken hala bizlerin suçlu ve sorumlu gibi gösterilmesini anlamıyoruz.
İlk günlerde olayın sıcaklığı ve üzüntüsü ile basın ve kamuoyunda eksik bilgilerle çıkan haberleri bizleri üzse de, incitse de anlıyoruz.
Ancak olayın üzerinden On ay geçmesine,  olayla ilgili birçok gerçek ortaya çıkmasına, idari ve adli soruşturma yapılmasına, yargı sürecinin devam etmesine karşın “13 bebek öldüğüyle kaldı, kimse sorumlu değil, 13 bebek öldü sorumlusu yok” “ Sağlık Bakanlığı yenidoğan biriminde görevli doktor, hemşire, teknik personel ve temizlik görevlilerinin yargılanmasına izin vermedi. “ haberlerini anlamakta zorluk çekiyoruz. Ön İnceleme Raporu, Bilim Kurulu ve Müfettiş Raporuna göre ölümlerin nedeni bellidir. Raporlarda “ Campanuınder Cihazı hafızasındaki kayıtların incelenmesi ve Sepsis Bulguları gelişen bebek isimleri ile eşleştirilmesi neticesinde TPN Solüsyonlarının hazırlık aşamasında bir anlık bulaşısından (muhtemelen NaCI Solüsyonun) kaynaklandığı “ belirtilmektedir. Bildiğiniz gibi, TPN Solüsyon sistem kurulumu ve hazırlanması taşeron firmalara devredilmiştir. Bu taşeron şirketçe hazırlatılan TPN ve hazırlık aşamasında üreyen bir bakteri nedeni ile hazırlama ve denetleme süreçlerinde hiçbir yetki ve sorumluluğu olmayan hemşire ve doktor arkadaşlarımızın suçlanmasını anlamak mümkün değildir.  06.07.2009 Pazartesi günü SABAH gazetesinde manşetten yayınlanan “ Pasaklı Hemşire 13 bebeğe kıydı “ haberine insaf diyoruz.
Gerçek ortada yargı süreci devam ediyor.  Olayda TPN ‘yi hazırlayan taşeron şirketin sorumluluğu açık. Bu şirket ve çalışanları için yargılama iznine gerek yok. Olay böyle iken “ Pasaklı Hemşire 13 bebeğe kıydı “ derken bunun sokaktaki vatandaş tarafından nasıl algılanacağı belli değimlidir. Hemşirelere saldırmak, hakaret içeren sözcükler kullanmak kime ne kazandıracaktır. Biz bu saldırı karşısında yalnızca derin üzüntü ve kaygımızı iletiyoruz. Bu yaklaşım ve dili ayıplıyoruz.  
 Gerçekler ortada iken sağlık personelin, hemşirelerin, doktorların suçlanması olayların üstünü örtülmektedir. Gerçekleri çarpıtmaya yaramaktadır. Sorun taşeronlaşmada, sağlık sisteminin özelleştirmesinde, para ve kar hırsına piyasaya terk edilmesindedir. Sağlık politikalarındadır.Sağlık Bakanlığı bu ve benzeri olaylar karşısında ne yapmışlardır. Ne yapmaktadırlar? Bunlar sorgulanmalıdır. İzmir de ve Türkiye de Yeni Doğan Yoğun Bakım servisi, yatağı ( kuvöz ) ve personel sayısı mı artırıldı? Prematüre ve immatür doğum oranını düşürücü tedbirler mi uygulanmaya başlandı? Ülkelerin gelişmişil düzeyini yansıtan önemli göstergelerden biri “bebek ölüm hızıdır. Gelişmiş ülkelerde bu oran binde 4–5 iken ülkemizde binde 29 olup, ölümlerin büyük bir bölümü erken yenidoğan döneminde gerçekleşmektedir. Ağır ve çok ağır prematürelik, doğumsal anormallikler, yenidoðan ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır.Nelerdir Prematüre doğum nedenleri?“ Düşük sosyo-kültürel düzey, doğum öncesi yetersiz bakım, maternal enfeksiyon ve kronik sistem hastalıkları, çoğul gebelikler, uterus anomalileri, pre-eklempsi, düşük maternal ağırlığı, küçük veya ileri gebelik yaşı, önceki doğumların preterm olmuş olması, ırk, sigara, ilaç- uyuşturucu bağımlılığı, hamilelikte uygun olmayan kilo alımı, akraba evliliği, doðum öncesi kanama, erken membran rüptürü, izoimmunizasyon, fetal anomaliler, bebeği çevreleyen amniyon sıvısının az yada fazla olması gibi nedenlerdir.İnsanları işsizliğe, yoksulluğa terk ederek, anne, çocuk takibini içeren koruyucu sağlık hizmetini kaldırıp sağlığı piyasanın insafına terk ederek, 3 tane doğurun diyerek bebek ölümlerini engelleyemezsiniz. Yetersiz beslenme, olumsuz çevre ve barınma koşullarını düzeltmeden sağlıklı bir sağlık hizmetinden söz edemezsiniz.  Hastanemiz de kaybettiğimiz bebeklerin tamamı prematüre olup, 10’u 28 gebelik haftası ve altında doğmuş, doğum ağırlıkları 1000 gram ve altında olan bebeklerdi.   “Son 10 yılda ülkemizde çoğul gebelik ve prematüre doğum oranlarında belirgin bir artış söz konusudur. Erken yenidoğan ölümlerinde bebeğe ait risk faktörlerinin yanı sıra, anne sağlıklı doğum ve transport koşulları, sağlık politika ve organizasyonlarının da rolü vardır.” Demektedir uzmanlar.

Sürekli sağlığın özelleştirilmesine, piyasalaştırılmasına güzelleme düzülüyor. Sağlık personeli bozuk sağlık sisteminin sorumlusu gibi gösterilmeye çalışılıyor bu kabul edilemez.
Taşeronlaştırmanın sonuçları ortada.

Değerli basın mensupları, arkadaşlar,
Sağlıkta özelleştirme ve piyasalaştırma süreci ile özel sağlık kuruluşu, özel hastane, tüp bebek merkezi, sayısı sürekli artıyor.
Merak ettiniz mi? İzmir de özel hastanelerde doğum merkezi olarak sunulan hastanelerde kaç tane kuvöz var. Kaç tanesinde yeni doğan yoğun bakım servisi var? Var olanlar riskli bebekleri nerelere gönderiyor?
Sağlık Bakanı ve sağlık politikası uygulayıcıları bunlara yanıt verebilir mi?            
Gerçek sorumluların kendi sorumluluklarını başkalarının sırtına yüklemesi kabul edilemez.         
 

Ülkemizde sağlık alanında acı olayları tekrar yaşamak istemiyorsak, koruyucu sağlık hizmetini önceleyen, sağlıkta eşitsizlikleri ortadan kaldıran, sağlığı kamusal bir hizmet olarak gören, kaynakların adil ve etkin dağılımını hedefleyen toplumcu bir sağlık politikasına ihtiyaç vardır.  Bebek ölümlerinde ön sıralarda yer alan prematüre bebek ölümlerini azaltmak için gebelerin izlemi, anne ve çocuk takibi, doğum koşullarının iyileştirilmesi, çoğul gebelik ve prematüre doğumların önlenmesi, doğan riskli bebeklerin uygun koşullarda uygun merkezlere transportunun sağlanması, 2. ve 3. basamak merkezlerin sayısının artırılması, bebeklerin bu merkezlere adil dağıtımının sağlanması,  tüp bebek politikalarının yeniden değerlendirmeye alınması, eğitimli hekim, hemşire, personel sayılarının artırılması gibi kapsamlı sağlık politikalarına ihtiyaç vardır. Hükümet ve Sağlık Bakanlığına düşen görev sorumlulukları sağlık çalışanlarına yıkarak olanları seyretmek,  sağlıkta sorunların kaynağı olan sağlık politikalarını sürdürmek olmamalıdır. Değerli basın emekçileri, değerli arkadaşlar,Toplumun sağlık hakkı, daha etkin sağlık hizmeti için hep birlikte gerçeği, adaleti, aramalıyız. Gerçeğin gizlenmesine, perdelenmesine izin vermemeliyiz. Sorumluların seyirci, sorun yaratıcı olmadığı, sorun çözücü olduğu eşit, adil, ulaşılabilir ücretsiz bir sağlık sistemi için beraber çalışmalıyız. SES olarak biz bu gayret ve mücadele içindeyiz. 

 

                                                                                                                                                       

                                                                                                                                                SES İŞYERİ TEMSİLCİLİĞİ

Basına ve Kamuoyuna            

Uygulanan sağlık sistemi ve sağlıkta taşeronlaştırma sonucu Ankara Zekai Tahir Burak ve İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesin’ de Enfeksiyon sonucu toplu bebek ölümleri, Samsun 19 Mayıs Ünv. Hastanesinde çalışan sağlık çalışanı hayatının KKKA dan kaybetmişti, Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesin de yatan 8 vatandaşın çıkan yangın sonucu hayatlarını kaybetmişlerdi.           

Şu ana kadar İzmir’deki bebek ölümlerini inceleyen bilim kurulu raporu, Bursa hastanesinde hayatını kaybeden vatandaşların adli tıp raporu olayın üzerenden aylar geçmesine rağmen sağlık bakanı tarafından açıklanmamıştır.Gerçek sorumlular, kendi sorumluluklarını başkalarının üzerine yıkmak isteyerek sorumluluktan kaçamazlar.           

Görmeyen gözler görsün, duymayan kulaklar duysun, toplu bebek ölümlerinin sorumlusu sağlık bakanlığına aittir, olayın asıl sorumlusu AKP hükümetinin ısrarla uyguladığı sağlık’ da dönüşüm programının bir parçasını oluşturan taşeronlaştırma sistemidir.Çalışma ve sosyal güvenlik bakanının açıklamalarına göre, kamu da çalışan toplam 174.857 taşeron işçisinin, 108.242 si Sağlık Bakanlığında çalışmaktadır. Taşeronlaştırma da sağlık birinci sırada yer almakta, sağlık hizmetleri hızla taşeronlaştırmaya gitmektedir            İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi yeni doğan yoğun bakım kliniğinde 20–21.09.2008 tarihinde vuku bulan bebek ölümleri ile ilgili olarak Doç. Dr. Vedide TAVLI tarafından hazırlanan ÖN İNCELEME RAPORU: Bilirkişi raporunda özetle 

–     Tedavinin bir parçası olan TPN sıvılarının hazırlama işleminin hizmet alımı şeklinde yapılmış olup, firmanın enfeksiyon kontrol komisyonu ve idarece tam denetlenmiş görülmediği,

  Çoğul dirençli bakteriler ile gelişen enfeksiyonların ülkemizde de yoğun tedavi problemlerini oluşturduğu,

   Aktif sürveyans yapılamamasının maalesef büyük bir eksiklik olduğu,

   Sıvıların hafta sonu firma personeli ile kliniklere transportunun yanlış olduğunu, saklama koşullarının idealize olup olmadığı ve denetimlerin yapılıp yapılmadığının belirsiz olduğu, 

    TPN sıvılarının sonradan günlük olarak hazırlanmaya başladığı,

  TPN sıvılarından kültür yapılmadığının anlaşıldığını, fiziki koşullar iyi olsa dahi partikül ölçme  hepafiltre değişimi işlemlerinin sadece firma tarafından bilinmekte olduğu,

  Dolum ünitesi hepafiltrelerinde sızıntı hava akımlarının laminer akış kriterlerine uygun olmadığı anlaşılmış ve durumun iyileştirilerek kabul edilebilir hale getirildiği,

   TPN odasının üç bölmeden olştuğu, bu bölmelerden laminer akım dolum ünitesinde bulunan iki hepafiltrenin ikisininde patlak olduğu ve değiştirildiği, ancak bir enfeksiyon uzmanı tarafından değerlendirme yapılmasının uygun olduğu,

  İlgili klinik çalışanlarının elinden geleni yapmış göründüğü,

  Olayın bir hastane enfeksiyonu olup, çok hızlı gelişen bir tablo ile seyrettiği,

  Bulaş kaynağının şu aşamada tam olarak belirlenme olasılığının bulunmadığı belirtilmiştir,

  Sonuç olarak TPN solüsyonları alan 13 bebekte Enterobacter cloacae sepsisi endotoksik şok nedeniyle bebeklerin kaybedildiği,

Makro Ltd. Şirketi çalışanı ve firması hakkında 4483 sayılı yasa çerçevisinde olayın maddi ve manevi kusurun gerçekleştiği kanaatine varıldığından soruşturma izni verilmesine, Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK Prof. Dr. Fafri OVALI, Prof. Dr. Rahmi ÖRS, Doç. Dr. Önder ERGÖNÜL Sağlık Bakanlığı Başmüfettişi Gülşen YILMAZ tarafından hazırlanan bilim kurulu raporu. 

13 yenidoğanın ölümünde neden olan salgının, damar içi kullanılan sıvılarla ilişkili olduğu saptanmıştır.

  Aynı gün sıvı verilip ölmeyen çocuklarda herhangi bir enfeksiyon bulgusu saptanmamıştır.

  Ölen çocuklar üreyen etkene etkili meropenem kullanılmakta olmalarına rağmen, endetoksemik şokun hızla ilerleyen ve ölümle sonlanan bu olayda önemli rol oynadığını düşündürmektedir,

  19.9.2008. Cuma gönü akşam saatinde hazırlanan TPN solisyonlarının bir kısmının kontamine olmuş olduğu kültür sonuçları ile açıklanmıştır,

   Ölen çocukların hemo kültürleri ve TPN solüsyonlardan üreyen E.cloacae suşları ERİC-PZR ve PFE çalışmalarına göre identiktir. Yani ayni kökendir

  Salgın etkeni E.cloacae daha önce ilgili klinikte etken olarak rutin de saptanmamıştır. Olasılıkla araya giren anlık bir sorun nedeniyle bulaşma gerçekleşmiştir.

  Mevcut etken klinikte endemik olarak saptanmamış, personel, yatan hasta ve çevre örneklerinde üretilememiştir,

 Sonuçta ilgili salgının TPN solusyonlarından birinin (yüksek olasılıkla NaCL) anlaşılmayan bir şekilde kontamine olması ve daha sonra sıvılarda Enterrobacter cloacae’nin üremesi ve ayrıca endotoksin yapımına bağlı olarak, kontamine TPN verilmiş olan yeni doğanlardan bakteriyemi, sepsis,  endotoksemik şok gelişmiş ve ilgili 13 bebek ölmüştür.Bilim kurulunun önerileri 

  Ülkemizde mevcut tüm yeni doğan ünitelerinin kontrollü alanlar olması, 3.düzey yeni doğan yoğun bakımlarının ve TPN hazırlama ünitelerinin Eudralex Volume–4/Annex–1(Avrupa Birliğinde Steril Tıbbi Üretim Kuralları)  ve İSO 14644–1 ‘de yeralan temiz oda tanımlamasına uygun koşullara haiz olması gereklidir.

  TPN solüsyonları günlük olarak hazırlanmalıdır.

  Üçüncü düzey yoğun bakım hastaları için ideal olarak her an 2 küvöz başına bir, en azından Sağlık Bakanlığı ilgili yönergesine göre 3 küvöz için bir hemşire görevlendirilmelidir.

  Birimde laboratuara dayalı sürveyans yerine, aktif sürveyansa geçilmelidir.

  Çok ilaca dirençli bakterilerin yaygınlığı nedeniyle verileri dikkate alarak antibiyotik kullanım ve kontrol politikaları yeniden gözden geçirilmelidir.   Yenidoğan ünitelerinin genel organizasyonu ve yapılandırılmasıyla ilgili olarak: Zekai Tahir Burak Doğumevi Yeni doğan ünitesindeki olay ile ilgili olarak 14.08.2008 tarihli inceleme kurulu raporunda belirtilen hususların yerine getirilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Sağlık ta yaşanan tüm olumsuz uygulamalara rağmen görevlerini yapan, özveriyle çalışan sağlık çalışanlarını basın ve kamuoyunda suçlu gösterilmeye çalışılması kendi sorumluluklarını üzerini örtemezler, ön inceleme raporu ve bilim kurulu raporuna göre ölümlerin sorumlusu bellidir, sağlıkta taşeronlaştırma ve uygulanan sağlık sistemidir.  

SES İzmir şubesi olarak Sağlık bakanına soruyoruz;

—Taşeron firma hakkında açılan soruşturma tamamlanmış mıdır?

—Raporda klima sistemleri “bağımsız firma” denetlenmiştir denmektedir. Bağımsız firma olmaz bağımsız bir kurum olması gerekmektedir. Neden bağımsız bir kuruma denetleme yaptırılmamıştır?—Bursa’daki ölümlerle ilgili olarak adli tıp raporu “solunum yetmezliği” yazıldığı için mi kamuoyuna açıklama yapmıyorsunuz?                               

                                                                                                                                                                     SES İZMİR ŞUBESİ 

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]