Kriz karşısında emekçilerin tüm uyarılarına rağmen işten çıkarmaları durduracak, istihdamı arttıracak önlemleri almaktan kaçınan siyasi iktidar işsizliğin patlamasının birinci derecede sorumlusudur. Yerel seçimler nedeniyle krizi yok sayan politikalar uygulayan, kriz artık dayanılmaz bir hâl aldığında ise tamamen sermaye kesiminin kriz karşısında korunmasına dayalı, tüketimi arttırıcı önlemlerle sorunu çözebileceğini düşünen AKP’nin ekonomi yönetimi iflas etmiştir. Bugün açıklanan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in Hane Halkı İşgücü verisinde ortaya konan % 15,5’lik işsizlik oranı bunun en somut kanıtıdır.
İşsizlik Türkiye’nin onlarca yıldır en temel sorunlarından biri olma niteliğini korumuş, bir türlü iyileştirilemeyen bir yara halini almıştı. Ancak AKP iktidarının güvencesizliği, taşeronlaştırmayı öne çıkaran politikaları; ekonominin yönetiminde sermayenin çıkarlarını kimi zaman sermayeden bile çok önüne koyan emekçi düşmanı yaklaşımı kriz koşullarında mevcut bu yarayı kangrene dönüştürmüştür.
İktidarın krize karşı birbiri ardına devreye soktuğu paketler işsizlikte yaşanan patlamayı durduramamıştır!
TÜİK’in her ay açıkladığı yeni işsizlik rakamı bir önceki ayın rekorunu kırmakta, siyasi iktidarın politikaları işsizlikteki patlamayı durduramamaktadır.
Kriz karşısında önceliği işsizliği durdurmaktan daha fazla olan hiç bir şey yoktur.
Siyasi iktidar, yerel seçimlerde oylarının % 18’ini kaybetmiş olduğu gerçeği karşısında tutumunu gözden geçirmeli, emekçilere sefalet, yoksulluk ve işsizlikten başka bir vaadi olmayan, halkın ekmeğiyle oynayan politikaları terk etmelidir.
Alınacak önlemler basittir:
Öncelikle, dış borç ödemeleri durdurulmalı, silahlanma harcamaları azaltılmalı ve krize neden olan sermaye kesimi vergilendirilmelidir.
Buradan elde edilecek kaynakla
İşten çıkarmaları engelleyecek düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
İşsiz kalanların sağlık giderlerini devlet üstlenmelidir.
İşsizlik fonundan ödenen işsizlik ücretinin süresi uzatılmalı, kapsamı genişletilmelidir.
İstihdamı arttırıcı yatırımlara yönelinmelidir.
Açlık sınırı altında yaşayanlara “vatandaşlık ücreti” ödenmesi uygulaması başlatılmalıdır.
İşsizliğe karşı günlük çalışma süresi ücret kaybı olmaksızın 7 saate indirilmelidir.
Çalışanların reel kaybı karşılanmalıdır.