TEK ÇATIDA TOPLANAN HASTANELER 40 PARÇAYA AYRILIYOR!

Sağlıkta Dönüşüm Programının Genel Sağlık Sigortası ve Aile Hekimliğinden sonraki durağı kamu hastanelerinin işletmeleştirilmesi/özelleştirilmesidir.

Bilindiği gibi 2. ve 3. basamak sağlık kurumlarında Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) kapsamında bir dizi uygulama gerçekleştirildi. Bunlar içinde en önemlisi verimliliği arttırmak adına hastaneleri tek çatı altında toplamak amacıyla SSK hastanelerine el konulmasıdır. Tıp Fakülteleri ile Milli Savunma Bakanlığına bağlı hastaneler dışındaki tüm kamu hastaneleri Sağlık Bakanlığına bağlandı ve böylece ‘tek çatı’ oluşturulduğu iddia edildi. Oysa kısa bir süre sonra asıl hedefin ‘tek çatı’ olmadığı açığa çıktı. Kamu Yönetimi Temel Kanunu ile bu kurumlar yerele devredilerek çok parçalı hale getirildi. Cumhurbaşkanı Sn.A.Necdet Sezer tarafından veto edilen bu girişim şimdi Kamu Hastane Birlikleri Kanunu Tasarısı ile yeniden gündeme getirilmektedir.


Geçen dönem TBMM’ye Hükümetin önerisi olarak getirilen ancak yasalaşmayan bu tasarının Tam Gün yasası ile birlikte kısa sürede yeniden gündeme getirileceği Sağlık Bakanının açıklamalarından anlaşılmaktadır.
Önceki dönemden bilinen Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulama Hakkında Kanun Tasarısında ( KHB) amaç “2. ve 3.basamak sağlık hizmetlerinin hakkaniyete, halkın ihtiyaç ve beklentilerine uygun, kolay erişilebilir, verimli, kaliteli, etkin biçimde sunulmasını sağlamak” olarak belirtilmektedir.

Tek çatı değil 40 parça!

Pilot olduğu iddia edilen bu yasanın esas amacının ise aslında halen 900 civarındaki kamu hastanesinden 400’ünü 40 adet ‘birlik’ adı altında işletmeleştirmek ve Genel Bütçe ile bağını koparmak, bir sonraki adımda ise karlı olanlarını özelleştirme adı altında ulusal/uluslar arası sermayeye satışa hazır hale getirmek için yeni bir düzenleme yapmak olduğu anlaşılmaktadır.

Kaynağını kendin bul!

Yasanın genel gerekçesinde “hastanelerin madde ve insan gücü anlamında her türlü kaynağı sınırsızca merkezden talep etme yerine kendi kaynaklarından karşılamaları” hedef olarak gösterilmiştir. Yani artık genel bütçeden kamu hastanelerine katkı yapılmasına son verilecektir. Şu anda zaten neredeyse sadece devlet memuru olan çalışanlarının maaşlarını ödeme düzeyine inmiş olan bu katkının tümden ortadan kalkması söz konusudur. Özerklikten anlaşılan “kaynağını kendin bul” talebidir. Kaynak ise hastalar yani müşterilerdir.

Hastaneler sınıflanıyor. ‘E tipi’ hastaneler bakanlıkta!

KHB Pilot Uygulama Kanun Tasarısı ile hastaneler hizmet alt yapısı, organizasyon, kalite, verimlilik ve hasta memnuniyeti ölçütlerine göre aldıkları puanlarla A,B,C,D,E olmak üzere 5 sınıfa ayrılmaktadır. Oluşturulan hastane gruplarından ağırlıklı ortalaması C ve üzeri olanlar birlik haline getirilmektedir.
Bir işletmenin değerlendirme ölçütleri olan bu kriterlerden en önemlisi olan verimlilik yani hastanenin işlem yapabilme kapasitesi 2004 yılından bu yana uygulanan ‘performansa göre ek ödeme sistemi’ ile saptanmaya çalışılmaktadır. Hekimlerin, kliniklerin ve hastanelerin topladıkları puanlar Sağlık Bakanlığında merkezi olarak kayıt altına alınmıştır.
Birlikler, Bakanlığın “ilgili kuruluş” statüsünde kamu tüzel kişiliğinde yapılar olarak tanımlanmaktadır. Aynı ilde birden fazla birlik kurulabileceği gibi birden fazla ili de kapsayabilmektedir. Birlik koordinatörlükleri oluşturulabilmektedir.

Birliklere Ticaret Odası damgası! Birlikler iktidarın yemlikleri!

Yönetim kurulu birliğin en üst karar organı olup yedi kişiden oluşmaktadır. Bakanlık iki, İl Genel Meclisi iki, Vali bir , Ticaret Odası bir kişiyi belirlemekte, İl sağlık müdürü yada yardımcısı diğer bir üyeliğe getirilmektedir.
Yönetim kurulunda iktidarın doğrudan belirlediği üç, Vali’nin atadığı bir üye ile birlikte toplam dört üye merkezi iktidarın etkisi ile saptanmaktadır. Yerele devredilmiş olarak görülen yetki aslında daha küçük parçalar halinde merkezi iktidarca kullanılmakta, iktidar partisine yeni ‘yemlikler’ oluşturulmaktadır.
Yönetim Kurulunda çalışanların ya da tabip odalarının temsilcilerinin yer alması akla bile getirilmemiş, ancak ticaret odası temsilcisi unutulmamıştır. Bu da birliklerin amacının ne olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Hastaneler artık hekim olmayan işletmeciler/ iktisatçılar tarafından yönetilecek!

Başhekim işletmeci kökenli hastane yöneticisine bağlı olarak çalışıyor. İdari ve mali işler , sağlık bakım hizmetleri müdürlükleri kuruluyor.

Birlik bürokratlarına yüksek ücretler

Halen uygulanan 657 sayılı yasanın 4B maddesinde tanımlanan tavan ücreti baz alınmaktadır. Genel sekreter bunun iki katı, başkanlar ve hastane yöneticileri 1,5 kat, uzmanları, başhekim ve müdürler bir katı aylık sözleşme ücreti almaktadır.
Ayrıca birlik gelirinden ek ödeme yapılmaktadır. ( Birlik gelirinin %40’ına kadar ödenebilir. )Ek ödemede üst sınır 4B tavan ücretin genel sekreter için 4 katı, hastane yöneticileri için 3, başhekimler için 3,5 katını geçmemek üzere yönetim kurullarınca belirlenecektir. Maliyeti çok yüksek bürokrasi gideri ortaya çıkmaktadır.

Esnek ve süresi belirsiz çalışma

Birlik bürokratları sözleşmeli tam gün çalışacaklardır. Bu personel belirli sürede bitirilmesi gereken işler söz konusu olduğunda normal çalışma saati dışında veya hafta tatili ve resmi tatillerde çalışmak zorundadır. Bunun için ayrıca ek ücret ödenmemektedir. Bu çalışma biçiminin bir süre sonra sözleşmeli çalışacak sağlık personeline dayatılacağına hiç kuşku yoktur.

Hastanelerde halen çalışan sağlık personeline ne olacak ?

Devlet memuru olan personel şimdilik bu pozisyonda çalışmaya devam edecek.
Hastanede çalışacak azami personel sayısı yönetim kurulunun görüşü alınarak Bakanlıkça her yıl saptanacaktır. Ek ödeme performansa göre yapılmaktadır. Mevcut yönetmelikle aynıdır.

Sözleşmeli güvencesiz çalışma yada E tipi hastaneye sürgün !

“Telekom” örneğinde olduğu gibi devlet memuru olan personele şimdilik sözleşmeli zorunluluğu getirilmemektedir ancak yaşanan deneyimlerden bilinmektedir ki kısa bir zaman sonra çeşitli yöntemlerle bu personel seçim yapmaya zorlanacaktır. Önümüzdeki dönemde kamu hastanelerinde çalışanları zorlu bir tercih beklemektedir: ‘Şimdilik’ yüksek ücretle sözleşmeli çalışma yada ‘E tipi’ hastaneye düşük ücretle sürgün!

Devletin yapacağı katkı gereğinde yapılacak yardımla sınırlı!
Maaşlar artık genel bütçeden değil birlik bütçesinden karşılanıyor

Birlik sermayesi, devredilen döner sermaye, birlik karları, bağış ve yardımlar ve gerektiğinde devletçe yapılacak yardımlardan oluşmaktadır.
Birlik esas olarak gelirini sağlık hizmetinin satışından elde etmektedir. Tesislerin ve yapıların işletilmesinden , kiraya verilmesinden satılmasından elde edilecek gelir de buna eklenmektedir.
Birliğin giderlerini yönetim kurullarına ödenecek huzur hakkı bedelleri, personelin aylık ücret ve diğer ödemeleri, sağlık hizmet alımı ve destek hizmet alımına ilişkin gider, mesleki sorumluluk sigortasının %50’lik bölümü oluşturmaktadır. Birliklerde çalışan personelin her türlü ödemesi birlik bütçesinden karşılanmaktadır.

Kamu Hastaneleri nereye?

Kamu Hastane Birlikleri ( KHB) Kanun Tasarısının vatandaş için anlamı da çok açıktır: Kamu sağlık kurumlarını piyasanın kurallarına göre işleyen, kar etme hedefi olan yapılara dönüştürmek, parası olmayanların, prim ödemeyenlerin, yoksulların bu kurumlardan hizmet alamaması demektir. Yoksullara sağlık hizmeti için adres olarak sadaka niyetine ‘performansı düşük’ E’ tipi’ hastaneler gösterilmektedir.
Açıktır ki devlet KHB ile, yük olarak gördüğü sağlıktan elini çekmeye, vatandaşı piyasanın vahşi kurallarıyla baş başa (ve çaresiz) bırakmaya hazırlanmaktadır. Hükümet bu tasarıyla, verimli çalıştığını düşündüğü kamu hastanelerini özerkleştirip işletme haline getirmeyi ve ardından da sağlık tekellerine satmayı yani özelleştirmeyi hedeflemektedir.

Sağlık hizmetinin metalaştırılacağı, sağlığın kamu hizmeti niteliğinden uzaklaştırılacağı, kamu hastanelerinin (adı üstünde) kamu hizmeti veren kurumlar olmaktan çıkartılıp, kar etmeyi hedefleyen şirketlere dönüştürüleceği bu tasarıyı kabul etmek söz konusu olamaz.
İstanbul Tabip Odası olarak geçmişten bugüne, sağlığın esas olarak bir kamu hizmeti şeklinde tasarlanması ve yürütülmesi gerektiğini savunmaktayız. Halkın eşit, nitelikli, ücretsiz ve ulaşılabilir sağlık hizmeti alması bu savunumuzun önemli bir parçasıdır. Diğer parçasını ise hekimler ve tüm sağlık çalışanlarının güvenceli, özlük ve ekonomik hakları iyileştirilmiş, hastasına, hastanesine, eğitimine zaman ayırabildiği insanca bir çalışma düzeni oluşturmaktadır. Hükümeti, sağlığı sadece paranın hükmünün geçeceği bir piyasa ortamına mahkum edecek bu uygulamalardan vazgeçmeye, sağlık tekellerinin değil kamu yararına adımlar atmaya, hekimler ve tüm sağlık çalışanları için insanca yaşanır bir çalışma düzeni tesis etmeye çağırıyoruz.

Dr. Güray Kılıç

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]