Adana Valisi İlhan Atış’ın gösterilere katıldığı ileri sürülen çocukların ailelerinin yeşil kartlarının iptal edileceği yönündeki açıklaması, açlıkla terbiye politikasının yoksullar üzerinde gerektiğinde kullanılabilecek ölümcül bir silaha dönüştüğünü göstermiştir. Yeşil kartı iptal edilecek ebeveynler ölüme mi terk edilecektir?
Eylemlere katıldığı iddia edilen çocukların ailelerinin, yıllardır yoksullukla cezalandırılmaları yetmiyormuş gibi bir de yeşil kartları ellerinden alınmak istenmektedir. Yeşil kartın hak edilmesi ve geri alınması yönünde Yeşil Kart Yönetmeliğinde belirlenen çerçevenin dışına keyfi biçimde çıkan vali, hukuk devleti anlayışının hangi noktada olduğunu açıkça ortaya koymuş, polis devleti uygulamasına iyi bir örnek vermiştir.
Hepimizin bildiği gibi AKP iktidarı döneminde sosyal devlete yönelik şiddetli saldırılardan en çok nasibini alan kesim yoksullardır. Neoliberal politikalarla altı oyulan sosyal devlet anlayışında sosyal haklar yerini günümüzde sosyal yardım-iane anlayışına bırakmıştır. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde hakların sürekliliğinin yerini keyfilik almıştır. Kişilerin insafına terk edilen yoksullar, çeşitli uygulamalarla “bağımlı” bireylere dönüştürülmüştür. Bu bağımlılık ve keyfilik kültürü, demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ile birlikte işletildiğinde ortaya çıkan tablo sosyal devlet anlayışı açısından utanç vericidir.
Sağlık ve sosyal güvencesi olmayanlara dönük yeşil kart uygulaması, şimdi de Demokles’in kılıcı gibi yoksulların üzerinde sallandırılmaktadır. Yerel seçimleri düşünerek popülist bir strateji izleyen hükümet yeşil kartlıların haklarını hemen değil sosyal güvenlik yasası ile 3 yıllık bir sürece yayarak budayacaktır. SSGSS ile yoksullara gerçek bir sağlık ve sosyal güvenlik hizmeti götürmekten vazgeçtiğini ilan eden ve paran kadar sağlık anlayışını dayatan hükümet, yeşil kart kapsamındaki yoksulları nasıl bir tepeden denetime tabi tuttuğunu bir kez daha göstermiştir.
Adana Valisinin bu tutumu Yeşil Kartla ilgili Yönetmelik çerçevesinde uygulanamaz bir tutumdur. Yönetmeliğin 22. maddesine göre yeşil kartın geri alınmasında çocuklarının suç işlemesi veya suç isnadı ile karşılaşması durumu bulunmamaktadır. Adana Valisi açıkça görevini kötüye kullanarak suç işlemiştir.
Yoksulluğun bir toplumsal denetim mekanizması olarak kullanılması içine sürüklenmek istendiğimiz durumu çok güzel özetlemektedir. Ayrımcı politikaların yoksullukla birleştiği noktada toplumsal kaosun giderek derinleşeceği herkesin malumudur. Hükümeti ve onun sözcülerini yoksulluğu ve ayrımcılığı derinleştiren politikalardan vazgeçmeye çağırıyor, ortaya çıkan kaosun tek sorumlusunun kendi politikaları olduğunu bir kez daha ilan ediyoruz.
31 Ekim 2008 Merkez Yönetim Kurulu