Emekçiler SSGSS’ye karşı mücadele kapsamında işyeri ve mahalle çalışmalarını güçlendirme kararı aldı.
Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu’nun (HSGGP) düzenlediği toplantıya katılan sendika, siyasi parti, kitle örgütü, meslek odası temsilcileri yasaya karşı mücadeleye devam edeceklerini bildirdiler. Petrol-İş konferans salonunda önceki gün düzenlenen toplantıda, platformun başarılı olabilmesi için sanayi havzaları, işyerleri ve mahallelerde yapılacak çalışmaların önemine dikkat çekildi.
Türk-İş Şubeler Platformu, DİSK, KESK, İstanbul Tabip Odası (İTO), İstanbul Diş Hekimleri Odası, direnişte olan liman işçileri, Unilever işçileri, EMEP, ÖDP, TKP, Halkevleri, meslek odaları ve birçok kitle örgütünün katıldığı toplantıda ilk olarak, 1 Ekim’de yürürlüğe girecek Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) hakkında sunum yapıldı.
HSGGP’nin yasa tasarısına karşı verdiği mücadeleyi anlatarak toplantının açılışını yapan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Ali Çerkezoğlu, toplantıyı düzenleme amaçlarının 1 Ekim’de yürürlüğe girecek SSGSS’nin neler getireceğini konuşmak ve platformun önümüzdeki dönem nasıl hareket etmesi gerektiğini tartışmak olduğunu dile getirdi. Platformun verdiği mücadelenin, yasanın geçmesine engel olamasa da AKP’ye geri adım attırmayı başardığını söyleyen Çerkezoğlu, “Bu süreçte hatalar, eksiklikler olmuş olabilir, ama istenirse bir araya gelinebileceğini ve neler yapılabileceğini gösterdik. Şimdi toplumun istemediği bu yasaya karşı neler yapabileceğimizi planlamalıyız” diye konuştu. Platformun ilk olarak yarın Pertevniyal Lisesi karşısından Saraçhane Parkı’na yürüyeceğini anlatan Çerkezoğlu, “Bunun dışında birçok yerde direnen, grevde olan işçilerin güvenli gelecek mücadelesine de destek olacağız” diye konuştu.
1 Ekim toplumsal tahribat dönemi
Daha sonra söz alan ve yasayla birlikte emeklilikle ilgili değişiklikler hakkında sunum yapan Kristal-İş Uzmanı Aziz Çelik, 1 Ekim’i sosyal güvenlikte hak kaybı dönemi olarak tanımladı. Yasanın sadece 1 Ekim’den sonra işe başlayacakları etkilemeyeceğini ifade eden Çelik, şu an çalışanların ve emekli olanların da yasadan etkileneceğini dile getirdi. Şu an çalışan emeklilerin aylıklarında bir düşme olmayacağına, ancak emekli aylıklarının yıldan yıla azalacağına dikkat çekmen Çelik, emekli olacaklar için ise aylık bağama oranlarının önemli oranda düşeceğine vurgu yaptı. Pirim ödeme gün sayısının 7 bin 200 günde kalmasının tek başına bir anlam ifade etmediğini söyleyen Çelik, emeklilik yaşının şu an 58-60 olduğunu, bunun 2036’da 65 olacağını ifade etti. Çelik, AKP’nin çıkardığı istihdam yasasıyla özellikle özel sektörde 29 yaş üstünde çalışanların azalacağına dikkat çekti. Sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında birleşmesinin ardından bu alandaki tüm yetkinin siyasi iktidarın elinde toplandığına da dikkat çeken Çelik, “Artık bu alanda hep son sözü hükümet söyleyecek, kurumun hiçbir özerkliği kalmadı” diye konuştu. SSGSS’yle birçok hak kaybı yaşanacağına dikkat çeken Çelik, “Bu yasayı ince ayrıntılarına girerek anlatmak anlamsız. Bunun nasıl geri püskürtüleceği önemli. Onun için ‘efendi sendikacılık’ değil ‘delikanlı sendikacılık’ yapılması gerekiyor” diye konuştu.
‘Sınırlı Sağlık Sigortası’
Yasanın sağlık alanında getireceği değişiklikleri anlatan TTB’den Osman Öztürk ise 1 Ekim’den itibaren ‘Genel Sağlıksızlık Sigortası’nın hayata geçeceğini dile getirdi. Yasa çıkarılırken herkesin sağlık hakkından eşit yararlanacağı propagandası yapıldığını hatırlatan Öztürk, “Ancak öyle olmayacak. İşsizler, kayıt dışı çalışanlar, primini ödeyemeyen esnaf, çiftçi, 18 yaşını doldurmuş ancak çalışmayan kız çocukları bu yasadan yararlanamayacak. Bu ‘Genel Sağlık Sigortası’ değil ‘Sınırlı Sağlık Sigortasıdır’ diye konuştu. Primini ödeyenlerin de tüm sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanamayacağını ifade eden Öztürk, birçok tedavide hastanın elini cebine atması gerektiğini dile getirdi.
Paran yoksa hizmet yok
Bazı tedavilerde katılım payı ödemenin yeterli olmayacağına, özel sağlık sigortası isteneceğine dikkat çeken Öztürk, yasanın propaganda edildiği gibi olmadığını dile getirdi. Yasayla istisnai sağlık hizmetleri denilin bir tanımlama getirildiğini söyleyen Öztürk, “Eğer hasta safra kesesi ameliyatı olacaksa fazladan para verirse son teknolojiyle ameliyat olacak ve iki dikişle operasyon tamamlanacak. Eğer veremezse 20 dikişle tamamlanacak. Yani parası olan hizmetin iyisini alabilecek” diye konuştu.
Yasanın sonuçlarının yürürlüğe girdikten hemen sonara fark edilmeyebileceğini söyleyen Öztürk, bu sürecin iyi takip edilmesinin, çıkan aksaklıkların teşhir edilmesinin yasanın geri çektirilmesi için önemli olduğunu dile getirdi. Yasanın IMF’nin, Dünya Bankası’nın ve özel hastane patronlarının yasası olduğunu dile getiren Öztürk, bunun bir sınıf tavrı olduğunu, ‘Sağlık hakkı için nüfus cüzdanı yeterli olsun’ talebiyle mücadelenin genişleyerek devam etmesi gerektiğini dile getirdi.
Yasaya karşı mücadeleye devam!
Sunumlardan sonra söz alan kurum temsilcileri ise önümüzdeki süreçte neler yapılması gerektiğini tartıştılar. KESK adına söz alan SES Şişli Şube Yöneticisi Akife Aktaş, yasanın sağlık çalışanlarını da geleceksizleştirdiğini dile getirdi. AKP’nin çalışanların haklarını yasal kılıflarına uydurarak ellerinden aldığını dile getiren Aktaş, “Mücadeleyle aldığımız hakları mücadeleyle koruyabiliriz. Bunun için biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız” diye konuştu. Türk-İş Şubeler Platformu adına söz alan Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm de yasaya karşı verilen mücadelenin, işçi ve emekçilerin bir araya geldiğinde neler yapabileceklerini gösterdiğini ifade etti. Yasaların geri püskürtülmesinde belirleyici etkinin işçi ve emekçilerin vereceği mücadele olduğunu belirten Gülüm, bunun için örgütlenmeye ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Başarmak için birlikte mücadelenin şart olduğunu belirten Gülüm, bunun için de emek, fedakarlık ve kararlılık gerektiğini; platform olarak bundan sonra da üzerlerine düşeni yapacaklarını söyledi.
Yerellerde örgütlenme
Toplantının bu bölümünde söz alan birçok kurum ve siyasi parti temsilcisi, platformun bundan sonraki çalışmalarında mahallelerde, işyerlerinde ve sanayi havzalarında çalışmalarını sürdürmesi gerektiğini, eylemlerin buralara yayılması gerektiğini belirttiler. Devam eden grev ve direnişlere destek vermenin önemine vurgu yapılan konuşmalarda, platformun genişleyerek devam etmesi gerektiğine dikkat çekildi. (23 Eylül 2008 /EVRENSEL)
Türk-İş Şubeler Platformu, DİSK, KESK, İstanbul Tabip Odası (İTO), İstanbul Diş Hekimleri Odası, direnişte olan liman işçileri, Unilever işçileri, EMEP, ÖDP, TKP, Halkevleri, meslek odaları ve birçok kitle örgütünün katıldığı toplantıda ilk olarak, 1 Ekim’de yürürlüğe girecek Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) hakkında sunum yapıldı.
HSGGP’nin yasa tasarısına karşı verdiği mücadeleyi anlatarak toplantının açılışını yapan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Ali Çerkezoğlu, toplantıyı düzenleme amaçlarının 1 Ekim’de yürürlüğe girecek SSGSS’nin neler getireceğini konuşmak ve platformun önümüzdeki dönem nasıl hareket etmesi gerektiğini tartışmak olduğunu dile getirdi. Platformun verdiği mücadelenin, yasanın geçmesine engel olamasa da AKP’ye geri adım attırmayı başardığını söyleyen Çerkezoğlu, “Bu süreçte hatalar, eksiklikler olmuş olabilir, ama istenirse bir araya gelinebileceğini ve neler yapılabileceğini gösterdik. Şimdi toplumun istemediği bu yasaya karşı neler yapabileceğimizi planlamalıyız” diye konuştu. Platformun ilk olarak yarın Pertevniyal Lisesi karşısından Saraçhane Parkı’na yürüyeceğini anlatan Çerkezoğlu, “Bunun dışında birçok yerde direnen, grevde olan işçilerin güvenli gelecek mücadelesine de destek olacağız” diye konuştu.
1 Ekim toplumsal tahribat dönemi
Daha sonra söz alan ve yasayla birlikte emeklilikle ilgili değişiklikler hakkında sunum yapan Kristal-İş Uzmanı Aziz Çelik, 1 Ekim’i sosyal güvenlikte hak kaybı dönemi olarak tanımladı. Yasanın sadece 1 Ekim’den sonra işe başlayacakları etkilemeyeceğini ifade eden Çelik, şu an çalışanların ve emekli olanların da yasadan etkileneceğini dile getirdi. Şu an çalışan emeklilerin aylıklarında bir düşme olmayacağına, ancak emekli aylıklarının yıldan yıla azalacağına dikkat çekmen Çelik, emekli olacaklar için ise aylık bağama oranlarının önemli oranda düşeceğine vurgu yaptı. Pirim ödeme gün sayısının 7 bin 200 günde kalmasının tek başına bir anlam ifade etmediğini söyleyen Çelik, emeklilik yaşının şu an 58-60 olduğunu, bunun 2036’da 65 olacağını ifade etti. Çelik, AKP’nin çıkardığı istihdam yasasıyla özellikle özel sektörde 29 yaş üstünde çalışanların azalacağına dikkat çekti. Sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında birleşmesinin ardından bu alandaki tüm yetkinin siyasi iktidarın elinde toplandığına da dikkat çeken Çelik, “Artık bu alanda hep son sözü hükümet söyleyecek, kurumun hiçbir özerkliği kalmadı” diye konuştu. SSGSS’yle birçok hak kaybı yaşanacağına dikkat çeken Çelik, “Bu yasayı ince ayrıntılarına girerek anlatmak anlamsız. Bunun nasıl geri püskürtüleceği önemli. Onun için ‘efendi sendikacılık’ değil ‘delikanlı sendikacılık’ yapılması gerekiyor” diye konuştu.
‘Sınırlı Sağlık Sigortası’
Yasanın sağlık alanında getireceği değişiklikleri anlatan TTB’den Osman Öztürk ise 1 Ekim’den itibaren ‘Genel Sağlıksızlık Sigortası’nın hayata geçeceğini dile getirdi. Yasa çıkarılırken herkesin sağlık hakkından eşit yararlanacağı propagandası yapıldığını hatırlatan Öztürk, “Ancak öyle olmayacak. İşsizler, kayıt dışı çalışanlar, primini ödeyemeyen esnaf, çiftçi, 18 yaşını doldurmuş ancak çalışmayan kız çocukları bu yasadan yararlanamayacak. Bu ‘Genel Sağlık Sigortası’ değil ‘Sınırlı Sağlık Sigortasıdır’ diye konuştu. Primini ödeyenlerin de tüm sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanamayacağını ifade eden Öztürk, birçok tedavide hastanın elini cebine atması gerektiğini dile getirdi.
Paran yoksa hizmet yok
Bazı tedavilerde katılım payı ödemenin yeterli olmayacağına, özel sağlık sigortası isteneceğine dikkat çeken Öztürk, yasanın propaganda edildiği gibi olmadığını dile getirdi. Yasayla istisnai sağlık hizmetleri denilin bir tanımlama getirildiğini söyleyen Öztürk, “Eğer hasta safra kesesi ameliyatı olacaksa fazladan para verirse son teknolojiyle ameliyat olacak ve iki dikişle operasyon tamamlanacak. Eğer veremezse 20 dikişle tamamlanacak. Yani parası olan hizmetin iyisini alabilecek” diye konuştu.
Yasanın sonuçlarının yürürlüğe girdikten hemen sonara fark edilmeyebileceğini söyleyen Öztürk, bu sürecin iyi takip edilmesinin, çıkan aksaklıkların teşhir edilmesinin yasanın geri çektirilmesi için önemli olduğunu dile getirdi. Yasanın IMF’nin, Dünya Bankası’nın ve özel hastane patronlarının yasası olduğunu dile getiren Öztürk, bunun bir sınıf tavrı olduğunu, ‘Sağlık hakkı için nüfus cüzdanı yeterli olsun’ talebiyle mücadelenin genişleyerek devam etmesi gerektiğini dile getirdi.
Yasaya karşı mücadeleye devam!
Sunumlardan sonra söz alan kurum temsilcileri ise önümüzdeki süreçte neler yapılması gerektiğini tartıştılar. KESK adına söz alan SES Şişli Şube Yöneticisi Akife Aktaş, yasanın sağlık çalışanlarını da geleceksizleştirdiğini dile getirdi. AKP’nin çalışanların haklarını yasal kılıflarına uydurarak ellerinden aldığını dile getiren Aktaş, “Mücadeleyle aldığımız hakları mücadeleyle koruyabiliriz. Bunun için biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız” diye konuştu. Türk-İş Şubeler Platformu adına söz alan Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm de yasaya karşı verilen mücadelenin, işçi ve emekçilerin bir araya geldiğinde neler yapabileceklerini gösterdiğini ifade etti. Yasaların geri püskürtülmesinde belirleyici etkinin işçi ve emekçilerin vereceği mücadele olduğunu belirten Gülüm, bunun için örgütlenmeye ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Başarmak için birlikte mücadelenin şart olduğunu belirten Gülüm, bunun için de emek, fedakarlık ve kararlılık gerektiğini; platform olarak bundan sonra da üzerlerine düşeni yapacaklarını söyledi.
Yerellerde örgütlenme
Toplantının bu bölümünde söz alan birçok kurum ve siyasi parti temsilcisi, platformun bundan sonraki çalışmalarında mahallelerde, işyerlerinde ve sanayi havzalarında çalışmalarını sürdürmesi gerektiğini, eylemlerin buralara yayılması gerektiğini belirttiler. Devam eden grev ve direnişlere destek vermenin önemine vurgu yapılan konuşmalarda, platformun genişleyerek devam etmesi gerektiğine dikkat çekildi. (23 Eylül 2008 /EVRENSEL)