Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç ile SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun’un 1 Temmuz 2008 tarihinde yaptığı basın açıklaması metnidir.
Foto1 foto2 foto3 (Fotograflarımız DİHA’dan alınmıştır.)
“Eğitim Sen ve SES Van Şubelerine Yapılan Baskını ve Sonrasında Geliştirilen Karalama Kampanyasını Kınıyor ve Bir Kez Daha Baskıların Bizi Yıldıramayacağını Bildiriyoruz”
BASINA VE KAMUOYUNA
Bilindiği gibi Van Emniyetine bağlı güvenlik güçleri, 25 Haziran 2008 tarihinde Van Eğitim Sen ve SES şubelerine baskın düzenlemiş ve o anda EĞİTİM SEN şubesinde bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğrencisi 18 kişiyi gözaltına almıştır. Aynı gün akşam saatlerinden itibaren çeşitli basın ve yayın kuruluşları Van’ da gözaltına alınan öğrencileri Eğitim-Sen ve SES üyesi olarak lanse etmişler, şubelerimizi yasa dışı örgüt propagandasının yapıldığı yerler olarak göstermişler, aramanın doğrudan doğruya sendikalarımızla ilgili olduğuna dair asılsız ve karalamaya dönük yayınlar yapmışlardır .
EĞİTİM SEN ve SES Van Şubeleri kent merkezindeki Mavi Plaza İş Merkezinde çalışmalarını sürdürmektedirler. Aynı iş merkezinin başka bir katında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğrenci Derneğinin de bürosu bulunmaktadır. Ancak öğrenci derneğinin bürosu küçük olduğundan, zaman zaman toplantılarını gerçekleştirmek üzere EĞİTİM SEN Van şubesinden izin istemekte, uygun olduğunda toplantı salonunu kullanmalarına izin verilmektedir. 25.06.2008 günü de öğrenci derneği üyeleri EĞİTİM SEN Van şubesini ziyaret etmiş, toplantı yapmak için izin istemiş, salon uygun olduğu için kendilerine izin verilmiştir. Bilindiği gibi EĞİTİM SEN, kurulduğu günden bu yana demokratik öğrenci hareketi ile öğrenci velilerinin yürüttüğü mücadelenin yanında yer almış, gerekli desteği vermiştir.
EĞİTİM SEN şubesinin öğrenci derneğinin yaptığı çalışma ile ilgisi 25.06.2008 günü de öğrenci derneğinin isteği üzerine toplantı salonunu kullanmalarına izin vermesi düzeyindedir. Böylesine doğal ve anlaşılır bir durumdan, devasa bir yasa dışı bağlantı umacısı çıkartmak, olsa olsa kapsamlı bir karalama, yalnızlaştırma ve yıldırma operasyonunun ürünü olabilir. Şu an karşı karşıya bırakıldığımız durum da bundan başka bir şey değildir.
Şu soruların cevapları kamuoyuna verilmelidir;
1- Hazırlık soruşturması gizli yapılması gerektiği halde, olay günü olay saatinde basın ve yayın kuruluşlarının olay yerine gelmelerine ve adeta canlı yayın yapmalarına kim, ne şekilde izin vermiştir?
2- Hazırlık soruşturması gizliliği ihlal edilmesi nedeniyle Van Emniyet Müdürlüğü ve Van Cumhuriyet Savcılığı hakkında herhangi adli ve idari işlem yapılacak mıdır?
3- Gerek mahkemenin arama kararında gerekse yaşanan somut olayda sendika şubelerimizle ilgili hiçbir işlem yapılmadığı halde, şubelerimizin isminin gazete ve televizyonlarda zikredilmesi basın ilkeleri ile ne kadar uyuşmaktadır?
4- Gerçekler açığa çıktığına ve olayın sendikalarımızla ilgili olmamasına rağmen yayın yapan gazete ve televizyonlar bunu tekrar duyuracak mıdır?
5- Yürütülen kampanya ile amaçlanan doğrudan doğruya sendikalarımızı kamuoyu önünde karalayarak zor duruma düşürmek midir?
6. Hiçbir sendika üyesinin üst araması yapılmamış, gözaltına alınmamıştır. Haberi yapan basın yayın organları bundan haberdar mıdır? Bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeyi düşünmekte midirler?
Sendikalarımız üzerinde pek çok demokratik muhalefet gücüne uygulanan yıldırma, bastırma ve onlarla sonuç alınamadığında da karalayarak yalnızlaştırma politikasının hayata geçirilmeye çalışıldığı açıktır. Sürgünlere, soruşturmalara ve bütün baskılara rağmen yılmadan demokratik hak mücadelesini sürdüren sendikalarımız şimdi de Van şubelerimiz üzerinden yürütülen yeni bir karalama kampanyası ile karşı karşıya bırakılmıştır.
Sendikalarımız, asılsız yayın yapanlar hakkında hukuksal süreci başlatacaklardır. Ayrıca bilinmelidir ki, bundan önceki anti demokratik baskı ve uygulamalar sonuç vermediği gibi bu da sonuç vermeyecek, sendikalarımız yılmak bir yana, demokratik hak mücadelesinde daha da güçlenerek yollarına devam edeceklerdir.