Devlete yük olduğu iddiasıyla devredilen SSK hastanelerinin giderleri devrin ardından arttı.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), SSK Hastaneleri’nin Sağlık Bakanlığı’na devrini ve bu süreçte SSK’nın sağlık harcamalarını rapor haline getirdi. “SSK Sağlık Kuruluşlarının Sağlık Bakanlığı’na Devredilmesinin 3’üncü Yılında SSK Raporu” başlıklı raporda, devrin, yılların sorunlarını çözmek yerine, sorunların istismar edildiği, böylece sağlık alanında “değişim” adına uzun erimli “yıkım”ın önemli bir aşamasının kat edildiği vurgulandı.
Devrin üçüncü yılında, iddia edildiği gibi sağlık ortamının iyileşmesi bir yana sorunların daha da derinleştiğinin altı çizilen raporda, üç yıllık sürede sağlık hizmetinin piyasalaştırılması nedeniyle sağlık harcamalarının üç katı arttığı, Meclis’teki Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması tasarısı ile de hastanelerin 40 parçaya bölünmesi hazırlıklarının yapıldığı kaydedildi.
Rapora göre “sağlıkta dönüşüm” adı altında SSK’da tüm hizmetlerin özel sağlık kuruluşlarından alınması süreci hızlandırıldı, buna bağlı olarak da sağlık harcamalarının katlanarak arttı. 2001 yılında 2.257 milyar YTL olan sağlık harcamaları 2004 yılı sonu itibariyle 6,6 milyar YTL’ye ulaştı. 2005 yılında 7.4 olan SSK sağlık harcamaları devir sonrası, 2006 yılı sonu itibariyle 11.4 milyar YTL’ye fırladı, 2007 yılı itibariyle bu rakamın 12 milyar YTL’nin üzerine çıkması bekleniyor.
İlaç harcamaları da fırladı
Rapor, AKP’nin iktidara gelmesinden sonra SSK ilaç harcamalarında yüzde 11.9’luk artış olduğuna vurgu yaptı. Rapora göre, bu oran SSK’nın devrinden sonra yüzde 32’ye ulaştı. “Devir işleminin en can yakan sonuçlarının en belirgin hale geldiği yıl olan 2006’da kurum eczaneleri tümüyle sistemden çıkarılmış, bütün ilaç harcamaları anlaşmalı eczanelere yaptırılmıştır” denilen raporda, bu yüzden ilaç harcamalarının yüzde 103 artarak, 5.472 milyar YTL’ye yükseldiği, 2007 yılı sonu itibariyle bu rakamın 6 milyar YTL’nin üzerinde gerçekleşmesinin beklendiği kaydedildi.
Devirle birlikte kamu sağlık kurumlarının sayısının artmadığı, tersine 37 dispanserin kapatılması ile azaldığı vurgulanan raporda, bunun doğal sonucunun da hastane kuyruklarının, personel eksikliğinin ülke sathına yayılması olduğunun altı çizildi. Kuyrukların, iddia edildiği gibi azalmadığı, yerlerinin değiştiği, özelden hizmet alımının yapay bir memnuniyet yarattığı, ancak cepten ödemelerin arttığı, tüm özel sağlık kurumlarında fark ücretlerinin alınmaya başlandığı dile getirildi.
Hak kayıpları yaşandı.
Sağlık emekçilerinin de devir sonrası ekonomik kayıplar yaşadığına dikkat çeken raporda olumsuzluklar “lojmanlarda oturanlar tahliye edildi; Görevde yükselme ve unvan sınavları yapılmadığı için kadro bekleyenler arttı; ücret sabit tutulduğu için devir sonrası personelin öğrenim veya sosyal durumundaki değişiklikler ücretlere yansıtılmadı; nöbet ek ödemeleri artık verilmemeye başlandı” diye sıralandı.
“Sağlıkta dönüşüm”ün tamamlanmadan iflas etmiş bir program, tam anlamıyla yıkım programı olduğu kaydedilen raporda, “bu programın tamamlanmasını beklemenin, tıpkı Rusya’da ve Ukrayna’da olduğu gibi paralı ve pahalı sağlık hizmetlerine ulaşamadıkları için milyonlarca insanın ölümünü beklemek olacağı”nın altı çizildi. Beklemenin Aile Hekimliği ve Kamu Personeli Yasa Tasarısı’yla dayatılan iş güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışma, düşük ücret, sözleşmeli köle olmayı kabul etmek olduğuna dikkat çekilen raporda, “oysa bizler herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli, başka bir sağlık sisteminin mümkün olduğunu biliyoruz” denildi. (20.02.08/EVRENSEL)