DANIŞTAY BAŞKANLIĞI’NA
( Yürütmenin Durdurulması ve Duruşma İstemlidir)
DAVACI: Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
VEKİLİ: Av. Öztürk Türkdoğan
DAVALI: Sağlık Bakanlığı, ANKARA
D. KONUSU: 6 Temmuz 2005 tarih ve 25665 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinin, 3. maddesinin aile hekiminin tanımını yapan 4. fıkrasının, 11. maddesinin 3.ve 5. fıkralarının, 12. maddesinin 2. fıkrasının, 14. maddesinin, 17. maddesi ile yönetmeliğe ekli (EK-1)’deki aile hekimliği uygulamasında atama ve nakille ilgili usul ve esasların iptali ve yürütülmesinin durdurulması ile bu yönetmeliğe dayanak olan 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanunun 1. 2. 3. 5. ve 8. maddelerinin Anayasanın 2. 7. 17. 56. ve 128. maddelerine aykırı olması nedeni anayasanın 152. maddesi gereğince anayasaya aykırılık iddiamızın ciddi bulunarak iptali için Anayasa Mahkemesine gönderilmesi istemidir.
T. TARİHİ: 06.07.2005
AÇIKLAMALAR
Müvekkil sendika 4688 sayılı kanunun 5. maddesine göre çıkarılmış bulunan yönetmelik ekinde hizmet kollarını gösterir listede yer alan sağlık ve sosyal hizmet kolunda bulunan Sağlık Bakanlığı’nda örgütlüdür.
Dava konusu yönetmelik 6 Temmuz 2005 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmıştır. ( EK 1)
Dava konusu yönetmelik 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanuna dayanılarak çıkarılmıştır. ( EK 2)
Müvekkil sendika Hukuk Bürosu tarafından hazırlanan 59. Hükümetin sağlıkta dönüşümle ilgili yaptığı düzenlemeleri anlatan bilgi notu ekte yer almıştır. ( EK 3)
Düzce’de başlatılacağı belirtilen Aile Hekimliği Pilot uygulaması için gönüllü hekim bulunamaması üzerine istek dışı görevlendirmelerin yapılacağına dair Sağlık Bakanlığı yazışmaları üzerine müvekkil sendika Sağlık Bakanlığını bir yazı ile uyarma ihtiyacı duymuştur. Sendika yazısı ve Bakanlığın cevabı ektedir. ( EK 4)
Dava konusu yönetmelik ile ilgili hukuka aykırılıkları belirtmeden önce anayasaya aykırılık nedenlerimizin belirtilmesinde fayda bulunmaktadır.
ANAYASAYA AYKIRILIK NEDENLERİ
Anayasanın 152. maddesinde, bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa Anayasa Mahkemesine başvurabileceği düzenlenmiştir.
Aşağıda ileri sürdüğümüz anayasaya aykırılıkların mahkemenizce de ciddi bulunarak, Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği kanatindeyiz.
1- 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanunun 1. maddesi:
“Amaç ve kapsam
Madde 1- Bu Kanunun amacı; Sağlık Bakanlığının pilot olarak belirleyeceği illerde, birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, birey ihtiyaçları doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi, kişisel sağlık kayıtlarının tutulması ve bu hizmetlere eşit erişimin sağlanması amacıyla aile hekimliği hizmetlerinin yürütülebilmesini teminen görevlendirilecek veya çalıştırılacak sağlık personelinin statüsü ve malî hakları ile hizmetin esaslarını düzenlemektir.”
Bu maddede pilot olarak belirlenecek illerden bahsedilmektedir. Pilot olarak çıkarılmış bulunan kanunun hangi illerde veya kaç ilde uygulanacağının açıkça belirtilmemesi, pilot uygulama süresinin konulmamış olması kanunun pilot uygulama kanunu olmadığını göstermektedir. Çünkü pilot uygulamalar belli bir yer ve zamanla sınırlı olup, uygulama sonuçları itibarı ile değerlendirilip asıl yapılacak düzenlemeye temel teşkil eden düzenlemelerdir. Kanunda bunun düzenlenmemiş olması hukuk devleti ilkelerine aykırıdır. Bilindiği gibi Anayasanın 7. maddesinde yasama yetkisinin Türk milleti adına TBMM’nin olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça düzenlenmiştir. Bir pilot kanunun genel kanun olma özelliği taşıyacak düzenlemeler içermesi bu yönüyle yasama yetkisinin devri anlamına gelmektedir.
Bu maddede ayrıca aile hekimliğinin birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinin geliştirilmesi, birey ihtiyaçları doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi, kişisel sağlık kayıtlarının tutulması ve bu hizmetlere eşit erişimin sağlanması amacıyla yapılacağı ifade edilmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın teşkilat ve görevleri hakkında 181 sayılı KHK’nın 2. maddesinde Sağlık Bakanlığı’nın görevleri sayılırken, fert ve toplum sağlığını korumak, bulaşıcı, salgın ve sosyal hastalıklarla savaşarak koruyucu, tedavi edici hekimlik ve rehabilitasyon hizmetlerini yapmak, mahalli idareler ile ilgili diğer kuruluşlarla işbirliği sureti ile çevre sağlığını ilgilendiren gerekli tedbirleri almak ve aldırmak da sayılmıştır.
Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında 224 sayılı kanunun 2. maddesinde sağlık, yalnız hastalık ve maluliyetin yokluğu olmayıp bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hali olduğu tanımı yapılmış,sağlık hizmetlerinin insan sağlığına zarar veren çeşitli faktörlerin yok edilmesi ve toplumun bu faktörlerin tesirinden korunması, hastaların tedavi edilmesi, bedeni ve ruhi kabiliyet ve melekeleri azalmış olanların işe alıştırılması (rehabilitasyon) için yapılan tıbbi faaliyetlerin sağlık hizmeti olduğu tanımlanmıştır. Kanunun 9. maddesinde sosyalleştirilmiş sağlık hizmeti teşkilatının sağlık evleri, sağlık ocakları, sağlık merkezleri ile hastaneleri, çeşitli koruyucu hekimlik teşekkülleri, sağlık hizmeti hususiyet arz eden yerler için kurulmuş sağlık teşekkülleri, sağlık müdürlükleri, bölge hastaneleri, bölge laboratuarları, sağlık personeli yetiştiren eğitim müesseseleri ve Sağlık Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatından oluşacağı ifade edilmiştir. Kanunun 13. maddesinde sosyalleştirilmiş sağlık hizmetlerinden faydalanmak isteyenlerin acil vakalar hariç evvela sağlık evine veya sağlık ocağına başvuracakları ifade edilmiştir.
Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun ile 181 sayılı KHK ve 224 sayılı kanun hakkında paralellik kurulmamıştır. Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun bir çok yönüyle 181 sayılı KHK ile 224 sayılı kanunda tanımlanan sağlık, sağlık hizmeti, koruyucu sağlık hizmeti, tedavi edici sağlık hizmeti tanımlarına yeni bazı tanımlar getirmiş ve bu kanunlarla çelişmiştir. Aile hekimliği uygulaması başladıktan sonra sağlık evi ve sağlık ocağı yetkisinde ve sorumluluğunda bulunan bir çok hususun aile hekimlerine devredilmesi ile uygulamada karışıklıklar çıkacaktır. Ayrıca aile hekimleri sağlık ocağı hekimi yetkilerini devralmış olacaklardır.
Aile hekimliğinin birey ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanarak 1. basamak sağlık hizmetini sunan hekimlik olarak düzenlenmesi sonucu koruyucu sağlık hizmetlerinin ihmal edilmesi Anayasanın 17 ve 56. maddelerine de aykırılık teşkil edecektir. Anayasa Mahkemesi’nin 16.10.1996 tarihli 1996/17 E, 1996/38 K sayılı kararında, “Anayasanın 17. maddesindeki kişinin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma hakkı, birbiriyle sıkı bağlantıları olan, devredilmez, vazgeçilmez temel haklardandır. Bu haklara karşı her türlü engelin ortadan kaldırılması da devlete görev olarak verilmiştir. Güçlüler karşısında güçsüzleri koruyacak olan devlet, gerçek eşitliği sağlayacak, toplumsal dengeyi koruyacak ve böylece sosyal devlet niteliğine ulaşacaktır…. Anayasanın 56. maddesiyle, devlete, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla sağlık kuruluşlarının hizmetlerini düzenleme, denetleme ve organize etme gibi görevler verilmiştir. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal güvenlik kurumlarını oluşturarak onlardan yararlanarak ve onları denetleyerek yerine getirecektir. Devlet için görev, kişiler için de bir hak olan bu amacın gerçekleştirilmesinde, bu hakkı sınırlayıcı, yararlanmayı zorlaştırıcı ya da zayıflatıcı düzenlemeler 56. maddede yer alan kurallara aykırı düşer.” Şeklindeki görüşü ile sağlık hakkının önemini vurgulamıştır.
Ayrıca belirtmek isteriz ki, pilot uygulamada ücretsiz olan hizmetlerin TBMM gündeminin öncelikleri arasında olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı yasalaştığı taktirde tüm hizmetler paralı olacak ve primini ödeyemeyen veya ödemeyenlerin Aile Hekiminden yararlanması mümkün olmayacaktır.
2- 5258 sayılı kanunun 2. maddesi,
“Tanımlar
Madde 2- Aile hekimi; kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Sağlık Bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir.
Aile sağlığı elemanı; aile hekimi ile birlikte hizmet veren hemşire, ebe, sağlık memuru gibi sağlık elemanıdır.”
Kanunun 2. maddesinde aile hekimi tanımlanmış olup, bu tamıma uygun olarak aile hekimliği uzmanı veya Sağlık Bakanlığı’nın öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiplerin aile hekimi olarak çalışabilecekleri ifade edilmiştir.
18.04.1973 tarih ve 14511 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Tababet Uzmanlık Tüzüğüne göre aile hekimliği ancak 3 yıllık asistanlık süresi geçiren pratisyen hekimlerin veya 1 yıl 4 ay yandal eğitimi alan çocuk hastalıkları ve iç hastalıkları uzmanlarının alabileceği bir uzmanlık alanıdır. Dolayısıyla aile hekimi olabilmek için asistanlık yapmış olmak şarttır. Kanunun 2. maddesinde uzman olmayan tabiplerin aile hekimi olabileceğine dair düzenleme 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 9. maddesine dayanılarak çıkarılmış bulunan ilgili tüzük hükmü ile çelişmektedir. Ayrıca uzman olanlarla olmayanların aynı kategoride değerlendirilmesi tıp etiğine aykırıdır.
Kanunun 2. maddesinde uzman olmayan tabiplerin de aile hekimi olarak çalıştırılabileceklerine dair düzenleme kanunun görünüşte bir pilot kanun olmasına karşın esasta temel bir kanun olarak düzenlenmiş olduğunu göstermektedir. Bu şekilde Anayasanın 7. maddesine aykırı düzenleme getirilmiştir.
3- 5258 sayılı kanunun 3. maddesi,
“Personelin statüsü ve malî haklar
Madde 3- Sağlık Bakanlığı; Bakanlık veya diğer kamu kurum veya kuruluşları personeli olan uzman tabip, tabip ve aile sağlığı elemanı olarak çalıştırılacak sağlık personelini, kendilerinin talebi ve kurumlarının veya Bakanlığın muvafakatı üzerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın, sözleşmeli olarak çalıştırmaya veya bu nitelikteki Bakanlık personelini aile hekimliği uygulamaları için görevlendirmeye yetkilidir.
Aile sağlığı elemanları, aile hekimi tarafından belirlenen ve Sağlık Bakanlığı tarafından uygun görülen, kurumlarınca da muvafakatı verilen Bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşları personeli arasından seçilir ve bunlar sözleşmeli olarak çalıştırılır. Bu suretle eleman temin edilememesi halinde, Sağlık Bakanlığı, personelini bu hizmetler için görevlendirebilir. İhtiyaç duyulması halinde, Türkiye'de mesleğini icra etmeye yetkili ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin (4), (5) ve (7) numaralı alt bentlerindeki şartları taşıyan kamu görevlisi olmayan uzman tabip, tabip ve aile sağlığı elemanları; Sağlık Bakanlığının önerisi, Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine sözleşme yapılarak aile hekimliği uygulamalarını yürütmek üzere çalıştırılabilir.
Sözleşmeli olarak çalışan aile hekimi ve aile sağlığı elemanları kurumlarında aylıksız veya ücretsiz izinli sayılırlar ve bunların kadroları ile ilişkileri devam eder. Bu personel, talepleri halinde eski görevlerine atanırlar ve sözleşmeli statüde geçen süreleri kazanılmış hak derece ve kademelerinde veya kıdemlerinde değerlendirilir. Sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta iken aile hekimi ve aile sağlığı elemanı statüsüne geçenlerden önceki sözleşmeli personel statüsüne dönmek isteyenler, eski kurumlarındaki boş pozisyonlara öncelikle atanırlar ve bu madde kapsamındaki çalışmaları hizmet sürelerinde dikkate alınır.
Kadroya bağlı olarak veya sözleşmeli personel pozisyonlarında görev yapan personelden Sağlık Bakanlığınca aile hekimi veya aile sağlığı elemanı olarak görevlendirilenlere, 209 sayılı Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına Bağlı Sağlık Kuruluşları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun uyarınca ek ödeme yapılmaz. Bunlara, aylıklarına ve ücretlerine ilaveten, çalıştıkları günler dikkate alınarak aşağıdaki fıkrada belirlenen miktarların yarısını aşmamak üzere tespit edilecek tutarda ödeme yapılır.
Sözleşme yapılan aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarına, 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) bendine göre belirlenen en yüksek brüt sözleşme ücretinin aile hekimi için (6) katını, aile sağlığı elemanı için (1,5) katını aşmamak üzere tespit edilecek tutar, çalışılan ay sonuçlarının ilgili sağlık idaresine bildiriminden itibaren onbeş gün içerisinde ödenir.
Sözleşmeli olarak çalışmaya başlayanların, daha önce bağlı oldukları sosyal güvenlik kuruluşlarıyla ilişkileri aynı şekilde devam ettirilir. Ancak, her türlü prim, kesenek ve kurum karşılıkları bu fıkrada belirtilen ücretlerden kesilerek ilgili sosyal güvenlik kuruluşuna aktarılır. Bunlar önceki durumları çerçevesinde tedavi yardımlarından yararlanmaya devam ederler.
Aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının durumları ve aile hekimliği uzmanlık eğitimi almış olup olmadıkları da dikkate alınmak suretiyle yapılacak ödeme tutarlarının tespitinde; çalıştığı bölgenin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi, aile sağlığı merkezi giderleri, tetkik ve sarf malzemesi giderleri, kayıtlı kişi sayısı ve bunların risk grupları, gezici sağlık hizmetleri ile aile hekimi tarafından karşılanmayan gider unsurları gibi kriterler esas alınır. Sağlık Bakanlığınca belirlenen standartlara göre, koruyucu hekimlik hizmetlerinin eksik uygulaması veya hasta sevk oranlarının yüksek olması halinde bu ödeme tutarından brüt ücretin % 20'sine kadar indirim yapılır. Sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi ücreti, aile sağlığı merkezi giderleri, tetkik ve sarf malzemesi giderleri ve gezici sağlık hizmetleri ödemelerinden Damga Vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz.”
Kanunun 3. maddesinde aile hekimlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın, sözleşmeli olarak çalıştırmaya veya bu nitelikteki Bakanlık personelini aile hekimliği uygulamaları için görevlendirmeye yetkili oluğu ifade edilmektedir. Kısacası aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları kadrosuz sözleşmeli personel olarak çalıştırılacaklardır.
Cumhurbaşkanlığının 5227 sayılı Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanunun 46. maddesindeki veto gerekçelerinin bu madde için de geçerli olacağını düşünmekteyiz. Anayasanın 128. maddesinde devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği açıkça ifade edilmiştir. 128. maddede devamla memurları ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği öngörülmüştür. Sağlık hizmeti devletin genel idare esasları kapsamında yürütmekle sorumlu olduğu kamu hizmetlerindendir. Kamu hizmetleri ise kadrolu kamu görevlileri eliyle yürütülmektedir. Anayasanın 128. maddesi ile düzenlenen bir kuralın yasa ile değiştirilerek farklı pozisyonda istihdam biçimine gidilmesi Anayasaya aykırıdır.
Anayasa Mahkemesinin 19.04.1988 tarihli 1987/16 E, 1988/8 K sayılı kararı ile 09.02.1993 tarihli 1992/44 E, 1993/7 K sayılı kararlarında devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin kadrolu memurlar veya diğer kamu görevlileri eliyle gördürülebileceğine ilişkin tespitleri bulunmaktadır. Bu nedenle mevcut hukukumuza göre aile hekimlerinin ve aile sağlığı elemanlarının sözleşmeli olarak çalıştırılabilmeleri hukuken olanaklı değildir.
Kanunun 3. maddesinde Sağlık Bakanlığı ile sözleşme yapacak sayıda aile hekimi veya aile sağlığı elemanı bulunamaması halinde Sağlık Bakanlığı tarafından personel görevlendirileceği ifade edilmektedir. Bilindiği gibi kamu görevlilerinin her türlü parasal ve özlük hakkının yasayla düzenlenmesi bir zorunluluktur. Memur kadrosunda olan bir sağlık personelinin görevlendirme sureti ile aile hekimi veya aile sağlığı elemanı olarak çalıştırılması Anayasanın 128. maddesine aykırı olduğu gibi 657 sayılı kanun, 2368 sayılı kanun, 224 sayılı kanun, 1219 sayılı kanun ve Tababet Uzmanlık Tüzüğüne de aykırıdır.
Kanunun 3. maddesinin son paragrafında, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen standartlara göre koruyucu hekimlik hizmetlerinin eksik uygulaması veya hasta sevk oranlarının yüksek olması halinde bu ödeme tutarından brüt ücretin %20’sine kadar indirim yapılacağı ifade edilmektedir. Kanun bu hükmüyle de oldukça tehlikeli sonuçlara yol açabilecek bir düzenleme getirmiştir. Öncelikle aile hekimliği uzmanlığı dahi almamış olan pratisyen hekimlerin birkaç aylık kurslarla aile hekimi yapılabileceği ve çalıştırılabileceği düzenlenmiş, ardından bu hekimlerin çok fazla hasta sevk etmesi halinde ücretlerinden %20 indirim yapılacağı ifade edilmiştir. Ücretinden indirim yapılmasını istemeyen aile hekiminin tıbbi bilgisi yeterli olmasa bile hastayı kendisinin tedavi edeceğine dair beklentisi çok tehlikeli tıbbi sonuçlara yol açabilecektir. Yaşam hakkının güvence altında olduğu ülkemizde bu tür düzenlemelerle hekimlerin daha fazla para kazanmak istemesi sonucu insanların yaşam hakları tehlikeye girecektir. Yaşam hakkı boyutuyla bu düzenleme Anayasanın 17. maddesine aykırıdır. Ayrıca amacın sağlık hizmeti verilmesi olduğu bir kanunda, olayın salt parasal değerlerle ölçülmesi kanunun kendi içerisindeki en büyük çelişkisini göstermektedir. Piyasacı – düzenleyici devlet anlayışına sahip 59. hükümetin her türlü olaya piyasa kurallarıyla yaklaşması sonucu hazırlayacağı kanun ancak bu kadar olabilir.
Aile hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun sanki Anayasa ve diğer yasalar yokmuş gibi bunlardan bağımsız yepyeni kurallar getirerek kanun yapma tekniği açısından da oldukça eksik ve yetersiz bir kanundur.
4- 5258 sayılı kanunun 5. maddesi,
“Hizmetin esasları
Madde 5- Aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde kişilerin aile hekimine kaydı yapılır. Bakanlıkça belirlenen süre sonunda kişiler aile hekimlerini değiştirebilirler. Her bir aile hekimi için kayıtlı kişi sayısı; asgarî 1000, azamî 4000'dir. Aralıksız iki ayı aşmayan süreyle kayıtlı kişi sayısı 1000'den az olabilir.
Aile hekimliği hizmetleri ücretsizdir; acil haller hariç, haftada kırk saatten az olmamak kaydı ile ilgili aile hekiminin talebi ve o yerin sağlık idaresince onaylanan çalışma saatleri içinde yerine getirilir. Aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde acil haller ve mücbir sebepler dışında, kişi hangi sosyal güvenlik kuruluşuna tâbi olursa olsun, aile hekiminin sevki olmaksızın sağlık kurum ve kuruluşlarına müracaat edenlerden katkı payı alınır. Alınacak katkı payı tutarı Sağlık, Maliye ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarınca müştereken belirlenir. Aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde, diğer kanunların aile hekimliği hizmetleri kapsamındaki hizmetlerin sunumu ile sevk ve müracaata ilişkin hükümleri uygulanmaz. Yabancılar hakkında ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
Aile hekimlerinin şahsî kayıtları ilgili il ve ilçe sağlık idare birimlerinde tutulur. Aile hekimlerinin kullandığı basılı veya elektronik ortamda tutulan kayıtlar, kişilerin sağlık dosyaları ile raporlar, sevk belgesi ve reçete gibi belgeler resmî kayıt ve evrak niteliğindedir. Bu kayıt ve belgeler, hekimin ayrılması veya kişinin hekim değiştirmesi halinde eksiksiz olarak devredilir. İlgili mevzuatta birinci basamak sağlık kuruluşları ve resmî tabiplerce düzenlenmesi öngörülen her türlü rapor, sevk evrakı, reçete ve sair belgeler, aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde aile hekimleri tarafından düzenlenir.”
Kanunun 5. maddesinde aile hekimine kayıt yapacak asgari 1.000, azami 4.000 kişi olabileceği düzenlenmiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi Sağlık Bakanlığı’nın ve diğer kamu kurumlarının yetişmiş aile hekimi uzmanı 1.000 kişi civarında olup, geriye kalan 22.000 aile hekiminin ne şekilde temin edileceği belirsizdir. Aile hekimi uzmanlığı almayan tabiplerin birkaç aylık kurslarla aile hekimi yapılmak istenmesi mevcut mevzuata aykırı olduğu gibi, sağlık ocakları hekimlerini de bu alana yönlendirerek sağlık ocaklarının boşalmasına neden olacaktır.
5. maddede aile hekimlerinin acil haller hariç haftada 40 saatten az olmamak kaydı ile ilgili aile hekiminin talebi ve o yerin sağlık idaresince onaylanan çalışma saatleri içinde aile hekimliği hizmetlerinin yerine getirileceği belirtilmektedir. Aile hekiminin çalışma süresinin “en az haftada 40 saat” olarak belirlenmesi anayasaya aykırıdır. Aile hekimi kamu görevlisi olarak kabul ediliyor ise Anayasanın 128. maddesine göre özlük haklarının kanunla açıkça düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi halde Anayasanın 128. ve 7. maddelerine aykırı düzenleme yapılmış olur.
5. maddenin 2. paragrafında aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde acil haller ve mücbir sebepler dışında, kişi hangi sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olursa olsun, aile hekiminin sevki olmaksızın sağlık kurum ve kuruluşlarına müracaat edenlerden katkı payı alınacağı ile ilgili düzenleme bulunmaktadır. Anayasanın 60. maddesinde sosyal güvenlik hakkı düzenlenmiştir. Anayasanın 56. maddesinde de sağlık hakkı düzenlenmiştir. Anayasanın 56 ve 60. maddelerine uygun olarak sosyal güvenlik kapsamında sağlık hakkından yararlanan kişilerden ayrıca katkı payı alınacak olması hukuka aykırıdır. Aile Hekimliği Pilot Uygulaması hakkında kanunun 3. maddesinde hasta sevk oranlarının yüksek olduğu aile hekiminin ücretinden %20 indirim yapılması ile aynı kanunun 5. maddesinde sevk almadan sağlık kurum ve kuruluşuna müracaat edenlerden katkı payı alınması nedeni ile çok ciddi tıbbi problemler ortaya çıkabilecektir. Aile hekimi (pilot yasada uzman olmayanların da aile hekimi olabileceği düzenlendiğinden) tıbbi bilgisi yetersiz olsa bile hastayı sevk etmek istemeyecek, hasta da bir başka sağlık kurumuna gitmek isteyecektir. Bu durumda sorunu “para ile” çözmek amaca hizmet etmeyecektir.
5. maddenin 2. paragrafında aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde diğer kanunların aile hekimliği hizmetleri kapsamındaki hizmetlerin sunumu ile sevk ve müracaata ilişkin hükümlerinin uygulanmayacağı ifade edilmektedir. Bu düzenleme başlı başına Anayasaya aykırıdır. Hangi kanunun hangi hükmünün uygulanmayacağının gösterilmemiş olması anayasanın 7. maddesine aykırıdır.
5. maddenin son paragrafında ilgili mevzuatta 1. Basamak Sağlık Kuruluşları ve resmi tabiplerce düzenlenmesi öngörülen her türlü rapor, sevk evraklı, reçete ve sair belgelerin aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde aile hekimleri tarafından düzenleneceği ifade edilmektedir. Aile hekimliği uygulaması karşısında 224 sayılı kanuna göre kurulmuş bulunan sağlık ocaklarının faaliyetleri devam etmesine rağmen, sağlık ocağı hekimlerinin yetkisinin aile hekimine devredilmesi Anayasanın 128. maddesi ile 7. maddesine aykırıdır. Devlet memuru olan sağlık ocağı hekimlerinin yetkilerinin, devlet memuru statüsünde çalıştırılmayan kadrosuz, sözleşmeli pozisyonda çalıştırılan aile hekimleri tarafından kullanılması açıkça Anayasanın 128. maddesine aykırıdır. Aile hekimleri ancak sağlık ocağı hekimi ile birlikte bu yetkileri kullanabilir. Aksinin kanunda düzenlenmesi doğru değildir.
5- 5258 sayılı kanunun 8.maddesi,
“Yönetmelikler
Madde 8- Aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının çalışma usul ve esasları; çalışılan yer, kurum ve statülerine göre öncelik sıralaması; aile hekimliği uygulamasına geçişe ve nakillere ilişkin puanlama sistemi ve sayıları; aile sağlığı merkezi olarak kullanılacak yerlerde aranacak fizikî ve teknik şartlar; meslek ilkeleri; iş tanımları; performans ve hizmet kalite standartları; hasta sevk evrakı, reçete, rapor ve diğer kullanılacak belgelerin şekli ve içeriği, kayıtların tutulması ile çalışma ve denetime ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarıyla yapılacak sözleşmede yer alacak hususlar ve bu Kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde bunlara yapılacak ödeme tutarları ile bu ücretlerden indirim oran ve şartları, sözleşmenin feshini gerektiren nedenler, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak, Sağlık Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”
Kanunun 8. maddesinde aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının özlük haklarının sözleşme ile belirleneceği ve bu sözleşme hükümlerinin de yönetmeliklerle düzenleneceği ifade edilmiştir. Yukarıda sıkça vurgulandığı gibi kamu görevlisinin yetkilerine haiz olarak çalıştırılan, ancak kadrosuz sözleşmeli statüde görev yapacak olan aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının özlük haklarının yasa ile düzenlenmemesi Anayasanın 128 ve 7. maddesine aykırıdır.
DAVA KONUSU YÖNETMELİĞİN İPTAL SEBEPLERİ
1- Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesi:
“Amaç ve kapsam
Madde 1 — Bu Yönetmeliğin amacı, birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmek ve verilen sağlık hizmetinin kalitesini artırmak, aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının çalışma usul ve esaslarını, çalışılan yer, kurum ve statülerine göre öncelik sıralamasını, aile hekimliği uygulamasına geçişe ve nakillere ilişkin puanlama sistemini ve sayılarını, aile sağlığı merkezi olarak kullanılacak yerlerde aranacak fiziki ve teknik şartları, meslek ilkeleri, iş tanımları, performans ve hizmet kalite standartlarını, hasta sevk evrakı, reçete, rapor ve diğer kullanılacak belgelerin şeklini ve içeriğini, kayıtların tutulması ile çalışma ve denetime ilişkin usul ve esasları belirlemektir.”
Yönetmeliğin 1. maddesi ile ilgili olarak, dayanak kanunun 1. maddesinin anayasaya aykırılık ile ilgili yukarıda yaptığımız açıklamalarımızın değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
2- Yönetmeliğin 3. maddesi,
“Tanımlar
Madde 3 — Bu Yönetmelikte geçen;
Bakanlık: Sağlık Bakanlığını,
Kanun: 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanunu,
Yerel sağlık idaresi: Toplum sağlığına ve çevreye yönelik sağlık hizmetleri ve idari görevler ile eğitim, izleme, değerlendirme, denetim ve koordinasyon faaliyetlerini yürüten, illerde il sağlık müdürlüğünü ve ilçelerde ilçe sağlık grup başkanlığını,
Aile hekimi: Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini, yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın, her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Bakanlığın öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabipleri,
Geçici aile hekimi: Aile hekiminin yıllık izin veya hastalık izninde bulunduğu sürede yerine bakan aile hekimini,
Aile sağlığı elemanı: Aile hekimi ile birlikte hizmet veren, sözleşmeli çalıştırılan veya Bakanlıkça görevlendirilen, hemşire, ebe, sağlık memurunu (toplum sağlığı),
Geçici aile sağlığı elemanı: Aile sağlığı elemanının yıllık izin veya hastalık izninde bulunduğu sürede yerine bakan aile sağlığı elemanını,
Aile sağlığı merkezi: Bir veya daha fazla aile hekimi ile aile sağlığı elemanlarınca aile hekimliği hizmetinin verildiği sağlık kuruluşunu,
Birinci basamak sağlık hizmeti: Toplum sağlığına yönelik hizmetler ile kişisel koruyucu, tanı koyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini kapsayan, kişilerin sağlık sisteminden ilk alış noktasında verilen sağlık hizmetini,
İkinci basamak sağlık hizmeti: Hastaların tanı ve tedavisinin, birinci basamak sağlık kuruluşları tarafından sağlanamadığı durumlarda, sevk edildiği sağlık kuruluşu tarafından verilen sağlık hizmetini,
Üçüncü basamak sağlık hizmeti: İkinci basamak sağlık hizmetlerinin kapsamında yer almayıp, ileri tetkik ve tedavi yöntemlerini gerektiren ve tedavisi özellik arz eden hastaların sevk edildiği bir üst sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetini,
Gezici sağlık hizmeti: Aile hekimi ve/veya aile sağlığı elemanının, il sağlık müdürlüğünce tespit edilen belde, köy ve mezra ve benzeri yerleşim yerlerine, Bakanlıkça belirlenen aralıklarla giderek yerinde vereceği sağlık hizmetini,
Hizmet bölgesi, hizmet grubu ve hizmet puanı: 8/6/2004 tarihli ve 25486 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin ilgili maddelerinde açıklanan bölge, grup ve puanları,
ifade eder.”
Yönetmeliğin 3. maddesinde yapılan aile hekimi tanımı ile ilgili olarak dayanak kanunun 2. maddesinin anayasaya aykırılık ile ilgili yukarıda yaptığımız açıklamalarımızın değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
3- Yönetmeliğin 11. maddesi,
“Çalışma saatleri
Madde 11 — Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları tam gün esasına göre çalışırlar.
Mesai saatleri ve günleri, çalışma yerinin koşulları da dikkate alınmak suretiyle çalıştığı bölgedeki kişilerin ihtiyaçlarına uygun olarak aile hekimi tarafından belirlenir ve yerel sağlık idaresince onaylanır. Yapılacak ev ziyaretleri ve gezici sağlık hizmetleri çalışma süresine dahil edilir. Çalışılan günler ve saatler aile sağlığı merkezinin görünür bir yerine asılarak kişilerin bilgilenmesi sağlanır.
Çalışma saatleri dışında ve resmi tatillerde, bölgedeki aile hekimleri sayısı dikkate alınarak icapçı veya aktif nöbet uygulamaları çerçevesinde hizmetin devamlılığı sağlanır.
Aile hekimi ve aile sağlığı elemanları, yangın, deprem, sel felaketi gibi olağanüstü durum ve hallerde çalışma saatleri ile bağlı olmaksızın çalıştırılabilirler.
Hizmetlerin devamlılığının sağlanabilmesi için gerekli durumlarda Bakanlık personeli görevlendirme suretiyle çalıştırılır.”
Yönetmeliğin 11. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen husus aile hekimlerinin fiilen izin kullanamamasını veya izin kullanabileceklerin yerine çalışacakların ise oldukça yoğun ve fazla çalışacağını göstermektedir. Oysa sadece kendisine bağlı nüfustan sorumlu bir aile hekiminin sorumluluk bölgesi dışında da çalıştırılabilecek olması kanunun kendi amacı ile de çelişmektedir.
Yönetmeliğin 11. maddesinin 5. fıkrasında düzenlenen hususla hiç aile hekimi eğitimi veya hizmet içi eğitimi almamış bir personelin görevlendirilebileceği düzenleyerek, kanunun kendi içinde oluşturduğu amaca aykırı davranılmış olmaktadır. Ayrıca bu hususlarla ilgili olarak, dayanak kanunun 5. maddesinin anayasaya aykırılık ile ilgili yukarıda yaptığımız açıklamalarımızın değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
4- Yönetmeliğin 12. maddesi,
“İzinler
Madde 12 — Görevlendirme suretiyle çalıştırılan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları yıllık, mazeret izni ve hastalık izni yönünden, asli statülerine ilişkin mevzuata tâbidir.
Sözleşme ile çalıştırılan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları yıllık, mazeret izni ve hastalık iznini 5258 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kullanırlar.”
Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrasında, sözleşmeli aile hekimi ile aile sağlığı elemanının 5258 sayılı kanunun 8. maddesine göre izinlerini kullanacağı belirtilmektedir. Söz konusu kanunun 8. maddesi ise bu durumun yapılacak sözleşmede düzenleneceğini belirtmektedir. Bu husus başlı başına anayasanın 128. maddesine aykırıdır. Aynı kamu görevi göreceği öngörülen personel arasında farklı özlük hakları düzenlemek anayasanın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine de aykırıdır. Ayrıca yukarıda belirttiğimiz diğer hukuka aykırılıkların da bu madde için değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
5- Yönetmeliğin 14. maddesi,
“Performans standartları
Madde 14 — Aile hekimlerinin performans değerlendirmesinde vermiş oldukları kişisel koruyucu sağlık hizmetleri ve sevk oranları dikkate alınır.
Sevk oranları, bebek ve gebe izlemi ve aşılama oranlarının hesaplanmasına dair usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.”
Yönetmeliğin 14. maddesi ile ilgili olarak, dayanak kanunun 3. ve 5. maddelerinin anayasaya aykırılık ile ilgili yukarıda yaptığımız açıklamalarımızın değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
6- Yönetmeliğin 17. maddesi ile yönetmeliğe ekli EK 1’de yer alan Aile Hekimliği Uygulamasında Atama ve Nakille İlgili Usul ve Esaslar,
“Öncelik sıralaması
Madde 17 — Aile hekimliği uygulamasında çalışacak personelin öncelik sıralamasına ilişkin usul ve esaslar, bu Yönetmeliğin (EK–1)’indeki Aile Hekimliği Uygulamasında Atama ve Nakille İlgili Usul ve Esaslara göre düzenlenir.”
(EK–1) “Aile Hekimliği Uygulamasında Atama ve Nakille İlgili Usul ve Esaslar Aile hekimliği uygulamasına geçişe ve nakillere ilişkin puanlama sistemi ve sayıları Madde 1 — Aile hekimliği uygulamasına geçilen illerde, sistemin hizmet sunumuna etkileri göz önüne alınarak personel dağıtım cetveli hazırlanır. Pilot illerde aile hekimi ve aile sağlığı elemanı ve bunların dışında personel dağılım cetveline göre eksik olan unvan ve branşlar için 8/6/2004 tarihli ve 25486 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği’ndeki dönemlere bağlı kalmaksızın kurum içi ve kurumlar arası naklen atama işlemleri yapılabilir. Kurumlar arası naklen atama için, Bakanlığın belirlediği ilkeler çerçevesinde, il sağlık müdürlüğü müracaatları kabul eder ve uygun görülenleri Bakanlık onayına sunar. Kurum içi naklen atama ise Bakanlıkça 8/6/2004 tarihli ve 25486 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği’nde açıklanan "A" hizmet grubu illerden başlamak üzere ve hizmet puanı esasına göre gerçekleştirilir. Ülke genelinde unvan ve branşlar itibari ile personel dağılım cetveli doluluk karşılama oranı gözetilerek, pilot il personel dağılım cetvelinin hangi oranda atamaya açılacağına Bakanlıkça karar verilir. Çalışılan yer, kurum ve statülerine göre öncelik sıralaması Madde 2 — Aile hekimliği uygulamasına geçilen illerde aşağıdaki ilkelere göre öncelik sıralaması yapılır: A) Aile hekimleri: Sözleşme ile çalıştırılacak aile hekimleri 1 sayılı liste: Kadrosu veya pozisyonu pilot ilde olmak şartı ile: a) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan aile hekimliği uzmanı tabipler. b) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan aile hekimliği eğitici eğitimi alarak sertifikalandırılmış ve asgari beş kez birinci aşama uyum eğitimi verdiğini belgeleyen uzman tabip/tabipler. c) Kamu kurum ve kuruluşlarından birinci basamak sağlık hizmeti veren birimlerde çalışan tabip/diğer uzman tabipler. d) Kamu kurum ve kuruluşlarında ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında çalışan tabip/diğer uzman tabipler. Durumu bu listeye uyan uzman tabip ve tabiplerden aile hekimliği uygulamasında görev almak için müracaat edenler, alt gruplar halinde hizmet puanına göre sıralanır. İl düzeyinde belirlenen aile hekimi çalışma bölgelerine, bu maddenin 1 sayılı listesinin "a" bendine göre en yüksek hizmet puanı olan personelden başlamak üzere tercihlerine göre yerleştirme yapılır. Müracaatların boş pozisyon sayısından fazla olması halinde yedek liste yapılır. Geçiş döneminde herhangi bir sebeple pozisyonlarda boşalma olursa, varsa yedek listedeki sıralamaya göre tercih eden uzman tabip veya tabiple, yoksa bu maddedeki sıralamaya göre atama yapılır. 2 sayılı liste: Hizmet grubu ve bölgelerinde personelin kadro veya pozisyonunun bulunduğu il esas alınarak; a) A–1, A–2, A–3 hizmet grubu ve hizmet bölgesi iller, b) A–4, A–5, A–6 hizmet grubu ve hizmet bölgesi iller, c) B–1, B–2, B–3 hizmet grubu ve hizmet bölgesi iller, d) B–4, B–5, B–6 hizmet grubu ve hizmet bölgesi illerde kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan tüm uzman tabip veya tabipler. Boş aile hekimi pozisyonu kalması halinde bu maddenin 2 sayılı listesinin "a" bendinde açıklanan illere duyuru yapılır. İstekli personel hizmet puanı ve tercihlerine göre yerleştirilir. Boş pozisyon kalması halinde sırası ile diğer alt gruplarda aynı işlem tekrarlanır. Bütçe imkanlarının uygun olması, Bakanlığın önerisi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü halinde, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte pilot ilde tam gün serbest çalıştığını belgeleyen uzman tabip ve tabiplerle, muayenehane ve poliklinik gibi tababet mesleğini serbest olarak icra ettiği mahal ile sınırlı olmak kaydı ile, aile hekimliği uygulamasına başlatılmak üzere sözleşme yapılabilir. Pilot ilde serbest çalışan tabip veya tabipler için izin alınan pozisyon sayısından fazla müracaat olması halinde kura ile sıralama yöntemine başvurulur. Görevlendirme ile çalışacak aile hekimleri Sözleşme ile çalıştırılacak aile hekimi pozisyonları doldurulamaz ise Bakanlıkça pilot ilde geçici olarak personel görevlendirilir. Buradan yeterli personel bulunamaz ise "A" hizmet grubu illerden geçici olarak personel görevlendirilir. Geçici olarak başka mahalden personel görevlendirilmesindeki süre, görevlendirilen personelin rızası dışında altı aydan fazla olamaz. B) Aile sağlığı elemanları: Sözleşme ile çalıştırılacak aile sağlığı elemanları; a) Kadrosu veya pozisyonu pilot ilde olmak kaydı ile 1) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve aile hekiminin tercih ettiği istekli ebe, hemşire veya sağlık memurları (toplum sağlığı), 2) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve aile sağlığı elemanı olarak görev yapmak isteyen ebe, hemşire veya sağlık memurları (toplum sağlığı), b) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve aile hekiminin tercih ettiği istekli ebe, hemşire veya sağlık memurlarından (toplum sağlığı) 8/6/2004 tarihli ve 25486 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği’nde açıklanan "A" hizmet grubu illerde bulunan personel, c) Aile hekimi 2 sayılı listedeki alt gruplara göre, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve aile sağlığı elemanı olarak görev yapmak isteyen ebe, hemşire veya sağlık memurları(toplum sağlığı), unvan ayrımı yapmaksızın tek liste halinde hizmet puanına göre sıralanır ve tercihlerine göre yerleştirilir. Görevlendirme ile çalışacak aile sağlığı elemanları: Yukarıdaki sıralamaya göre pozisyonlar doldurulamaz ise pilot ilden görevlendirme suretiyle, burada yeterli personel bulunamaz ise 8/6/2004 tarihli ve 25486 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği’nde açıklanan "A" hizmet grubu illerden personel görevlendirilir. Geçici olarak başka mahalden personel görevlendirilmesindeki süre, görevlendirilen personelin rızası dışında altı aydan fazla olamaz. Pilot illerde herhangi bir sebeple pozisyonlarda boşalma olursa yukarıdaki sıralamaya göre işlem yapılır. Geçiş dönemi sonrasında atama ve yer değiştirme Madde 3 — A) Aile hekimleri: Naklen atanma talebinde bulunan aile hekimleri ile yeniden veya ilk defa işe başlamak isteyen uzman tabip ve tabipler aşağıdaki gruplar halinde hizmet puanına göre, hizmet puanı bulunmayanlar ise müracaat tarihine göre sıralanır: 1) Naklen atanma talebinde bulunan aile hekimleri ile aile hekimliği uzmanı tabipler. 2) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan tabip/diğer uzman tabipler. 3) Diğer tabip ve uzman tabipler. Boşalan veya yeni açılan aile hekimliği pozisyonuna, 1 inci alt grubun hizmet puanı en yüksek olan personelden başlamak üzere kabul eden uzman tabip veya tabibin naklen, yeniden veya ilk defa atanması gerçekleştirilir. Açıktan atama yapılabilmesi için bütçe imkânlarının uygun olması, Bakanlığın önerisi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü şarttır. B) Aile sağlığı elemanları: Aile hekiminin tercih ettiği, kendisi kabul eden ve çalıştığı kamu kurum ve kuruluşunca muvafakat verilen ebe, hemşire veya sağlık memuru (toplum sağlığı) aile sağlığı elemanı olarak yerleştirilir. Bu olmaz ise; 1) Naklen atama talebinde bulunan aile sağlığı elemanları, 2) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ebe, hemşire veya sağlık memurları(toplum sağlığı), sıralamasına göre 1 inci grubun hizmet puanı en yüksek personelden başlamak üzere kabul eden ebe, hemşire veya sağlık memurunun(toplum sağlığı), naklen ataması gerçekleştirilir. Boş aile hekimliği ve aile sağlığı pozisyonlarının duyurulması, müracaat gibi işlemler Bakanlıkça internet üzerinden yapılır. Boşalan pozisyona müracaatı kabul edilen aile hekimi veya aile sağlığı elemanı en geç onbeş gün içinde görevine başlamak zorundadır. Çeşitli hükümler Madde 4 — Aile hekimi veya aile sağlığı elemanın bu Yönetmelik’te düzenlenen sistem dışında özür durumu gibi farklı nedenlerle naklen ataması yapılamaz. Bu konumdaki personel memur olarak görev yaparken sözleşmeli statüye geçmiş ise, bu statüye tekrar dönerek tayin talebinde bulunabilir veya bu Yönetmelik’teki düzenlemeye göre sıralamaya girebilir. Pilot ilde il sağlık müdürü, müdür yardımcıları ve şube müdürü olarak görev yapan tabip ve uzman tabipler aile hekimliğine müracaat etmeleri halinde, bu Yönetmelikteki düzenlemelere göre sıralamaya tabi tutulur. Kendilerine sıra gelmesine rağmen idari görevlerinden ayrılmaları uygun görülmeyen personelin sırası yedek listenin başına indirilir. İdari görevleri sona erdiğinde yedek listedeki sıralarına göre boşalan pozisyonlarda göreve başlatılırlar. Askerlik veya doğum nedeni ile sözleşmesini usulüne uygun sona erdirerek tekrar aile hekimliğine dönmek için süresi içinde müracaat eden tabip ve uzman tabipler, ilk boşalacak pozisyon için tanınan atanma hakkı, yedek listeden önce gelir. Aile hekimliği uygulamasına geçilen illerde bu bölümdeki özel düzenlemeler dışında 8/6/2004 tarihli ve 25486 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.” |
Yönetmeliğin 17. maddesinde düzenlenen ve yönetmeliğe ekli atama ile ilgili usul ve esaslar hakkında yukarıda dayanak kanunun 3, 5. ve 8, maddelerinin anayasaya aykırılık ile ilgili yukarıda yaptığımız açıklamalarımızın değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Sözleşmeli aile sağlığı hekimi ve aile sağlığı elemanının çalıştırılması anayasaya aykırıdır. Buna rağmen 657 sayılı kanuna tabi hekim ve diğer sağlık personelinin istekleri dışında görevlendirme ile çalıştırılmaları 657 sayılı kanunla devlet memurlarına tanınan memurluk güvencesi ile de bağdaşmamaktadır. Görevlendirilecek personelin farklı bir statüde görev yapması karşısında kendi rızalarının alınmaması açıkça hukuka aykırıdır. Ayrıca görev yapılacak mahalde görevlendirilecek personelin görevlendirme sürelerinin ne olacağının belirtilmemesi, görevlendirmenin görevlendirilecek personelin görevi ile ilgili olması, açıkça hizmetine ihtiyaç duyulması ve zorunlu nedenlerle yapılabilir olmasıyla ilgili idare hukuku ilkeleri de hiçe sayılmış durumdadır.
Ayrıca, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 07.07.2005 tarih ve 2005/375 YD. İtiraz nolu yürütmeyi durdurma kararı ile Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 4. maddesinin g bendinin yürütülmesi durdurulmuştur. ( EK 5) Bu durumda dava konusu yönetmeliğin ekinde yer alan atama ile ilgili usul ve esaslarda yeniden düzenleme yapılması gerekmektedir.
Sonuç olarak sebep ve amaç yönünden açıkça hukuka aykırı olan yönetmeliğin istenilen maddelerinin iptali gerekmektedir.
YÜRÜTMEYİ DURDURMA NEDENLERİ
2577 sayılı kanunun 27. maddesindeki koşullar oluştuğundan, dava konusu yönetmeliğin istenilen maddelerinin yürütülmesinin durdurulması gerekmektedir.
HUKUKSAL NEDENLER: Anayasa, Danıştay kanunu, İYUK ve diğer yasal mevzuat
DELİLLER: Ekteki belgeler ve diğer yasal deliller
İSTEM SONUCU: Duruşma isteğimiz kabul edilerek, 6 Temmuz 2005 tarih ve 25665 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinin, 3. maddesinin aile hekiminin tanımını yapan 4. fıkrasının, 11. maddesinin 3.ve 5. fıkralarının, 12. maddesinin 2. fıkrasının, 14. maddesinin, 17. maddesi ile yönetmeliğe ekli (EK-1)’deki aile hekimliği uygulamasında atama ve nakille ilgili usul ve esasların iptali ve yürütülmesinin durdurulması ile bu yönetmeliğe dayanak olan 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanunun 1. 2. 3. 5. ve 8. maddelerinin Anayasanın 2. 7. 17. 56. ve 128. maddelerine aykırı olması nedeni anayasanın 152. maddesi gereğince anayasaya aykırılık iddiamızın ciddi bulunarak, iptali için Anayasa Mahkemesine gönderilmesine, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin davalı idare üzerine bırakılmasına karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederim. 12.09.2005
Av. Öztürk Türkdoğan