2012 yılının sağlık ve sosyal hizmet alanı ile ilgili değerlendirmesinin yapıldığı bir basın toplantısı düzenledik . Genel Başkanımız Çetin Erdolu kapsamlı bir rapor sunarak basın açıklamasını gerçekleştirdi.
BASIN AÇIKLAMASI
80’lerde başlatılıp, AKP’nin Hükümete gelişiyle birlikte, 2002 yılından itibaren hızlandırılan “Sağlıkta Dönüşüm Programı” bir Dünya Bankası Programı olup, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü eliyle ülkelerde uygulandığı gibi, ülkemizde de 10 yıldır hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bu programın temel anlayışı; hizmetin yürütülmesi sürecinden “Kamu”nun çıkarılması, özel sağlık kuruluşlarının hizmet içindeki payının giderek arttırılması, sağlığın finansman yapısını değiştirerek bu yolla sermayeye kaynak aktarılmasıdır. Bu doğrultuda, 1. Basamaktan başlayarak 2. ve 3. Basamak Sağlık Hizmeti’nin piyasalaştırılması, işletmeleştirilerek ticarileştirilmesi, buna paralel olarak işkolunda çalışanların direncini kırmak adına Sözleşmeli-Güvencesiz çalışmanın egemen hale getirilmesi, işgücü maliyetlerini düşürerek yoksullaştırılmasına yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. 2 Kasım 2011 tarihinde çıkarılan “663 Sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Teşkilat Yapısını Düzenleyen Kanun Hükmünde Kararname”, bu kararnamede yer alan “Kamu Hastane Birlikleri” uygulamasının 2 Kasım 2012 tarihinden itibaren uygulamaya geçirilmesi, 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren “Genel Sağlık Sigortası” 2012 yılında bu konuda atılmış önemli adımlardır.
2002 Yılında başlatılıp bugüne getirilen bu “Dönüşüm”ün sağlık hizmeti açısından bir devrim olduğu iddiası vardır ve bu iddia sürekli tekrarlanmaktadır. Ancak, gerek koruyucu sağlık hizmetinin yeterliliği, sağlık hizmeti alanların hizmete ulaşmaları, ulaşabildikleri hizmetin yeterli olup olmadığı ve niteliği ile hizmete ulaşabilme koşulları; gerekse hizmetin verilme biçimi, koşulları ve hizmeti verenlerin, sağlık emekçilerinin istihdam biçiminden, ekonomik-özlük-sosyal ve demokratik haklarına kadar yaşanan olumsuzlukların değerlendirilmesi gerekmektedir. Benzer bir değerlendirmenin, büyük bir değişim yaşanan “Sosyal Hizmet” alanındaki Bakanlığın yeniden teşkilatlanmasından, sosyal hizmet kuruluşlarının piyasalaştırılması, kuruluşların kamunun elinden çıkarılmaya çalışılması, çalışanların istihdam biçiminden başlayarak hizmetin büyük ölçüde taşeronlaştırılması, yaşlı, çocuk, kadın ve engellilerin ihtiyacı olan hizmete erişimin siyasetin eline terk edilmesi için yapılması da gerekmektedir.
Bu rapor, 2012 yılının Sağlık ve sosyal Hizmet açısından değerlendirmesini içermektedir. Raporda yapılan değerlendirmeler hem hizmet alanlar, hem de hizmet verenler açısından yapılacaktır. Raporun hazırlanması konusunda temel alınan veriler, pratikte yaşanan gerçekler ile TÜİK, Sağlık Bakanlığı verileri ve Sağlık Bakanı’nın 2013 yılı Bütçe Yasası için Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunum olmuştur.
Raporda Sağlık ve sosyal Hizmetler, hem hizmet alanlar, hem de Hizmeti Verenler açısından değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler sonunda hükümetin 2012 yılı için notu: GEÇMEZ olmuştur.
Hükümet, yürüttüğü politikalar doğrultusunda Sağlık ve sosyal Hizmet alanında verilen hizmetler 2012 yılında da halktan yana olmamıştır. Hem hizmet alanlar, hem de hizmeti verenler açısından birtakım olumsuzluklar yaşandığı gibi, sendikamız başta olmak üzere, buna karşı mücadele yürüten tüm emek ve meslek örgütlerine yönelik saldırılar da yaşanmıştır.
Bütün bu halk karşıtı, piyasacı sağlık politikalarına karşı mücadele yürüten sendikamız, Sağlık Bakanı ve AKP Hükümeti’nin saldırısına maruz kalmaktadır. Bu saldırılar; sağlık hakkı ve kadrolu güvenceli istihdam talep eden sağlık öğrencisinden, taşeronuna, hekiminden, hemşiresine, sağlık teknisyenine kadar tüm çalışanları kapsamaktadır. Sendikamız bu saldırılardan payına düşeni fazlasıyla almıştır, almaktadır:
- Çoğu Tıp Fakültesi öğrencisi 43 kişi sendikamız Öğrenci Komisyonu ve TTB Tıp Öğrenci Kolu çalışmaları gerekçe gösterilerek, bu çalışmaların yasadışı olduğu iddiasıyla gözaltına alınıp, 13’ü tutuklanmış, tutuklananlar 6 ay süre ile okullarından-eğitimlerinden alıkonulmuş, dönem kaybetmişlerdir.
- Benzer gerekçelerle, Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulamalarına yönelik mücadele bağlamındaki eylem ve etkinlikler neden gösterilerek sendika yöneticilerimiz tutuklanmıştır. Halen Genel Sekreterimiz, Merkez Denetleme Kurulu Başkanımız ve Ankara Şube Yönetim Kurulu üyemiz tutukludur. Yakın zamana kadar da, sendikamız SES ve konfederasyonumuz KESK kapsamında yürütülen “Kadın Çalışmaları” ve Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği ile Kadına Yönelik Şiddete karşı mücadele yürütmesi nedeniyle tutuklu olan Genel Kadın Sekreterimiz 10 ay cezaevinde kaldıktan sonra 13 Aralık’ta serbest kalmıştır.
- 2009 yılında başlayan KESK ve KESK’e bağlı sendikalara yönelik saldırılar, mücadelemizin ivmesi, muhalif SES’imiz yükseldikçe artmıştır. 2012 yılı başından itibaren, 13 Ocak, 13 Şubat, 6 Haziran ve 25 Haziran 2012 tarihlerinde bu SES’i kesmek, yıldırmak, sindirmek, mücadeleden alıkoymak amacıyla gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıya kaldık. Halen KESK’e bağlı sendika yönetici ve üyelerinden 70’e yakını tutukludur. Buna rağmen bu mücadele daha kararlı biçimde sürmektedir, sürecektir.
Dinlendiğinden, çalışma ofisi ve evinde böcek bulunduğundan şikâyetçi olan Başbakan’dan çok öncesinde sendikamız binalarında böcek bulunmuş olup; Başbakan’dan daha fazla mağdur olduğumuzu buradan kamuoyuyla bir kez daha paylaşmak isteriz. Son böcek vakasından sonra Başbakan dâhil Hükümet yetkililerinin, dinletilen muhalif kesimleri anlamış olduğunu umut ediyoruz. 31 Aralık 2012
MERKEZ YÖNETİM KURULU