YANARAK ÖLEN
5 KADIN İŞÇİ VE 19 MADENCİYİ ANDIK…
29 Aralık
2005 tarihinde Bursa’da Özay Tekstil’de çıkan yangında, kapı üzerine
kilitlendiği için yanarak ölen 15 – 32 yaşındaki beş kadın işçi için Bursa’da
anma eylemi yapıldı. Eylemde, selde boğulan kadınlar ve madende ölen işçiler de
anılarak bir yürüyüş yapıldı.
SES Bursa Şubesi yönetim kurulu 2 yıldır uğraştığı, “Bursa’nın 8
Mart’ı” diye tanımladığı yakılarak öldürülen kadın işçilerin Bursa’da tüm
emekçilerin birlikte anılması ve 29 Aralık tarihinin iş sağlığı ve güvenliği
günü şeklinde eylemler ve etkinlikler gerçekleştirme kararını hayata geçirdi.
Şube Temsilciler Kurulu kararı haline gelen öneri KESK Bursa şubeler
platformuna sunuldu. Kabul edilen öneri Bursa Kadın Platformu ile paylaşıldı.
Daha sonra tüm emek ve meslek örgütleri ile iletişime geçilerek tümünün
katılımı sağlandı. SES Bursa Şubesi gelecek yıllarda daha geniş etkinlikler,
panel gibi toplantılar düzenlemek kararlılığındadır. Unutturmamak azmindedir.
29 Aralık
günü, saat 18.00’de Bursa Kadın Platformu ve Herkese Sağlık Güvenceli Gelecek
Platformu ortak bir eylem gerçekleştirdi.
Eylemde 29 Aralık 2005’te ölen 5 kadın işçi ile birlikte İstanbul’da selde
servis aracında boğularak ölen kadın işçiler ve geçtiğimiz günlerde Kemalpaşa
Maden ocağında ölen 19 işçi anıldı. Daha fazla kar hırsıyla emekçileri ölüme
mahkum eden patronlar ve çalışma koşulları protesto edildi. Hükümet
uluslararası yasalara uymaya ve çalışma koşullarını düzenlemeye çağrıldı.
Setbaşın’da toplanarak Orhangazi parkına yürüyen kadınlar ve demokratik kitle
örgütü temsilcileri, Setbaşında yarım saat kadar polisle ‘yürüyemezsiniz,
yürürüz’ pazarlığı yapmak zorunda kaldık.
Orhangazi parkına sloganlar ve pankartlarla yapılan yürüyüş ardından bir basın
açıklaması gerçekleştirildi. Kadınlar yürüyüş sırasında yaktıkları mumlarla,
adalet, iş, ekmek, özgürlük, barış ve kardeşlik aradık.
Basın açıklaması katılımcı kurumlar adına, Bursa Kadın Platformu üyesi ve SES
Bursa Şubesi Kadın Sekreteri Pınar Aydoğan okudu.
Yapılan
basın açıklamasının tam metni:
Zor günler
yaşıyoruz. Zor ama çıkışsız, çözümsüz değiliz
“Bugün 29 Kasım… 2005 yılının 29 Aralık günü, gece yarısı Özay Tekstil
fabrikasında da, gerekli önlemler alınmadığı için yanarak hayatlarını kaybeden
kadın işçileri, bu iş cinayetine kurban vermemizin üstünden tam dört yıl
geçti. Biz bugün buraya işçi kardeşlerimizin anısının önünde eğilmeye,
yakılarak öldürülen kadın emekçileri unutmadığımızı, unutturmayacağımız haykırmaya
geldik. Biz bugün bu meydanda onların kurban edilmesinden sonra da süren
iş cinayetlerinin sürüp gitmesine seyirci kalmayacağımızı bir kez daha
haykırmaya toplandık.
29 Aralık gece yarısı çıkan yangında “kaçmamaları için” üzerlerinde
kilitli bırakılan 15 yaşındaki Ayşe Denizdalan, 18 yaşındaki Sadife Düdüş, 21
yaşındaki Gülden Çiçek, 27 yaşındaki Necla Özveren ve üç aylık hamile 32
yaşındaki Sevgi Sesli güvencesiz, tedbirsiz çalıştırılmaların ve özellikle
kadın işçilerin her gün karşılaştığı tehlikeli koşullara mahkûm edilmeleri
nedeniyle dört yıldır aramızda değiller. İşçileri sigortasız, fabrikası
sigortalı fabrika sahibi ise, sigortadan trilyonlarca lira para alırken, neden
olduğu ölümler için sadece ,182 bin TL para cezasıyla paçasını kurtarmasının
bizim vicdanlarımızın kabul etmesi mümkün değildir.
Ayşe, Sadife, Gülden, Necla, Sevgi… İşçilerin, emekçilerin, kadınların mahkûm
edildiği çalışma koşullarının ilk kurbanları olmadığı gibi son da olmadılar.
2007 yılında, Ceylanpınar’da çoğunluğu çocuk yaştaki 10’u kadın 15 işçi kamyon
kasasında taşınırken Çırpı deresine yuvarlanarak can verdi. Gün ağarmamıştı
daha. Uyku mahmuru gözlerle, 2–3 TL için çoğunluğu çocuk yaştaki 10’u kadın 15
işçi can verdi. Gün ağarmamıştı daha. 11’inde çocuktular; 17’sinde anne; 3, 4
ve 6 aylık gebeydiler hatta. Ceylanpınar’da hayatlarını yitirenler son olmadı…
İstanbul’da, hız yapan araç sürücü villalarda temizlikçi ve bakıcı olarak
çalışan üç kadının beklediği otobüs durağına girdi. Villalarda çocuk bakıcılığı
ve temizlikçilik yapan üç kadın, üç kuruşa çalıştıkları ve hayatlarının uçurum
kadar derin olduğunu her gün gördükleri villalardan evlerine dönmek için otobüs
beklerken hayatlarını kaybetti.
Sigortasız, güvencisiz, gerekli şartların sağlanmamasından başta kadınlar olmak
üzere tüm işçiler açlığa ve ölüme mahkum edilmeye devam etmektedir.
Artık hayatlarını kaybediyorlar demeyeceğiz, göz göre öldürülüyorlar. İş kazası
demeyeceğiz kasıtlı birer cinayettir bunlar.
İşçilerin hayatları için gerekli üç kuruş masraf yapmayarak,
Mustafakemalpaşa’da da daha geçtiğimiz günlerde 19 maden işçimiz, göz göre göre
öldürüldü.
Mustafakemalpaşa’nın Deveci köyündeki madende meydana gelen patlamada öldürülen
Şenol Kurt, Ali Kazan, İzzet Kuşoğlu, Murat Aydın, Emir Ali Turhan, Murat
Hanay, Mehmet Banbal, Seyit Ali Akduman, Mehmet Kuşoğlu, Yusuf Karaca, Erol
Boran, Yunis Arçiçek, Ramazan Baştepe, Ertuğrul Demiray, Yahya Arabozan, Erol
İkiz, Muammer Aktaş, Ahmet Çetin, Mehmet Çetin’i de unutmadık .öldürülen Kadın
işçiler gibi unutmayacak, unutturmayacağız…
Bütün bu ölümler neden oluyor? Gittikçe züppeleşen, utanmadan yarım sayfa
ilanla kan parası rüşveti teklif eden siz sermayedarlara soruyoruz. Canı aziz,
canı kutsal olan sadece siz misiniz? Biz emekçilerin iş cinayetlerinde
öldürülmelerini, kader kabul edip boyun eğeceğimizi mi sanıyorsunuz?
Biz çok iyi biliyoruz ki; Bütün bu iş cinayetleri itfaiyeden sağlığa, eğitimden
belediyelere kadar tüm kamu hizmetleri taşerona devredilmesinden, kamusal olan
ne varsa tasfiye edilmesinden, siz sermayedarların doymak bilmez kar hırsına
suç ortaklığı yaparak yasal zorunlulukları gevşeten, denetleme ödevini
savsaklayan kamu otoritesinin pespayeliğinden oluyor. Güvencesiz, sigortasız
çalışma koşullarında başta kadınlar olmak üzere tüm emekçiler açlığa, ölüme mahkum
edilmeye devam ediyor.
Bizler çok iyi biliyoruz ki; işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında yaşanan
yasal kuralların gevşetilmesini ve yetkililerin isçi haklarını, işçinin yaşama
hakkını açgözlü işverene peşkeş çekmesine hep birlikte karşı koymazsak bu iş
cinayetleri sürüp gidecek.
Biz kararlıyız; bu özelde kadınları genelde tüm işçileri, emekçileri açlığa
mahkum eden sömürü çarkına karşı susmayacağız.
25 Kasım’da hayatı durduran Demiryolcular, memuru kapı kulu kendini padişah
sananlarca açığa alınmaya kalkılsa da;
Hakkını arayan itfaiye erine su sıkmayı yaratıcı bir komiklik saysalar da;
Ankara’nın ayazında TEKEL işçilerine sıktıkları suyla, gölet içinde seslerini
boğmaya çalışsalar da;
Haklı feryatlarımızı gaz bombasıyla susturmaya çalışsalar da;
SUSMAYACAĞIZ!
Meclis de açlık sınırının altındaki asgari ücrete evet derken, kamu emekçisini
sadaka verir gibi her geçen gün daha yoksullaştırırken, kendi ücretlerini
yükseltmeye utanmayanlara; kendilerine iki yılda süper emekliliği sağlayıp,
emekçilere güvencesiz çalışma koşullarını reva gören, emekçinin değil
sermayenin vekillerine SUSMAYACAĞIZ…
Bütçe yok diyerek emekçiyi susturmaya çalışırken, trilyonları savaşlara,
silahlara, bombalara ayırarak, aşımızdan ekmeğimizden, geleceğimizden
çalanların yalanlarına kanmayacak,
Susmayacağız…
Yaşasın İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği diye haykıracağız…
Bizler biliyoruz ki; sadece yaptıklarımızdan değil yapamadıklarımızdan da
sorumluyuz.
Bu sorumluluğa sahip çıkmak, bu vahşeti durdurmak için mücadeleyi
yükselteceğiz.
Bursa Kadın Platformu, TÜRK-İŞ, DİSK, KESK, TMMOB, Tabip, Dişhekimi, Eczacı
Odası öncülüğünde, bir araya gelen Bursa Herkese Sağlık Güvenli Gelecek
Platformunun tüm bileşenleri , Bursa’nın tüm emekçileri, emek dostları olarak;
hep birlikte haykırıyoruz, ya işsizlik, açlık ya da ölüm tehlikesi dayatmanıza
boyun eğmeyeceğiz. Bizim canımız size helal sanıyorsanız, biliniz ki canımızı
koruma hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir yönetmeliğinizi, hiçbir yasanızı,
hiçbir komik cezanızı; yaşama hakkımızın gaspına gerekçe yapmanıza izin
vermeyeceğiz. İş cinayetlerinin hemen son bulmasını istiyoruz. İş sağlığı ve
güvenliği alanında yaşanan piyasalaştırma düzenlemelerinin geri çekilmesini
istiyoruz.
Biz iş cinayetleriyle anılır hale gelmesinden utandığımız Bursa’nın
sokaklarında yaktığımız mumlarla, adalet, iş, ekmek, özgürlük, barış ve
kardeşlik arıyoruz… AKP’ye sizin için yol bitti. Artık durun… Ölümleri,
kovulmaları, dayattığınız şiddeti ya durdurun ya da biz sizi durduracağız
diyoruz
BURSA KADIN
PLATFORMU
BURSA
HERKESE SAĞLIK GÜVENLİ GELECEK PLATFORMU