Ülkemizde uzun yıllardır kanayan yara durumdaki Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollar ile çözülmesine olanak açılabilecek çok önemli bir sürece girmiş bulunuyoruz.
Savaş; göç, açlık, yoksulluk, işsizlik ve ucuz işçilik en önemlisi de ülkemizin gencecik insanların yitip giden yaşamları demek. Bu nedenle de savaş bir halk sağlığı sorunudur diyoruz. Yitip giden canların yanı sıra özgürlüğünden yoksun bırakılıp tedavi edilmeyip hastalıkları nedeni ile yaşamlarını yitiren hasta mahpuslar gerçeğinin de farkındayız.
Ülkemizde yıllardır yaşanan çatışma ortamı iktidarlar tarafından sürekli güvenlik politikaları ile yönetmeyi beraberinde getirmiştir. Bu durum; eğitime, sağlığa ve kamusal hizmetlere aktarılması gereken kaynakların güvenlik politikaları uğruna heba edilmesini sağlamıştır.
Bu otoriter yönetim tarzı aynı zamanda ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden birisidir.
Çatışmalı ortamda; sürekli kutuplaştırıcı siyasete başvurulmuş, milliyetçilik ve ırkçılık sürekli körüklenmiş, şiddet toplumsal kültür haline getirilmeye çalışılmıştır. Böylesi bir siyasal ortamda içinde emek, demokrasi, barış mücadelesi verenler sürekli kriminalize edilmiş baskı politikalarına uğramıştır. Sendikamız SES kamu emekçilerinin örgütlenmeye başladığı 1990’dan bu tarafa savaşa karşı barış ve emek mücadelesi yürüttüğü için çok sayıda üyesi katledilmiştir. Bu vesileyle Onur üyelerimiz Necati Aydın, Ayşenur Şimşek ve Behçet Aysan ile barış şehitlerimiz Eyüp Ergen, Şehmus Dursun ve Abdulaziz Yural’ı saygı ve sevgi ile anıyoruz.
Artık geçmişte kalan bu çatışmalı durum emek mücadelesinin, sendikal mücadelenin de gerçek anlamda büyümesi önünde engel oluşturmuş, devlet güdümlü sendikalar ve iktidar güdümlü sendikamsı yapıların büyütülmesini de beraberinde getirmiştir. Çatışmalı süreç geride kaldığı için tüm emekçileri emeğin gerçek savunucusu olan KESK ve bağlı sendikalarda örgütlenmeye davet edeceğimiz yeni ve anlamlı bir dönem başlamıştır.
Tüzüğümüz de madde 2 amaçlar kısmında;
“- Savaşsız ve sömürüsüz bir dünya hedefiyle ülkemizde ve dünyada savaşa karşı kalıcı barışın yaratılmasına katkıda bulunmayı, her tür baskıcı yönetime karşı demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesini sağlamak hedefiyle faşizme karşı demokrasi, emperyalizme karşı bağımsızlık, baskıya karşı özgürlük, ırkçılığa ve şovenizme karşı halkların eşitliği, özgürlüğü ve kardeşliği için mücadele etmeyi,” Önümüze görev olarak koymaktadır.
Bu şiarla ülkemizde kalıcı barışın sağlanması, halkların, inançların, kültürlerin özgürce ve eşit haklar temelinde yaşayacağı, emeğin özgürleşeceği demokratik bir sistem kuruluncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Demokrasinin kurum ve kurallarıyla yerleştiği, barışın egemen kılındığı ortamda; işçi ve emekçilerin kazanımları gece yarısı KHK’leri ya da iktidarların tek taraflı inisiyatifi ile kolay kolay elinden alınamayacağı gibi sınıf mücadelemizi daha da büyütmeye katkı sunacaktır.
Son dönemde yaşanan gelişmelerin demokrasinin kurumsallaşması ve kalıcı barışa evrilmesi için mücadele edeceğimizi ve tüm toplumsal kesimler ile birlikte elimizden gelen katkıyı vermeye hazır olduğumuzu beyan ederiz.
Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz!
Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz!