Sosyal güvenlik gündemiyle 4 Ocak 2008 günü topladığınız Ekonomik Sosyal Konsey (ESK) toplantısında "Bu, Türkiye'nin sorunlarının istişare yoluyla çözülmesi azminin ifadesidir" demişsiniz. Yanıltıyorsunuz sayın Başbakan. ESK bir sorun çözme yeri değil kof bir oyalama mekanizmasıdır. ESK'ye o kadar önem veriyorsunuz ki, yasaya göre üç ayda bir toplamanız gerekirken ESK'yi Kasım 2005'ten bu yana toplamadınız. Dokuz toplantı yerine bir toplantı yaptınız. ESK'ye o kadar önem veriyorsunuz ki, işçi ve işveren tarafının üzerinde anlaştığı ve ESK'yi demokratikleştirmeyi hedefleyen yasa taslağını yıllardır oyalıyorsunuz!İstişareye o kadar önem veriyorsunuz ki, sosyal güvenlik yasası konusunda toplantılarda dile getirilen 179 önerinin ııo'unu tasarılara aktardığınızı söylüyorsunuz. Daha ne olsun değil mi! Ama yanıltıyorsunuz. Sendikalar ve meslek odaları ne derse desin bildiğinizi okuyorsunuz. Yasanın esasına ilişkin, yaşamsal hükümlerine ilişkin hiçbir değişiklik önerisini kabul etmiyorsunuz. Dahası, bir önceki tasarıyı daha da kötüleştirdi-niz. Sorunun doğrudan muhatabı olan sendika ve meslek örgütleriyle değil uluslararası finans çevreleriyle istişare içindesiniz.ESK toplantısında, "Sosyal güvenlik reformu yapılmazsa sistem iflas eder" demişsiniz. Sosyal güvenlik konusunda yıllardır yaptığınız gibi kamuoyunu yanıltmaya ve korku salmaya devam ediyorsunuz. 1994 yılından günümüze kadar 851 milyar YTL sosyal güvenlik açığı olduğunu iddia ediyorsunuz. Rakamla konuşmayı pek seviyorsunuz. Zaten Türk-İş Genel Kurul konuşmanızda "ekonomist" olduğunuzu söylemiştiniz. Fakat sosyal güvenlik hesabınız bir başbakandan çok bir tacirin hesabını andırıyor.Bütçeden sosyal güvenliğe ayrılan kaynağın Milli Gelir'in yüzde 4'ünü oluşturduğunu söylemiş ve herkes bir güzel anlasın diye İngilizce olarak altını çizmişsiniz: "Başka ülkeler adeta cash (nakit) para bırakırken, biz çocuklarımıza hüzün bırakırsak, dert küplerini bırakırsak onlar da bizim için hayır duası okumazlar. Bu konu ideolojik zemine oturtulmasın. Herkes fedakârlık yapmalı." Peki sayın Başbakan, başka ülkeler sosyal güvenliğe bütçeden ne oranda kaynak aktarıyor onu da "cash" olarak söyleseniz de bu meseleyi "ideolojik" zemine oturtanlar boyunun ölçüsünü alsa! "Reform" ile vatandaşın yapacağı fedakârlıkları "cash" olarak saysanız da işçi, emekli, dul ve yetim okuyacağı hayır duasını şimdiden hazırlasa.Rakamları istediğiniz gibi eğip büküyorsunuz. Hazırladığınız yasa tasarısında emekli aylıklarının güncellenmesinde ekonomik büyümeyi dikkate almıyorsunuz, sadece enflasyon oranı ile yetiniyorsunuz. Ülkenin ekonomik büyümesinden o büyümede payı olanlara pay vermiyorsunuz. Ama sosyal güvenlik kurumlarına 13 yıl boyunca aktarılan 85 milyar YTL'lik kaynağı Hazine borçlanma faizi ile çarpıp 851 milyar YTL'ye yükseltiyorsunuz. 2006 yılında üç sosyal güvenlik kurumuna 23 milyar YTL aktarıldığını söylüyorsunuz. Emekli Sandığı'nın Hazine adına yaptığı 5 milyar YTL'yi de hesaba ekleyip hesabı şişiriyorsunuz.2006'da bütçeden SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'na verdiğiniz para 18 milyar YTL. Bu kurumlardan hizmet alanlar ise 60 milyona yakın. "Cash" olarak söyleyelim, kişi başına 300 YTL ayırmışsınız. "Sosyal güvenliğe aktarılan kaynaklar ile 400 yataklı 150 hastane yapılırdı" diyorsunuz? Peki o kaynaklarla ne yapıldığını sanıyorsunuz sayın Başbakan… O kaynaklar yüzlerce hastanede milyonlarca sigortalı ve emekliye harcanmıyor mu?Hesabınız kuvvetli sayın Başbakan! 1994 yılından bu yana bütçeden faize ayrılan miktarı da "cash" olarak açıklasanız. O miktarı da Hazine borçlanma faizi ile güncelleyerek ilan etseniz. Etseniz de, sosyal güvenliğe ayrılan kaynakların en az dört katının faize ödendiğini öğrensek. Açıklasanız da faiz ödemeleri yüzünden yurttaşların sosyal güvenlik ve sağlık haklarının adım adım nasıl ortadan kaldırıldığını öğrensek.
Şöyle "Ulusa Sesleniş" programına çıksanız; emekli aylıklarının nasıl düşeceğini, asgari ücretin dörtte birine kadar düşecek emekli aylığının "cash" olarak nasıl harcanacağını anlatsanız. Yine 9000 gün primin nasıl ödeneceğini, erken emeklilik hakları kaldırılan ağır sanayi işçilerinin 60-65 yaşına kadar nasıl çalışacağını anlatsanız. Sağlığın nasıl "cash" hale geleceğini, örneğin katkı payını "cash" olarak anlatsanız. Bir "ekonomist" olarak hesabınız kuvvetli sayın Başbakan. Yanıltmacayı bırakıp şu sosyal güvenlik reformunuzu bir kez de "cash" olarak anlatsanız!
Aziz Çelik, Birgün 09.01.08