Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES);  sağlık emekçilerine yönelik şiddete karşı yıllardır mücadele vermektedir. Bu konuya dair zaman zaman sendikamız hukuk bürosu zaman zaman sağlık işkolundaki emek ve meslek örgütleri ile birlikte görüş ve önerilerimizi açıklamakta ve yasa teklifleri de sunmaktayız. Yasanın genel mantığına baktığımızda bizlerin önerilerinin çokta dikkate almayan bir bakış açısıyla yapıldığı görülmektedir.

Sağlık emekçilerine yönelik şiddetin tek başına caydırıcı cezai önlemler ile bitirilemeyeceğini bilmekteyiz. Çünkü bizler sağlıkta şiddetin ana sebebini; sağlıkta dönüşüm programı ile içinden çıkılamaz bir hal alan sağlık sistemi ve bu gün iktidarda bulunan siyasi iktidarın uygulamalarının yaratığını düşünüyoruz.

Sağlığı alınıp satılan bir meta, hastaneleri işletme, hastaları müşteri ve sağlık çalışanlarını köle olarak gören anlayışın yürürlüğe koyduğu sağlıkta dönüşüm programı ile sağlık emekçilerinin emeği ucuzlatılmış, çalışma koşulları kötüleşmiş halkın sağlık hakkı elinden alınmış gelinen aşamada sağlık sistemi işlemez hale gelmiştir.

Koruyucu sağlık hizmetlerinden daha çok tedavi edici sağlık hizmetlerinin sunulduğu, sağlık hizmet sunumunda sevk zincirinin tamamen ortadan kaldırıldığı, kışkırtılmış sağlık talebi yaratan bu sağlık sistemi ve yöneticilerin emeğimizi mesleğimizi değersizleştiren söylemleri bizleri vatandaş ile karşı karşıya getirmektedir.

Sağlık sisteminde yaşanan tüm olumsuzluklar sağlık emekçilerine yansıtılmakta, pandemiyle beraber daha da derinleşen yanlış sağlık politikaları, ülkeye olduğu gibi sağlığa da yansıtılan şiddet dili her geçen gün daha da can yakmakta, canımızı almaktadır.

Toplumda görünen kısım sadece hasta ve ya hasta yakınlarının sağlık emekçilerine uyguladığı şiddet olmaktadır. Oysa sağlıktaki şiddet sadece bundan ibaret değildir.

Kötü çalışma koşullarında uzun saatler çalışmaya zorlanma,

Liyakatsız idareciler eliyle sağlık emekçilerine uygulanan mobbing,

Birinci basamakta olduğu gibi çıkarılan ceza yönetmeliği,

Haksız ve hukuksuz yere KHK’ler ile ihraç, OHAL’i devam ettiren 35. Madde, arşiv ve güvenlik soruşturmaları ile atanamama ya da işten atılma korkusu,

Mülki amirlerin sağlık emekçilerini evlerine kadar tedaviye götüren yaklaşımları, ya da önlerinden ayağa kalkılmadığı için gözaltına aldırmaları,

İktidar partilerine mensup siyasilerin hastaneye gittiğinde idarecilerin tüm emekçileri adeta seferber etmeleri,

Demokratik olmayan çalışma ortamları içinde yaşanan kaygı gibi birçok durum şiddetin farklı farklı çeşitleridir.

İktidarın sadece hasta ve hasta yakınlarının şiddeti üzerinde TCK kapsamında cezaları arttırmaları yanında kendi uygulamaları ile çalışma mekânlarında yaşattığı her türlü şiddete de çare bulması gerekmektedir.

Siyasal iktidarın; bir gün alkışlanan bir gün ‘’Giderlerse gitsinler’’ tavrı ve tutumundan bir an önce vaz geçmesi ve sağlık emekçilerinin ekonomik, özlük, sosyal ve demokratik haklarına yönelik düzenlemeleri sağlık emekçilerinin örgütleri ile birlikte hayata geçirmelerini bekliyoruz. Bu gün bıçak kemikte diyen sağlık emekçileri laf değil çözüm istiyor.

Genel Merkez Hukuk Büromuzun 16 Mart 2022 günü TBMM Başkanlığına sunulan kanun teklifi ile sağlıkta şiddet ve tıbbi kötü uygulamalar ile ilgili bazı değişiklikler öngören yasaya dair görüşleri ektedir.

Sağlık emekçileri ve kamuoyuna saygıyla. 18.03.2022

 

                MERKEZ YÖNETİM KURULU

SAĞLIKTA ŞİDDET VE KÖTÜ TIBBİ UYGULAMALAR İLE İLGİLİ KANUN TEKLİFİ HAKKINDA GENEL MERKEZ HUKUK BÜROMUZUN DEĞERLENDİRMESİ:

Söz konusu teklifle TCK’nun 113.maddesine ek fıkra eklenerek kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi suçuna suçun konusunun sağlık hizmeti olması halinde cezanın 6/1 oranına kadar arttırılacağı düzenlenmiştir.

Teklifle, TCK’nun çeşitli maddelerinde kadına yönelik işlenen suçlarda cezanın alt sınırı arttırılarak kadın sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların da cezası arttırılmış olmaktadır.

Teklifle, sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunda sulh ceza hakimlerinin tutuklama kararı verebileceğine dair düzenleme yapılarak 5271 sayılı CMK’nun 100.maddesinin 3.fıkrasına ek yapılmıştır.

Teklifle, CMK’nun 100.maddesinde düzenleme yapıldığından aynı düzenlemeyi içeren 3359 sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek 12.maddesinin 1.fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

Teklifin 14.maddesi ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa ek 18.madde eklenmiştir. Bu madde ile kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşları ve vakıf üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensuplarının sağlık mesleğinin icrası kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeni ile yapılan soruşturmalar hakkında 4483 sayılı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması hakkında kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 4483 sayılı kanunda belirtilen izin makamlarından farklı olarak sağlık personeli için soruşturma izninin Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından verileceği belirtilmiş, kurulun merkezi Ankara olduğundan kurul kararlarına karşı itirazın Ankara Bölge İdare Mahkemesine yapılacağı düzenlenmiş, 4483 sayılı kanundaki maksimum 45 günlük sürenin 90 güne kadar çıkarılabileceği belirtilmiştir. Söz konusu düzenleme ile sağlık personelinin sebep olduğu tıbbi işlem ve uygulamalar nedeni ile idare tarafından ödenen tazminatın ilgili kişiye rücu edilip edilmeyeceğine ve rücu miktarına da mesleki sorumluluk kurulunun 1 yıl içerisinde karar vereceği belirtilmiştir. Söz konusu düzenlemede kurulun Sağlık Bakanı tarafından oluşturulacağı ve kimlerden oluşacağı düzenlenmiştir.

 

Bu düzenleme sağlık personelini koruyucu yeni tedbirler alınmıştır. Ancak mesleki sorumluluk kurulunun oluşumuna sağlık mesleği mensuplarını temsilen görev yapan tüzel kişi temsilcilerinin dahil edilmemesi eleştirilebilir.

Söz konusu düzenleme ile hekim ve diş hekimleri dışında diğer sağlık mensupları da kapsama dahil edilmiştir. Ancak hali hazırda 1219 sayılı kanunun ek 12.maddesi kapsamında mesleki sorumluluk sigortasından hekim ve diş hekimlerinin yararlanacağı belirtilmiş, bu düzenlemeye diğer sağlık mensupları alındığına göre mesleki sorumluluk sigortasından da diğer sağlık mensuplarının da yararlanması konusu gündeme alınmalıdır.

Bu teklifle, sağlık çalışanlarına yönelik saldırılar tutuklama ve cezalandırma yolu ile önlenebileceğine dair bir yanılgı ortaya konmaktadır. Oysa sağlıkta şiddetle baş etmek için sendikamızın, TTB’nin ve diğer sağlık meslek örgütlerinin önerilerine kulak verilmesi gerekmektedir.

 

Sağlık çalışanlarının görevlerini yaparken ortaya çıkan tıbbi kötü uygulamalar nedeni ile korunması konusu sağlık çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, fazla çalıştırılmasının önlenmesi, yeterli miktarda mali ve sosyal haklara sahip olması konuları ile yakından ilgilidir. Ayrıca sağlık çalışanlarının mesleki eğitim ve hizmet içi eğitim süreçlerinin nitelikli olarak sürdürülmesi konusu ile de ilgilidir. Tüm bu süreçlerin birlikte ele alınmasının gerekli olduğunu bir kez daha vurgulamak isteriz.

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×