Sağlık alanında bir sıkıntı ve eksiklik varsa birinci derecede sorumlu 20 yıldır “sağlıkta dönüşüm programının” uygulayıcısı ve hararetli savunucusu AKP hükümetleridir. İlk günden itibaren sağlık emekçilerinin ve örgütlerinin bütün itirazlarına, önerilerine kulak tıkayan hükümet ve cumhurbaşkanı şimdi de hekimleri suçlamaktadır.
Uzun yıllar süren emek ve zorlu eğitimlerle yetişen hekimlerin sorunlarını çözmek yerine Sayın Cumhurbaşkanın hekimlere yönelik sarf ettiği sözleri üzüntü ile dinledik. Hekimlere “nereye gidiyorlarsa gitsinler” söylemleri ve onları paracı göstermek halk ile karşı karşıya getirmektedir. Sağlık emekçilerine, hekimlere yönelik şiddetin artmasında yöneticilerin bu şekilde kullandığı dil ve hürmetsiz yaklaşım etkili olmaktadır. Sağlık ta dönüşümle alınır-satılır bir metaya dönüştürülen sağlık hizmeti ve bilinçli bir şekilde kışkırtılan sağlık talebi kadar yöneticilerin yaklaşımı da şiddeti körüklemektedir.
Öğretim üyelerinin, hocaların, yetişmiş uzmanların yurtdışına göçü Türkiye halkı açısından büyük bir kayıptır. Bugün yeterli öğretim üyesinden yoksun ve pıtrak gibi açılan üniversitelerde niteliksiz tıp eğitimine şahit oluyoruz. Şimdide 32-36 saat angarya koşullarda çalışan asistan hekimlerle bu işi çözeceğini ifade etmek, yabancı hekim ithali ile soruna derman aramak çözümsüzlük politikasında ısrardır.
Sayın cumhurbaşkanının belirttiği en az 8-9 bin TL maaş yoksulluk sınırının çok çok altındadır. Yoksulluk sınırının 15 bin TL’ye yükseldiği bir dönemde, zorlu ve uzun yıllar süren bir eğitim süreci, riskli bir iş ve yoğum emek isteyen hekimlik mesleği için ücret üzerinden değerlendirme yapması bile kabul edilebilir değildir.
Hekimlerin ve sağlık emekçilerinin ücretlerine yaklaşım halkın sağlık hakkına yaklaşımdır. Bu söylem aslında sağlıkta dönüşüm politikası ile işkolu emekçilerini ucuz işgücü haline getiren siyasal politik yaklaşımla direk bağlantılıdır.
Bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Sağlık emekçileri, hekimler köle değildir. Yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret üstüne yapılan işin niteliği, eğitim yılı, yapılan işin riski, kıdem gibi çeşitli parametreler eklenerek bir maaş skalasının oluşturulması, güvenceli kadrolu istihdam başta olmak üzere ekonomik özlük ve demokratik taleplerimiz gerçekleşinceye kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU