İzmir Şubemiz, 14 Temmuz Çarşamba günü Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yaptığı eylemle toplu sözleşme taleplerimizi açıkladı.

Örgütlenme ve TİS dönemi il gezilerimiz kapsamında İzmir’de bulunan Eş Genel Başkanlarımız Selma Atabey ve Hüsnü Yıldırım’ın da katıldığı eylemde yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Farklı istihdam biçimleri ve taşeronlaştırma uygulamaları ile sağlık ve sosyal hizmet iş kolu güvencesizliğin en yaygın olduğu işkoludur. Bu durum sağlık ve sosyal hizmet alanında baskının, mobbingin, ayrımcılığın, eşitsizliğin, keyfiliğin ve kayırmacılığın alabildiğine yaygın hale gelmesine neden olmuştur. Fazla çalışma, uzun saatler kesintisiz çalışma, sık nöbet tutma, çalışırken çok yoğun iş yükü altında çalışma ne yazık ki sağlık ve sosyal hizmet alanlarının en önemli özellikleri haline gelmiştir. Sağlık emekçileri tükenmişlik yaşamakta, görevden ayrılmakta, kendisini ve mesleğini değersiz görmekte, yalnızlaştırılmakta ve ötekileştirilmektedir. Aidiyeti, sendika üyeliği sorgulanmakta üyesi olduğu sendika nedeni ile farklı uygulamalara tabi tutulmaktadır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlıkçı intiharları iş yerine bağlı baskı ve mobbing nedeni ile artış göstermektedir. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri birçok Avrupa ve OECD ülkesinin ücret kazancının çok gerisinde, vergi yükü ve enflasyon oranlarındaki artışla beraber yoksulluk sınırında ücret almaktadır. Sağlık emekçileri yaşam standartlarını uygun bir ücret için ek işlerde ya da bulunduğu birimde daha fazla çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Döner sermaye uygulamaları ve performans sistemi sağlık emekçileri arasında ücretlerde kapatılamaz bir açıklık oluşturmuş, sağlıkta ekip anlayışını dayanışma ve örgütlülüğü parçalamıştır. Pandemiyle birlikte sağlık emekçilerinin dağ gibi biriken sorunlarına birçok yeni sorun eklenmiştir. Sağlık emekçilerinin hukuksal mücadele ile ilgili kazanımları her geçen gün azalmakta yargı kararları emekçileri korumak yerine hükümetle uyumlu sağlık emekçilerinin aleyhine kararlara imza atmaktadır. Bu nedenle bazı taleplerimizin TİS koruması altına alınması için TİS masasına gönderilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Ağustos ayında kamu emekçileri ve emeklilerini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri gerçekleşecek ve görüşmelerde ortaya çıkacak mutabakat metni de kamu emekçilerinin önümüzdeki iki yıl boyunca hangi mali ve sosyal haklarla, hangi koşullarda çalışacağını belirleyecektir. Yöneticilerin baskısıyla üyeliklerin yapılıyor olması yetkili sendikanın yandaşlıktan kaynaklı üye kaygısı yaşamaması ise toplu sözleşme masasında emekçilerin taleplerinin değil siyasi iktidarın beklentilerinin karşılık bulmasına neden olmaktadır. Toplu pazarlık sürecinde emekçinin en önemli gücü olan grev hakkının kullanılamaması zaten bu pazarlığın kimin lehine sonuçlanacağını gösteren, eşit olmayanlar arasındaki bu sözde pazarlık süreci hükümetle yandaş sendika arasında oynanan bir ortaoyunudur. Her TİS döneminde olduğu gibi yapılan pazarlıkların “toplu satış sözleşmesi” ile sonuçlanmasını önlemek için TİS taleplerimizi hep birlikte iş yerlerimizden doğru her platformda dile getirmek zorundayız. Çünkü yandaş sendikanın taleplerimize sahip çıkma noktasındaki performansını hep birlikte izledik ve ağır sonuçlarını hep birlikte yaşadık. Çalışma hakkı ihlallerine göz yuman yandaş yetkili sendika, kölelik koşullarına geri dönüşün tüm taşlarını döşemiştir. Bu yıl yapılacak şey döşenen o taşları yerlerinden birer birer çıkarmak; birlik ve beraberlik içinde grev hakkıyla güçlendirilmiş pazarlık gücünü kullanmak için yeni bir yolda tüm farklılıkları bir kenara koyup birlikte yürümek, talepleri görünür kılmak ve taleplerimize sahip çıkmaktır. Sendikamızın TİS masasına gönderilmek üzere belirlenmiş olan talepleri geçmiş dönemde işyerlerinde kurulan sandıklardan çıkan sonuçlar, şube/temsilciliklerimiz tarafından iş yerlerinde TİS amaçlı yapılan toplantılardan elde ettikleri sonuçlar, anketler, genel merkez olarak şube/temsilcilik yöneticilerimizle yaptığımız geniş katılımlı TİS gündemli toplantıda ve 10. Dönem yaptığımız 3 MTK toplantısında TİS başlıklarında tartışılan konulara göre belirlenmiş olup, temel taleplerimiz aşağıda sunulmuştur. Bu taleplerimiz şunlardır;

  1. Hukuksuz OHAL/KHK’leri sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir. OHAL Komisyonu lağvedilmeli, ihraçlar işlerine iade edilmeli,
  2. Anayasada da açıkça ifade edildiği gibi kamu hizmetleri kamu çalışanları eli ile yürütülmeli, farklı istihdam biçimleri (4/B,4/C, 4/D, 3+1, taşeron, vekil, sözleşmeli, kadrolu vb.) ortadan kaldırılmalı, sağlık ve sosyal hizmet sunumu gerçekleştiren tüm çalışanlar tek ve güvenceli bir istihdamla çalıştırılmalıdır. Bu talebimiz gerçekleştirilinceye kadar;
  3. a) 663 sayılı KHK’nın 45/A maddesi ile 3+1 sözleşmeli personel çalıştırılma öngörülmüş ve bu şekilde işe alınanlar 3 yıldan sonra kadroya geçirilebilmektedir. Bu durum 4/B statüsünde çalışanlar arasında açık ayrımcılığa sebep olmaktadır. Bu nedenle tüm 4/B statüsünde çalışanların tamamının 4/A’ya geçirilmesi sağlanmalıdır.
  4. b) 696 sayılı KHK ile taşeron işçiler daimi işçi kadrosuna yani 4/B’ye geçirildiğinden taşeron işçi çalıştırılmasına son verilerek halen taşeron olan işçiler de 4/B’ye kamu işçisi statüsüne alınmalıdır.
  5. Sendika seçme ve örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalı, ayrımcı ve baskıcı uygulamalara son verilmelidir.
  6. Siyasi kayırmacılığa son verilmeli, kadrolaşma durdurulmalıdır.
  7. 6331 sayılı kanunun 9.maddesi uyarınca iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin iş yeri tehlike sınıfları tebliği 26 Aralık 2012 tarihli Resmi Gazete de yayınlanmıştır. Tebliğin ilgili bölümünde kamu ve özel sağlık kurumları tarafından insan sağlığına yönelik özel ihtisas gerektiren yataklı hastane hizmetleri ile diğer yataklı hastane hizmetlerinin “çok tehlikeli” iş yeri sınıfı içerisinde gösterildiği bilinmektedir. Bu nedenle 209 sayılı kanunun 5.maddesinde oldukça dar bir şekilde tanımlanan özellikli birim ek ödeme farkına dahil edilen birim kapsamının genişletilmesi, bu kapsamda;
  8. a) Tek acil servisi olan hastanelerde mesai sonrası acil servise hizmet veren laboratuvar ve röntgen teknisyenlerinin yanı sıra bu şekilde acil servis ve diğer özellikli birimlere hizmet veren tüm çalışanların özellikli birim farkından yararlandırılmasının sağlanması,
  9. b) 657 sayılı kanunun ek 33.maddesinde tanımlanan %50 artırımlı nöbet ücretinin özellikli birimlere hizmet veren tüm çalışanları kapsayacak şekilde kapsamının genişletilmesinin sağlanması,
  10. En düşük temel ücret yoksulluk sınırı üzerinde olmalı, her türlü performansa dayalı ödeme sistemi kaldırılmalı,
  11. Haftalık çalışma süresi 35 saate düşürülmeli, engelli personelin çalışma saatleri engel durumuna göre ayrıca düzenlenmeli,
  12. Dini bayramlarda idari izinli sayılan günlerde tutulan nöbetler bayram nöbeti olarak kabul edilmeli mesai saatlerinin hesaplanmasına göre hak ve ücret kaybına uğratılmamalı.
  13. Acil nöbeti tutan sağlık emekçilerinin nöbet ücretleri tutulan mekâna göre değil hizmetin niteliğine göre belirlenmeli, idarenin acil servis hizmetlerinin yapısal işleyiş kusurlarına bağlı olarak geri istenen arıtımlı nöbet ücretleri iade edilmeli,
  14. 5510 sayılı kanunun 40.maddesindeki tabloda 20 numarada düzenlenen fiili hizmet süresi zammının 90 güne çıkarılması, tablonun 11. maddesindeki fiili hizmet süresi zammının 120 güne çıkarılması, madde metninde fiili hizmetin fiilen çalışma şartına bağlanması düzenlemesinin çıkarılması, mesleğe başlama tarihinin esas alınarak fiili hizmetin uygulanması ve bu şekilde hesaplanacak fiili hizmet süresi zammının emeklilikte 8 yıl olarak uygulanması sağlanmalıdır.
  15. İş kolumuzda tüm çalışanlara ek gösterge 3600’den başlayarak kademeli olarak arttırılmalıdır.
  16. Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı, maaşın asgari ücret tutarını aşan kısmı için gelir vergisinin ilk dilimi olan %15 uygulanmalı,
  17. 696 sayılı KHK ile 657 sayılı kanunun 4/C maddesine göre çalışan geçici işçiler 4/B sözleşmeli personel yapılmıştı. Ancak bu şekilde çalışanların ek ödemesi oldukça düşük tutulmuştu. Bu durum aynı statüde çalışanlar arasında eşitsizlik getirdiğinden sözleşme pozisyonlarına denk gelecek şekilde mevcut 4/B’liler gibi ek ödeme almalarının sağlanması gerekmektedir.
  18. Sağlık ve sosyal hizmet işkolunda çalışanların tümü sağlık hizmetleri sınıfında sayılmalı,
  19. Covid-19 illiyet bağı aranmadan sağlık kurumlarında çalışan tüm personel için meslek hastalığı sayılmalıdır.
  20. Sağlıkta şiddetin önlenmesi için sağlık iş kolundaki emek ve meslek örgütlerinin verdiği “şiddet yasası teklifi” yasa teklifinin ceza ve idari hukukta yer bulması için Sağlık Bakanlığı tarafından çalışma yürütülmelidir.
  21. Ücretli doğum izni artırılmalıdır, kadınlar için doğumdan önce 8 hafta, doğumdan sonra altı ay ücretli doğum izni verilmelidir.
  22. Süt izni doğumdan sonra ücretli doğum izni bittikten itibaren bebeğin ilk 1 yaşına kadar günlük 3 saat ücretli süt izni olarak, bebek 2 yaşına gelinceye kadar da günlük ücretli 1,5 saat süt izni olarak uygulanır. Süt izni statü farkı gözetilmeksizin tüm çalışanlar bakımından eşit olarak uygulanır. Ücretli süt izninde herhangi bir performansa dayalı ek ödeme kesintisi yapılamaz.
  23. Doğum izinleri nedeniyle kadın çalışanların ekonomik, sosyal ve özlük hakları ve statülerinde hak kaybına uğranılması engellenir, özellikle performansa dayalı ek ödeme ödemelerine devam edilir.
  24. ASM sözleşmeleri, bireysel olmamalı, toplu sözleşmeye dahil edilmelidir.
  25. Aile hekimi ve aile hekimliklerinde çalışan kadın sağlık emekçilerinin gebelik ve emzirme izinleri 4/B ve diğer kadrolarda yer alanlar için 4/A ‘ya tabi sağlık emekçileri için yapılan düzenlemeye eşitlenmelidir.
  26. Meslek farklılıklarını ve meslek sorumluluk sınırlarını ortadan kaldıran, kişilere görevi ve yetkisi olmayan işlerin yaptırılmasına zemin hazırlayan “sosyal çalışmacı” tanımı tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalıdır.
  27. Meslek çalışmaları mesleklerin sorumluluk alanları ve sınırları çerçevesinde tanımlanmalı, çalışanlara keyfi ve görevleri olmayan işlerin yaptırılması engellenmelidir.
  28. Sosyal hizmetler risk ve tehdidin yüksek olduğu bir çalışma alanıdır. Sosyal incelemeler, evde hizmet verilmesi gereken durumlar, güvenlik riski olanlara yönelik kurumlarda yapılan çalışmalar, çalışanlara yönelik tehditler başta olmak üzere çalışanların fiziki ve hukuki güvenliklerinin sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
  29. Olağanüstü durumlarda çalışma saatine yönelik düzenlemeler çalışanlar arasında eşitsizlik yaratacak şekilde düzenlenmemeli, çalışma saatinin azaltılması halinde hizmetin özelliği gereği haftalık 40 saat çalışmaya zorlananlara bu süreler fazla mesai olarak ücretlendirilmeli,
  30. Olağanüstü durumlarda günlük çalışma süreleri (vardiya süresi) olabildiğince kısa tutulmalı, hemşirelerin 24 saatlik nöbet sistemiyle çalışmasının önüne geçilmeli, vardiyalar arasında olabildiğince uzun dinlenme süreleri oluşturulmalı ve haftalık toplam çalışma süreleri olabildiğince azaltılmalıdır.”

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×