2011 yılında birleştirilen Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı ile Sosyal Politikalar Bakanlığı yeni adıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmuş ve 2018’de de birleştirilen bu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bir de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eklenmiştir. Bu bakanlığın ismi Aile Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı olarak düzenlenmiştir. 21 Nisan’da gece yarısı yapılan bir değişiklikle tekrar bu bakanlıklar ayrılmıştır. Yapılan değişiklikler artık gece yarısı ve tek adam kararı halinde hayata geçiriliyor. Bırakalım alanda çalışanları hizmet alanları, konunun öznelerini, Meclisin dahi işin içinde olmadığı bir karar mekanizması ile değişiklikler yapılıyor. Bir sabah uyandığımızda iş yerimizi, iş kolumuzu, yaptığımız işin niteliğini tamamen değişmiş bulabiliyoruz.
2018 Temmuz ayında iki bakanlığın birleşme kararından önce ve sonra bu konuda değerlendirmemizi yapmıştık. Ülkedeki kayıtlı kayıtsız, sendikalı sendikasız tüm çalışanların ve dahi işsizlerin haklarının düzenlenmesi, korunması ve denetlenmesinden sorumlu bir bakanlık olan Çalışma Bakanlığı ülkede yaşayan nüfusun önemli bir çoğunluğuna karşı sorumluluğu olan bir bakanlık. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ise ülkedeki tüm çocuklara güvenli ve sağlıklı bir yaşam sağlama görevi olan, çocuklar, yaşlılar, engelliler, kadınlar, sosyal yardıma ihtiyaç duyanlar başta olmak üzere toplumun kamu olanakları ile korunmasına, gözetilmesine güçlendirilmesine; istismar-şiddet, ayrımcılık, yoksulluktan korunmasına, bunlara maruz kalanların ise her türlü desteklenmesine yönelik hizmetler sunmakla görevli bakanlıktır. Çok kritik ve kilit görevleri olan bu iki bakanlığın birleşmesine sendika olarak itiraz etmiştik. Birleşmenin mevcut sorumlulukları yerine getirmede devletin daha da geriye çekilmesi anlamına geleceğini, birleşmenin bu görevleri olması gerektiği şekilde yapmaktan da “vazgeçme” iradesinin bir ifadesi olduğunu belirtmiştik. Ayrıca iki bakanlığın birleşmesinin altında, çalışma yaşamında güvencesiz ve örgütsüz, düşük ücretli bir kölelik düzeni, ekonomik alanda krizleri kamunun tasfiyesi ile neoliberal dönüşümün tüm sonuçlarının üzerimize boca edildiği bir süreçte aileyi ve kadınları bu dönüşümde kritik bir yere konumlandırılma politikalarına, kadınların ev içi emekleri ve yaşamlarını sömürerek bu sistemi ayakta tutma görevi biçildiğine işaret etmiştik. Nitekim bu süreçte ortaya konulan tüm politikalar bu uyarılarımızı haklı çıkartmıştır.
Birleşme sürecinde ve öncesinde, sosyal hizmetlerde bırakın başka bir görevle birleşmeyi, kadınların şiddetten korunması, cinsiyet eşitliğinin her alanda sağlanabilmesi, çocukların yararının her alanda öncelik olarak şekillenmesinin, çocukların korunabilmesi için ayrı bir Kadın Bakanlığına, ayrı bir Çocuk Bakanlığına mutlaka ihtiyaç olduğunu ifade etmiştik. Bakanlık birleştirmesinin kadın ve çocuk politikaları ve sosyal hizmetleri daha da görünmez ve etkisiz kılacağı konusundaki endişelerimizi paylamıştık.
Oysa bildiğimiz gibi kadın politikalarının yansıması olarak Kadın ve bu süreçte ortaya konulan tüm politikalar Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı 2011’de kapatılmış, yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuştu. Kadını yok sayan, ancak bir aile içinde ‘anne’ olarak değerlendirmeye alan bu kurumun zihniyeti de bizzat yöneticileri tarafından kadınların fıtratları gereği erkekle eşit sayılamayacağı, aile içinde erkeğe tam teslimiyetle huzurun bulunacağını öğüt vermekteydi. Kadın Bakanlığı’nın kapatılmış olması yetmezmiş gibi Temmuz 2018’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı birleştirilerek Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı garabeti yaratılmıştı.
Üstelik bu iki Bakanlığın birleşme sürecinde, emekçilerin koşulları için de belirsizlikler oluşturulmuş, emekçiler kararlara hiç katılmamış, bilgi dahi verilmemiş, hizmet kolu değişikliği gündeme getirilmiş, ama değişip değişmeyeceği ya da ne şekilde değişeceğine ilişkin bir düzenleme yapılmamış, hem bu kurumlarda hizmet veren emekçiler hem de hizmetlerden yararlanan toplum kesimleri bir belirsizlikle baş başa bırakılmıştır.
Şimdi birleştirilmiş iki Bakanlığın bir gece yarısı kararı ile ayrılmış olması, aslında birleşme kararının, iki yıl boyunca iki Bakanlığı birleştirme çabasının ve sonuçlarının “yanlışlığının” itirafıdır aynı zamanda. Bakanlıkları tekrar ayırma kararının, iki alanda da görevleri daha iyi yerine getirme niyetiyle alınmadığı açıktır. Ama kendi oluşturdukları neoliberal program ve politikaların emekçiler, halk, kadınlar ve çocuklar üzerinde yarattığı ekonomik ve sosyal yönden yıkıcı etkilerinin giderek artmaktadır, bu da iktidara karşı önemli tepki biriktirmektedir.
Bu tekrar ayılma kararı ile birlikte aynı zamanda birleşme yanlışlığının sonuçları, bu sonuçlar nedeniyle hizmete ulaşamayan kesimler ve emekçiler karşısında hesap verilmelidir.
Ayrı bir Kadın Bakanlığı ve Çocuk Bakanlığı kurulmalı, ayrı ve ihtiyacı karşılayacak bütçeleri olmalıdır. Sosyal hizmet alanlarındaki politikalar sorunları önlemeye odaklı, iktidarın siyasi ihtiyaçlarından arındırılmış, kapsamlı politikalar olmalıdır. Sosyal yardımlarda bir bağımlılık ilişkisi yaratma ve rant-siyasi çıkar hedefi kaldırılmalıdır. Yardım alanların yardım kesilme tehdidi ile düşük maliyetli çalıştırılmalarına neden olacak uygulamalardan vazgeçilmelidir.
Bazı koşullarda kesintisiz çalışmaya zorlanan ve salgın döneminde iş yükleri daha da artan emekçilere 14-28 gün kesintisiz çalışmaya zorlanmıştır. Buna karşılık mali ve özlük haklarında herhangi bir iyileştirme yapılmayan ve aşılamada öncelikli gruplar arasına dahil edilmeyen sosyal hizmet emekçilerinin ve bu alandan hizmet alan halkın haklarını savunmaya devam edeceğiz. 23.04.2021
Merkez Yönetim Kurulu