Ankara Şubemiz pandemi sürecine ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un açıklamalarına ilişkin yayınladığı mektupta “Bir yıldan uzun zamandır devam eden ve daha da devam edeceği öngörülen pandemi koşullarında sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için yaşamsal taleplerin kabul görmemesi en az pandemi kadar yıkıcıdır. Ancak bizler mücadelemizin uzun ve yorucu olduğunu bilerek çıktığımız bu yolda örgütlü SES’imizle, yetkili ağızlardan yapılan her türlü SAĞLIKSIZ açıklamaya karşı özlük, mali, demokratik haklarımız ve halkın sağlık hakkı için mücadele edeceğimizi bir kez daha kamuoyuna duyuruyoruz” ifadelerinde bulundu.
Ankara Şube Yönetim Kurulumuzun mektubu aşağıdadır:
SAĞLIK ve SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİNDEN KAMUOYUNA AÇIK MEKTUP
Sağlık emekçileri evlerinde değil sorumsuzca atılan normalleşme adımları ve emeğimizi görmezden gelip dalga geçer gibi ifade edilen ‘’yatay çekim’’ kongreler nedeniyle, yükselen vaka sayısına bağlı olarak artan iş yükü ve ağır çalışma şartlarından dolayı enfekte olmaktadırlar.
Atılan normalleşme adımları nedeniyle Türkiye geneli 450 bine yakın aktif vaka bulunmakta olup vefat hasta oranımız %12 üzerine çıkmış durumdadır.
İktidar bugüne kadar pandemiyle mücadele yerine, iktidarını sürdürme amacıyla verilerle pandemiyi değil algıyı yönetmeye çalışmıştır.
Bugün iktidar, vaka sayısının Aralık ayının çok üstüne çıkmasına rağmen hasta sayısının düşüklüğü ve yatak doluluk oranının düşüklüğü üzerinden iyi bir tablo çizse de artan vefat hasta oranı kaygı vericidir.
Aralık ayında günlük hasta sayımız ortalama 4.612 iken bugün 2.000 düzeyinde olan hasta sayısına rağmen vefat eden hasta sayısının aynı düzeyde olması kaygımızın haklılığını ortaya koyacaktır.
Kongreler öncesi Ankara ilinde 10 binin altında aktif vakamız bulunmaktayken, bugün ilimizde 30 bine yakın aktif vaka bulunmaktadır.
İlimizde günlük vaka sayısı 600’lerden bugün itibariyle 2.500’e yaklaşmıştır. Yatak doluluk oranlarımız her geçen gün artmakta normal servise çevrilen yataklar yeniden Covid kliniklerine dönüştürülmektedir.
Artan vaka sayısı ile filyasyondan, birinci basamağa, 112 acil sağlık hizmetlerinden, yataklı tedavi kurumlarda çalışan tüm sağlık emekçileri bitme noktasındadır. Ne pandeminin iş yükü bitmekte nede iktidarın sorumsuzca attığı adımlardan kaynaklı vaka artışları. Sağlık emekçileri pandemi kaynaklı ne zaman iş yükü azalsa ve rahatladığını hissetse normalleşme adımları ile iş yerleri yeniden kaos halini almaktadır.
Artan sadece iş yükü değildir. Aynı zamanda can kayıplarımız artmakta, tükenmişlik düzeyimiz artmakta, bizleri görmemek için çaba sarf eden Bakanlara karşı umutsuzluğumuz artmaktadır. En temel hak taleplerimiz görülüp duyulmadığı gibi son zamanlarda üst üste yapılan sorumsuzca açıklamalar mücadelemizin sadece pandemi ile sınırlı olmadığını göstermektedir.
Bu yılki KPDK (Kamu Personeli Danışma Kurulu) toplantısında KESK ‘in,’’COVİD-19’un sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı talebine karşılık Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın cevabı; ‘’Evde hastalananlar var, nasıl meslek hastalığı kabul edelim’’ olmuştur.
Bugüne kadar meslek hastalığı için gerekli düzenleme yapmaktan sakınan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bir seneden fazladır Covid mücadelesi yürüten sağlık emekçilerinin vefatlarında Covid-19 illiyet bağı bulamazken, illiyeti sağlık emekçilerinin evlerinde bulmuştur.
Ağır çalışma koşullarından evlerine gidemeden hayatını kaybeden sağlık emekçilerine uygun gördüğünüz illiyet bağı nedir Sayın Bakan?
Bugün itibariyle vefat eden 397 sağlık emekçisinin sadece %8’i emeklidir. Vefat eden 364 sağlık emekçisi aktif olarak çalışmakta iken vefat ettiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Pandemi dönemi sağlık emekçileri emekli, istifa ve izin yasağı getirildiği unutularak sağlık emekçilerin evlerinde izinliyken, istirahat hallerinde, tatillerini yaparken enfeksiyona yakalandığını düşünenlerin ve bunu talepler karşısında savunmaya çalışanların gerçeklerle bağının koptuğu ortadadır.
Bakanlığın en son açıkladığı veriler ile enfeksiyona yakalanan 10 kişiden 1’inin sağlık emekçisi olduğunu ortaya konulmuştur. Covid 19 kaynaklı 2020 yılında vefat eden 200 kişiden 3 kişinin sağlık emekçisi olduğu görülmektedir.
Bir yıldan uzun zamandır devam eden ve daha da devam edeceği öngörülen pandemi koşullarında sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için yaşamsal taleplerin kabul görmemesi en az pandemi kadar yıkıcıdır. Ancak bizler mücadelemizin uzun ve yorucu olduğunu bilerek çıktığımız bu yolda örgütlü SES’imizle, yetkili ağızlardan yapılan her türlü SAĞLIKSIZ açıklamaya karşı özlük, mali, demokratik haklarımız ve halkın sağlık hakkı için mücadele edeceğimizi bir kez daha kamuoyuna duyuruyoruz