İstanbul Aksaray Şubemiz basın toplantısı düzenleyerek, 21 Eylül günü Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık emekçilerine yönelik saldırıyı kınadı.
Şube yöneticilerimiz ve iş yeri temsilcilerimizin katılımıyla yapılan basın toplantısında açıklamayı yapan İstanbul Aksaray Şube Eş Başkanımız Özkan Gökbayrak şöyle konuştu: “Sağlıkta şiddet her geçen gün büyüyor, yetkililer susmaya devam ediyor. Sağlık emek ve meslek örgütleri uzun yıllardır sağlıkta yaşanan şiddetin
nedenleri, şiddete karşı alınacak önlemler konusunda kamuoyunu bilgilendirmekte, yöneticileri şiddeti durdurmak için sorumluluk almaya davet etmektedir. Her şiddet vakasında yetkilileri bir kez daha göreve çağırmış bulunmakla beraber daha önce birçok kez sağlıkta şiddetin nedenleri ve çözüm yollarını kamuoyu ile paylaşmıştık. Şiddeti önlemede daha etkili olacak caydırıcı niteliğe sahip cezalar öngören kanun değişikliği tasarısı hazırlamıştık. TBMM ’de kabul edilip kanunlaşması için elimizden geleni yapmıştık. Ancak gerekli önlemler alınmadığından Ankara Keçiören eğitim ve araştırma hastanesinde dün sağlık emekçilerinin silahlı bir guruptan hem kendisini hem hastasını korumak için resüsitasyon odasının kapısına bedenleri ile yaptığı barikata tanıklık ettik. Yetkililere sormak istiyoruz; bizler saldırılardan korunmak için başımıza miğfer geçirip çelik yelek mi giyelim? Bir canı daha hayatta tutmak için canhıraş çalıştığımız ortamlarda silahın ne işi vardır? Eli silahlı çetelerin sağlık kuruluşlarına bu kadar kolay girmesi, bu terörü estirmesinin arkasında yatan neden başta kamu otoritesi olmak üzere toplumun silahlanmanın normal bir olgu gibi görmesini sosyal bir sorun olarak ele almayan anlayıştır. Dün Ankara Keçiören eğitim ve araştırma hastanesinde yaşananlar bütün bunlardan bağımsız değildir. Silaha ulaşmanın kolaylaştırıldığı ülkede şahısların o silahı evinin vitrininde saklamayacağını ve bir gün mutlaka toplumun huzurunu bozmak üzere o silahı eline alacağını öngörmemek bu kadar zor olmamalıdır. Çocuklarımıza pandemi şartlarında doya doya sarılmadan her nöbete gittiğimizde şifa vermek için çabaladığımız insanlar tarafından iş yerimizde ve hiçbir yerde şiddete uğramayı, öldürülmeyi kabul etmiyoruz. Sağlık kurumlarında şiddetin kanıksanmasını, normalleştirilmesini kabul etmiyoruz. Sağlığı korumak, hayat vermek üzere kurulmuş bir mesleğin mensuplarının şiddete uğramasını, öldürülmesini kabul etmiyoruz.
Uzun uğraşlara ve mücadelelere rağmen bir türlü çıkarılıp uygulamaya sokulmayan etkili sağlıkta şiddet yasası nedeniyle sağlık emekçileri şiddetin her türlüsüne maruz kalmaya devam ediyor. Sağlık hizmeti sunumunda yaşanan sorunların kaynağı 2003 yılından itibaren uygulanmaya çalışılan sağlıkta dönüşüm programı ve sağlık alanında uygulanan yanlış politikalardır. Sağlıkta dönüşüm programı ve yanlış politikalar, sağlık alanındaki sorunları kalıcı hale getirmiştir. Sağlık hizmet sunumunun her kademesinde çalışan biz emekçiler olarak belirtiyoruz ki, çözülmesi beklenen en acil sorunumuz sağlık alanında yaşanan şiddettir.
Sağlık emekçilerinin mesleklerinin itibarsızlaştırıldığı, emeğimizin değersizleştirildiği, iş güvencesinin yok edildiği, çalışma haklarımızın keyfi bir şekilde ellerimizden alındığı, pandemi gibi olağanüstü bir dönemde, insanüstü bir çaba ile görev yapan biz sağlık emekçileri, her an şiddet tehdidi altında görevimizi yapmak zorunda kalıyoruz. Her saatte yaklaşık iki, günde ise ortalama kırk sağlıkçı fiziksel veya sözlü saldırıya maruz kalmaktadır. Şiddete uğrayan sağlıkçıların kimi psikolojik olarak yıpranıyor, kimi yaralanıyor kimisi ise hayatını kaybediyor. Saldırganlar ise mahkemelerden çok az cezalar alıyor ve çoğu zaman serbest bırakılıyor. Siyasi iktidar ve idareciler ise caydırıcı önlemler almaktan ve adımlar atmaktan kaçındıkları için şiddetin önü alınamıyor yaşanan bu olay ne ilktir ne de son olacaktır.
Biz sağlık emekçileri bu koşullar altında görevimizi yerine getiremiyoruz. Sağlıkta şiddet sağlık hizmetinin verildiği tüm alanlarda, eczanelerde, kamu hastanelerinde ve özel hastanelerde önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Yetkililerden biran önce sağlıkta şiddeti önleyici, caydırıcı yaptırımları olan yasal değişikliği talebimizde ısrar ediyoruz. Sağlık Bakanlığını ve diğer ilgili mercileri sağlık emekçilerinin can güvenliğini sağlamak konusundaki sorumluluğunu yerine getirmeye çağırıyoruz.”