Antalya Şubemiz, “Bizler sağlık çalışanları olarak COVİD-19 vakaları ile ilk karşılaşan kişileriz ve tedavileri boyunca da enfekte kişiler ile temas halinde olacağız. Bu nedenle virüs ile etkin mücadele için ilk korunması gereken sağlık çalışanları olmalıdır. Öncelikli olarak kişisel koruyucu ekipmanların acilen çalışma koşulları ile uyumlu olarak tüm sağlık emekçilerine eksiksiz dağıtımı sağlanmalıdır” açıklamasında bulundu.
Şubemiz adına açıklamayı yapan Antalya Şube Eş Başkanımız Şükran İçöz şöyle konuştu: “Bizler sağlık çalışanları olarak COVİD-19 vakaları ile ilk karşılaşan kişileriz ve tedavileri boyunca da enfekte kişiler ile temas halinde olacağız. Bu nedenle virüs ile etkin mücadele için ilk korunması gereken kişiler de sağlık çalışanları olmalıdır. Öncelikli olarak; Kişisel Koruyucu Ekipmanların (KKE) (eldiven, cerrahi maske -sıvıyla temas esnasında N95 veya FFP2, koruyucu- sıvı geçirmez önlük, gözlük gerekliliğinde tulum) planlamalar çerçevesinde acilen çalışma koşulları ile uyumlu olarak tüm sağlık emekçilerine eksiksiz dağıtımı sağlanmalıdır. ASM, TSM,112 ve hastaneler tüm iş yerlerinde aralıklarla zorunlu tarama testi, düzenli olarak sağlık kontrollerinin yapılması, sağlık çalışanlarının verimli ve etkin çalışabilmesi için çalışma saatlerinin düzenlenmesi, gerektiğinde dönüşümlü idari izinli olmaları sağlanmalıdır. 112 çağrı merkezlerinde 65 yaş üstü vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına öncelik verilmesi diğer acil vakalarda trafik kazası vb. durumlarda ekiplerin müdahaleye geç kalmalarına neden olmakta ve ekstra iş yükü getirmektedir. Bu konuda tekrar düzenleme yapılmalıdır. Toplu taşıma araçlarının ücretsiz olması sağlık emekçilerinin temel hakkıdır. Bu durum sorunu çözmüyor. En riskli grup olan sağlık emekçileri için ve toplumun geneli için sağlık emekçileri toplu taşıma araçlarını kullanması yerine sadece sağlık emekçilerinin kullanımında olacak ve dezenfektasyonu Bakanlık tarafından denetim altına alınacak ücretsiz ve yeterli sayıda servisler sağlanmalıdır. Gerektiğinde görevlerine gidebilmeleri için işyerlerine yakın yerlerde konaklamaları sağlanmalıdır. Dünyada virüsün görüldüğü tüm ülkelerin hükümetleri vakaların yaşandığı şehirleri, bölgeleri açıklamıştır. Söz konusu bölgeleri çevreleme, izole etme, kontrol altına alma gibi özel önemler aldığı bilinmektedir. Dolayısıyla ülkemizde de vakaların yaşandığı il ya da iller bir an önce açıklanmalı ve buralardaki koruyucu önlemler arttırmalıdır. Salgını önlemenin en önemli yolu doğru bilgilendirme, kamuoyuyla ve sağlık emekçileriyle tüm sürecin şeffaf şekilde paylaşılmasını. Yerellerde il/ilçe bazında belediyelerin ve muhtarlıkların önderliğinde DKÖ, meslek odaları ve sendika temsilcilerinin de içinde yer aldığı kriz masaları kurulmalıdır ve aktif olarak çalıştırılmalıdır. Bu süreçte tüm özel sağlık kuruluşları da kamulaştırılmalıdır, vatandaşlarımızın sağlığa erişimi ücretsiz ve nitelikli olmalıdır. Sağlık kurumlarındaki eksiklikler giderilmeli ve COVİD-19 şüphesi olan her olguya test yapılabilecek duruma getirilmelidir. Mevcut tedavisi devam eden hastalarla COVİD-19 vakalarının ayrı bölümlerde tedavisinin yapılması sağlanmalı, bulaş riski ortadan kaldırılmalıdır. Salgınla mücadele edildiği bu dönemde hiç bir sağlık çalışanının önceliği maddiyat olmamalıdır. Hiçbir sağlık çalışanının maddi olarak mağdur edilmemesi ve emeklerinin karşılığını maddi olarak da almaları önemlidir ve gereklidir. Ancak hastayla karşılaşan tüm sağlık emekçilerine sekreter, güvenlik, temizlik, bakım, yemek personelleri, teknik elemanlar, tetkik ve radyolojik görüntüleme yapanlar, hemşire ebe, doktor yani her emekçiye eğitim, kadro ve istihdam biçimi ayrımına bakılmaksızın eşit işe eşit ücret verilmelidir. Bu zaman, döner sermayeden zaten tavandan ödeme alanların ödüllendirilmesi zamanı değil, performansa dayalı döner sermayenin kaldırılıp emekliliğe de yansıyacak şekilde temel ücretlerde düzenlemelerin yapıldığı, sağlıkta şiddetin son bulduğu yasaların çıkarılması zamanıdır. Dünya örnekleri göstermektedir ki hekimler ve sağlık çalışanlarının önemli bir kısmı salgınla mücadele sırasında enfekte olmakta ve bir kısmı maalesef hayatlarını kaybetmektedir. Ülkemizde de çok sayıda meslektaşımız ve sağlık çalışanı enfekte olmuştur ve bazıları yoğun bakım ünitelerinde ölümle pençeleşmektedir. Sağlık emekçilerine duyulan ihtiyacın önemi fazlasıyla açığa çıkmış durumdayken, binlerce sağlık emekçisi atama beklemekte, ataması yapılanların bir kısmı ise Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına rağmen hala güvenlik soruşturması bahanesiyle mesleklerine başlatılmamakta, haksız hukuksuz ihraç edilenlerden suçsuzluğu davalarla kanıtlanmış olanlar dahi görevlerine iade edilmemekte hatta hala sağlık emekçileri siyasi kararlarla açığa alınmaya devam edilmektedir. Bu durum kabul edilemez. KHK ile ihraç edilen sağlık emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir.”