Mardin Şubemizin de içinde yer aldığı Mardin Emek ve Demokrasi Platformu, devam eden açlık grevlerine ilişkin “Yaşama ses verin” açıklamasında bulundu.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ülkemizde demokrasi ve hukukun savunulduğu iddia edilse bile pratikte yaşananlar iktidarların anti demokratik uygulamaları ve hukuksuzluklarıdır. Bu uğurda binlerce insanımız geçmişten beri özgürlüğünü ve yaşamını feda etmiştir. Sivil toplum kuruluşları olarak ilkelerimiz ve mücadelemiz evrensel hukukun tesisi, demokrasinin inşası ve toplumsal barışın sağlanması içindir. Sivil toplum örgütleri varoluşundan bu yana insan yaşamını, sağlığın korunması ve geliştirilmesi noktasını varlık sebebi olarak görmüştür. Bizler insan yaşamını her türlü kavram ve kaygının ötesinde ele alır, her şeyin merkezine insanın yaşamını ve sağlığını koyarak şekillendiririz. İnsan haklarına saygılı çağdaş ceza infaz anlayışına göre tutuklu ve hükümlülerin ruh ve beden sağlıklarını korumaları, savunma haklarını kullanabilmeleri için aile ve avukat görüşü yapmaları mutlak bir zorunluluktur. Kaldı ki dış uyaranlardan yoksunluk anlamına gelen ve bu nedenle insan sağlığına doğrudan zararlı olduğu tüm bilimsel çalışmalarda kanıtlanmış olan tutuklu ve hükümlülere yönelik tecrit uygulamalarının sonlandırılması gereği uzun yıllardır ülkemiz için temel bir gündem maddesi olmuştur. Kurumlarımızın tespit edebildiği kadarıyla 22 Nisan 2019 tarihi itibarıyla Türkiye genelinde 90 hapishanede aralarında milletvekillerinin de olduğu 2983 tutuklu ve hükümlü süresiz ve dönüşümüz açlık grevi eylemi yapmaktadır. 30 Nisan 2019 tarihinden itibaren 4 hapishanede toplam 15 tutuklu ve hükümlü, 10 Mayıs 2019 tarihinden itibaren de 5 hapishanede daha 15 tutuklu ve hükümlü olmak üzere toplam 30 tutuklu ve hükümlü sürdürdükleri açlık grevini kendi ifadeleri ile “ölüm orucuna” dönüştürdüklerini, bir başka deyiş ile talepleri kabul edilmezse ölünceye kadar açlık grevini sürdüreceklerini açıklamışlardır. Gelişmelerin vardığı bu kaygı verici aşamada hapishanelerde açlık grevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin anneleri, çocuklarının yaşamsal açıdan tehlikeli durumlarını kamuoyunun ve yetkililerin gündemine taşımak amacıyla basın açıklaması, oturma eylemi vb. etkinlikler yapmaktadır. Adeta bir çığlık şeklinde yapılan bu demokratik içerikli eylemlere dahi tahammülsüzlük gösterilmekte, anneler kolluk güçlerinin yoğun şiddetine maruz kalmaktadırlar. Toplanma ve gösteri hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağının pervasızca çiğnendiği, kamu vicdanında derin yaralar açan bu durum kesinlikle kabul edilemez. Cezaevlerine başta hekimler olmak özere bağımsız heyetlerin ziyaretine izin verilmediği için eylemcilerin sağlık durumları ile ilgili sağlıklı bilgiler alınamamaktadır. Avukatlar ve ziyarete giden tutuklu yakınlarından edinilebilen kısıtlı bilgiler eylemcilerde ciddi kilo kayıplarının yaşandığı, sağlık sorunların ortaya çıktığı ve kritik eşiğin aşıldığını işaret etmektedir. Kimi cezaevlerinde yaşamsal önemde olan başta B1 vitamini olmak üzere sıvı, tuz ve şeker verilmemektedir. Demokrasi, emek ve meslek örgütleri olarak toplumsal barış için herkesi insani, ahlaki ve vicdani sorumluluğa davet ediyoruz. Bu bağlamda toplumsal barış ve yaşam hakkı için çok geç olmadan siyasal iktidarı, evrensel hukuk değerleri içerisinde sorunu çözmeye davet ediyoruz.”