İzmir Şubemiz Ebeler ve Hemşireler Haftası nedeniyle Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde basın açıklaması yaptı.
Burada açıklama yapan İzmir Şube Eş Başkanımız Hülya Ulaşoğlu, şöyle konuştu: “Sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte halkın sağlığı paralı hale gelirken sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin de çalışma koşulları gün geçtikçe kötüye gitmekte, esnek kuralsız ve angarya çalışmaya mahkum edilmekteler. Ebeler ve Hemşireler Haftası dolayısıyla birçok kutlama alıp, çiçeklere pastalara boğulurken biz ebe hemşireler bu günü kutlayamıyoruz. Gece gündüz 24 saat nöbetler çalışan sağlığı güvenliğine de uygun değildir. Gece nöbetler iki vardiya sayılarak ikiyle çarpılmalı, ücretlendirilmesi öyle yapılmalı, 24 saat nöbetler yasaklanmalı, meslekte 20 yıl üzerinde nöbetli çalışma olmamalıdır. Nöbetli çalışan, sürekli şiddete maruz kalan, çalıştığı alan itibari ile sürekli enfeksiyonla içli dışlı bir meslek olmasından kaynaklı tüm sağlık çalışanlarına geçmişi de kapsayacak 5 yıla 1 yıl şeklinde düzenlenecek fiili hizmet tazminatı yatırılmalı, tüm sağlık çalışanları yıpranma hakkından faydalanmalıdır. Sürekli olarak seçim vaatlerinde kullanılan 3600 ek gösterge tüm sağlık çalışanlarına verilmelidir. Aynı eğitim düzeyinde başka meslek kolları bu hakkı almaktadır. Sağlıkçılara yapılan bu hak gaspından bir an önce vazgeçilmelidir. Kamuda sözleşmeli 4-A, 4-B, 4-C, 4-D, geçici, ücretli, vekil, sözleşmeli vb. bütün güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin kadroya geçirilmesi ve güvenceli istihdam esas alınmalıdır. Güvenceli iş, güvenli gelecek istiyoruz. Performansa dayalı ücretlendirmeden vazgeçilerek temel ücretin yükseltilmesi ve yapılan/yapılacak olan tüm ek ödemelerin emekliliğe yansıtılarak, çalışırken ve emeklilikte insanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz. İnsanca yaşamak istiyoruz. Temel ücretlerimizin iyileştirilmesi talebimizi siyasi iktidarın, ek ödeme ve döner sermaye (performans) ödemelerinin yüksek olduğu iddiaları ön kesilmeye çalışıldığı bir sürecin içerisinden geçerken, döner sermaye üniversite hastanelerinde hiç ödenmezken, Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde büyük oranda düşüşler olmuştur. Türk – İş’in 2019’un Mart ayında yapmış olduğu araştırmaya göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2014 TL, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 6.561TL olduğu, Bir çalışanın -sadece kendisinin- yapması gereken yaşama maliyeti ise aylık 2.453,11 TL olarak hesaplandığı, kampanyamızı başlattığımız günden bugüne örneğin yıl sonunda 1.941 TL olan gıda harcaması tutarı günümüzde 2.014 TL’ye ulaştı. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam için dört kişilik bir ailenin yapması gereken toplam harcama tutarı ise aynı dönem itibariyle 6.323 TL’den 6.561 TL’ye yükseldi. Aile bütçesine yılın ilk üç ayı sonunda gelen ek yük 238 TL olarak hesaplandı. Açlık sınırının 2014 TL, yoksulluk sınırının 6561 TL olduğu, üstelik yoksulluk sınırındaki artışın yani temel tüketim maddelerine yönelik fiyat artışının asgari ücretteki artışın yaklaşık 6 katı olduğu, artan zam ve vergi oranlarının alım gücümüzü zayıflattığı yerde bir de ücretlerimizdeki ciddi oranlardaki düşüşler nedeniyle temel ücretlerimizin yoksulluk sınırının üzerinde olması, en düşük 6500 TL olması için mücadele edeceğiz. 2020-2021 yıllarını kapsayan TİS masasına tabandan bu taleplerimizi yükselterek gideceğiz. Hemşire ve ebeler artık susmayacak. Yaşasın örgütlü mücadelemiz. Direne direne kazanacağız.”
Basın açıklamasına katılan İzmir Tabip Odası Sekreteri Lütfi Çamlı da yaptığı konuşmada “Sağlık ekip işidir. Gece gündüz nasıl hep birlikte çalışıyorsak mücadelemizde ortaktır. Ebe ve hemşire arkadaşlarımızın hep yanında olacağız” dedi.